19.BÖLÜM: YANINDAYIM

590K 16.3K 996
                                    

Yanağımda hissettiğim dokunuştan sonra gözlerimi kırpıştırarak açtım ve başımda dikilen kişiyi görünce şaşırdım.

Uyandığımı fark eder etmez gülümsedi. "Günaydın!"

"Ne işin var senin burada?" diye sordum yatakta doğrulurken. Onun aksine hiç neşeli değildim ve sesim de olması gerektiğinden daha soğuk çıkmıştı.

Gülümsemesi silinir gibi oldu. "Ben, şey..." diye geveledi. "Özür dilerim, uyandırmak istememiştim aslında. Ağlıyordun, gözyaşını silmek—"

"Damla," diyerek kestim sözünü. Benim gözyaşımı silmek sana mı kaldı, diye sormak yerine, "Eve nasıl girdin?" diye sordum.

Çünkü annem kendini o kadar kötü hissediyordu ki evi bir hapishaneye çevirmişti. Ancak hapsolan biz değil, dışarıdakilerdi. Eve yabancı birinin girmesi yasaktı. Üç gündür daimî çalışanlarımız, dayım, annem ve ben hariç evde kimse yoktu.

"Elimi kolumu sallayarak girmek isterdim ama çok sevgili korumalarınız eve kimseyi kabul etmediğinizi söyleyerek beni reddetti. Küçük bir tartışma yaşadık, onları ikna edebileceğimi sandım ama olmadı, beni içeriye almadılar. Ben de pes etmek yerine senin odanın balkonuna tırmanmaya karar verdim; tırmanmaya çalışırken yere düştüm ve bir tane saksınızı kırdım, aynı zamanda da bileğimi incittim. İş bu hali alınca, Ecrin denen tatlı kadın beni içeriye aldı ve ben de-"

"Tamam," diyerek tekrar sözünü kestikten sonra, "Neden geldin?" diye sordum.

"Ben sadece... Seni en iyi anlayabilecek kişi olduğumu düşündüm..." Hafif dalgalı saçlarını geriye doğru attıktan sonra şimdiye dek bağırıp çağırmadığım için cesaret almış olmalıydı ki tekrar yatağımın kenarına oturdu. "Biliyorum, ikimizin arasında buzdan duvarlar var. O duvarlar hiç yıkılmayabilir fakat bilmeni isterim ki seni şu anda en iyi anlayabilecek olan kişi benim ve ben, senin yanında olmak istiyorum. Evet, beni sevmiyorsun, belki de benden nefret ediyorsun ama ben, yine de yanında olmak istediğimi bilmeni istedim."

Bunları söyleyen kişi, onu deli gibi seven Batu'yu, Batu'nun kardeşim dediği Kıvanç'la aldatan Damla mıydı? İlk hatasından sonra pişman olduğu halde bunu ikinci kez yaparak hem beni hem de Batu'yu aptal yerine koyan Damla mıydı gerçekten?

"Olanlardan sonra samimi olduğunu nasıl hissedebilirim ki?" diye sordum. "Yanımda olduğuna nasıl inanırım ki?"

Bu konu onun canını benden daha çok sıkıyormuş gibi astı suratını. "Haklısın. Ne söylesem boş, biliyorum. Yine de gelmek istedim. Belki seni anlayan birini yanında görünce iyi hissedersin diye..."

Başımı salladım sadece.

"Zamanla samimiyetimi hissedeceğini düşünüyorum, nasıl olur bu bilmiyorum ama deneyeceğim. Kendimi sadece sana değil, hepinize affettirmek için bir yol bulacağım."

"Umarım," dedim yapamayacağını bilmeme rağmen. Daha fazla bu konu üzerinde durup canımı sıkmak istemediğim için, "Kıvanç nasıl?" diye sordum.

      "İyi değil," diye dürüstçe cevapladıktan sonra akan yeni gözyaşımı sildi. "Dün sabah seni görmeye gelmiş ama korumalarınız onu da eve almamış. Eh, Kıvanç bu. Uslu durur mu? Elbette arkasını dönüp gitmek yerine zorluk çıkarmış ve nihayetinde korumalarınız tarafından dövülmüş."

"Ne?"

Üç gündür çok sayıda mesajlar atıp aramalar bırakmıştı. Demek hiçbir şekilde benden dönüş alamayınca evime kadar gelmek istemişti. İçeri giremeyince de dövülene kadar zorluk çıkarmasının iki nedeni olabilirdi. Ya beni gerçekten çok merak ediyordu ya da onu cevapsız bırakmış olmam onu öfkelendirmişti. O kadar dengesiz biriydi ki iki seçenek de ona çok uyuyordu. Ama ilk defa içimden bir ses birbirine zıt bu seçeneklerden birinin daha ağır bastığını söylüyordu. Bu defa kendi çıkarlarını değil, beni düşünüyor olmalıydı. İyi miyim, ne yapıyorum, yemek yiyor muyum, uyuyor muyum, onu yanımda ister miyim... Bu kez ilgilendiği bendim. İçimden bir ses böyle söylüyordu ama içimdeki sese göre hareket etme aşamasını geçtiğimin farkındaydım.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin