5.BÖLÜM: YENİ ÇOCUK

781K 22.8K 1.7K
                                    

5.BÖLÜM: "YENİ ÇOCUK" 

Bardan ayrılışımın gecesinde yatağıma girip Kıvanç'ın sözlerini ezberleyene dek zihnimde tekrarlamış ve uykuya geçmeden hemen önce bir daha asla onunla görüşmemeye karar vermiştim.

Fakat arkadaşlarıma bu kararımdan bahsetmedim çünkü o zaman bana yine sebebimi soracaklardı ve benim de Kıvanç'ın Bordo Caddesi'nde takılan biri olduğunu, sırf onun gece hayatını merak ettiğim için oraya kadar gittiğimi söylemem gerekecekti. Sonra da tahminimce bana kızarlardı.

"Dünyadan Nehir'e, dünyadan Nehir'e!"

Irmak'ın gözlerimin önünde salladığı ellerini fark etmemle beraber, düşünce havuzumu boşalttım ve dikkatimi ona verdim.

Biraz önce giydiğini düşündüğüm, dizlerinin bir karış yukarısında biten çiçek desenli elbisesini göstermek amacıyla kendi etrafında dönmeye başladığında gülümsemeden edemedim.

"Nasıl olmuşum?" diye sorunca başparmağımı kaldırarak beğendiğimi gösterdim. "Birazdan İnci de gelir," dedikten sonra benimle kıyaslandığında küçük kalan bedenini puf koltuğa attı.

Küçük olarak nitelendiriyordum çünkü boyu benim ancak omzuma geliyordu ve kilosu da kendi ideal kilosundan beş kilo kadar azdı.

"Hazır mısın?" diye heyecanla sorduğunda sırıttım.

İnci'ye planımızdan bahsedince beklediğimizden daha iyi bir tepkiyle karşılaşmıştık. Bugün de planı daha detaylı konuşmak için Irmak'ın evinde toplanmaya karar vermiştik.

"Portakal suyu ister misin gene?"

Yüzümü buruşturmadan edemedim. "Şu 'gene' lafını sevmediğimi kaç defa daha tekrarlamam gerekiyor? Onun yerine 'yine' diyemiyor musun?"

"Hayır," dedikten sonra sırıttı ve "Senin sinir olduğunu bildiğim için sürekli 'gene' diyorum. Ah, fark ettin mi? Gene, 'gene' dedim..." diye devam ettiğinde başımın altındaki yastığı alıp ona fırlattım.

"Peki peki..." diyerek ayaklandı. "Anlaşıldı, senin portakal suyu saatin gelmiş."

Beni nasıl öfkelendireceğini de sonra nasıl sakinleştireceğini de iyi biliyordu. Ama zaten portakal suyuna karşı zaafım olduğunu beni tanıyan herkes bilirdi. Sadece adı bile beni gülümsetmeye yeterken biraz sonra Irmak'ın getirdiği bardağı elime alır almaz kafama dikmiş olmam normal karşılanmalıydı.

Kapı zili çaldığında Irmak tekrar aşağı kata indi. Bittiğini bilmeme rağmen dibinde portakal suyu kalmış mı diye bardağı kontrol ediyordum ki içeri utangaçlıktan kırılacak olan İnci ve onu konuşturmaya çalışan Irmak girdi.

"Nasılsın?" diye sorduğumda diş tellerini göstererek sırıttı.

"Teşekkür ederim, siz nasılsınız?"

Irmak çoktan puf koltuğuna geçmişken İnci ayakta dikilmeye devam ediyordu. Oturması için ona yatağın ayak ucunu işaret etsem de reddedip sandalyeye oturdu, bir bana bir de Irmak'a bakmaya başladı.

Aşırı heyecanlı olduğunu ona sadece bakarak bile anlayabiliyordum çünkü bize üç saniyeden daha uzun bir süre bakamıyor, devamlı olarak etrafı inceliyor, bulunduğumuz oda sıcak olmamasına rağmen tek ve bazen de iki elini birden kendine yelpaze yapıyordu.

"Deniz'i sana âşık edeceğiz, bunu biliyorsun," diye konuya bodoslama daldığımda başını salladı.

"Eğer bunu gerçekten istiyorsan bundan sonra söylediğimiz her şeyi itiraz etmeden kabul edeceksin," dedi Irmak.

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin