33

1.5K 102 70
                                    

Barış'a görüldü atarak telefonu kapattım. Gözlerimi de çapraz masada oturan Naz'a çevirdim.

O da bana bakıyordu, baktığımı fark edince de gülümsedi. Mal mı nedir ya?

Zaten buraya Barış gelsin o zaman olacakları görün siz. Sinirlerimi hemen hoplattılar.

Ben Naz'a odaklanmışken Hakan elini savurarak gözlerimi ona çekti. "Kız ne oldu daldın? Dediğim şey bu kadar hüzünlü müydü?" ne demiştin hiç bilmiyorum.

Ben ise sahteden güldüm, "Aynen," dedim. Bunlarında Barış'ın geldiğini bilmesi gerekiyordu. "Şey Barış da geliyormuş. Rahatsız olur musunuz ki?" diye sorduğumda ikiside olumsuzca kafasını salladı.

Rüya ile Hakan sohbet ederken ben olanları ve olacakları düşünüyordum.

Bu fotoğrafı ona anca Naz atmış olabilirdi başka kimse olamazdı. Ama Naz şimdi görürdü. Aramızı bozmaya çalışıyordu fakat bugün onların arasını ben bozacaktım.

Barış da keşke sözümü dinlese, uzak dursa şu kızdan. Yemin ederim Savaş'tan daha problem bu kız.

Ben böyle düşünürken birden biri elini omzuma koydu, sıvazladı. Ardından sesi duyuldu. "İyi akşamlar..."

Ben arkamı döndüğümde Barış gelmişti. İyi akşamlar tabii de iyi mi akşam olacak sana biraz şüpheli.

Barış, Hakan ve Rüya ile de selamlaştıktan sonra Hakan yanımdan kalkıp Rüya'nın yanına oturdu. Barış geçti benim yanıma.

Ben Barış ile diyaloga girmeden önce Naz'a bakıyordum. Barış'a bakıyordu, mal ya.

Naz ayağa kalkıp arka tarafa doğru gitti. Orada da lavabo vardı. Kesin lavaboya gidiyordu.

Ben Barış'a baktım, gülümsedim. "Hoş geldin," dedim ve ayağa kalktım. "Benim bi' lavaboya gitmem lazım." Ben de arka tarafa, lavaboya doğru gittim.

Barış neden gittiğimi anlamamıştır diye düşünüyorum çünkü hiç Naz'a bakmamıştı. Gittiğini görmemiştir yani.

Lavabonun önüne geldiğimde kapıyı açtım ve içeri girdim.

Naz, aynanın karşısında makyajını tazeliyordu. Ben de onun yanına yavaş yavaş yaklaştım. O da beni fark etti.

"Noldu? Platonik olduğun kişi gelince süslenmeye mi geldin?" diye söyledim yanımda makyaj tazeleyen Naz'a.

Naz ise bu dediğime kıkırdadı, makyaj malzemelerini çantasına koydu ve bana döndü. "Ne saçmalıyorsun sen?" bunu sorması ilginçti. Aslında karşımdaki o saçmalıyordu.

"Senin yaptığın şeyleri söylüyorum. Birinden duyunca ne kadar saçma oluyor değil mi?" dedim ve devam ettim. "İşte sen bu durumdasın."

Bunu söylediğimde kaşlarını kaldırdı, lafını da esirgemedi. Bana hemen cevap verdi. "Başka bir erkek ile yanyana oturup, gülüşmen sevgilin varken olacak bir şey değil," bir şey düşünürmüş gibi yaptı ve lafına ekledi. "Ha şey de vardı. Mert ile başbaşa kahve içmeniz hem de saatlerce birlikte olmanız. Söyle bakalım sevgiline haber vermenin neresi saçma?"

Olayları yalan yanlış anlatarak Barış'ı manipule ediyordu, kesindi zaten bu. Ama bana bunu uygulayamazdı.

"Benim sevgilim ile aramda olan şeylere karışmaya hakkın yok. Eğer bir arkadaşımla buluşuyorsam ona haberi ben veririm. Senin gibi üçüncü şahıs bile olamayacak varlıkların vermesine gerek kalmaz."  diyerek aşağılayıcı bir şekilde konuştum. Ufacık beynine girmediğine adım kadar eminim.

Dediğim şeye sesli bir şekilde güldü. "Haber verseydin sevgilin gelmezdi buraya değil mi?" dedi. Şeytan diyorki şu kızın kafasını tuvalete sok.

Karamella | Barış Alper Yılmaz Where stories live. Discover now