19

2.2K 135 121
                                    

Gözlerim yavaş yavaş kendini açarken loş ışıkta yanı başımda duran kadına baktım.

Ben gözlerimi açar açmaz başıma ağrı girmesi ile kısık bir şekilde inlemiştim.

Sağımda olduğunu düşündüğüm defibrilatörün sesi daha çok ağrı yapıyordu.

Annem gözlerimi açtığımı görünce dolmuş gözleri ile bana yaklaştı. "Haziran." dedi ve elimi öptü.

"Anne başım çok kötü ağrıyor..." diye kısık sesle konuştum. Bunu bile zor söylemiştim çünkü konuşmaya mecalim bile yoktu.

"Geçer kızım, bunlar da geçer." ağlamaklı bir ses ile söylendi annem. Hâlâ elimi tutuyordu.

Peki... Rüya neredeydi?

"Rüya." diyerek baktım anneme. Cümlenin devamını getirmeye zorlanmıştım.

Annem de ilk cevap vermedi. Yine sordum ona. "Rüya nerede?"

Annemin cevap vermemesi beni çok germişti. Aklımdaki şey değildir değil mi?

Uzun sessizliğinden sonra annem cevap verdi. "Ailesi geldi, karşı odamızda kalıyor o da. Merak etme, iyi arkadaşın."

Ben ise kazayı, nasıl tıra çarptığımızı hatırladıkça gözlerimden yaş geldiğini hissediyordum.

"Anne benim yüzümden oldu." dedim gözyaşları yanaklarımdan süzülürken.

Annem de ağlamak üzereydi. Uyandığımdan beri öyleydi zaten. "Hayır kızım, öyle düşünme." dedi elimi ovalarken.

Ben gözyaşı akıtırken annem ayağa kalktı, "Doktorunu çağırayım." diyerek odadan çıktı.

Yerimde biraz doğrulmak isterken zorlanmıştım. Kendimi çok zorlamak istemedim. Odaya doktor ile annem girdi.

Doktor Hanım bana döndü, "Haziran Hanım, bir yerinizde ağrı var mı?" diye sordu.

Ben de yutkundum, yutkunmak boğazımı acıtmıştı. "Başım ve sırtımda." dedim.

Doktor da anlamış gibi kafasını salladı, yanındaki hemşirelere döndü. "Serumu yenileyin."

Kızlar da onayladı ve doktor tekrardan bize baktı.

"Kaza sonrası bazı yerlerde ağrılar normaldir. Başına ağır bir darbe almışsın, sırtında da ezilmeler var," annemle onu dinlerken o da lafına devam etti. "Sırt ezilmelerine ilaç ve jel yazdım, baş ağrına da öyle. Fakat hafıza kaybından da şüpheleniyorum."

Annem elini ağzına götürdü. Ardından odanın kapısı açıldı ve içeri sarışın, kıvırcık ve fiziği iyi gözüken bir erkek girdi.

"Haziran..." diyerek yanıma yaklaştı.

Doktor ise onu durdurdu. "Lütfen sakin olalım, Haziran'ın nesi oluyorsunuz?" diye sordu.

"Erkek arkadaşıyım." dediğinde doktor tamam dedi.

Doktorun gözü yeniden beni bulduğunda sorusunu sordu. "Haziran, son bir ay içinde ne yaşadığını bana anlatır mısın?"

Hemen ardından o adam soru sordu. "Haziran beni hatırlıyor musun?"

Hatırlamak için kendimi zorladım, gözlerimi sımsıkı kapattım.

Uzun bir süre öyle kalınca doktor yeniden seslendi. "Haziran?"

Onun sesi ile gözlerimi açtım.

Başımı salladım ve titreyen sesim ile, "Barış." dedim sadece.

Barış da koskocaman gülümseme ile yanıma yaklaştı, yanağımdan öptü. "İyisin değil mi?"

Ben de olumluca başımı salladım. Sonra gözlerimi doktora çevirdim. "Hatırlıyorum, her şeyi hatırlıyorum. Bir ay önce bir yazlıkta kaldığımı, ev numaralarını karıştırdığımı, sarhoş olduğumu, Savaş'ı, Naz'ı her şeyi hatırlıyorum." dedim gülümseyerek.

Karamella | Barış Alper Yılmaz Where stories live. Discover now