22

1.9K 120 134
                                    

Bence bu aralar benim sabrımı test etmeye çalışıyordu benim sevgilim. Vallahi çıldıracağım!

"Barış sen anlamak mı istemiyorsun?" diye bağırdım telefonda ona. Al senin baban olsun ama sal bi ya.

Barış uzun süre cevap vermedi, sonra bir çarpma sesi geldi öyle konuştu. "Artık babanın yanında değilim."

"Yok yok boşver sen kal onun yanında çok sevmişsin belli. Ben evime gidiyorum zaten." diyerek ben de ona cevap verdim.

Barış da telefondan benim bu cevabıma seslendi. "Evine gitme, beni bekle. Eğer evine gitmeye kalkarsan şimdi arıyorum güvenliği seni evden çıkarmayacak."

Bu sarı kafanın inadı beni bitiriyordu. Ben bununla artık başa çıkamıyorum.

"Bak sana sadece on dakika vereceğim. On dakika içinde evinde olmazsan güvenlik ile kavga eder yine çıkarım evinden." bunu dediğimde ne dediğini beklemeden telefonu kapattım.

Şu an saat 00.53 bakalım gelecek mi?

-

01.01...

01.02...

Son bir dakikası kalmıştı. Tam 03 oldu, Barış'ın sesi duyuldu.

"Haziran!"

Onun sesini duyduğumda oturduğum zeminden kalktım, Barış da yanıma geldi.

İlk sarıldı bana. E o kadar sarıldı ben de karşılık verdim.

"Umarım mantıklı bir açıklama yaparsın bana." dedim ona sarılırken. Bunu duyduğunda geri çekildi, eli ile evini işaret etti.

"Gel eve geçelim öyle konuşalım." ilk geçiştiriyor diye düşünmeye başladım ama anlatmasını illa sağlayacaktım. Beraber evin kapısının önüne gittik.

O kapıyı açtı, içeri ilk ben sonra kendisi geçti öyle salona doğru ilerledik.

Büyük bir evi vardı. Ben maddi durumumuz aynı sanarken bu benden yüz kat daha zenginmiş.

"Evin güzelmiş." diye mırıldandığımda geldi yanağımdan öptü birden. Şaşırmıştım aniden öpmesine ama sevinmiştim de.

Kendisini affettirmeyi çok iyi biliyordu.

"Evim değil, evimiz." diyerek kıkırdadı. Ben de karşılığında güldüm.

"Bak kendini affettirmeyi çok iyi biliyorsun ama bu konuyu geçiştirme," salondan her hangi bir koltuğa oturdum. Barış da yanıma oturdu, döndüm ona. "Anlat hadi."

Barış boğazını temizleyerek anlatmaya başladı. "Sen o gün hastane de babanı gördüğünü zannederken benim aklıma takıldı, babanı görmek istiyorsun sandım. Babana bir şekilde ulaştım ve onu Türkiye'ye getirmek için ikna ettim. Biletlerini, masraflarını ben karşıladım. Senin evine getirdiğimde de baban uzun zaman sonra seni göreceği için mutlu olmuştu. Sana sürpriz olur sandım, öyle olmadı. O kadar adamı buraya getirdim yanına uğramasam olmazdı,"

Barış'ı tüm dikkatimle dinliyordum. Tüm masrafları o karşılamış bir de. Bu adam zaten para gözdü, cebinden para çıksın istemezdi. Amacı beni görmek değildir, amacı tatildir onun. Bak yine sinirlerimi oynatıyor!

Sonra Barış konuşmasına devam etti. "Ama babanı dinlediğimde çok şaşırdığım bir şey öğrendim." bunu dediğinde güldüm.

"Nolmuş borca mı girmiş?" dedikten sonra yine güldüm. Bizi bırakan adamdan her şeyi beklerdim, şaşırmazdım.

"Yok... öyle şey değil." dedi. Ben de, "Ne olabilir ki?" dedim.

Gerçekten en fazla ne demiş olabilir ki bu kadar şaşırdı Barış?

Karamella | Barış Alper Yılmaz Where stories live. Discover now