28

1.7K 112 129
                                    

Telefonda karşıdaki kişi ben konuşur konuşmaz cevap verdi. "Barış Alper ile görüşecektim de, kiminle görüşüyorum?" bu kız sesiydi. Hangi yelloz benim sevgilimi rahatsız ediyordu yine.

"Asıl ben kiminle görüşüyorum?" diye sordum. Sen kim olduğunu söyleyeceksin bana.

"Barış Alper ile görüşmek istiyorum o beni tanıyacak. Ona telefonu verebilir misiniz?" dedi telefondaki kız. Yanımda değildi, olsaydı da vermezdim.

"Kimsiniz acaba-" diyordum ki sözümü kesen Barış oldu.

"Kiminle konuşuyorsun canım?" dediğinde ona baktım ve bilmediğim anlamında kafamı salladım.

O sırada kız telefonda onun sesini duymuş olacak ki konuştu. "Telefonu ona ver, lütfen."

Bir fan bunun numarasını falan mı buldu acaba ne bu itiraz.

Barış'a yeniden odaklandığımda telefonu vermem için işaret yapıyordu. Ben de verdim.

Benim telefonum değildi ya.

Barış ise telefonu aldığında kız ile konuşmaya başladı.

"Merhaba... Duygucuğum seni hatırlamaz olur muyum?.. Boş bir zamanımda sana geri dönüş yapacağım, iyi günler." Barış bunları demişti ama kız ne demişti bilmiyordum.

Telefonu kapattığında Barış'a bakmadım, çatal bıçakla oynarken mırıldandım. "Duygucuğum..."

O da bozulduğumu anlamıştı, açıklamasını yaptı. "Arkadaşım."

Arkadaşım diyince gözlerimi tekrardan ona çevirdim ve söylendim. "Arkadaşının telefon numarasını neden kaydetmiyorsun?"

Bunu dediğimde sinirden kıkırdamış olmalıydı, yüz ifadesi de değişti çünkü. "Ne alaka Haziran?" dedi o da bana.

"Barış," diyerek iç çektim, devam ettim lafıma. "Senin ne çok kız çevren var, onu fark ettim."

Kaşları yukarı kalkarken bana cevap vermeyi de bırakmıyordu. "Bak yemeğe geldik, yeni barıştık huzurumuzu kaçırmayalım." bunu dedikten sonra da elini elime uzattı, tuttu.

İştah falan da kalmadı ben de aslında. Acaba Barış'a söylesem napardı?

"Aşkım bir şey diyeceğim." dedim. Barış da hemen, "Söyle." dedi.

"Hiç iştahım yok aslında biliyor musun? Benim evde yemek vardı, bize gidelim mi? Hem ben de kalırsın." diyerek yalvarıyormuş gibi Barış'a baktım.

Barış da biraz düşündü, "Güzelim o kadar sipariş verdik-" diyecekti ki sözünü ben kestim.

"Birlikte uyuruz, çay demlerim." dedim. Bunlarla ikna olacağını biliyordum.

Tam da doğru tahmin ettiğim gibi! Barış ayağa kalktı, bana arabanın orayı işaret etti. "Sen arabanın oraya git, ben halledip geliyorum." dedi.

Ben de tamam anlamında kafamı sallayıp arabanın oraya gittim.

Çok ayıp olmuş mudur ya diye düşündüm ama evde daha rahat olacağımıza emindim.

-

Barış ile birlikte asansörde birkaç fotoğraf çekildikten sonra oturduğum kata geldiğimizde asansörden indik.

Gülerek kapımın oraya ilerlerken Barış'ın birden gülmesi durdu. "Bu tabaktaki kurabiyeleri kim getirdi?" eli ile gösterdiği tabağa baktım.

Savaş yine bir şeyler getirmişti. Allah'ım niye ya niye?

Ne diyeceğim ben şimdi bu adama acaba?

Karamella | Barış Alper Yılmaz Where stories live. Discover now