3

3.7K 168 99
                                    

Sabah biraz erken kalkmıştım kahvaltı hazırlarım umudu ile. Fakat mutfağa gidip dolabın bomboş olduğunu gördüğümde bu umut tükendi.

Bu arada sabah biraz erken dediğim saat 11 arkadaşlar. Ve açım.

O zaman tek çözüm Antalya da kahvaltı edeceğimiz bir yere gitmek. Bunun içinde ilk Rüya'yı kaldırmam gerek.

Mutfaktan salona giderken bağırındım. "Rüya kalk!"

Kendisi dün sarhoştu, bilirsiniz. Salona yatırmıştım Barış Alper ile konuşunca da salonda unutmuştum. Şu an salonda yerde yatıyordu.

Genelde ilk bağırışım ile kalkan Rüya bu sefer hiçbir şekilde tepki göstermemişti.

Rüya'yı iyice dürttüm. "Kalk Rüya kalk!" diye söylendim kulağının dibinde de.

O da hemen açtı gözlerini, baktı bana. "Ne ya ne?" dedi.

"Kalk hazırlan kahvaltıya gidelim hadi." dedim, ofladı pofladı ama yine de ayağa kalktı. Şimdi bu uyku sersemi anca hazırlanır ben hemen hızlıca hazırlanayım bari.

Odaya doğru koştum ve beyaz bir şort ile bej rengi askısız bir crop giydim. Saçlarımı taradım ve sadece nemlendirici sürdüm yüzüme.Bir de unutmadan madem karamellayız o zaman karamel kokulu parfümümüzü sıkalım da çıkalım.

Hazırlanmam 5 dakika sürmüştü sadece. Bilin bakalım daha kim hazır değil? Rüya Hanım tabii ki de.

Aşağıya inerken evin içinde bağırındım. "Ben arabada bekliyorum seni!"

Bem mutlu mutlu inerken aklıma gelen şey ile durdum. Biz dün Barış'ın arabası ile gelmiştik. Benim arabam o mekanın orada kaldı.

Acaba hemen arabayı almaya mı gitsem yoksa Rüya'ya olayı anlatıp onun çenesini mi çeksem...

Sanırım hemen arabayı almaya gitmek daha mantıklı.

Evden ayakkabılarımı giyip çıktım. Etrafa bakındım.

Aa bizim araba burada ya.

Doğru Barış dün halledeceğini söyledi. Gözlerim istemsizce 6 numaralı eve kaydı ve kendi kendime birden gülümsedim. Bu adamı tanımak sanırım en büyük şansım.

"Haziran." diyen ses ile birden irkildim ve hemen arkamı döndüm.

İyi insan lafın üstüne gelirmiş.

"Sana da selam Barış." dedim.

"Arabanı dediğim gibi getirttim." dedi, gülümsedi. Güneş gözlükleri de çok yakışmış onu fark ettim.

"Teşekkür ederim. Ne kadar teşekkür etsem az." diyerek cevap verdim ona. Ben mesela büyük ihtimalle yardım etmezdim ama görüyoruz ki herkes ben değil, herkes Barış Alper değil.

"Sen nereye gidiyorsun?" diye sordu bu sefer. Vallahi ilk gördüğüm kafe de durup kahvaltı edeceğim aslanım. Mekan belirlemedim yani.

"Kahvaltı etmeye gideceğiz," dedim ve ekledim. "Katılmak ister misin?"

Biraz düşündü sonra konuştu. "Maalesef artık başka bir güne," Bunu derken gözlüklerinin üstünden bana bakıyordu. "Afiyet olsun size ben gideyim artık. Bir şey olursa yazabilirsin numaram var." dedi omzuma dokundu ve gitti. Sanki bu biraz konuşalım artık demek, anlayamadım.

Bu adam ile konuştuktan sonra bana bi' gülümseme geliyor. Anlayamadığım konular arasından biri de bu.

Arabaya doğru ilerledim ve sürücü koltuğuna geçtim. Bizim bu uyuşuk gelene kadar biraz şarkı dinleyelim ya.

Karamella | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin