GECENİN IŞIĞI

By buyazarneleryazar

15.2M 402K 134K

Genel Kurgu #1 Bir adam düşünün, hayatının tüm dönemlerini karanlık işlerle geçiren ve geçmişinin izlerini hâ... More

~TANITIM~
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
Sırma-Sarp
Karakterlere Sorular
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
Sırma ve Sarp
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM: GECE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜMDEN KESİT
72. BÖLÜM
SORU-CEVAP
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
Yeni Kitap
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. bölümden kesit
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. Bölümden kesit
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
101. BÖLÜM
102. BÖLÜM
103. BÖLÜM
104. BÖLÜM
105. BÖLÜM
106. BÖLÜM
107. BÖLÜM
108. BÖLÜM
109. BÖLÜM
ÖNEMLİ
110. BÖLÜM
111. BÖLÜM
112. BÖLÜM
113. BÖLÜM
114. BÖLÜM
115. BÖLÜM
116. BÖLÜM
117. BÖLÜM
118. BÖLÜM
119. BÖLÜM
120. BÖLÜM
121. BÖLÜM
8 MİLYONNN!
Kitap Tanıtma Fırsatı
122. BÖLÜM
124. BÖLÜM
FİNALE DOĞRU •PART-1•
FİNALE DOĞRU •PART-2•
FİNALE DOĞRU •PART-3•
BÜYÜK FİNALDEN UFAK BİR KESİT!!!
•BÜYÜK FİNAL•
•VEDA•
•GECE• Duyurusu

123. BÖLÜM

43.8K 2.3K 3.4K
By buyazarneleryazar

KEYİFLİ OKUMALAR

••

!HATIRLATMA!

"Korkuyorum," diye itiraf ettim. Şu an içimde yoğun bir duygu vardı ve bastırmakta güçlük çekiyorum.

"Sevgilim her an yanındayım. Korkmana gerek yok."

Aynı zamanda elini elimin üstüne koydu ve okşadı.

"Hem sen neden korkuyorsun ki? O senden korksun," diye takıldı. "Sonuçta onu öldürme cesaretine sahip bir kadınsın sen."

İşte bundan korkuyorum zaten. Bu durumdan nefret ediyorum. Ben bunu yapmıştım. Evet belki sonuç beklediğim gibi olmamıştı ama ben yine de bir insanı öldürme girişiminde bulundum.

"Karşıma çıkmaz umarım," dedim bıkkın bir sesle.

"O kadar cesaretli değildir herhalde."

Şu an beni rahatlatmaya çalışıyordu. İşe yaradığını söyleyemeyecektim çünkü buraya doğru gelen garip kılıklı garson Yalçın'dan başkası değildi.

••

Sarsılmaz adımlarla buraya doğru gelirken elim Gecenin koluna gitti.

"Gece," diye fısıldadım panikle.

Eğer buraya gelirse ne yapacaktım?

"Şşş. Saçmalama Işık. Sakin ol."

Kalbim ağzımda atıyordu. Adımlar kalmıştı.

Masamızın yanına geldiğinde direk olarak gözlerine bakıyordum.

"Hoşgeldiniz efendim."

Pişkin pişkin konuşuyordu bir de.

"Nasılsın Yalçın?" dedi Gece hiç çekincesiz. Yalçın da bunu bekliyor gibiydi.

"İyiyim Gece. Siz nasılsınız? İyi görünüyorsunuz."

Utanmasa gelip oturacaktı masaya.

"Yalnız yengem biraz solgun görünüyor sanki. Ağırına gidiyor galiba şirketi benim üzerime geçirmek."

Ya ya aynen öyle. Gerizekalı seni. Her şeyi biliyorum ben. Asıl sen göreceksin birazdan kimin rengi solacak.

"Haklısın Yalçın. Çok ağırıma gidiyor senin gibi bir kalleşe şirketi emanet etmek."

Kesinlikle benden böyle bir cevap beklemiyordu. Şok oldu. Bunu net bi şekilde anlamıştım yüz ifadesinden.

"Onu da kendine benzetmişsin kuzen. Oysa çocukken ne kadar şeker bir kız-"

Gece yumruğunu öyle sert bir şekilde indirdi ki masaya şamdanlar titredi.

"Kapa çeneni Yalçın."

Yalçın pişkin pişkin sırıttı.

"Sakin olsana şampiyon. İddiayı sen kazandın işte. Aaa bakiyim dövmesi de burada işte."

Ayak bileğimi görmek için kafasını eğdi. Neyden bahsettiğini anlamıyordum. Bu dövmenin kesinlikle bir anlamı vardı. Ama ne olduğunu bilmiyorum.

"Yalçın ben senin bir taraflarını kırmadan defol git şuradan."

Gece öyle çok sinirlendi ki anlam veremiyorum.

"Tamam tamam. Hadi iyi eğlenceler size."

Ne biçim bir karaktere sahip bu Yalçın. Her seferinde bir kez daha midemi bulandırıyor.

"Neyden bahsettiğini anlayamadım," derken aslında Gece ne söylemek istediğimi çok iyi anlamıştı.

"Boş boş konuşuyor işte," diye geçiştirmek istedi. Ama tabii ki müsade etmeyecektim.

"Evet orası doğru ama bana anlatman gereken bir şey olmadığına emin misin?"

Gergin bir şekilde boynunu kaşıdı. Bu hareketin ne anlama geldiğini çok çok iyi biliyorum.

"Ne gibi?"

Soruma soruyla cevap verdiğine göre zaman kazanmaya çalışıyor.

"Gece. Bir daha benden hiçbir şey saklamayacağına dair söz vermiştin. Eğer bunu hemen söylemezsen gerçekten hiç iyi şeyler olmayacak."

Artık ben de tehdit etmenin kolaylıklarını kullanıyordum. Hemen de işe yarıyordu.

"Işık gerçekten saçmasapan bir şey. Lütfen burada konuşmayalım. Söz veriyorum eve gidince tüm ayrıntısı ile anlatıcam."

Şimdilik bunu göz ardı edebilirim. Bu gece gerçekten önemli bir geceydi. Ama bu gecenin sonunda kesinlikle öğrenecektim.

"Tamam."

Yalçın'ın gidiş yönünü değiştirdiğini fark ettim. Palyaçoları görünce yolunu değiştirdi. Bu kendimi tutamayıp gülmeme sebep oldu. Ben gülünce eş zamanlı olarak Gece'nin gözü nereye baktığıma kaydı.

"Ne oldu?"

Benim gülümsemem ona de bulaştı.

"Yalçın.... palyaçoların olduğu tarafa gidince yolunu değiştirdi."

Daha da genişledi gülümsemesi.

"Ne sövüyordur şimdi bana," derken hazzı tüm yüzüne yayıldı.

Söz konusu Yalçın olduğu zaman Gece çok değişiyordu.

"Ne zaman yapacaksın konuşmayı?"

Artık şov başlasın istiyorum. Çünkü saat ilerledikçe modum düşüyordu. Bu gece Ayaz hiç uyutmamıştı bizi. Sürekli uyanıp emmek istemişti. Ben uyuyakaldığım zaman da Gece ilgilenmişti onunla. Bu konuda günahını alamam gerçekten fazlasıyla ilgileniyordu geceleri Ayaz ile.

"Ne zaman istersen güzelim. Hemen şimdi başlayabilirim."

Etrafa göz gezdirdim. Henüz insanlar yemeklerini yiyordu.

"Aman biraz bekleyelim. İnsanların lokması boğazına dizilmesin."

Gerçi her halükarda herkes büyük bir şok yaşayacaktı. Bu bir ilk olacaktı belki de. Çok büyük bir hadiseydi bu. Bunun heyecanı beni yerimde oturmayacak hale getiriyordu.

"Lavaboya gitmem gerek."

Gece de kalkmak için hazırlandı ama göz devirip onu durdurdum.

"Tek başıma gidebilirim Gece," dedim bıkkın bir sesle.

Tamam anlamında başını salladı uysal bir şekilde. Minik çantamı alıp salonun çıkışına doğru yürüdüm. Yön levhaları fazlasıyla mantıklıydı. Çabucak tuvaleti bulabildim.

Heyecanlandığım zamanlarda hep tuvaletim gelir. Şu an da o zamanlardan biriydi. Belki de hayatımın en heyecanlı günüydü. Kasıklarımda ekstra bir baskı vardı.

Boş bir kabin yoktu. Mecburen bekleyecektim. Bu süreçte de yok olan rujumu tazeledim. Tuvalet kabininin açılma sesini duyduğumda rujumu çantama itiyordum. Çabucak tuvalete gireyim derken önüme bakmamıştım. Birinin omzuna çarptığımda çantama tıkıştırmaya çalıştığım rujum yere düştü. Çarptığım omuzun sahibine baktım ve sertçe nefesimi bıraktım. Eğilip rujumu yerden alıp. Yavaş hareketler ile suyun altında tutup peçete ile kuruladım. Adını hatırlamadığım Yalçının kardeşi kollarını göğsüne birleştirmiş beni izliyordu. 

"Ne? Ne bakıyorsun?" dedim ben de ona dik dik bakıp.

Bu gece ben, ben değildim. Yalçın'a değişik çıkışlar yapmıştım. Şimdiyse kız kardeşi karşımda kendini beğenmiş bir şekilde dururken ona ağzının payını vermem şarttı.

"Zor olmuyor mu ya?" dedi kışkırtıcı bir şekilde bana. Neyden bahsettiğini bilmiyorum ama damarlarımdaki kan akışı hızlanmaya başlamıştı.

"Ne zor olmuyor mu?"

Bir adım yaklaştı bana. Yüzünde hâlâ o itici ifade vardı. Allah'ım bir insan ancak bu kadar benzeyebilir abisine.

"Senin üzerine iddiaya giren bir adamla hayatına devam etmek."

Bunu nereden bildiğine kafam takıldı ama belli etmedim.

"Yoo zor olmuyor. O adam sana deli gibi aşıksa hiç olmuyor hatta. Ama tatlım sen ve senin gibiler sevilmemeye mahkum olduğunuz için bunu asla anlayamazsınız."

Yüzündeki ifade değişti ama bana belli etmemeye çalıştı.

"Ne diyorsun sen? Ben gayet de seviliyorum," diye karşı atakta bulundu.

"Hı hım... evet öyle. Hayatının aşkını da bulmuşsundur o halde sen."

Bir süre sustu.

"Senin gibi olmaktansa bulmasam daha iyi."

Bu sefer üzerine yürüyen taraf bendim. Yüzümdeki ifade de aynı oranda sertleşti.

"Ne olmuş bana?"

Sesim kendimden beklemeyeceğim kadar sert ve etkileyiciydi. Kendi sesimden ben bile korkmuştum.

"Zavallısın. Kocanın senden sakladığı şeyleri bile bilmiyorsun."

Beni kışkırtmaya çalışıyordu. Bunu o aptal gözlerinden anlamıştım. Kolunu tuttum sertçe.

"Sen. Bana. Zavallı. Diyemezsin."

Tane tane ve etkileyici bir sesle konuştum. Ağzını açıp bir şey söylemek istedi ama tutuşumu daha da sıkılaştırıp müsade etmedim konuşmasına.

"Senin bana zavallı diyebilmen için zavallı olmaman gerekiyor. Asıl zavallı sensin. Sana acıyorum biliyor musun? Babana ve sana acıyorum. Bu gece o çok güvendiğiniz, ailem dediğiniz insanların gerçek yüzünü gördüğünüz zaman ben de size bir zavallıya bakar gibi bakacağım."

Öylece kaldı. Hiçbir şey söyleyemedi. Neyden bahsettiğime dair en ufak bir fikri yoktu ama yüzündeki ifade solmuştu.

Seri hareketlerle tuvalet kabinin içine girdim ve kapıyı yüzüne sert bir şekilde kapattım.

"N-ne saçmalıyorsun s-sen ya?"

Sifonu çektim ve daha fazla sesini dinlemedim. Zaten az sonra da kapıyı ardından çarptırarak çıkıp gitmişti.

İşimi bitirdikten sonra tuvaletten çıktım ve salona geri döndü. Gece kafasını uzatmış bana bakınıyordu. O aptal kız fazlasıyla zamanımı harcamıştı.

Masaya oturduğum an sorguya çekildim.

"Nerdesin Işık? Yarım saat oldu neredeyse."

Omuz silktim.

"Yalçının embesil kız kardeşi ile uğraşıyordum."

Kaşları çatıldı.

"Derya'yla mı?"

Dudaklarımı öne ittirdim.

"Adını bile bilmiyorum."

Ama şimdi hatırlamıştım. Derya ve Hülya. Hülya ölmüştü. Kocam... kocam öldürmüştü.

"Ne saçmalıyor?"

"Boş boş konuştu işte."

Tıpkı onun beni geçiştirdiği gibi ben de onu geçiştirdim. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapıyordu. Ben ona yaptığım zaman da kaşlarını çatıp dik dik bakıyordu.

"Hiç bakma öyle. Aynen söylediğim gibi. Boş boş konuştu."

Sıkıntıyla ofladı. Sanki salon yavaş yavaş boşalıyor gibiydi.

"İstersen konuşmaya başla. İnsanlar dağılıyor."

Kafasını salladı. Kadehinde kalan son yudumu da alıp ağzında çalkaladı ve yuttu. Şimdi daha rahat görünüyordu.

"Hadi bakalım. Şov başlasın."

Uzun adımlarla yürümeye başladı. Bir anda salonun ilgi odağı oldu. Herkes onu izlemeye başladı.

Garson servis tabaklarını toplarken bir isteğim olup olmadığını sordu.

"Ben hafif bir içki alabilirim aslında."

Bu anları keyfine vararak izlemek istiyordum.

"Hemen efendim."

Gece kürsüye gidene kadar içkim gelmişti. Heyecandan elim titriyordu. Şu an o ne haldeydi acaba? Sarsılmaz adımları hislerini ele vermiyordu. Eğer sesi de titremezse her şey tamamdı.

İçimi büyük bir heyecan dalgası kapladı. Az önce girmiştim lavaboya ama heyecandan yine girmeye ihtiyacım vardı şu an. Dudaklarımı dişleyip bacaklarımı birbirine bastırdım. Kanım kaynıyordu. Daha kötü olacağımı bile bile içkimden bir yudum aldım. Ama sanki beni yatıştırdı gibi.

"Sayın konuklar, hepiniz tekrardan hoşgeldiniz."

Salonda bir alkış tufanı koptu. Gece memnun bir şekilde gülümseyip devam etti konuşmaya.

"Karayel şirketler topluluğunun düzenlediği bu kaynaşma yemeğine katıldığınız için hepinize sonsuz saygı ve sevgilerimi iletmek isterim."

Senin ağzın ne güzel laf yapıyor be Gece.

"Bu gece şirketimizin geleceği için çok önemli bir haberi verecektim sizlere. Ne var ki ondan önce söylemem gereken daha önemli şeyler olduğunu fark ettim."

Bir anda salonda bir sessizlik oldu. Çıt bile duyulmuyordu. Karayel masasına kaydı gözüm. Duran Karayel korku dolu gözlerle Gece'yi izliyordu. Yalçının da buralarda bir yerlerde olması gerekiyordu.

Kalbim artık seyrinden çıkmış gümbür gümbür atıyordu. Vücudumun her yerinde fazlasıyla kan dolaşımı vardı ama tamamı kalbimde toplanmış gibiydi. Ne söyleyeceğini bildiğim halde ben bu kadar heyecanlanıyorsam diğer insanları düşünemiyorum.

Asıl ne söyleyeceğini bildiğin için bu kadar heyecanlısın.

Belki de bu yüzdendir.

"Şimdi sizlerle de paylaşacağım bu çok şahsi durumu uzun zamandır biliyorum. Fakat bunu amcama nasıl söylemem gerektiğini asla bilemiyordum. Israrla şirketi oğlunun üstüne geçirmemi istiyorsun amca. Bunu biliyorum ve fazlasıyla da saygı duyuyorum sana."

Gece duraksadığında amcası panikle kravatını gevşetti.

"Ama sen şunu bilmiyorsun ki..."

"GECE!"

Gecenin konuşmasını kesen canhıraş bir kadın sesiydi. Bu sesi çok iyi tanıyorum. Tıpkı oğlunun sahte cenazesinde attığı çığlıklar gibiydi bu ses. Suzan Karayel. Nasıl da panikten tutuşmuştu.

"Yenge... çok istiyorsan kendin de söyleyebilirsin. Gel lütfen. Gel çekinme. Biz bizeyiz sonuçta. Buradaki herkes Karayel ailesinin bir üyesi. Ah pardon Yalçın hariç diyecektim."

Bir anda sesler birbirine karıştı ve uzun bir müddet susup seyretti Gece. Herkes birbirine bir şey söylüyor, diğer yandan diğerinin söylediğini dinliyordu.

"Amca inan bana çok isterdim şirketi Yalçın'ın üzerine geçirmeyi. Ama bunu öğrendiğine göre kararını tekrar sorgulayacağına eminim. Yine de kararını en kısa zamanda bana bildir ki işlemlere başlayayım."

Sanki kıyamet kopuyordu. Duran Karayel karısını öyle bir hınçla itip kakıyordu neredeyse kalkıp ona engel olacaktım. Ama o ne yaptığını fark etmiş olacak ki hareketlerine sakinlik verdi. Gözlerindeki ifadede bu gecenin onlar için çok uzun geçeceğini sinyali vardı. Zavallı kadın korkuyla kızına baktı. Ama Derya babasını sakinleştirmekle uğraşıyordu. Suzan hanımın gözü etrafı tarafı. Görmek istediği kişiyle gözgöze geldiğinde ise omuzları çöktü ve çaresizce dudaklarını kıpırdattı.

"Başaramadık."

••

Gecenin son dakikalarında salon çalkalanıyordu. Gece kürsüden iner inmez yanıma gelmiş ve elini omzuma koymuştu.

"Ve şov sona erer."

Ne geceydi be. Gerçekten ne geceydi. Şu an kim bilir Duran Karayel karısına hangi köşede ne hesaplar soruyordur.

"Eve gidelim artık. Bu gecenin sonunu güzel bir sevişme ile taçlandırmak istiyorum," derken elini boynumda gezdirdi.

"Çok beklersin onu. Bana anlatacağın şeyler var daha."

Ayağa kalktığımda Gece bıkkın bir şekilde ofluyordu.

"Koca bir kalabalığın önünde cool bir şekilde şovunu yaparsın ama karına sözünü geçirmezsin," diye mırıldandı kendi kendine.

Çantamı omzuma takarken büyük bir kasırga eşliğine bize doğru gelen Duran Karayel'i fark ettim. Gözlerindeki ateş ta uzaktan kendini belli ediyordu. 

"Şimdi uğraşamam bu bunakla hadi hızlı ol," deyip elimi tuttu ve beni adeta sürükler gibi yürüttü.

"Gece!"

Gece hiç duymamış gibi yürümeye devam etti.

"Gece dedim!"

Bu sefer çok daha yüksek perdeden çıktı sesi. Ve Gece eminim ki sırf merakından durdu. Arkasını dönmedi ama bekledi.

"Neden yaptın bunu?" derken sesi bir anda oktavını yitirdi. Az önce bağıran ses ona ait değildi sanki.

Sırtımız ona dönüktü. O da ısrarla önümüze geçmemişti.

"Gerçekleri bilmek senin hakkındı," dedi Gece gayet doğal bir şey söyler gibi. Evet gerçekleri bilmek elbette onun hakkıydı ama bu şekilde değildi.

"Sen bunu nereden öğrendin?"

Gece şimdi nihayet elimi bırakıp arkasını döndü. Şimdi amcası ile yüzyüzeydi.

"Bir önemi var mı amca?" dedi gayet ılımlı ve sakin bir sesle.

"Var Gece. Söyle."

Yüzündeki ifadeden permeperişan halde olduğunu asla gizleyemiyordu.

"Bence bunun bir önemi yok. Sana gerçekleri gösterdiğim için bana şükretmelisin. Yoksa şirketi oğlun sandığın Yalçının üzerine yapsaydım ertesi gün kıçına tekmeyi yiyecektin."

Gitgide daha kötü oluyordu. Etrafında tutunacak bir şey olsa ondan destek alacağına adım gibi eminim. Adam gözümüzün önünde sarsılmıştı derin bir şekilde.

"Demek hain planları vardı. Annesi ile bir olup bana tuzak kurdular."

Bunları daha çok kendine söyler gibiydi. Mırıltıları elinde olmadan dökülüyordu dudaklarından.

"Evet amca. Aynen senin söylediğin gibi."

Gözlerini yumdu Duran Karayel. Galiba başı dönüyordu.

"İyi değil," diye fısıldadım Gecenin kulağına.

Bana;

"Toparlar kendini sen merak etme," dedikten hemen sonra amcasına hitaben "Öğrenmek istediğin başka bir şey yoksa biz gidelim artık amca," dedi.

Duran Karayel başını iki yana salladı.

"Bilirsin amca sana sevgim sınırlı olsa da saygım sonsuz. Bir şeye ihtiyacın olursa-"

Duran Karayel gözlerinde ateşle geldiği yolu bir enkaz şeklinde geri döndü. Gecenin son söylediklerini duyduğuna bile şüpheliyim.

"Ona acıyorum," diye itiraf ettim. Evet belki ondan nefret ediyorum ama şu an ona acıyordum. Her şeyden önce o bir babaydı ve yıllardır oğlum dediği insanın oğlu olmadığını daha da acısı karısıyla birlikte ona hain bir tuzak kurduğunu
öğrenmişti.  Ne yönden bakarsan bak adam yıkılmakta haklıydı. İyi bile dayandı yani.

"Acıma. Kısa bir süre sonra yaptıklarını öğrenince ondan tiksineceksin."

Hâlâ tiksiniyorum ama kendimi onun yerine koyunca da acıyorum yani. Ne yapayım o kadar kalpsiz değilim ben.

"Zavallı bir halde gerçekten. Hiçbir baba bunu kaldıramaz."

Gecenin çok da umrunda değil gibiydi.

"Arabayı getirebilirsin genç."

Kapıdaki valeye seslendi. Vale Geceyi görür görmez başını salladı ve koşarak gitti.

"Dert mi ettin sevgilim? Bize ne. Ne yaparlarsa yapsınlar bu saatten sonra. Biz kurtulduk ya onlardan. Sen ona bak."

Ben asıl şimdi korkmaya başlamıştım. Yalçın bu hırsla bir şeyler yapar mı yapar. Gece nasıl bu kadar rahat ki?

"Öyle tabii de... ne bileyim işte elimde olmadan üzülüyorum. Empati yaptığım zaman kötü hissediyorum."

Bu geceyi hayal ederken hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim.

"Empati kurduğun insana bir dikkat et bence. Daha düne kadar bizi tehdit ediyordu videoyu yaymakla. Ben o videoyu yok etmeseydim şu an Yalçın hırsından videoyu yayınlamıştı bile," dediğinde bu uzun açıklamanın tek bir kısmını duydum sanki. Yok etmeseydim demişti değil mi?  Nasıl yani? O videoyu yok mu etmişti?

"Gece... doğru mu duydum? Sen videoyu yok mu ettin?"

Genişçe sırıttı. O an vale arabayı tam da ayak ucumuzda durdurdu. Gece cüzdanını çıkarıp valeye yüklü bir bahşiş uzattığında genç çocuk şaşkınca Geceye bakakaldı. Daha sonra arabaya baktı tekrar.

"İyi geceler abi," dedi ve binmem için kapıyı açtı nazik bir hareketle.

"Teşekkürler," deyip arabaya bindim. Sevincimden deli gibi gülüyordum. Çocuk da şaşırmıştı.

"Gece sen o videoyu nasıl yok ettin Allah aşkına?"

Bu haber beni çok mutlu etti. Artık rahattım. Sonsuza kadar korku içinde yaşamayacaktım.

"Kocanı çok mu hafife alıyorsun yoksa sen?"

Ah öyle olsa bile şu saatten sonra seni hafife almak şöyle dursun ne dersen de ona inanacaktım.

"Estağfirullah ne hafife alması. Ama söylesene videoyu nasıl ortadan kaldırdın?"

Koltuğuna daha da rahat bir şekilde yaslandı. Şu an ekstra cool görünmeye çalışıyordu ama hiç gerek yoktu. O her daim fazlasıyla havalıydı zaten.

"Amcama tek bir şart sundum şirketi Yalçın'ın üzerine devretmek için. O da videoyu yok etmeleriydi. Ama videonun kayıt kodunu öğrendim öncesinde. Bütün videoları sildiklerinden emin olmam şarttı. Daha sonra gelişmiş bir teknoloji sayesinde kayıt kodunu girdim ve böyle bir videonun olmadığı sonucu ile karşılaştım. Yani amcam bu sefer hile hurdaya baş vurmadı. Ben de ödül olarak ona oğlu sandığı adamın esas yüzünü gösterdim."

Sen... senden korkulur be Gece. Sen var ya şeytanı bile dize getirirsin. 

"Sana diyecek bir şey bulamıyorum artık. Beni çok büyük bir yükün altından kaldırdın Gece. Hayatım bir pamuk ipliğine bağlı değil artık. Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim."

"Hayatım teşekküre gerek olmadığını biliyorsun. Bu hayatı birlikte geçireceğimize göre senin için en iyi olanakları sunmam gerekiyordu. Ve bu da ilk adımı gibi bir şeydi."

Kendimi tutamayıp koltuktan fırladım ve Gece'nin yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.

"Seni çok seviyorum."

Tek eliyle direksiyonu kontrol ederken diğer eli çenemi kavrayıp onu dudaklarından öpebileceğim bir hizaya getirdi.

"Beni sevdiğini söylediğin zamanlarda yanağımdan değil dudağımdan öp. Çünkü beni sevdiğinin en gerçek kanıtı bu," deyip dudaklarıma sıcak bir buse kondurdu. 

••

Eve geldiğimizde ayak tabanlarım patlamak üzereydi. Kara sular indi diyebilirim tabanlarıma. Gece beni odaya kadar kucağında götürse keşke diye çok diledim ama o da yorgun görünüyordu. Gelir gelmez odamıza kapanmış ve kendimizi yatağa atmıştık. Ben tabii onu rahat bırakacak değilim.

"Anlat bakalım şu dövme meselesini."

İkimizin de gözlerinden uyku akıyordu. Ama bu gece bunu öğrenecektim. Eğer öğrenmek istemesem Gece geçiştirdiğimi sanacaktı çünkü.

"Güzelim şart mı yani bu gece bunu sorgulaman?"

Yok öyle yağma Gece bey. Sen şu asıl mevzuyu anlatana kadar artık bu konuyu kapatmayacağım.

"Gece anlatıyor musun yoksa geceyi kanepede mi geçirmek istiyorsun?"

Gözleri irice açıldı. Bu şaşkınlık belirtisiydi.

"Beni tehdit mi ediyorsun?" dedi donuk bir sesle.

"Nasıl anlarsan öyle. Hadi anlatıyorsan anlat anlatmıyorsan marş marş."

Bana inanamaz gibi baktı ve yatakta tamamen oturur hale geldi.

"Ya o kadar mühim bir mevzu değil. Çocukluktan gelen bir şey. Ben Yalçınla aramızda böyle bir sözün geçtiğini bile unutmuştum."

Parça parça konuşması sinirimi bozuyordu. Kafamı hızla sallayıp devamını anlatmasını işaret ettim.

"Yalçın ona sahip olan onu mühürler dediğinde asla ciddiye almamıştım. Yıllar sonra karşıma çıktı ve dövmeyi yaptırmadığımı görünce sana sahip olacağını söyledi bana.  Evli olduğumuz halde sana sahip olacağını söyledi bana! Şerefsiz. O hırsla hemen dövmeyi yaptırmaya götürdüm seni. İlk başta dövmeyi onur kırıcı bulacağını düşündüm. Ama sen düşündüğümün tam aksine sevdin. Benim de hoşuma gidiyor. Yani bu dövme benim için Yalçınla olan sözümüzden çok aşkımızı ifade ediyor."

Ya sen ne tür bir yaratıksın Yalçın? Bu adamın daha nelerini öğreneceğim çok merak ediyorum. Her öğrendiğim şey beni daha da şaşırtıyor ve her seferinde daha fazlası olamaz diyorum. Ama görüyorum ki söz konusu Yalçın olduğu zaman aklındakiler az bile kalıyor. Daha bir küçükken bunları düşünebilecek kadar hastalıklı bir çocukluk geçirmiş demek ki. Bu hallerine şaşmamak gerek. İnsan 7'sinde neyse 70'inde de odur derler. Tam anlamıyla bu yani.

"Dövmem hoşuma gidiyor. Evet belki göze biraz garip geliyor olabilir. Sonuçta bileğimde bir pranga var ve anahtarı da senin bileğinde. Ama buna tek yönlü bakmıyorum. O anahtarın işe yaraması için benim olmam gerekiyor. Bu karşılıklı bir durum. Bizi birbirimize bağlıyor bu dövme. Ben hissediyorum. Çok farklı bir enerjisi var bu dövmenin."

Ellerimi tuttu.

"Böyle düşünmen beni şaşırttı ve... çok sevindirdi. Seni aşağılamak ya da onurunu kırmak için asla böyle bir şey yapmam. Sen bu hayattaki en değerlimsin benim. Bu ömrümün sonuna kadar değişmeyecek tek gerçek."

Bu benim için de geçerliydi. Gece bu hayatta değer verdiklerimin en başında geliyordu. Ailemden son tabii ki. Sonra da bizim küçük çekirdek ailemiz var tabii. Oğlum, kocam ve ben. Benim de ömrümün sonuna kadar değişmeyecek tek gerçeğim onlardı.

••

BÖLÜM SONU
Diğer bölümlere göre biraz kısaydı ama böyle olması gerekiyordu. Şok haberi veriyorum. Bir sonraki bölüm 3 yıl sonrasıyla başlayacak. Yani 3 yıllık bir zaman atlaması yapacağım. Artık daha fazla uzatamayacağım çünkü git gide kendimi tekrarlamaya başlayacağımın farkındayım. Bir an önce güzel bir final vermek tek amacım artık.  Bunun için yavaş yavaş hazırlıklara başladım. Sizlere layık güzel bir finalle bu kitabı bitirmekten başka hiçbir arzum yok. Umarım herkesin hoşuna gidecek bir finalle bitirebilirim.

Buraya herkes hayalindeki finali yazabilir mi acaba?

Bir sonraki bölümü okumak için geçmeniz gereken sınır
2300 yorum ve 2220 vote

Kafamdaki şemaya göre gelecek bölümlerin sırası şu:

• 124. BÖLÜM
• |FİNALE DOĞRU|PART-1
• |FİNALE DOĞRU| PART-2
• |FİNALE DOĞRU| PART-3
• BÜYÜK FİNAL
• VEDA

Bazı değişiklikler olabilir. (Çok minik bir ihtimal) Diğer bölümde görüşmek üzere canlar. Esen kalın. Seviliyorsunuz. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

20.5M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
Tutsak By .

Romance

15.5M 490K 52
"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan planlı bir intikam oyunu; ne denli büyük b...
1.2M 21.9K 20
Oysa ne çok hayal kurmuştum. Yeni bir hayatım olacak bu şehirden bu aileden uzak ve yalnız. Şimdi yine bu şehirde ait hissetmediğim o aileden birinin...
Gece Mavisi By l

Teen Fiction

7.6M 198K 71
*Düzenlemede olduğu için çelişkiler olabilir.* "Bu bizi anlatıyor aslında.Sen gökyüzüsün.Ben de üzerinde dolaşan yağmur bulutları.Gri bulutlar.Seni k...