Camdan Yumurta

By CrHPossitive

391K 38.8K 6.4K

10/04/2015 #1 Fantastik Çok eski zamanlarda, başka bir dünyada ejderhalar, insanlar, elfler ve daha bir sürü... More

Tanıtım
1. Bölüm •Oraya Kadar Zıplayabilir misin?
2. Bölüm •Hikayeci
3. Bölüm •Kasaba
4. Bölüm •Mahzen
5. Bölüm •Mektup
6. Bölüm •Hazırlık
7. Bölüm •Orman
8. Bölüm •Gella
9. Bölüm •Yumurtalık
10. Bölüm •Umut Seremonisi
11. Bölüm •Seçim
12. Bölüm •Gün ve Gece
13. Bölüm •Ohen
14.Bölüm •Uçuş
15. Bölüm •Eğitim
16. Bölüm •Kaya Parçası
17. Bölüm •Ödül
18. Bölüm •Birmah
19. Bölüm •O Sensin
20. Bölüm •Aynada ki Yüz
21. Bölüm •Yemin
22. Bölüm •Kefil
23. Bölüm •En Kötüsü
24. Bölüm •Dönüş Yolu
25. Bölüm •Hazine
26. Bölüm •Savaş Part-1
27. Bölüm •Savaş Part-2
28. Bölüm •Düşen Krallar
29. Bölüm •Geri Dönüş
Özel Bölüm 1 •Milurlar
Özel Bölüm 2 •Gençler (Yüz bin okunma özel)
Özel Bölüm 3 •Yüz Karası

30. Bölüm •Başlangıcın Sonu (Final Bölümü)

9K 885 258
By CrHPossitive

YAZARDAN NOT: İşte uzun zamandır beklediğiniz final bölümüyle karşınızdayım! Final bölümünün esas konuşmasını bölüm sonunda yapmayı sevdiğimden önce bir son bölümü okuyun, bölümün sonunda görüşürüz ^-^

Bu arada hemen belirteyim, bu bölümü yayımladıktan hemen sonra, yani siz bu satırları okurken çoktan, ikinci kitap olan Sürpriz Yumurta'nın ilk bölümünü yayımlamış olacağım. İkinci kitap çok daha farklı olacak. Biraz spoiler olmakla beraber (nasılsa ilk bölümü okuduğunuzda öğreneceğiniz gibi) Dünya'da, hatta Türkiye'de geçiyor olacak.

Sizlere keyifli okumalar efendim, son bir kez oy ve yorumlarınızı unutmayınız ^-^


-20 Yıl Sonra-

Hayatımızdaki belki de en acı anları geçirirken Parma zihnimize son bir gayret ile bağlanıp

"Onları iyi bir yere gönderin. Onlar başka bir yerde olmalılar, burası değil. Bunu hissediyorum." dedi ve gözlerini sonsuza kadar kapattı.

Yaklaşık beş dakika önce gözlerini son kez yummuş Atanca'nın yanı başında duran bir dağ boyutundaki Parma'nın son kez nefes alıp verişini tüm süvarilerle birlikte acı içinde izledik.

Henüz bir hafta önce aramızdan ayrılan Tcor ve Cebeden'den sonra bu acı çok çabuk gelmişti ancak bunun yakında olacağını hepimiz bekliyorduk. Tcor'u, en yakın dostunu kaybetmiş Atanca'nın; ve eşini, Cebeden'i kaybetmiş Parma'nın dayanmayacağını hepimiz farkındaydık.

Bütün ejderhalar havalanarak Parma ve Atanca'nın üstlerinde acı ile daire çizmeye başladığında hepimiz saygıyla başlarımızı eğdik. Yirmi üç ejderhanın kanatlarının rüzgarında ayakta durmak bir hayli zor olsa da hepimiz bunu başardık.

Ejderhalar Parma'nın ve Atanca'nın bedenini kendilerinin daha iyi bir yer dediği, bizimse neresi olduğunu bilmediğimiz bir yere gönderdikten sonra yavaşça yanımıza doğru indiler.

Artık en büyük ejderhalar Ohen, İklir ve Birmah olduğundan kendimi biraz tuhaf hissetsem de metanetimi korumayı başardım. Zawe genç ejderha ve süvarilere dönerek

"Bugün eğitim olmayacak." dedi.

On beş yıl öncesinde beş ejderha birden yumurtalarından çıkana kadar hala en deneyimsiz süvariler biz olsak da biz eğitimimizi tamamlar tamamlamaz ejderhalar bunu hissetmiş gibi birden yumurtalarından çıkmaya başlamışlardı. Tcor'un yaklaşık yirmi yıl önce bulunduğu tahmindeki gibi ejderha devri yeni başlıyordu ve hepimiz bunu hissedebiliyorduk.

Bütün ejderhaları ve süvarilerini eğitmeye içinde bulunduğumuz açıklık yetmediğinden yeni bir yer bulmuş ve büyü gücüyle orayı şekillendirmeye başlamıştık. Gella'dan da bizim ülkemizden de, bilinen başka her yerden de uzak olan bu yerin yapımını henüz tamamlamışken orayı görmeyi başaramayan dört dostumuz, dört hocamız için hepimizin içi kanıyordu.

Yine de bazı zamanlarda doğru olanın bu olduğunu hissediyordum. Onlar bizleri yeni döneme hazırlamak için varlardı, hiçbir zaman yeni dönemin içinde yer almayı planlamamışlardı.

Tüm ejderha ve süvariler açıklıktan ayrılırken bize selam verdiler, biz de ejderhalara selam verdikten sonra sonunda açıklıkta yalnızca altımız kalmıştık. Zawe Tcor'un evine girerek elinde altı ejderha yumurtasıyla geri döndükten sonra

"Parma'nın son isteğini görmezden gelemeyiz." dedi.

Renk renk olan yumurtalara kısa bir bakış atıp

"Ancak onları hiç bilmediğimiz yerlere göndermek de bir hayli tehlikeli." dedim.

"Bunu hissetmiş olmalı." dedi İklir ve devam etti.

"Ohen ve benim hissettiğimiz gibi." 

Herkesi şaşırtarak Zawe ve benden çok daha önce hayatlarını birleştiren Ohen ve İklir'in geçtiğimiz bahar aylarında iki yumurtası olmuştu. Ve İklir o günden beri her gece yumurtaların buraya ait olmadığına dair rüyalar görüyordu.

Ejderhaların ölseler bile kaybolmayan bilinçleri ile sürekli bağlantı halinde olduklarından İklir'in bu rüyalarının rüyadan çok daha öte anlamlar taşıdıklarını biliyordum. Parma da iki hafta kadar önce sahip olduğu altı yumurtadan sonra aynı biçimde hissetmeye başlamıştı.

"Bütün bunları anlamlandıramıyorum." dedi Keto ve devam etti.

"Binlerce yıldır böyle devam ettikten sonra neden birden sekiz yumurtanın buraya ait olmadığını düşünür olduk ki?" 

"Bu ilk değil. Daha önce de buraya ait olmadığı hissedilen yumurtalar olmuştu." dedi Ohen.

Birmah, İklir ve Ohen aynı yaşta olmalarına rağmen Ohen içlerinde en çok büyüyenleri olmuştu. Cebeden, Ohen için şimdiye kadar var olmuş en büyük ve güçlü ejderha sensin demişti. Bu yüzden yirmi yıldır her gün görmeme rağmen Ohen'in büyüklüğüne ve kudretine hala zaman zaman şaşırdığım oluyordu.

"Peki onlara ne oldu?" diye sordum.

"Yok edildiler." dedi Ohen buna ne kadar sinirlendiğini belli ederek.

"Ama neden? Ejderha yumurtasını ne yok edebilir ki?" dedim şaşırarak.

"Hele de buraya ait olmadığını ejderhalardan başka kimse hissedemezken?"  dedi Zawe.

"Ejderhalar. Yine ejderhalar yok ettiler. Bin yıllar önceydi, o zamanlar ejderhalar da bu zamankinden farklıydı, daha vahşi daha düşüncesiz. Her ne kadar soyumuz her zaman kadim ve bilge olsa da önceden daha acımasız olduğumuz da bir gerçek." dedi Birmah.

Yalnızca İklir'in zihnine bağlanarak

"Onları uzak bir yerlere göndermek istediğine emin misin? Onlar senin ilk yavruların." dedim.

İklir üzgün ancak kararlı bir sesle

"Doğrusunun bu olduğunu hissediyorum. Onlar için doğru yer burası değil ve mutlu olacakları, faydalı olacakları yerde olmaları en iyisi. Belki çok uzak bir yerde, çok uzak bir zamanda bir araya gelebiliriz." dedi.

"Ohen de seninle aynı görüşte mi?" dedim.

"Evet." dedi İklir.

"Öyleyse bu akşam sekiz yumurtanın da akıbetine karar verelim ve gerekeni yapalım." dedim herkese.

"Ben de aynı fikirdeyim. Akşama kadar biraz dinlenir ve güç toplarız. Yumurtalar için yapacağımız her ne ise bunun büyü gücümüzün tamamını gerektireceği kesin." dedi Keto ve devam etti.

"Hatta yıllardır biriktirdiğimiz güç depolarımızın da bunun için kullanılmasını öneriyorum."

"Ben de aynı şekilde düşünüyorum ancak bundan önce yapmamız gereken bazı hazırlıklar da var." dedi Zawe ve devam etti.

"Bir süvarinin en güçlü silahlara ihtiyacı vardır. Bu savaşlarda özel kılıçlarımız olmasa buraya kadar gelmemiz bile imkansıza yakın olurdu. Büyülenmeye karşı koyan, büyülü kalkanlarda ise büyüyü büyük bir hızla harcayıp zırhları kağıt gibi  kesen kılıçlarımız..." 

"Yeni kılıçların yapılması iki haftayı hatta belki daha uzun zaman alacaktır ancak ben de kılıçların gerekli olduğunu düşünüyorum." dedim.

İklir üzgün ancak uzun zamandır koruduğu mağrur havasıyla

"Kılıçları yaptıralım. Sonra da oyalanmadan yapmamız gerekeni yapalım." dedi.

"Yarın Süvariler Diyarı'na doğru yola çıkmamız gerekiyordu." dedi Keto bize unuttuğumuz büyük bir gerçeği hatırlatarak.

"Öğrencilerimiz bizden önce gidebilirler. Bizim bir süre daha burada kalmamız lazım." dedi Ohen ve devam etti.

"Ben onları bırakır ve geri dönerim. Bu da hemen hemen yumurtaları göndereceğimiz zamana denk gelir."

"Bu yolculuk seni bir hayli yorar." dedim.

"Ayrıca o kadar uzun süre ayrı kalmamızın da doğru olduğunu düşünmüyorum." dedi Zawe katı bir ses tonuyla.

"Sorun olmaz Zawe. Ben de senden ayrılmak istemiyorum ancak senin burada kalıp büyü gücünü harcamaman gerekiyor. Böyle bir yolculuğu ikimizin yapmasına gerek yok, hem herhangi bir tehlike de olmadığından sorun olmayacaktır." dedi Ohen.

"Eh, kaybedecek hiç vaktimiz olmadığına göre ben Usta Demirci'ye giderek kılıçların siparişini vereyim." dedi Keto.

yi olur. Ben de yola çıkıyorum, öğrencilere biraz erken gitmemiz gerektiğini söyleyeceğim." dedi Ohen.

İklir ve Birmah, Ohen ile vedalaştıktan sonra Ohen Zawe'in boyuna gelmek için bir hayli eğilerek burnunu Zawe'in alnına değdirdikten sonra artık birer ev boyutuna gelmiş kanatlarını çırparak havalandı.

Onun hemen arkasından da Keto ile Birmah havalandı. Birmah ve Ohen bir süre yan yana uçtuktan sonra her ikisi de gözden kayboldu.

İklir tıpkı biraz önce Ohen'in yaptığı gibi Zawe'e burnunun ucuyla dokunarak

"Endişelenmene gerek yok. Her şeyin yolunda gideceğini hissediyorum." dedi.

Uzun yıllardır hepimiz bir arada  olduğumuzdan artık sözlere dökmediğimiz hislerimizi bile anlayabiliyorduk. Elbette ejderhalar bu konuda bizden çok daha iyilerdi. Özellikle İklir ve Ohen benim ve Zawe'in hislerini anlamakta daha iyilerdi. Bunda Zawe ve benim birbirimize olan hislerimiz, uzun yıllardır evli olmamız ayrıca Ohen ve İklir'in de birbirlerinin eşi olmaları önemliydi.

Hala Ohen'in kaybolduğu yerden gözlerini ayırmadan duran Zawe'in yanına gidip elini tuttum. Aradan geçen yirmi yılda bir yaş bile büyümüş gibi gözükmüyordu. Aslında Keto ve ben de öyleydik. Yüzlerce yıl yaşayacak olan bizler için yirmi yıl kısa bir andan farksızdı.

Zawe bana dönüp hafifçe gülümseyerek

"Yirmi yıldır ilk kez birbirimizden ayrı kalacağımız için huzursuz hissediyorum." dedi ve devam etti.

"Ayrıca bir haftalık yol gideceğinden bir süre sonra zihnim de onu algılayamayacak." dedi.

İklir'in varlığını hissedemediğim bir zihnin düşüncesiyle ürperdim. Yirmi yıl zihnini en değer verdiğin canlıyla paylaştıktan sonra o hissin birden kaybolmasının düşüncesi bile tüyler ürperticiydi.

"Eh bu sırada sık sık bizimle konuşursun." dedim Zawe'in elini sıkarak.

Zawe bu kez daha büyük bir gülümsemeyle

"Hiç susmayacağım." dedi.



-İki Hafta Sonra-

"İşte geliyorlar." dedi Ohen başını kaldırıp uzakta bir noktaya bakarak. Kısa bir süre sonra Birmah bizim de görüş açımıza girmişti.

Anlaştığımız gibi hepimiz üstümüze düşen görevi tamamlamıştık. Keto ve Birmah kılıçlarla ilgilenmişti, Ohen öğrencilerimize yolculuklarında rehberlik etmişti, Zawe, İklir ve ben de yumurtaları ve yıllardır biriktirdiğimiz güçlerimizi açıklığa taşıyarak güvenliklerini sağlamıştık.

Keto ve Birmah indiklerinde uzun zamandır görmedikleri, daha biraz önce dönmüş olan Ohen'le selamlaştılar.

"Kılıçları yumurtalara bağlı bir sihirle görünmez kılalım." dedi Zawe.

Her yumurtanın rengine göre kılıçlar yapılmış ve kabzalarına değerli taşlar işlenmişti. Bu değerli taşların içine normal zamanlarda güçlerimizi aktarıyor savaş zamanlarında bu güçleri kullanarak çok daha güçlü oluyorduk. Bu yüzden her Süvari kılıcında olması gereken bir şeydi bizim için.

Kan kırmızısı yumurtaya birebir aynı renkte olan kılıcı büyüyle bağladıktan sonra kılıcı görünmez, hissedilemez, dokunulamaz yaptık. Zor ve karmaşık bir büyü olsa da bizim için artık kolaydı.

Aynı işlemi Cebeden ile Parma'nın diğer yumurtalarına da sırasıyla kum kahverengisi, gün batımı turuncusu, çimen yeşili, süt beyazı ve sarı yumurta için de yaptıktan sonra Ohen ve İklir'in yumurtalarına geçtik.

İklir'e son kez bunu yapmak istediğine emin misin diye sormak istesem de emin olduğunu biliyordum ve onu üzmemek için tekrar sormamın da bir anlamı yoktu.

Tamamen şeffaf gibi, camdan ejderham olan İklir ile simsiyah bir dev olan Ohen'in lacivert rengi birbirinin eşi iki yumurtasına baktım. Birbirinin eşi iki kılıcı yumurtalara ayrı ayrı bağladıktan sonra artık hazırdık.

Önce lacivert yumurtaların etrafında altımız toplandık. Ejderhalar sekiz yumurtanın da aynı yere gönderilmemesi gerektiğini düşünmüşlerdi. Kardeşler birlikte gönderilecekti. Ejderhalar yumurtalara burunlarıyla dokundular. Birmah yaklaşık bir dakika sonra geri çekilse de Ohen ve İklir birkaç dakika kadar yumurtalara dokunmaya devam ettiler.

Sonunda Ohen ve İklir de geri çekilince lacivert yumurtalara odaklanarak ait oldukları yere gittiklerini düşünmeye başladım. Bugüne kadar yaptığım en tehlikeli büyü buydu, her an isteklerimiz dışında şeyler yaşanabilirdi. Yumurtaların güvenliği için bir an bile olsa başka şey düşünmemeliydik.

Sonunda yumurtalar büyük bir ışıldamayla ortadan kaybolduklarında enerjimin neredeyse tamamı da beni terk etmişti. Ayakta duracak gücüm bile olmadığından dizlerimin üzerine düşerken bayılmamak için bilincimin her zerresini zorluyordum. Artık benden gözle görülür bir biçimde daha güçlü olan İklir hemen bana büyü gücünün bir kısmını aktardığında ellerimi yere dayayarak bir süre soluklandım. Keto ve Zawe de yere düşmeseler de neredeyse düşecek kadar kötü olduklarından onlar da ejderhalarından güç almışlardı.

"Eh, artık yıllardır biriktirdiğimiz güçlerimizi kullanmak için iyi bir zaman ha?" dedi Keto kendine gelmek için başını hafifçe iki yana sallayarak.

Ayağa kalkarak elimi cebime attım ve oldukça büyük bir elması cebimden çıkardım. Bütün hayatım boyunca bütün gücümü bu elmasın içine biriktirsem de hepsini almaya yetecek büyüklükteydi. Ancak şimdilik içinde yalnızca yirmi yıllık güç vardı.

Ejderhalar bir kez daha yumurtalara burunlarıyla teker teker dokunduktan sonra, bu kez İklir ve Ohen de annesi ve babası olmadıkları bu yumurtalarla daha az vakit geçirmişlerdi, elimdeki elmastan tüm gücü çekerek yumurtaların ait oldukları yere gitmelerini tüm kalbimle diledim.

Bu kez birkaç dakika süren büyüden sonra altı yumurta göz kamaştıran bir ışıldamayla yok oldular.

İçi neredeyse tamamen boşalmış olan elması tekrar cebime atarak İklir'e baktım. Beni şaşırtan bir biçimde haftalardır gözüktüğünden çok daha iyi gözüktüğünü fark ettim. Sonunda yavrularının ait oldukları yere gittiklerini hissediyor olsa gerekti.

"Keşke yumurtaların ait oldukları yerler karışık olsaydı." dedi Keto ve devam etti.

"Böylece gittikleri yerler her neresiyse orada da ejderha devrini başlatabilir ve sonsuz bir soy elde edebilirlerdi." 

Birmah kahkahaya benzer bir ses çıkararak güldükten sonra, yıllar sonra bile korkunç gelen bir sesti, 

"Çiftleşme açısından mı soyun devamından bahsediyorsun?" dedi.

"Evet." dedi Keto.

"İyi de bu şekilde de soylarını devam ettirebilirler." dedi Ohen kafası karışmış gibi bir ses tonuyla.

"Ama kardeşleri bir arada göndermedik mi?" dedi Keto kaşlarını çatarak.

Bu kez bütün ejderhalar güldüler ancak durumu açıklayan İklir oldu.

"Ejderhalar için akrabalık bağı yalnızca üst soyları ile sınırlıdır. Yani yalnızca annemiz ve babamızla akrabayız. Her açıdan bizde kardeşlik bağı yoktur." dedi İklir.

Bunu ben de bilmiyordum ve bir hayli şaşırmıştım ama en çok şaşıran Keto olmuştu.

"Ama bu- bu çok yanlış değil mi?" dedi Keto şok olmuş hatta neredeyse tiksinmiş bir ifadeyle.

"İnsanlar için öyle. Ancak ejderhalar gibi zor hayat bulan canlılar için  öyle değil. Bu bizim yaratılışımızdan geliyor. Kardeşlerimizle hiçbir kardeşlik bağımız yoktur. Aslında bütün ejderhalar bir yerde kardeştir. Hepimiz ortak ve tek bir bilincin parçalarıyız. Ancak tanıdığımız tek akrabalarımız anne ve babamız olur. Her ne kadar onlarla da aynı bilinci paylaşıyor olsak da bizi yaratan eti ve kemiği onlardan aldığımızdan onlarla bağımız farklıdır. Onlar dışında her ejderha bizim için aynıdır." dedi Ohen olayı detaylıca ele alarak.

Bu bilgi her ne kadar garip olsa da doğru olduğunu da hissediyordum. Bu ortak ve tek bilincin izlerini İklir'le geçirdiğim tüm zamanda görmüştüm. Doğduğu ayın sonuna geldiğimizde bile benim hiç bilmediğim kadar şey biliyordu, hiç olmadığım kadar olgun ve bilgeydi.

Ejderhalar hayata bilgi dolu olarak geliyorlardı ve bunun tek açıklaması ortak bilinç olmalıydı.

"Yani bütün ejderhalar aynı cinsiyetten çıkmadığı sürece soyları devam edebilir öyle mi?" dedi Keto hala durumu tam olarak kabullenememekle birlikte ilk şokun etkisini atmış gibi duruyordu.

Ejderhalar gibi biz de içten birer kahkaha attığımız sırada Ohen babacan bir tavırla

"Tam olarak öyle!" dedi.

Gece kahkahalarımızla çınlarken gönderdiğimiz yumurtalar, Gella'da geçirdiğimiz son gün, gelecek zorlu eğitim günlerini düşünmeden edemedim. Ancak yine de biliyordum ki artık bizim için her şey yolunda gidecekti, tıpkı son yirmi yıldır olduğu gibi.

Her an birbirimizin yanında olacak, birlikte büyümeye ve birlikte olgunlaşmaya devam edecektik. Hayatımızın en zor ve sancılı yıllarını birlikte atlattığımız gibi hayatımızın son nefeslerinde de birbirimizin yanında olacaktık. Gelecek günler güzel ve uzundu. Ama en iyi yanı gelecek güzel günler bizi bekliyorlardı... Ejderha çağını biz başlatmıştık ve bu çağın tüm canlıların gördüğü en kudretli çağ olduğundan emin olacaktık.



YAZARDAN SON NOT: Bu vedalar her seferinde beni benden alır nedense, hele Elmas'ta ne ağlamıştım. Bir de son bölümü yayımlayıp tamamlandı butonuna basmak da bir hayli zor.

Wattpad'e üye olduğum ilk zamanlarda her şey bana çok karışık ve oldukça da zor gelmişti. Üye olduğum gün ilk kitabımı yazmaya başlamıştım ve kitabın ilk bölümünü yayımladıktan sonra yeni bölümün nereden yazılacağını bile bulamamıştım bir süre. Hiç unutmuyorum uzun bir süre kitabın okunması yalnızca altıydı.

Şu an olduğum yerde hala birçok Wattpad yazarından bile aşağıda olsam da müteşekkirim. Özellikle Camdan Yumurta her şeyin benim için değişmeye, güzelleşmeye başladığı zamanların bir ürünü ve en sevdiğim kitaplarımdan da biri *Kitap ayırımı yaptığını azıcık ucundan itiraf eden yazar emojisi*

Her ne kadar Camdan Yumurta'ya hak ettiği özeni gösteremesem de, sizleri yeni bölüm için biraz bekletsem de asla Camdan Yumurta'dan vazgeçmedim. İlk bölümlere şöyle bir bakınca ne kadar çok yazım hatam olduğunu fark ettim. Önceki zamanlarda bu hataları düzeltmeyi kafama koymuştum ancak artık kalsınlar istiyorum. Camdan Yumurta'yı iki buçuk yılda tamamladım ve bu yazım hataları benim de büyümemin izleri aslında. Bu süreçte her an yanımda olan sizlere sonsuz teşekkürler. 

Her anından zevk aldığım bu büyülü dünyayı yazarken yanımda olduğunuz için ayrıca teşekkürler.  Vedalaşmak her ne kadar çok zor gelse de diğer kitaplarla devam edeceğimi söyleyerek kendimi avutuyorum. 

Bu noktada söyleyebileceğim pek bir şey de yok aslında. İçimde bir boşluk hissetsem de bir şekilde söyleyecek pek bir şeyin kalmadığı bir yerdeyiz. Elmas'ta da istediğim gibi burada da istiyorum. Camdan Yumurta'yı unutmayın olur mu? Arada sırada da olsa Zawe'i, Karel'ı, Keto'yu, Ohen'i, İklir'i ve o haylaz Birmah'ı düşünün...

Sizleri seviyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

133K 1.2K 35
Liseden yeni mezun köle ruhlu bir fetişist olan Emir, sonuçlarını asla tahmin edemeyeceği bir yola girer. Uğradığı şantaj sonucu hayatı Zehra adında...
30.2K 390 23
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
583K 53.3K 46
[TAMAMLANDI- DÜZENLENİYOR 'Sadece yazım yanlışları' ] 1#Şaka 1#Çılgınlık 1#İkilem 1#Şamata 1#Çelişki 6#Romantizm "Ben erkek halini bile sevmiş o...
16.7K 911 5
At havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait ol...