GECENİN IŞIĞI

By buyazarneleryazar

15.3M 402K 134K

Genel Kurgu #1 Bir adam düşünün, hayatının tüm dönemlerini karanlık işlerle geçiren ve geçmişinin izlerini hâ... More

~TANITIM~
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
Sırma-Sarp
Karakterlere Sorular
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
Sırma ve Sarp
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM: GECE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜMDEN KESİT
72. BÖLÜM
SORU-CEVAP
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
Yeni Kitap
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. bölümden kesit
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. Bölümden kesit
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
101. BÖLÜM
102. BÖLÜM
103. BÖLÜM
104. BÖLÜM
105. BÖLÜM
106. BÖLÜM
107. BÖLÜM
108. BÖLÜM
109. BÖLÜM
ÖNEMLİ
110. BÖLÜM
111. BÖLÜM
112. BÖLÜM
113. BÖLÜM
114. BÖLÜM
115. BÖLÜM
116. BÖLÜM
117. BÖLÜM
118. BÖLÜM
119. BÖLÜM
120. BÖLÜM
121. BÖLÜM
8 MİLYONNN!
Kitap Tanıtma Fırsatı
122. BÖLÜM
123. BÖLÜM
124. BÖLÜM
FİNALE DOĞRU •PART-1•
FİNALE DOĞRU •PART-2•
FİNALE DOĞRU •PART-3•
BÜYÜK FİNALDEN UFAK BİR KESİT!!!
•BÜYÜK FİNAL•
•VEDA•
•GECE• Duyurusu

80. BÖLÜM

84.5K 2.1K 677
By buyazarneleryazar

KEYİFLİ OKUMALAR KIZÇELER.

--

HATIRLATMA!!.
Yalçın'ın gözü bacak dekoltemden dolayı açılan ayak bileğimdeydi. Dehşete kapılmış gibi bakakaldı dövmeme. Gece ise onun olduğu tarafa bakmasa da sırıtıyordu. Bense her şeyden habersiz yürüyordum. Ta ki arkamızdan bir ses yükselip;

"Gece," diye seslenene kadar.

--

Arkamızdan yükselen kalın erkek sesi ile Gece donakaldı. Adımları kesildi dolayısıyla ben de durdum. Başımı çevirip yüzüne baktığımda gözlerini kapatıp derin bir nefes aldığını fark ettim.

"Kal burada," deyip arkasına döndü ve masaya doğru ilerledi. Beni neden ortalık yerde bırakmıştı ki? Amcası olduğunu tahmin ettiğim adama elini uzattı. Mesafeliydi. Adamda zehir saçan bir gülümseme vardı. Kanımı dondurmuştu. Yalçın'a elini uzatmadı bile. Yengesine sadece bakıp başını salladı. Benim yaşlarımdaki kız Gece'ye uzaktan uzağa öylece bakakalmıştı. Bir anda tüm hepsinin gözü bana döndü. Gece bunu fark edince gerildi. Tüm hepsi beni izlerken ben de gerilmiştim. Orta yaşlardaki kadın seslendi.

"Kızım gelsene buraya."

Gece'ye baktım. Tam ileri atılacaktım ki bileğimdeki dövme bir ateş gibi yaktı bileğimi ve adım atamadım. Acı ile yüzümü buruşturdum. Ve gitmekten vazgeçtim. Az sonra yanıma geldi ve beni bıraktığı yerden yürüttü.

"Neden gelmemi istemedin?" Soruma cevap vermeyip başka bir masaya yönlendirdi bizi. Israrla yüzüme bakmıyordu. Yalçın'ı görünce Gece'ye bir şeyler oluyordu. Gittiğimiz masadaki çifte de selam verdi. Uzunca bir muhabbet edip tekrar koluma girdi ve masamıza doğru ilerledi. Gittiğimiz hiçbir masada sesimi bile çıkarmamıştım. Sanki konuşmam yasakmış gibi. Tüm salonun gözünün önünde masamıza ilerlerken dekoltemin yürürken açılan bacağına baktı Gece. Sinirli bir nefes verdi. Bir şey söylemedi. Masaya geldiğimizde salondaki müzik değişti. Daha çok bir tango müziğine benziyordu. Melek anne ve Duman Karayel müziği duyunca birbirlerine aşkla baktılar. Duman Karayel'in nadir olan gülümsemesi belirdi dudaklarında. Bu adam karısı söz konusu olunca yumuşuyordu. Duman Karayel elini uzattı ve Melek anneyi dansa davet etti. İkisi piste doğru yürürken ben boş boş kocama bakıyordum. Masanın başına gelip ikizlerin yanına geçtim. İkisi de abisine ters ters bakıyordu.

"Şimdi hanginizi kaldırsam bilemedim," diye ikizlere takıldı Sinan.

"Ben seni dünyadan kaldırmadan çeneni kapatsan iyi olacak."

Yok artık! Onların kuzen olduğunu unutuyordu galiba. Ne kadar aksi bir abiydi öyle?

"Duman amcaya mı sorsam bir de?" Sinan Gece'yi kışkırttığının farkında bile değildi. Gece dişlerini sıkıp bakışlarını salonda gezdirmeye başladı.

Hazan yanıma yaklaşıp fısıldadı.

"Ne oldu buna yine?"

Omuzlarımı silkip ah bir bilsem bakışımı attım.

Garson masaya yaklaştı ve Gece bir kadeh içki aldı. Anlamadığım bir şekilde gergindi. Bana bakmadan içkisini yudumlamaya başladı. Ayakta dikilmekten nefret ediyordum. Neden bu davetlerde sandalye yoktu? Gözüm salonun ortasında dans eden çifte kaydı. Duman Karayel ve Melek anneye... Ne kadar muntazam bir çiftlerdi. Biz böyle dikilip dururken onlar dans ediyordu. Gece beni dansa kaldırmayacaktı galiba. Sinan'a dönüp gülümsedim.

Elimi kaldırıp beni dansa kaldırması için teşvik ettim. Sinan Gece'ye kaçamak bir bakış attı bize bakmadığını görünce elimi tuttu ve beni dansa çağırdı. Bir anda Gece'nin bakışları bize döndü. Ateş saçan gözlerle baktı bize.

"Çek o elini!"

Neydi bu kıskançlık ya?

"Karışma Gece," desem de Sinan'a öldürücü bakışlarını atmaya devam ediyordu.

"Bırakacak mısın? Kırayım mı?"

Sinan gözlerime mahçup bir ifade ile bakıp elini çekti. Haklıydı. Geceye karşı çıkmak yürek isterdi. Hem beni dansa kaldırmıyor hem de kuzeni ile dans etmeme bile izin vermiyor! Uyuz. Stresten sürekli dudaklarımı kemiriyordum ve güzelim ruju mahvetmiştim. Tuvalete gidip kendime çeki düzen vermem gerekiyordu. Adımımı daha atar atmaz Gece'nin eli kolumdaydı.

"Nereye?"

"Tuvalete," dedim bıkmış gibi çıkardığım sesi ile. Tam ikizlerden birine seslenecekti ki "Tek gidebilirim," diye çıkıştım. Kolunu elinden kurtardım ve yürümeye başladım. Umarım doğru yöne gidiyorumdur. Önüme çıkan ilk garsona lavaboyu sordum ve doğru yolda gittiğim kanısına vardım. Tuvalete girdiğimde boş olduğunu görüp sevindim. Makyajımı tazelemeden önce lavaboya girmem lazımdı. Ki biri varken rahatça tuvaletimi yapamazdım. Fırsatı değerlendirip çabucak tuvalete girdim ve işimi hallettim. Tam elimi kapının kulbuna atmıştım ki duyduğum iki tane kadın sesi ile duraksadım.

"Yanımıza bile getirmedi onu."

Konuşan kişinin sesi sertti ve içimdeki ses onları dinlememi söylüyordu.

"Neden?" Şimdi konuşan kadının sesi daha olgundu. Eğer tahmin ettiğim iki kişi ise dinlemem de yarar vardı.

"Abimin ona yakın olmasına tahammüllü yok."

Ve bingo! Doğru tahmin.

"N-nasıl yani?" Kadının sesi titredi. Yalçın'ın yanındaki kadındı bu. Büyük ihtimalle Yalçın'a karşı bir şeyler hissediyordu ve duydukları karşısında şok olmuştu.

"Duydun işte. Gece ezelden beri böyle."

Diğer kadın bir şey diyemedi ve ben de çıkmam gerektiğini düşündüm. Beni görünce arkamdan yapmış oldukları dedikodu yüzünden belki utanırlardı. Kapıyı açıp tuvaletten çıktım. İkisi de beni görünce çarpılmışa döndü. Elimi otomatik musluğun altına koydum ve yıkadım. Ben elimi kurularken hâlâ buradaydılar. Tek bir çıt bile çıkmadı ağızlarından. Ufak el çantamı açıp rujumu çıkardım. Öne doğru yaklaşıp rujumu sürerken onlara da kaçamak bir bakış attım. Benim yaşlarımda olan kız konuşmamak için kendini zor tutarken diğer kadın bana öfkeyle bakıyordu. Kız en sonunda dayanamayıp konuştu.

"Ben Gece'nin kuzeniyim."

Bunu söylerken ses tonu bana itici gelmişti ve bu yüzünden ona bakmamıştım bile. Karşılıksız kaldığımı görünce ağzının açık kaldığını fark edebilmiştim. Yalçın'ın intihar eden kız kardeşi haricinde bir kardeşi daha vardı. Az önce Yalçın'ın yanında oturan kadın hâlâ bana nefretle bakıyordu. İşimi hallettiğimde yanlarından geçmek zorundaydım. Şimdi iki kadın da bana öfkeyle bakıyordu. Doğru anlamış mıydım? Benim yaşlarımda olan kız Gece'nin kuzeniydi ve ablasının onun yüzünden öldüğünü düşündüğü için Gece'ye öfkeliydi. Bunu hem sesinden hem de ona olan bakışından anlamıştım. Diğer kadın ise Yalçın'a aşıktı ve bana uyuz olmuştu. Evet. Eminim doğru anlamıştım. Yanlarından geçerken onlara bakmadım bile. Lavabodan çıktığımda buraya doğru yaklaşan Gece'yi fark ettim. Gözlerindeki paniği görmemek için kör olmak gerekirdi. Beni görünce gevşemiş gibiydi.

"Nerede kaldın? Müzayede başlayacak az sonra."

"Buradayım işte."

Masaya doğru yürüyecektim ki beni başka bir tarafa çekti.

"Müzayede salonu bu tarafta."

Dar ve dik merdiveni tırmanırken arkamdan gelen Gece'nin gözlerinin direk kalçamda olduğunu biliyordum. Öyle ki nefes alışverişleri dengesizleşmişti. Koluma girip beni bir yere yönlendirdi. Girdiğimiz mekan aşağısı kadar büyük olmasa da büyüktü ve şükür ki bu masaların sandalyesi de vardı. KARAYEL AİLESİ yazan masaya ilerlerken diğer Karayellerin nerede olduğuna bakındım. Ama göremedim. Gece kendinden beklenmeyecek bir kibarlıkla sandalyemi çekip oturamama yardımcı oldu. Daha sonra kendi de yanıma oturdu. Geniş sahnede bir kürsü vardı. Sanırım müzayede birazdan başlayacaktı.

"Aç mısın?" Kulağıma eğilip sır verir gibi konuşmuştu. Başımı iki yana salladım.

"Ben açım ama," diye karşılık verdi. Kaşlarımı çattım. Etrafta açık büfe tarzında bir yer yoktu. Masanın ortasına özenle konulmuş makaronları fark ettim. Gözüm ile işaret ettiğimde başını eğip iki yana salladı ve sırıttı. Dekoltemin açık bıraktığı bacağıma avucunun içini bastırdığında imasını anlamış oldum. Gözlerim kocaman oldu ve panikle etrafa bakındım. Masanın altından görünmüyordu sanırım eli. Bileğinden tutup elini itmek istesem de müsade etmedi. Hatta daha da yukarı tırmandı. Başımı iki yana salladım. Bunu şu an yapmamalıydı. Dekoltenin başlangıcında durakladı. Kumaşın altından elini bedenime sızdırdı. Giymiş olduğum tanganın kenarlarını bir kıskaç gibi kavradı. Bedenim saniyesinde tepki verse de bu yaptığı çok yanlış ve sinir bozucuydu.

"Yapma," diye tısladım Melek anne bizden tarafa bakmazken. İkizler zaten bizimle ilgilenmiyordu. Sinan da telefonu ile meşguldu. Duman Karayel desen keskin bakışları ile tüm salonu oturduğu yerden doğruyordu.

Hem ben Gece'ye kızgındım.

"Şş." Aynı şekilde fısıldayarak karşılık verdi.

Bileğini sertçe kavradım ve çekmek istedim. Karşılığında ise o benim bileğimi yönetti ve bacaklarının arasına götürdü. İnleyip masayı terk etmek istiyordum. Herkesin içinde bu yaptığı hem heyecanlı hem de aptalca geliyordu. Bileğime yön verip organı boyunca kaydırınca gözlerindeki parıltıya şahit oldum. Bunu neden burada yapıyordu?

"Lütfen."

Son çare yalvaracaktım. Parmağı külodumdan içeri girmeyi zorlarken yalvarmaktan başka şansım yoktu. Şu an kendimi tam bir aciz gibi hissediyordum.

"Lütfen ne?"

Sesinde bariz bir eğlence vardı. Dalga mı geçiyor benimle?

"Yapma şunu."

Bu kez sesimi fazla yükseltmiştim ve ikizlerin dikkatini çekmiştik. Gece hiç panik yapmazken ben kalbimi yitiriyordum. Onlara zoraki bir gülüş atıp Gece'ye baktım. Sana sinirliyim Gece efendi. Şimdi o elini çek. Bakışlarım ile bunu anlatabildim mi bilmiyorum ama eli hâlâ kadınlığımdaydı. Benim elim ise onun komitesi altında organındaydı. Parmaklarımı ayırıp organını avuçlamamı sağladı. Ona atabileceğim en sert bakışı attım. Takmadı. Takmadı! 

"Tüm konuklarımıza merhaba. Müzayedemiz başlamak üzere."

Tok bir kadın sesi duyuldu salonda. Sahneye baktığımda iri yarı bir kadının kürsüde olduğunu fark ettim. Yanındaki sergi masasında bir heykel vardı. Doğrusu merak ediyordum. İnsanlar bu heykel için ne kadar para verecekti. Bir yandan da Geceye ters ters bakmakla meşguldüm. Gerçekten abartmıştı. Ona sinirlendiğimi nasıl belli edecektim ki? Bu yaptığı sinirimi bozuyordu.

"Eğer hemen elini çekmezsen bu gece kanepede uyuyacaksın."

Ne kadar etkili olacağını görmek istiyordum. Gözlerime yarı kapalı gözlerle baktı ve hemen ardından avcunu iyice yasladı kadınlığıma. Daha çok uyarır gibiydi ama pes etmedim.

"Çok ciddiyim."

Ciddi olduğumu anlaması için sesimi sert ve bakışlarımı dik tutmuştum. Ve... ve gerçekten işe yaradığını söyleyebilirim. Elini kadınlığımdan çekip yavaş hareketler ile burnuna götürdü. Kahretsin!. Ne yapmıştı öyle? Burnunu kaşır gibi yapıp parmaklarını teker teker kokladığını görmemem için kör olmam şarttı. Bu yaptığı!.  O kadar erotikti ki! Tepki olarak hâlâ erkekliğindeki elimi sertçe sıktım. Dudağının kenarını dişledi ve gözlerini bir an için yumdu. Tekrar açtığında daha ciddiydi ve artık tamamıyla müzayedeye konsantre olmuş gibiydi.

  Davetliler arka arkaya heykel için verebilececeği parayı söylerken ben ağzım açık halde onları izliyordum. Şu heykele nasıl olur da 10 bin dolar teklif edebilirlerdi? Aklım almıyor doğrusu. Ben onları şaşkınca izlerken kadın en sonunda 12 bin dolar teklif eden kadına heykeli sattı.

Sıradaki parça bir vazoydu. Bu tıpkı dizilerde izlediğim gibi bir müzayedeydi. Vazo için davetliler arka arkaya teklifte bulundu ve bizim masadan da ses çıktı. Melek anne 3 bin dolar teklif etti bu vazo için. Evet hoş ve güzel bir vazoydu ama asla bu kadar para vermezdim bir vazoya. Melek anneden sonra kimse daha teklifte bulunmadı ve böylece vazo Melek anneye satıldı. Gece bana bakarken ben hâlâ nasıl olur da bu kadar para verilebilir diye düşünüyordum.

"Beğendiğin parçalar için sen de katılabilirsin."

"Sanmıyorum," deyip dudak büzdüm. Bu parçalardan hiçbir bana hitap etmiyordu.

"Az sonra olacakları gör bir de sen," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Nasıl? O ne demek?"

Bir şey söylemeyip tekrar önüne döndü. Daha da takip edemedim kadını ve söylediklerini.

"Evet şimdi mülk satışlarına başlayabiliriz," dediğinde şaşkınca bakakaldım. Bu ne demek oluyordu ki?

"İlk mülkümüz Şile'de bir yazlık. Sarıoğlu ailesini yazlığı için teklifleri alıyorum."

Nasıl yani? Ev de mi satılıyordu bu müzayede?

"Hayır kurumuna bağışlanacak gelirler." Gece sorularıma ışık tutup beni aydınlatmıştı. Vay canına bunu yeni öğreniyordum işte. Dikkatimi çeken kısmı şimdi başlamıştı işte. 

"Siz de sattınız mı bir şeyler?" diye sorduğumda başımı ağır ağır aşağı yukarı salladı.

"İlla ki satmışlardır."

Sıradaki evi tüm özellikleri ile anlatıp teklifleri almaya başladı. Anlatılan mülk bir yalıydı. 1 milyona satıldı yalı. Fiyatı duyunca bile dudağım uçukluyordu. İnsanlar bu paraya sahipti işte. Gerçi benim kocam da sahipti ama ben o parayı benimseyemiyordum bir türlü.

"Sıradaki mülkümüz Karayel ailesinin Boğaz'a nazır yalısı."

Vay canına! Onların Boğazda bir yalısı mı vardı? Gece ile gözgöze gelince çarpık bir şekilde gülümsedi. Kadın teklifleri almaya başladığında gözlerim irice açılmaya başlamıştı. 3 milyon nedir yahu? 3 milyon!

"Yok artık." Dudaklarımı kıpırdatıp sessizce fısıldadım kulağına. Omuz silkip bu işler böyle güzelim dedi o da dudaklarını kıpırdatıp. Yalı için fiyatlar arttıkça artıyordu. Bense öylece bakakalmıştım.

"7 milyona yalıyı satıyorum. Satıyorum. Sat-tım!" Elindeki çekice benzer şeyi zile dokudurdu yalı satıldı. Şimdi tüm o para hayır kurumuna mı verilecekti? Sahiden öyle mi olacaktı? Hiçbir kâr amacı gütmeden mi satmışlardı yalıyı. Doğrusu pek inandırıcı gelmese de Melek annenin ne kadar iyi biri olduğunu çok iyi biliyordum.

"Şimdi gösteri başlasın," diye fısıldadı kulağıma. Kaşlarımı çatıp baktım ona.

"O da ne demek öyle?"

"Biz de biraz para gösterisi yapalım," deyip göz kırptı.

Sıradaki mülk için teklifler alınmaya başlandığında Gece elinin altında 56 numarasının yazılı olduğu kartı aldı ve kaldırdı.

"5 milyon," dedi sert ve net bir sesle. Tüm salon ona şaşkınca bakarken arkasından kimse başka bir teklifte bulunamadı. Kadın aynı şekilde konuşmaya başladı.

"5 milyona Kilyos'taki lüks yazlığı satıyorum. Satıyorum. Sattım!."

Vay canına. Kilyos'ta bir yazlık satın almıştık. Bana bakıp şeytani bir ifade ile gülümsedi.

"Şimdi şov sırası sende," dediğinde anlamsız gözlerle baktım ona. Düşündüğü şeyi yapamazdım ben.

"Beni hiç karıştırma böyle şeylere."

Gözlerini kısıp sert bakışlarından birini attı bana.

"Sıradaki mülk sende bebek."

Piç sırıtışlarından birini yolladı şimdi de. İstemsizce ben de ona uyup gülümsedim. Madem hayır kurumuna bağışlanacak biz de katkıda bulunmuş olacaktık işte.

Dudağımın kenarını dişleyip sıradaki mülkü anlatan kadını dinledim.

"Bodrum'daki bu yazlığımız için teklifleri alıyorum."

Ön masalarda oturan bir kadın tok sesiyle 500 bin diye bağırdı. Şimdi ne diyecektim ben?

"550 bin." Cılız sesimle bağırdığımda salonda bir kıkırtı yükseldi ve Gece bana alaycı gözlerle baktı. Kaşlarını yukarı kaldırıp biraz daha yüksek meblağlar söylememi işaret etti. Sahi neden öyle bir aptallık yapmıştım ki? Arkamdan başka bir kadın 700 bin diye seslendi. Sanırım işi rekabete bindirmişlerdi. Arkadan birisi daha 800 bin diye seslendi. Gece'nin sesi kafamda yankılanmaya başladı. Bitir şu işi!

Manyak gibi bir özgüvenle bağırdım.

"1,5 milyon."

İşte şimdi az önceki gibi bir kıkırtı yoktu. Ölüm sessizliği vardı ve herkes şaşkınca beni izliyordu. Kocam ile gözgöze geldim. Dudaklarında müthiş bir gülümseme vardı. Sağ kenarını dişlemeye başladı dudağının. Karşılık olarak ben de sırıtmıştım.

"Mor giysili kadına 1,5 milyona yazlığı satıyorum! Satıyorum. Sattım!."

Ve pazardan en ucuz sebze meyveleri arayan bir annenin kızı olan Işık 1,5 milyona bir yazlık satın almıştı.


DÜZENLENDİ ✔️



BÖLÜM SONU. BİLİYORUM, ARTIK ŞU HAMİLE OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİ BÖLÜMÜ PAYLAŞ DA KURTULALIM DİYORSUNUZ. HAKLISINIZ DA. AMA BİR TÜRLÜ O HAVAYA GİREMEDİM. O BÖLÜMÜ YAZMAK İÇİN HAVAYA GİRMEM GEREKİYOR. SİZİN KARŞINIZA MUHTEŞEM BÖLÜMLER KOYMAK İSTİYORUM. BU YÜZDEN O ÖZEL BÖLÜM GECİKTİ. ŞİMDİ.... TAHMİNİMCE BEKLEDİĞİNİZ BÖLÜMÜN GELECEK BÖLÜM OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM.

HEY! BİR DE UNUTMADAN DİĞER KİTABIMA HÂLÂ GÖZ ATMAYAN KALDI MI? KALDIYSA BAKMASINI TAVSİYE EDİYORUM. HOŞUNUZA GİDECEĞİNE EMİNİM. 😄

Herkes bu bölümde en beğendiği veya etkilendiği sahneyi buraya yazabilir mi?

Continue Reading

You'll Also Like

2.8M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
1.8M 126K 29
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
1.5M 69.5K 69
Herkes onun vicdanını yitirmiş, gözü dönmüş bir adam olduğunu söyledi. Beni kullandığını, sırf güç uğruna beni harcayacağını söyledi. Kimseye inanmad...
979K 54.2K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...