GECENİN IŞIĞI

By buyazarneleryazar

15.3M 402K 134K

Genel Kurgu #1 Bir adam düşünün, hayatının tüm dönemlerini karanlık işlerle geçiren ve geçmişinin izlerini hâ... More

~TANITIM~
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
Sırma-Sarp
Karakterlere Sorular
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
Sırma ve Sarp
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM: GECE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜMDEN KESİT
72. BÖLÜM
SORU-CEVAP
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
Yeni Kitap
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. bölümden kesit
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. Bölümden kesit
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
101. BÖLÜM
102. BÖLÜM
103. BÖLÜM
104. BÖLÜM
105. BÖLÜM
106. BÖLÜM
107. BÖLÜM
108. BÖLÜM
109. BÖLÜM
ÖNEMLİ
110. BÖLÜM
111. BÖLÜM
112. BÖLÜM
113. BÖLÜM
114. BÖLÜM
115. BÖLÜM
116. BÖLÜM
117. BÖLÜM
118. BÖLÜM
119. BÖLÜM
120. BÖLÜM
121. BÖLÜM
8 MİLYONNN!
Kitap Tanıtma Fırsatı
122. BÖLÜM
123. BÖLÜM
124. BÖLÜM
FİNALE DOĞRU •PART-1•
FİNALE DOĞRU •PART-2•
FİNALE DOĞRU •PART-3•
BÜYÜK FİNALDEN UFAK BİR KESİT!!!
•BÜYÜK FİNAL•
•VEDA•
•GECE• Duyurusu

77. BÖLÜM

83.4K 2K 231
By buyazarneleryazar

KEYİFLİ OKUMALAR

--

Elimde zarfla eve gelmiştim. Onu Geceden gizlemem gerekiyordu. Şimdilik.

Fatma teyze akşam için yemek hazırlarken ben televizyon karşısında eşofmanlarım ile pinekliyordum. Yarın bir davet var. Pazar günü de Gecenin Doğum günü. Yani önümde 4 gün var. Ne yapacağımı hâlâ bilmiyorum ve kimseden yardım da istemiyorum. Ne hediye vereceğim hakkında hiçbir şey bilmiyorum zaten.

Bence ona hayatının en güzel hediyesini verebilirsin.

Aklıma aniden süzülen fikirle gözlerim aydınlandı. Gerçekten harika bir fikirdi. Gecenin bu hediyeyi ne kadar beğeneceğini hatta sevinçten çıldıracağını tahmin ediyordum. Peki ya kutlama nasıl olacaktı. Abartı şeyleri sevmiyordu. Aile arasında bir kutlama ayarlayabilirdim. Bizim evimizde ya da Duman Karayelin evinde. Buna henüz karar verememiştim. Ama şimdilik bunu rafa kaldırmalıydım çünkü yarın ki davet için hâlâ giyeceğim elbiseyi seçmemiştim. Dolabımda bir sürü elbise vardı. Gel gör ki hangisini seçecektim. Kararsız birisi olarak bu konuda zorlanıyordum. Yanıbaşında öten telefonuma gözümün ucuyla baktım. Son mesajına cevap vermediğim uyuz kocam arıyordu. Yanıtladım.

"Efendim."

Karşı tarafta bir sessizlik oldu.

"Neden cevap vermiyorsun mesajıma?!" diye çıkıştı.

"Ne oldu Gece?"

"Hazırlan ve 15 dakika içinde evden çık."

"Neden?"

"Sormasan olmaz değil mi?" Tabii ki olmaz.

"Söylesene."

"Yarınki davet için bir şeyler bakacağız." Ne kadar da düşünceli gibi görünen bir kocam vardı değil mi?

"Ben evden giyeceğim."

"Öyle mi? Dolabındaki kıyafetlere uygun bir ortam değil Işık. Bir kere olsun sözümü dinlemeyi denesen."

"İyi. Tamam. Nerede buluşuyoruz?"

"Sen Nişantaşı'na gel or-"

"Dalga mı geçiyorsun? Ben nasıl gidildiğini biliyor muyum peki?"

Üzerimdeki gerginlik bende durup dururken tatsızlık çıkarma hissi uyandırıyordu.

Sert bir sesle

"Sen otur evde ben seni alacağım," deyip kapattı. Odama çıkıp üzerime kıyafet denemesi yaparken kolaylık olsun diye günlük bir elbise giydim. Düz taban bilek boy botlarım ile kombini tamamladım. Üzerime her zaman olduğu gibi deri ceketimi geçirdim. Bu gün farklı bir ceket almalıydım. Kesinlikle.

Aşağı indiğimde Fatma Teyzenin hâlâ mutfakta olduğunu gördüm.

"Fatma Teyze," diye seslendiğimde kafasını işinden kaldırıp bana baktı.

"Efendim kuzum."

"Şey biz bu gün Gece ile geç gelebiliriz. Yemekleri yaptıktan sonra beklemene gerek yok. Sofrayı ben kurarım," deyip gülümsedim

"Peki kızım nasıl istersen." Tekrardan işine dönerken ben de çantamı ve telefonumu alıp dışarı çıktım. Bahçede biraz dolaştım. Arka tarafa doğru ilerlerken evimizi hiç doğru düzgün gezmediğim aklıma geldi. Arka tarafta neredeyse olimpik yüzme havuzu kadar büyük bir havuz vardı. İçindeki su biraz pis gözüküyordu ve üzerine sonbaharın sararmış yaprakları düşmüştü. Bir bakıma ihtiyacı vardı. Gece hâlâ buraya bir görevli getirecekti. Telefonumun melodisini duyunca bakmaya bile gerek duymadan ön tarafa yürüdüm. Büyük demir kapıyı açıp dışarı çıktım. Gece arabanın içinde oturmuş beni bekliyordu. Camları indirmiş ve sigara içiyordu. Yanındaki koltuğa oturduğumda sigarasından bir duman daha çekip dışarı attı. Dumanı bana doğru dönüp yüzüme üfledi.

"Sen manyaksın."

Pis pis sırıtıp arabayı çalıştırdı.

"Şimdi açıkla bakalım. Nereye gittin bu gün."

"Anneme," diye kestirip attım. Umarım uzatmazsın Gece.

"Bak sen," dedi inanmaz gibi bir sesle.

"Yahu yalan mı söyleyeceğim? Ara sor," dediğimde bana bakıp göz devirdi.

"Yalan söyledin mi dedim?"

"Öyle der gibi konuştun."

Sıkıntılı bir nefes verip yola odaklandı. Sanırım gerginliğim ona da bulaşmıştı. Bu süreçte hep böyle mi olacaktı. Yaklaşık 8 ay boyunca ben böyle gergin ve her an trip mi atacaktım. Ah... kocacığım. Yazık sana. Bu düşünce ile pis pis sırıttım. Kök söktürecektim ona. Madem bebek bebek diye tutturmuştu karşılığında bütün kaprislerimi çekecekti ve bunu o kadar eğlenceli hale getirecektim ki... elim istemsizce karnıma gitti ve gülümsemeye başladım.

--

Gece arabayı Nişantaşı sokakları olarak adlandırdığım bir yere park etti. Saat beşe gelirken sokaklar oldukça kalabalıktı. Beni elimden tutup bir yere yönlendirdi.

"Sen de bir şeyler alacak mısın?" diye sordum ona dönüp. Sonunda normal bir tonda konuştuğum için şaşırmıştı.

"Benimki şu an terzi elinde güzelim," diye yanıtladı beni. Ağzımdan vay nidası yükselirken bana bakmamıştı bile. Bizi dışarıdan bile gözalıcı görünen bir butiğe soktu. Etrafta çok sayıda kıyafet yoktu. Ama olanlarda göz kamaştırıyordu.

"Gece bey hoşgeldiniz," dedi adam sıcacık bir sesle. Kocam ona nazaran daha düz bir sesle yanıtladı.

"Hoşbulduk." Daha sonra beni taktim etti. "Eşim Işık Karayel."

Adam elini uzatıp gülümsedi. Aynı şekilde karşılık vererek elini sıktım.

"Ben de Barbaros. Hoşgeldiniz."

"Hoşbuldum."

Ben etrafa bakınırken kocam konuşmaya başlamıştı.

"Karıma elinizdeki tek tasarım olan en pahalı parçalardan istiyorum," dediğinde öyle bir şeyi taşıyabilecek miyim diye merak ettim. Ayrıca ya karnım belli olursa?

"Hay hay efendim," dedikten sonra arka tarafa bakıp birine seslendi. "Güzide. Kız Güzide. Işık hanıma elimizdeki en yeni tasarımları getirir misin?"

"Tabi efendim."

Az sonra Gece hemen arkamızdaki koltuğa yayılmıştı. Bense onu izliyordum. Her zamanki rahat tavırları ile oldukça çekici gözüküyordu. Beni baştan aşağı süzüp çıplak bacaklarıma kırmızı ışık yakarak baktı. Daha sonra kaşları yukarı kalktı. Bense dikilmiş onu izliyordum. Elbiseler gelene kadar yanına oturmaya karar verdim. Kolunu sahiplenir gibi omzuma attı.

"Senin için en pahalısını istiyorum her şeyin."

Para savurma konusunda ona çok kızıyordum. Öyle oluyor ki durduk yere eve elinde bir sürü şeyle geldiği zamanlar oluyordu. Adamlarına her gün mutfağa alışveriş yaptırıyordu. Ev dolup taşacaktı neredeyse.

"Işık hanım bunlara bir göz atın isterseniz."

Oturduğum yerde dikleşip kadının elindeki kıyafetlere baktım. Hepsi o kadar güzel ve gözalıcıydı ki... ben bunların için kaybolur giderdim.

Elim siyah elbiseye gidince Gece damağını şaklatarak cık cık cık dedi ve hemen elimi çektim.

"Bence mor sizin renginiz," deyip bana bir elbise gösterdi kadın. Bu elbise... aman Yarabbi! Belki de şu ana kadar gördüğüm en... en... endi yani. Uçuşan etekleri derin göğüs ve bacak dekoltesi ile resmen gözleri alıyordu. Göğüs kısmında bir dizi pırlantalar vardı. Koyu bir mordu. Öyle ki insanın gözünü hem yormuyor hem de muhteşem bir renk olarak gösteriyordu. Gece elbiseyi görür görmez başını salladı. Kesinlikle bu elbiseyi istiyordum. Kabul etmese de alacaktım.

"Bunu denemek istiyorum."

Gece bana ters bir bakış atıp başını salladı.

"Onu istiyorum Gece."

Sinirli bir şekilde nefesini verip bana baktı.

"O elbisenin her yeri açık," diye karşı çıktı.

"Yanımda sen olduktan sonra ne olacak ki?" diye kendimi savundum.

"Elbisenin giyilecek bir tarafı yok Işık," diye kesin bir dille karşı çıktı. Ellerimi çenemin altında birleştirip yalvarmamak için zor tutuyordum kendimi. Onun yerine dudaklarımı büzüp gözlerimi kırpıştırdım ve tatlı olduğunu düşündüğüm bakışlar attım. Sanırım etkili olmuştu da.

"Pekala başımın belası."

Gülümseyerek elbiseyi elime aldım. Kumaşı... dokusu.. o kadar güzel ki. Kabine girip üzerimdeki elbiseyi çıkardım ve kadının yardımı ile muhteşem elbiseyi giydim. Saçlarımı bileğimdeki toka ile topuz yaptım. Kesinlikle bu elbiseye toplu bir saç olmalıydı. Aynaya baktığımda elbisenin üzerime oturuşunu hayranlık ile izledim. Benim için dikilmiş diyebilirim. Kadın az sonra elinde gümüş rengi tek bantlı topuklu ayakkabılar ile karşımdaydı. Gülümseyerek uzattı. Ayakkabıları giydiğimde elbisenin tamamlandığını gördüm. Kabinden dışarı çıkıp Geceye bakındım. Kapının biraz dışında sigarasını içiyordu. Sanki geldiğimi anlamış gibi arkasını döndü ve dışarı üflemekte olduğu duman ağzının içinde kaldı. Daha sonra yavaşça dışarı üfledi dumanı. Sigarasını yere atıp bana doğru gelmeye başladı. Gözleri benimkini delip geçiyordu. O kadar yoğundu ki.

"Bu.. ç-çok.. çok hoş. Çok yakışmış." O az önce kekelemiş miydi?

"Sahiden mi?" derken mutlukluktan havalara uçacaktım. Bana güzel göründüğümü çok sık söylemezdi. Bazı anlar hariç....

"Ciddiyim. Bunu alalım."

Ona gülümseyen gözlerle baktım. Beni kırmadığı için bir öpücüğü hak etmişti. Dudaklarına uzanıp kadının burada olmasına aldırmadan kısacık bir öpücük kondurdum. Karşılığında ise tutku dolu bir öpücük. Ayrılmamız biraz uzun oldu. Bizi kabinin yanında izleyen kadına kaçamak bakışlar atıp içeri girdim. Yine onun yardımı ile elbiseyi çıkardım. Üzerime kendi elbisemi giyip kabinden çıktım. Kadın elbisemi ve ayakkabımı en az elbisem kadar şık bir kutuya koydu.

"Güzel günlerde kullanın," demeyi de ihmal etmedi.

"Ücreti şirkete yansıtın. Ödemeyi ordan yapacağım."

Kadın sadece başını salladı. Gece elimden tutup butikten çıkardı beni.

"Sen ne zaman alacaksın takımını?"

Pahalı olduğu her halinden belli olan saatine baktı.

"Saat yedide hazır olacağını söylemişti terzi."

"Terzi nerede?" diye sordum.

"Gel, yürüyerek gidebiliriz."

Hava kararmak üzereydi. Ve hiç yürüyecek havamda değildim.

"Araba ile gitsek?"

"İyice tembelleştin sen," diye takıldıktan sonra arabaya yürümeye başladı. Şoför koltuğuna oturur oturmaz arabayı çalıştırdı. Daha binmemiştim bile. Biner binmez de hareket ettirdi arabayı. Yürümeyelim dediğime pişman olmama zerre adım kalmıştı. Bu trafik de neydi böyle? Arabayı sokaktan çıkarmak on dakikamızı almıştı. Bana ters bir bakış atsa da bir şey söylemedi. Kıyafetini alacağı terzinin önüne gelince arabayı durdurdu.

"Bekle, alıp geliyorum."

Başımı salladım. Çabucak arabadan inip büyük adımlar atarak, dışarıdan bile ne kadar ünlü bir yer olduğu belli olan terziye girdi. Az sonra elinde kıyafet kılıfı ile dışarı çıktı. Arabanın arka kapısını açıp özenle askısından astı kılıfı. Daha sonra ön koltuğa geri döndü. Dikkatle ona baktım.

"Ne o özlemiş gibisin?"

Şu sıralar her şeyi dalgaya vuran bir hali vardı. Anlam veremesem de eski hallerinden iyiydi.

"Bir değişiksin şu aralar."

Gözlerini kısıp baktı bana.

"Öyle mi dersin?" Bir de gizem yapmıyor mu? Tam bir uyuz. Cevap vermeden kafamı yola çevirdim. Sende bir haller var ama hadi hayırlısı.

--

Eve geldiğimizde ikimizde eşyalarımızı özenle asmıştık. Ona davetin içeriğini sorduğumda ailesiyle ilgili olduğunu söyledi. Yani Karayel ailesi de davette olacaktı. Doğrusu bir an zihnime bir görüntü süzüldü. Duman Karayel ve Melek Karayel'in yanyana bir görüntüsü. Öyle uyumlu ve güzeller ki... ne alakaydı bilmiyorum ama beynime ilişmişti.

Ben salonda boş boş oturup televizyon izlerken kocam geldiğimizden beri çalışma odasına kapanmış uslu bir öğrenci gibi çalışıyordu. Bu düşünce beni gülümsetti. Acaba küçükken de böyle çalışkan mıydı? Düşününce kocamı özlediğimi fark ettim ve çalışma odasına doğru yol aldım. Kapının önüne geldiğimde tam girecektim ki Gece'nin sesini işitince durakaldım. İçimdeki Işık dinle... ne konuştuğunu dinle derken mantığım saçmalama ne o öyle kocasına güvenmeyen kadınlar gibi diyordu. Ama kendime engel olamayıp kulak misafiri oldum konuşmalarına.

"O adamı bu davette de görürsem yapacaklarımdan ben sorumlu değilim."

"(...)"

"Siktirme lan bana şimdi adamı da! Aileme zarar verecek diyorum."

Sesi oldukça öfkeliydi. Bahsettiği kimdi ki?

"(...)"

"Bilmiyorum. Tek bildiğim şey masum olmadığı."

Şu an onu göremesem de gözlerini uzaklara dikmiş dudağının kenarını kemirdiğini biliyordum. Karşısındakine konuşma hakkı tanımadan devam etti.

"Başka söze gerek yok. Dediklerimi yap yeter!" Büyük ihtimalle her kim ile konuşuyorsa yüzüne kapatmıştı. Sanki az önce onu dinlememiş gibi gayet soğukkanlı bir şekilde içeri girdim.

"Artık işleri eve taşımasan," deyip ona yanaşmaya başladım. Camdan dışarıyı izliyordu. Evin aydınlatmaları büyük bahçemizi aydınlatıyordu.

"Bunu işe gelmeyen karım mı söylüyor?" Sesinde bariz bir dokundurma vardı.

"Neden böylesin?"

Kaşlarını çattı. Anlamamış gibiydi. Ne der gibi baktı.

"İyisin. İş dünyasının en iyisisin. Neden bu kadar hırs?"

Gözlerinde anlamlandıramadığım bir duygu belirdi. Sanki yırtıcı bir hayvanın avını izlerkenki hali gibiydi.

"Bunlar bana yetmez. Her şeyin en iyisi olmalıyım. Saygınlık, para... hepsi benim olmalı."

"Zaten hepsine sahipsin bunların."

Ne diyorsun sen gibi baktı bana.

"Anlamıyorsun," deyip kestirip attı. Anlamıyordum evet. Anlamayacaktım da.

"Her neyse, niye geldin sen?" dediğinde ona kocaman olmuş gözlerle baktım.

"Kocamın yanına da mı gelmeyeyim yahu?" derken ona yaklaşıyordum. Girdiğimden beri kapının kenarında dikildiğimi bile yeni fark ediyordum. Deri koltuğuna oturup iş adamı havasına büründü. Beni görmezden gelip işlerine geri dönmesi sinir bozucuydu. Yanına gidip masasına yaslandım. Elimi omzuna koyup siyah tişörtünün üzerinden parmaklarımı oynattım. Hiç oralı olmadı. Kafasını işlerine gömmüştü. Yoksa bilerek mi yapıyordu?

"Sıcak mı oldu sanki?"

Üzerimdeki hırkayı çıkarıp sıfır kol V yaka bluzum ile kaldım. Şöyle bir göz ucuyla bakıp tekrar önüne döndü. Lanet olsun!. Neden takmıyor beni?

"Gidiyim mi yani," derken dudaklarımı büzmüştüm ve sesim çocuk gibi çıkmıştı.
Yine bir şey demedi. Bu defa elimi geniş omuzlarında gezdirmeye başladım. Daha sonra göğüs kısmına... orada epeyce oyalandıktan sonra karın kaslarına indim. Oyuk oyuk olan kasları elimin içindeydi.

"Bunlara bayılıyorum," dediğimde yine beni duymamıştı. Bilerek yapıyordu. Kesinlikle bilerek yapıyordu. Bu defa daha da ileri gittim ve tek bacağının üzerine oturdum. Boşta olan elini de alıp belime doladım. Sol eliyle bir şeyler yazarken sağ elini belimden aşağı indirmeye başladım. Hiçbir şekilde beni takmıyor hâlâ işlerini yapıyordu. Kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkarmak istiyordum. Benim elimin hakimiyeti altındaki elini kasıklarıma indirdim. Baş parmağını altımdaki taytın lastiğine geçirdim. Hareketlerini kendim yönlendiriyor olmama rağmen nefesim teklerken onda zerre değişim yoktu. Bacağında biraz daha kayıp erkekliğine yanaştım. Hâlâ daha beni yok sayıyordu. Kafamı hafifçe döndürüp yüzüne baktığımda tamamen işine konsantre olduğunu gördüm. Devam ettim. Elini taytımdan içeri soktum. İç çamaşırımın ıslaklığı ile karşılaşması için hafifçe havalandım. Bunu yaparken dudağımı dişlemiştim. Ben burada orgazmın kıyısına kadar gelmişken adamda ses yoktu. Elini yönlendirip iç çamaşırımın içine soktum. Nefesim boğazıma takılı kalmıştı. Ufacık bir inilti kaçıverdi ağzımdan. Başımı omzuna yaslayıp organımın üzerinde parmaklarını hareket ettirdim. Beklediğim baskı bile arkamda değildi. Kendini nasıl kontrol edebiliyordu. Normal şartlarda erkekliğinin baskısı çoktan arkamda olurdu. Şimdi ise... Kahretsin artık beni istemiyor olabilir miydi? Bu düşünce ile bir anda kucağından kalkacaktım ki avucunun içini kadınlığıma bastırdı. Bu beni inletti. İki parmağı ile klitorisime baskı uyguladı.

"Seni istememek... karanlıkla kalıp ışığı reddetmektir."

--

Çalışma odasında geçirdiğimiz muhteşem anlardan sonra kendimizi banyoda bulmuştuk. İkimizde birbirimizi yıkadıktan sonra jakuzi keyfi yapmıştık. Şimdiyse yatak odamızdaydık. Başını boynuma gömmüş düzenli düzensiz nefes alıp veriyordu. Boğuk sesiyle bir şeyler söyledi ama anlamadım. Daha sonra nefes alışverişleri düzenli bir hal aldı ve uyuduğunu anlamış oldum. Parmaklarım saçlarındaydı hâlâ. Bir annenin çocuğunun kafasını şefkatle okşarcasına okşadım saçlarını. Gözlerimin önüne altı yaşındaki Gece geldi. Annesi tarafından sevilmeyen ve babası tarafından terk edilen küçük Gece... Elbette onu evlatlık alan ailesi onu çok güzel yetiştirmişti ama yetmezdi ki. Bir çocuğun en çok annesinin sevgisine, babasının desteğine ihtiyacı vardır. Gece bunların hiçbirini gerçek anlamda görmemişti. Belki de bu yüzden böyle bir karaktere sahipti. Hâlâ daha bir şeylerin en iyisini yapabileceğini düşünüyordu. Elindekiler ona yetmiyordu. Bir kez daha Gece'nin babasından nefret ettim. Hangi baba evladını doğar doğmaz terk edip gider ki? Hangi vicdanlı baba! Benim kocam bunların hiçbirini hak etmemişti. Ve işte tam da bu yüzden eminim o çok çok iyi bir baba olacaktı. Ne yaşadıysa onların hiçbirini kendi çocuğuna yaşatmayacaktı. Hep daha iyisi için çalışıyordu. Çocuğumuz için daha iyisini sağlayacaktı. En iyisini... Bunu bildiğim için artık hiçbir şüphem yoktu. O çocuğumuzun en iyi şartlar altında yaşaması için yapıyordu her şeyi. Ona en iyi şartları sağlayacaktı ve onu krallar gibi yaşatacaktı.

DÜZENLENDİ ✔️


Herkes bu bölümde en beğendiği veya etkilendiği sahneyi buraya yazabilir mi?

Continue Reading

You'll Also Like

571 98 15
Bir cennet parçasıydı. O gökyüzünün cennetiydi ama onun yerini almak isteyen vardı. Cennet değişmezdi ya cehennem olurdu ya da hiç. Cennetin sahibi d...
2.8M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
54.2K 5.5K 41
🔥🔥🔥 Hissizliğiyle geceye diz çöktüren, acımasızca katleden bir cellât! Katletiği her canda kana olan susuzluğunu gideren bir yargıç! O lanetlenmiş...
656 54 12
"Beni sen değiştirdin Eylül, geldin ve bütün düzenimi altüst ettin." ... "Yine ve yine söylüyorum güzelim beni sen değiştirdin, geldin ve benim kader...