KIRIK BEYAZ

By MrsVeno

1.2M 52.6K 5.8K

Not: Hikayede sadece birkaç bölüm okulda geçmektedir. "Okula yeni gelen genç kız hikayesi mi? Klişe."diyerek... More

GİRİŞ
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
#Soma
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
Bildiri
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm 1. Part
43.Bölüm 2.Part
44.Bölüm
FİNAL
**İLK KİTABA VEDA**
2.Kitap
YENİ

8.Bölüm

38.5K 1.5K 248
By MrsVeno

  Cumartesi

Sonunda beklenen gün gelmişti. Başucumdaki alarmın sesini duyar duymaz gözlerimi açıp üzerimdeki örtüyü ayaklarımla aşağıya ittim. Yatakta kalıp neredeyse beş dakika boyunca duvarla bakıştıktan sonra kalkıp banyoya ilerledim. Duş alsam benim için iyi olacaktı. Üzerimdekileri çıkarıp doğruca duşa girdim. Çıkmadan vanilyalı duş jelimi de kullanınca buradaki işim bitmişti. Kalkınca ağzımda kalan kötü tadı yok etmek için elime gelen daha önce hiç kullanmadığım mavi diş fırçasını alıp dişlerimi fırçaladım. Şimdi daha rahat ve ferahlamış hissediyordum. Odamda üzerime öylesine bir şeyler geçirip mutfağa girdim.


Atıştırmalık bir şeyleri kahvaltı masasına yerleştirip sandalyeme oturdum. Canım bir şey yemek istemediği için masada uzun süre oyalanmıştım. Duvardaki mor desenli saate gözüm takılınca çoktan öğleyi geçtiğini fark ettim. Yediğim daha doğrusu yiyemediğim kahvaltılıkları buzdolabına kaldırıp tabak ve çatalımı makineye yerleştirdim.


Saçlarımı kurutmamıştım bu yüzden ıslaklığını sırtımda gayet rahat hissediyordum. Saçımı sola atıp mutfağı son kez kontrol ettim. Mutfaktan çıkıp odama girdiğimde ilk işim telefonumdan hareketli bir şarkı açmak olmuştu. Masamın üzerindeki tarağı alıp boy aynamın önüne geçtim. Şarkı ritmine uygun dans edip tarağın arkasını mikrofon gibi kullanıyordum. Şarkının ritmi hızlanınca saçlarımı sağa sola sallamaya başladım. Saçlarım ıslak olduğu için aynada birkaç su damlacığı yerlerini almıştı.


Şarkı bittiğinde fön makinesini fişe takıp saçlarımı aynanın önünde kurutmaya başladım. Uzun oldukları için kurumaları zaman alıyordu. Doğum günü partisi için sade bir fön çekip saçlarımı sırtıma doğru bıraktım. Sıra makyajımı yapmaya geldiğinde annemden aldığım kalıcı siyah rimelle kirpiklerimi belirginleştirdim. Yüzümde pek pürüz yoktu bu yüzden fondöten ya da pudra sürme gereği duymamıştım. Göz kapaklarımı siyah ve gri farla renklendirdiğimde sadece dudaklarım kalmıştı. Kırmızı rujum olmadığı için annemden istediğim ve daha önce hiç kullanamadığı kırmızı ruju güzelce dudaklarıma yedirdim. Böylece zaten dolgun olan dudaklarım daha da belirginleşmişti.


Dolabımı açıp elbisemi çıkarıp yatağımın üzerine bıraktım. Ayakkabılarımı dolabımın en altına kaldırmıştım. Onları da alıp yatağımın kenarına yerleştirdim. Zaman yaklaştıkça ağzım ve dudaklarım kurumaya başlamıştı. Dudaklarımı dilimle ıslatıp yatağın üzerindeki elbiseyi elime aldım. Bella ile güzel seçim yapmıştık. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp elbiseyi yavaşça giydim. Boy aynamın önüne geçip ellerimi elbisenin kumaşında gezdirdim. Kumaşın yumuşak dokusu vücudumla gerçekten güzel uyum sağlamıştı. Elbisenin içinde kalan birkaç tutam saçı kurtarıp derin bir nefes verdim. Neredeyse hazırlanmam bitmişti. Tek kalan takılarımdı. Takı takmakla aram iyi olmadığı için ucunda melek kanadı olan ince gümüş kolyeyi boynuma taktım. Dört eklem yüzüğünü de sağ elime takınca her şey tamamlanmıştı. Geriye Tyler'ın gelip beni alması kalmıştı. Bugüne kadar neredeyse sürekli Tyler'la mesajlaşmıştık. Bazı hareketleri birbiriyle çelişiyormuş gibi gelse de pek takılmıyordum.


Telefonun saatine bakıp hala zamanımın olduğunu gördüğümde dün gece başladığım kitabı elime alıp elbisemin kırışmamasına dikkat ederek camımın önündeki koltuğuma oturdum.


Duyduğum kapı sesiyle irkilerek elimdeki kitabı yere düşürdüm. O kadar mı çok dalmıştım? Düşürdüğüm kitabı yerden alıp koltuktan kalktım. Kitabımı masanın üzerine koyup üzerimdeki elbisenin arkasını düzelttim. Kapı bir kez daha çaldığında aynaya koştum, son kez kendime çeki düzen verdikten sonra odamdan ayakkabılarımı alıp çıktım Kapıya geldiğimde kolunu yavaşça indirip kapıyı açtım. Tyler tam karşımdaydı. Ayaklarımdan başlayarak tüm bedenimi taradıktan sonra gözleri gözlerimle buluştuğunda yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Benim aksime o gülümsemiyordu. Bakışları daha çok boştu. Son anda aklıma gelen elimdeki ayakkabılarımı dikkatlice yere bıraktım.


Bir anda soğuk rüzgârın esmesiyle vücudum titrerken üzerime ceket almam gerektiğini fark ettim. İkimizde hala kapıda öylece dururken konuşmaya başlayanın ben olmasını gerektiğini hissederek ''Selam.''dedim.


Cevap veremediğini elimi gözünün önünde salladım. "Tyler iyi misin?"diye tekrar sordum.


''Evet, evet. Sen çok güzel olmuşsun.'' Kafasını yere eğip eliyle ensesini kaşıdı.


''Teşekkür ederim. Ceket alıp geliyorum.''deyip içeriye girdim. Aslında biraz utanmıştım. Çünkü iltifat duymaya alışık bir yapım yoktu.


Arkamdan ''Tamam bekliyorum.''dediğini duymuştum.

Ceketimi aldım ve ''hazırım'' dedim. Kapının önünde ayakkabılarımı giyip dün gece hazırladığım ve kapının girişindeki askıya unutmamak için koyduğum çantamı elime aldım. Tyler birkaç adım geri çekildi. Kapıyı arkamdan kapatıp gülümseyerek Tyler'a döndüm.


''Gidebiliriz.''


Karşıdaki siyah üstü açık arabayı gördüğümde şaşırmıştım. Tyler'ın zengin olduğunu biliyordum ama kendine ait böyle bir arabası olması şaşırtıcıydı. Arabaya yaklaştığımızda benden önce davranıp kapımı açtı, ben bindikten sonra kapımı kapatıp kendi tarafına geçti. Sonunda yola çıkıyorduk.


Yol boyu hiç konuşmamıştık sadece radyoyu açmıştı arka da fon olarak hareketli bir şarkı çalıyordu. Arabadaki tek ses oydu. Konuşmamamızı fırsat bilerek yandan onu izlemeye başladım. Üzerindeki siyah takım elbise, siyah gömlek ve beyaz kravat onu olduğundan daha olgun ve yakışıklı göstermişti. Ona baktığımı fark etmemesi için önüme dönüp şarkıya odaklandım. Saçlarım rüzgârla uçuşurken kendimi çok rahat hissediyordum.


Yüksek müzik sesini duyduğumda yaklaştığımızı anladım. İki dakika geçmeden etrafı ışıklarla donatılmış bir evin önünde durduk. Tyler arabayı park edip aşağıya indi. Benim tarafıma ilerleyip kapımı açtığında kolunu kıvırıp gülümsedi. Uzattığı koluna girip diğer elimle arabanın kapısını kapattım.


Eve doğru ilerlerken ikimizi birlikte görenlerin şaşkınlıkları yüzlerinden belli oluyordu. Tyler da fark etmiş olacak ki bana bakıp yine o tatlı gülümsemesini yaptı. Kocaman gülümseyerek ona karşılık verdim. Kol kola içeriye girdiğimizde hiç görmek istemediğim kişi tam karşımda duruyordu.


Nick bize sinirli bir şekilde gözlerini dikmişti. Sanki yerlerinden fırlayacak gibiydi. Yine gözleri kızardığını gördüğümde biraz korkmuştum doğrusu. Tyler'ın kolunu sıktığımı fark edip elimi gevşettim ve Tyler'ın yüzüne baktım. O da Nick'e dik dik bakıyordu.


Sonunda gözlerini ayırdıklarında Tyler bana dönüp "Dans etmek ister misin ?"diye sordu.


Bu teklif nasıl reddedilirdi ki?


''Tamam'' diye onaylayıp üzerimdeki ceketi çıkardım. Boş bir masaya ceketimi ve çantamı bırakıp Tyler'ın bana uzattığı elini kavradım. Elleri gerçekten soğuktu.


Dans ederken herkesin bize baktığını görebiliyordum. Özellikle gözlerini bize dikip bakan Nick'i. Garip bir çocuktu. Üç şarkı geçmesine rağmen dans etmeyi bırakmamıştık. Biraz yorulmaya da başlamıştım.


Tyler yorulduğumu anlamış gibi kulağıma eğilip ''Yoruldun mu? Bir şeyler içmek ister misin?'' diye sordu.


''Çok yorulmadım ama soğuk bir içeceğe hayır diyemem''deyince gülümsedi ve ''Ben hemen alıp geliyorum.''deyip elimi bıraktı.


Tyler'ın yanımdan uzaklaşırken bende çantamı koyduğum masaya doğru ilerledim. Saniyeler sonra Nick hemen yanımda belirmişti. Onu umursamayıp dans edenleri izlemeye başladım. Bella ve ya Harry ortalıkta görünmüyordu.


''Ne yapıyorsun sen burada?''dediğinde gözlerimi devirmiştim.


''Partiye geldim sen ne yapıyorsun?''dediğimde dişlerini birbirine sürttü.


''Senin buraya gelmen saçmalık. Gelmemeliydin.''


''O nedenmiş?''


''Bu kadar saf olmak zorunda mısın?'' Ben saf değildim ama o kabaydı.


''Bu kadar kaba olmak zorunda mısın?''


Beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı sürüklemeye başladı. Kimse de ne oluyor diye bakmıyordu. Az önce film izler gibi bakanlar şimdi neredeydi acaba? Nick kolumu o kadar sıkmıştı ki acısıyla tekmeyi bacağına geçirdim. Hiç etkilenmemişti bile.


''Amacın ne senin?''diye bağırdığımda dinlemedi bile. Sadece kendi kendine mırıldanıyor gibiydi.


''Burada olmamalısın. Bu okula gelmen hataydı hatta şehre gelmen bile.''


''Burslu birini aranız da istemediğinizi biliyorum tamam mı!''diye daha çok bağırdığımda kolumu daha çok sıktı. Dışarıya çıktığımızda yürümeyi bıraktı ve yüzüme eğilip adeta tıslarcasına konuşmaya başladı.


''Burslu olmadığını ikimizde biliyoruz tamam mı daha fazla rol yapma?''


''Ne saçmalıyorsun!'' Rol falan yaptığım yoktu.


''Melez olmayı bu kadar mı çok istiyorsun. Güç senin için her şey mi kurt olsan yetmez mi?''


''Bana bak şapşal ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum ama sinirimi bozuyorsun ne kurdu ne melezi?''


''Numara yapmayı kes. Ayrıca bu okula gelmen büyük cesaret. Sonuçta düşman bir okula giriyorsun.''


''Bak numara yapmıyorum. Ne olduğunu anlat hemen.''


Boynuma doğru eğilince refleks olarak geri çekilmeye çalıştım ama işe yaramamıştı. Boynuma yaklaşıp kokumu içine çekti.


''Kokunu nasıl saklıyorsun?''


Serbest olan elimle onu ittirmeye çalıştım. ''Saçmalamayı kes.  Delisin sen.''


Biraz geri çekilip gözlerime dikkatlice bakınca göz bebeklerinin şaşkınlıkla büyüdüğüne şahit oldum.


''Sen ciddi misin? Daha önce birini öldürmedin mi sen?'' Beni katil falan mı sanıyordu bu çocuk?


''Ciddiyim. Saçmalama katil miyim ben? Kimseyi öldürmedim.''


''O zaman tam kurt değilsin.'' Hala kurt zırvalıklarına sığınıyordu.


''Seninle kaybedecek vaktim yok saçmalıklarını kendine sakla.''


Şaşkınlığından yararlanıp kolumu kendime çektim. Tam yanından uzaklaşmaya çalışırken tekrar kolumdan tuttu ve ''Kaç buradan'' diye fısıldadı. Kolunu itip yürümeye devam ettim. En güzel günüm en berbat gün olmuştu birden. Tyler'ı bulmalıydım. Etrafıma bakmaya başladım. Onu bulup beni buradan götürmesini söyleyecektim. En azından saçmalıklardan kurtulmak için gitmeliydim.



MEDYA: Angel'in elbisesi


Continue Reading

You'll Also Like

106K 15.8K 74
Dedimki; "Bir ateş su olmadan sönmez" Oda bana karşılık verdi, Bir su ateş olmadan kaynamaz."Ve böylece ateş sonsuza kadar yanacak dedim acıyla."Ve s...
MODEL-2 By reredrumm

Mystery / Thriller

10.4K 1.3K 20
Bazen bir bütünü görebilmek için onu parçalara ayırmak gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne yaklaştıkça gerç...
5.2K 777 17
Nefesini kulağımda hissettiğimde ürperdim. İstemsizce ona dönen yüzümle vücudumun her bir zerresinde hissettiğim duyguların hepsini teker teker gömme...
636K 49.9K 59
Ölümsüzlük uğruna öldüren bir katilin yeni avına karşı bir şeyler hissetmeye başlaması onu istediğini elde etmekten alıkoyabilir mi? Bir avuç güvend...