8.Bölüm

38.5K 1.5K 248
                                    

  Cumartesi

Sonunda beklenen gün gelmişti. Başucumdaki alarmın sesini duyar duymaz gözlerimi açıp üzerimdeki örtüyü ayaklarımla aşağıya ittim. Yatakta kalıp neredeyse beş dakika boyunca duvarla bakıştıktan sonra kalkıp banyoya ilerledim. Duş alsam benim için iyi olacaktı. Üzerimdekileri çıkarıp doğruca duşa girdim. Çıkmadan vanilyalı duş jelimi de kullanınca buradaki işim bitmişti. Kalkınca ağzımda kalan kötü tadı yok etmek için elime gelen daha önce hiç kullanmadığım mavi diş fırçasını alıp dişlerimi fırçaladım. Şimdi daha rahat ve ferahlamış hissediyordum. Odamda üzerime öylesine bir şeyler geçirip mutfağa girdim.


Atıştırmalık bir şeyleri kahvaltı masasına yerleştirip sandalyeme oturdum. Canım bir şey yemek istemediği için masada uzun süre oyalanmıştım. Duvardaki mor desenli saate gözüm takılınca çoktan öğleyi geçtiğini fark ettim. Yediğim daha doğrusu yiyemediğim kahvaltılıkları buzdolabına kaldırıp tabak ve çatalımı makineye yerleştirdim.


Saçlarımı kurutmamıştım bu yüzden ıslaklığını sırtımda gayet rahat hissediyordum. Saçımı sola atıp mutfağı son kez kontrol ettim. Mutfaktan çıkıp odama girdiğimde ilk işim telefonumdan hareketli bir şarkı açmak olmuştu. Masamın üzerindeki tarağı alıp boy aynamın önüne geçtim. Şarkı ritmine uygun dans edip tarağın arkasını mikrofon gibi kullanıyordum. Şarkının ritmi hızlanınca saçlarımı sağa sola sallamaya başladım. Saçlarım ıslak olduğu için aynada birkaç su damlacığı yerlerini almıştı.


Şarkı bittiğinde fön makinesini fişe takıp saçlarımı aynanın önünde kurutmaya başladım. Uzun oldukları için kurumaları zaman alıyordu. Doğum günü partisi için sade bir fön çekip saçlarımı sırtıma doğru bıraktım. Sıra makyajımı yapmaya geldiğinde annemden aldığım kalıcı siyah rimelle kirpiklerimi belirginleştirdim. Yüzümde pek pürüz yoktu bu yüzden fondöten ya da pudra sürme gereği duymamıştım. Göz kapaklarımı siyah ve gri farla renklendirdiğimde sadece dudaklarım kalmıştı. Kırmızı rujum olmadığı için annemden istediğim ve daha önce hiç kullanamadığı kırmızı ruju güzelce dudaklarıma yedirdim. Böylece zaten dolgun olan dudaklarım daha da belirginleşmişti.


Dolabımı açıp elbisemi çıkarıp yatağımın üzerine bıraktım. Ayakkabılarımı dolabımın en altına kaldırmıştım. Onları da alıp yatağımın kenarına yerleştirdim. Zaman yaklaştıkça ağzım ve dudaklarım kurumaya başlamıştı. Dudaklarımı dilimle ıslatıp yatağın üzerindeki elbiseyi elime aldım. Bella ile güzel seçim yapmıştık. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp elbiseyi yavaşça giydim. Boy aynamın önüne geçip ellerimi elbisenin kumaşında gezdirdim. Kumaşın yumuşak dokusu vücudumla gerçekten güzel uyum sağlamıştı. Elbisenin içinde kalan birkaç tutam saçı kurtarıp derin bir nefes verdim. Neredeyse hazırlanmam bitmişti. Tek kalan takılarımdı. Takı takmakla aram iyi olmadığı için ucunda melek kanadı olan ince gümüş kolyeyi boynuma taktım. Dört eklem yüzüğünü de sağ elime takınca her şey tamamlanmıştı. Geriye Tyler'ın gelip beni alması kalmıştı. Bugüne kadar neredeyse sürekli Tyler'la mesajlaşmıştık. Bazı hareketleri birbiriyle çelişiyormuş gibi gelse de pek takılmıyordum.


Telefonun saatine bakıp hala zamanımın olduğunu gördüğümde dün gece başladığım kitabı elime alıp elbisemin kırışmamasına dikkat ederek camımın önündeki koltuğuma oturdum.


Duyduğum kapı sesiyle irkilerek elimdeki kitabı yere düşürdüm. O kadar mı çok dalmıştım? Düşürdüğüm kitabı yerden alıp koltuktan kalktım. Kitabımı masanın üzerine koyup üzerimdeki elbisenin arkasını düzelttim. Kapı bir kez daha çaldığında aynaya koştum, son kez kendime çeki düzen verdikten sonra odamdan ayakkabılarımı alıp çıktım Kapıya geldiğimde kolunu yavaşça indirip kapıyı açtım. Tyler tam karşımdaydı. Ayaklarımdan başlayarak tüm bedenimi taradıktan sonra gözleri gözlerimle buluştuğunda yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Benim aksime o gülümsemiyordu. Bakışları daha çok boştu. Son anda aklıma gelen elimdeki ayakkabılarımı dikkatlice yere bıraktım.

KIRIK BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin