44.Bölüm

16.7K 740 77
                                    

Alex'le geçireceğimiz gün için sabah erkenden uyanıp hazırlandım. Nereye gideceğimizi bilmesemde rahat bir şeyler giymeye karar vermiştim ve boydan spor mavi bir tulum giydim. Saçlarımı yan tarafımdan geniş bir örgü yapıp dolabımdan hiç giymediğim beyaz sandaletlerimi çıkarıp giydim. Bugün doğal ve tamamen kendim gibi olacaktım.

  Dün Alex saat 9 gibi gelip beni alacağını söylemişti ama nereye gideceğimiz hakkında küçük bir ipucu bile vermemişti. Elime beyaz çantamı alıp içini son kez kontrol ettikten sonra saate baktım neredeyse 9'a gelmek üzere olduğunu görünce aşağıya indim. Kahvaltı masası hazırlanmıştı ama belki Alex'le yeriz diye kahvaltıyı evde yapmamayı tercih ettim.

Kapıdan çıkınca biraz yürümem gerekiyordu çünkü eğer Alex evin çok yakınına gelseydi bizi çok rahat görebilirlerdi. Vampir hızıyla bir kaç saniye sonra onu görebildim. Her zaman yakışıklı ve zengin çocukların arabaları falan olur kız arkadaşlarını beklerken arabanın önüne veya kapısına yaslanmış olurlar. Peki Alex ne yapıyordu? Yanında iki bisiklet vardı. Aslında ikimizinde ne bisiklete ne de arabaya ihtiyacı vardı. Sonuçta yorulmuyorduk ki. Gideceğimiz yere kendi hızımızla gidebilirdik.

Onun bir bildiği vardır nasılsa deyip, hevesini kırmamak için gülümseyerek yanına yaklaştım. Beni görünce onun da yüzünde gülümsemesi çoktan yer edinmişti.

''Günaydın güzellik.''

''Günaydın. Bu bisikletler ne için?''

''Hemen anlatayım. Bugün herhangi bir özel güç yok. Vampir, kurt veya melez kavramları da yok. Bugün ikimizede normal birer lise öğrencisi, normal sevgili ve normal insanlarız. Yani sevgililer neler yapıyorsa biz de onları yapacağız. İnsanların bir kaç ayda yaptıklarını tek güne sığdıracağız.'' Gözlerinde ayrı bir ışıltı vardı ve hiç de saka yapıyor gibi görünmüyordu.

''Sen ciddi misin? Hadi canım! ''

Omuzlarını silkti. ''Elbette ciddiyim. Biraz mutlu olmayı hakediyoruz sanırım. Biraz da biz hayatın tadını çıkaralım.''

''Öyle olsun bakalım. Neler yapacağız peki bugün?''

''İlk iş olarak sen telefonunu bana veriyorsun.''

''Niye ki?''

''Acaba neden?'' Gözlerini devirdi. Anlamadığımı fark edince konuşmaya devam etti. ''Tabii ki kimse bize ulaşamasın diye. Eğer vermek istemiyorsan kapatabilirsin ve sende kalabilir çünkü ben de kapattım.''

''Tamam kapatıyorum.''

Telefonumu kapatıp Alex'e verdikten sonra yanındaki pembe bisikleti bana uzattı. Kapalıysa bende durmasının da bir yararı yoktu. Onda durabilirdi. Diğer siyah bisikleti de kendine aldı. Pembeyi pek sevmezdim ama sonuçta siyahı bana ver pembeyi sen al desem biraz garip olurdu. Mecburen pembeye binmek zorunda kaldım.

''Öncelikle Angel bir yarışa var mısın?''

''Neden olmasın. Nereye kadar ?''

''Kasabanın çıkışındaki araziye kadar.''

''O zaman ödüllü oynayalım. Mesela kim önce kazanırsa diğerinin bir istediğini yapsın olur mu?''

''Tamadır. Şimdiden senden ne isteyeceğimi düşünsem iyi olur sanırım.''

Başımı iki yana sallayıp dudaklarımı büzdüm. ''Hiç sanmıyorum. Hadi saymaya başla.''

''1.....2.....3.......'' O başla demeden çoktan pedallara basmaya başlamıştım. Arkamdan sesini duyabiliyordum.

''Angel haksızlık yapıyorsun başla demedim ki daha.''

Bir yandan bisiklet sürerken bir yandan gülerek konuşmaya çalışıyordum. ''Kızlara ayrıcalık olması lazım bence.''

KIRIK BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin