KIRIK BEYAZ

Av MrsVeno

1.2M 52.6K 5.8K

Not: Hikayede sadece birkaç bölüm okulda geçmektedir. "Okula yeni gelen genç kız hikayesi mi? Klişe."diyerek... Mer

GİRİŞ
1.Bölüm
2.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
#Soma
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
Bildiri
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm 1. Part
43.Bölüm 2.Part
44.Bölüm
FİNAL
**İLK KİTABA VEDA**
2.Kitap
YENİ

3.Bölüm

43.3K 1.9K 621
Av MrsVeno

    Sabahın erken saatleri olmasına rağmen kasabanın havası sıcak ve boğucuydu. Arabanın camları açık olsa da  ellerim terlemeye başlamıştı. İlk gün olduğu için babam beni okula bırakacağını söylediğinde ne kadar ısrar etsem de beni dinlememişti. Tek dileğim beni müdürün odasına kadar götürmemesiydi.


Babam arabanın radyosuna dokunup rastgele bir şarkı açtı. Müzik sesi arabayı doldururken derin bir nefes alıp arkama yaslandım ve sakinleşmeye çalıştım.


''Heyecanlı mısın?'' Babam saniyelik bakışlarını bana çevirip sonra yine yola odaklandığında terlemiş ellerimi eteğime sildim. Belki iğrenç görünebilirdi ama şu an takacağım en son şey oydu.


''Değildim ama birden bire ne oldu bilmiyorum.''


Babam gülümseyerek başını salladı. ''Burası özel bir okul belki eski okulundaki insanlara benzemezler ama emin ol seveceğin arkadaşların olacaktı.''


''Tabi.'' Deyip yapmacık olduğunu bildiğim bir şekilde gülümsedim. Kimseyle arkadaş falan olmak istemiyordum. Tek arkadaşım kulaklığım ve telefonum olabilirdi.


''Yaklaştık.'' Babamın sesiyle daha da heyecanlanmıştım. Etrafı gözlerimle taradığımda en fazla yirmi metre ileride ki büyük bina dikkatimi çekti. Lacivert boyası ve ince uzun camlarıyla adeta saray gibiydi. Okulun o olacağından emin değildim. Daha çok bir malikâneye benziyordu. Babam tam da o binanın önüne durduğunda tüm düşüncelerim denizi boyladı. Okul gerçekten büyüktü. Fazla büyük...


''İyi şanslar.'' Babam hafifçe gülümsediğinde ona karşılık vererek arabanın kapısına elimi uzattım. İki saniye bekleyip kapıyı açıp arabadan indim. Artık tam olarak okulun kapısındaydım. Arkamı dönüp babama el sallayacakken o çoktan arabayı çalıştırmış ve birkaç metre ilerlemişti bile. Çantamı elimle daha sıkı kavrayıp okulun kapısından içeriye ilk adımımı attım. Okulun ortasına geldiğim de herkes kendi işindeydi. Bazıları banklarda arkadaşlarıyla konuşurken bazıları çimlerin üzerine oturmuştu. Neredeyse bahçenin ortasına gelmişken topuklu ayakkabı yüzünden ayağımın burkulmasıyla yeri boylamıştım. Avuç içlerim sızlıyordu.


Kimseye fark ettirmeden ayağa kalkayım derken başımı kaldırdığımda tüm gözlerin üzerimde olduğunu fark ettim. Abartısız tüm gözler üzerimdeydi. Şort etek olduğundan dolayı eteğimin açılma gibi bir durumu da yoktu. Ayağa kalkıp üzerimi düzeltirken yerdeki küçük kanı görmemle ellerimi incelemeye başladım. Bir yerim kanamış olmalıydı. Dikkatli baktığımda başparmağımda küçük bir kesik vardı. Çantamdan bir mendil çıkarıp parmağıma sardım. Yürümeye devam edecekken aniden önüme birinin çıkmasıyla birkaç adım geriledim. Önümdeki esmer çocuk bana çok garip bakıyordu.


O bir adım attıkça ben geriye gidiyordum. Çocuğun arkasından biri çıkıp kolunu tutana kadar çocuk neredeyse bana doğru beş adım atmıştı. Arkadaşının aksine sarışın olan esmer çocuğu hızla geriye çekti.


''P..pardon.'' Kekeleyerek özür diledikten sonra arkadaşını kolundan çekerek yanımdan uzaklaştırdı. Öğrencilerin hala buraya baktığını anladığımda olduğum yerde durmaktan vazgeçip okulun içine doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.


Koridorda her yanından geçtiğim kişi derin bir nefes aldıktan sonra bana bakıyordu. Sapık olduklarını düşünürken kızlarında aynı şeyi yapması tezimi çürütmüştü.


İlk günden gözler üzerimdeydi ama ben hep geri planda kalmayı tercih ederdim. Buna mecbur bırakılmıştım. Merdivenleri hızla çıkıp okulun içine girdim. Müdür odasını ararken yanlışlıkla bir çocuğa çarptım. Gözleriyle benim kim olduğumu anlamaya çalışıyor gibiydi. O bana bakarken bende onu incelemeye başladım. Esmer bir teni koyu kahverengi saçları vardı. Gözleri koyu maviyi andırıyordu ama aralara siyahlar karışmış gibiydi.


''Pardon.'' Deyip yanından geçecekken kolumu tutup gitmemi engelledi.


''Sen o musun?'' Ne dediğini anlamamıştım.


''Kim miyim?'' Kolumu çekmeye çalıştım ama bırakmamıştı.


''Kim olduğunu biliyorum. Kork benden ezik. Buradan kaçacaksın.'' Dediklerinden bir kelime bile anlamamıştım.


''Ne dediğini gerçekten anlamıyorum. Saçmalaman bittiyse gitmek istiyorum. Ayrıca bana ezik deme. Şimdi bırak kolumu.


Kolumu hızla ondan kurtarıp müdürün odasını aramaya başladım. Bugün ne kadar iğrenç başlamıştı. Yanımdan geçen bir kızın kolundan tutup durdurdum. Müdür odasını sorduğumda önce şaşırıp donsa da hemen sağında olduğunu söyleyince bir kez daha kör olduğumu anlamış oldum. Müdürün kapısını çalıp içeriye girdim. Benim geleceğini bildiğini ve bir şey olursa ona söylemem gerektiğinin hatırlattı. Teşekkür edip odadan çıktım. Müdür sınıfımı bulmam için yardım edebileceğini söyledi ama kabul etmemiştim.


Sonunda sınıfımı bulduğumda kapı kolunu kavrayıp kapıyı açtım. Sınıfa girip arkalardan boş görünen bir sıraya oturdum. Sınıftakiler aralarında fısıldamaya başladıklarında kulaklığımı çıkarıp telefonumdan şarkı açtım. Son sesi ayarladıktan sonra gözlerimi sınıfta gezdirmeye başladım. Sıraların çoğu çift kişilikti. Oturduğum sıra da onlardan biriydi ama yanımın boş olması işin iyi kısmıydı.


Sınıfa giren öğretmenle kimse ayağa kalkmaya bile zahmet etmemişti. Onları umursamadan ayağa kalkıp öğretmen oturduğunda yerime oturdum. Kulaklığımı çıkarıp telefonumla beraber cebime kaldırdım. Şimdiden öğretmenin dikkatini çekmiş olmalıydım.


Eliyle beni işaret edince tekrar ayağa kalktım. ''Sen yeni öğrenci olmalısın.''


''Evet'' Gülümseyerek ''Kendini bizlere tanıt bakalım.'' Dedi.


''Ben Angel Morgan. Tek çocuğum. Burs kazandığım için buradayım.'' Öndeki birkaç kızın kahkaha atmasıyla sözüm yarıda kesilmişti. Diğerleri de gülmemek için kendilerini zor tutuyor gibiydi. Hatta öğretmen bile gülmemeye çalışıyordu.


''Devam et.''


''Annem avukat, Babam polis. Aynı zamanda onun işi dolayısıyla buradayız. Bu kadar.'' Yerime oturup sol elimi yumruk yaptım ve çenemin altına yerleştirdim. Sinirlenmiştim.


''Hoş geldin diyelim o zaman. Ben Zack Black. Üç yıldır bu okuldayım. Fizik dersine giriyorum. Geç gelmiş olsan da telafi edemeyeceğin konu olduğunu düşmüyorum. Konular da pek ilerlemedik. ''


Mr. Black dersi anlatmaya başladığında bana bakan bir iki gözü umursamadan dikkatimi derse vermeye başladım. Bu adamı hiç sevmemiştim. Zaten genel olarak fizik dersini sevmezdim.


İlk ders bittikten sonra üzerine beş ders daha işlemiştik. Matematik, Edebiyat ve Biyoloji öğretmenleriyle de tanışma fırsatım olmuştu. Aralarında en sıcakkanlı olan sanırım Biyoloji öğretmeni Bayan Cupple'dı.


Son dersi atlattıktan sonra çantamı toparlayıp sınıftan çıktım. Az önce babamdan beni almaya geleceğine dair mesaj almıştım. Bahçeye çıktığımda okul yavaş yavaş boşalıyordu. Bana en yakın boş banka oturup babamı beklemeye karar verdim.


Neredeyse çıkış saatini yarım saat geçmiş olmasına rağmen babam gelmemişti. Yanımda hissettiğimi bedenle başımı oraya çevirdim. Sabah ki saçmalayan çocuk gelip yanıma oturmuştu.


''Ne istiyorsun?''


''Nick''


''Pardon?'' İsmini söylediğini anlamıştım sadece neden bir anda böyle bir şey yaptığını anlamış değildim.


Dudağının sağ tarafıyla hafifçe gülümseyip ayağa kalktı. ''Tanıştığımıza memnun olmayacaksın Angel.'' İsmimi bilmesine mi şaşırmalıyım yoksa bu saatte okulda kimse kalmamışken olmasına mı bilemiyordum. Aklımdaki düşünceleri korna sesi bozdu. Babam olduğunu anladığımda kalkıp okulun dış kapısına doğru başladım.


1 Hafta Sonra


Şu adının Nick olduğunu öğrendiğim sersem çocuk bana kafayı takmış durumdaydı. O günden sonra iyice zıvanadan çıkmıştı. Aslında bir yanım onun iyi olduğunu söylüyordu ama yaptıkları ve hissettiklerim tamamen birbirine zıt şeylerdi.


Okulun kapısından girdim ve sınıfıma çıktım. Bir haftadır okula kendim gidip geliyordum. Ev ve okul arasındaki mesafe uzak değildi. Bugün nedense okuldaki herkes durgundu. Bir gariplik vardı.


Sırama çantamı koyup lavaboya gittim. Kızlar beni görünce kendi aralarında fısıldaşmaya ve gülmeye başladılar. Ne olduğunu anlamasam da bir haftadır onları hiç takmıyordum. Kendi aralarında gülüp eğlenirken ben oralı bile değildim. Ellerimi ve yüzümü yıkayıp lavabodan çıkınca iki erkek önümü kesti.


''Bugün boşsan bize de gelirsin herhalde.''dedi esmer sarı dişleri olan çocuk.


''Ne istiyorsunuz?''


''Nick geçen gün çok eğlendiğini söylemişti bizde eğlenmek istiyoruz.''


Ne söylediklerini anlamamla gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Hiç bu kadar aşağılanmamıştım. Sinirden gözlerimdeki yaşlar akmak için direniyordu bense onları engellemek için.


''Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?''


Bu sefer yanındaki çocuk konuşmaya başladı. ''Hadi ama ne kadarsa veririz.'' Sinirlerim en üst seviyedeysen nasıl olduğunu bilmediğim bir sinir dalgasıyla ikisinin de gözüne birer yumruk indirdim. Normalde şiddet karşıtı biri olmama rağmen çok zorlandığımda yapacağım başka bir şey kalmıyordu.


İkisini orada bırakıp hızla kantine giden merdivenlerden indim. Bunun hesabını soracaktım. Nick denen çocuk genellikle kantinde takıldığı için ilk aklıma gelen yer orası olmuştu.


Oturdukları masaya yaklaşıp yüzüne sert bir tokat atacakken elimi ani bir hareketle yakaladı. Çok çabuktu. Sinirden gözlerim dönmüştü. Ne yapacağımı bilemez halde saldıracak bir şeyler arıyordum.


''Ne istiyorsun benden ne yaptım sana ben?''


''Ne oldu bebeğim neden sinirlisin sen?''


''Bebeğim mi? Hala bebeğim diyor ya! Neler dedin sen ne söyledin herkese?'' Sesimi yükseltmiştim.


''Yapma ama belki geçen geceyi ağzımdan kaçırmış olabilirim.'' Benim aksime sakin konuşuyordu.


''Ne gecesi lan ne gecesi! Yok öyle bir şey. İtiraf et yalan söyledim de. Pis sapık. Yalancı. Nasıl insansın sen?'' Yüzüne tiksinerek bakarken bir yandan da tuttuğu bileğimi elinden kurtarmaya çalışıyordum.


Elimi ani bir hareketle bırakıp gözlerini gözlerime dikti. ''İnsan olduğumu nereden biliyorsun?''


Benimle dalga geçmesi daha çok sinirlenmeme neden oluyordu. Bir şey yapmamış gibi hem karşımda gülüp hem de dalga geçmesi sınırlarımı gerçekten zorluyordu.


Sesleri duymuş olmalı ki Mr. Black hemen yanımıza gelmişti. Ellerini aramıza koyarak ikimizi uzaklaştırdıktan sonra parmağını bize sallayarak ''İkinizde okul çıkışı bir saat ceza sınıfına gidiyorsunuz. Okulda kavga istemiyoruz.''


İkimizi aynı yere hatta kapalı bir alana koyarak savaş mı çıkarmak istiyordu bu adam? O kadar konuşmama rağmen itiraz kabul etmeyip arkasını dönüp gitmişti. Okul çıkışı ikimiz ceza sınıfına gidiyorduk anlaşılan.

Fortsett å les

You'll Also Like

2.2M 216K 31
"Hoşuma gidiyorsun ama seni öldürürüm."
MODEL-2 Av reredrumm

Mysterium / Thriller

10.4K 1.3K 20
Bazen bir bütünü görebilmek için onu parçalara ayırmak gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne yaklaştıkça gerç...
854K 35.6K 33
Maral orman yolunda kaza yapar, ve gözleriyle görmese inanamayacağı şeyler yaşar. Artık doğaüstü bir varlığın tutsağıdır... Bu varlık onu zorla tutup...
9.6K 1.8K 22
...ᘛ... Yeryüzüne ilk ateş düşmüştü ve insanlığa ateşi veren kişi zincire vurulup kargalara yem edilmişti. Böylece savaş başlamıştı. ** Ela gözlerin...