KEYİFLİ OKUMALAR.
••
Nefsine hâkim olamayan, hiçbir şeye hakim olamaz.
-Emile Zola
••
Günüm zehir zemberek geçiyor. Yalçınbana her zamankinden daha fazla iş yaptırıyor. Mail kutuma birkaç mesaj gelmişti. Ama bakamıyordum. Yarın Muğla'ya gideceği için tüm işleri bu günden yapıyordu. Elbette ki olan bana oluyordu. Sabahtan beri girdiğimiz tüm toplantıları neredeyse baştan sona kaleme aldım. Daha sonra da anlattım. Mesaimin bitmesine yarım saat kala daha normaldi Yalçın.
"Işık Hanım işiniz bittiyse çıkabilirsiniz."
Vay canına. Bu gün ilk kez eskisi gibiydi.
"İyi günler Yalçın Bey."
Gülümseyerek odasına döndü. Dağınık olan kağıtları topladım. Ajandamı kasaya koydum. Çantamı koluma taktığımda açmaya fırsat bulamadığım mailler geldi aklıma. Daha sonra boş verdim.
Bugün bir değişilik yapıp kocamı lobide beklemek yerine yanına gidebilirdim. Asansöre ilerleyip son katın düğmesine bastım. Asansör yukarı çıkarken ben üzerime çeki düzen veriyordum. Kapı açılınca bu katın ne kadar sakin olduğunu fark ettim. Bizim kat böyle değildi. Hep bir koşuşturma vardı. Gece'nin asistanı hâlâ yerindeydi. Beni görünce eli telefona gitti. Başım ile onu engelledim. Peki anlamında kafasını salladım. Kapısının önüne geldiğimde iç güdüsel olarak elim kapıya vurmak için yumruk oldu. Daha sonra kendi kendime gülüp kapıyı çalmadan açtım. İşlere öyle çok dalmıştı ki başını kaldırıp bakmıyordu bile. Nihayet beni fark ettiğinde siyah çerçeveli gözlüklerini çıkarıp yerinden kalkmıştı. Elimdeki çantayı ortadaki masaya bırakıp yanına gittim.
"Sürpriiizz."
"Ne güzel bir sürpriz bu," deyip beni kollarının arasına aldı. Ve gevşedim. Sabahtan beri ilk kez bedenim rahatladı. Demek ki ihtiyacım olan tek şey oymuş.
"İşin erken mi bitti?" Benden ayrıldığında sorduğu ilk şey bu oldu.
"Evet. Yalçın da çıkmama müsade edince yanına geldim."
Gülümsedi ve yanağımdan bir makas aldı.
"Bekle bakalım. Ufak bir işim var hallettikten sonra akşam yemeğine çıkarız."
"Tamam," deyip karşısındaki koltuğa oturdum. O da tekrardan koltuğuna oturdu. Gözlüğünü takıp işlere odaklandı. İş adamı havasındayken çok çekiciydi. Şu an tam yemelikti. Bacaklarımı istemsizce birbirine bastırdım. Gözlüğünün altından bana baktığını hissettim. Utançla kafamı eğdim.
Utanacak ne var? Kocan o senin.
Sürekli bunu bana hatırlatan bir iç sesim vardı. Sanki ben bilmiyordum Gece'nin benim kocam olduğunu. Ama istemsizce utangaçlık oluyordu. O tekrar işine döndüğünde ben de başımı kaldırıp izlemeye başladım. Elinin altındaki kağıtlarda her ne yazıyorsa çabucak bir şeyler karalıyordu üzerine. Diğer kağıda ise düzenli bir şekilde yazıyordu.
"Yardım etmemi ister misin?" diye sorduğumda çabucak başını kaldırıp reddetti. İşinde çok titizdi. Israr etmedim. Hem izlemek daha cazip geliyordu. Hızla çalışan sol elini dikkatle izliyordum. Yukarı çıktıkça sallanan pazılarını gördüm. Gece solaktı. Daha yeni fark ediyordum bunu. Nikahta imza atarken bile fark etmemiştim. Oysa böyle şeylere takıntılı bir insanımdır.
"Bitti," deyip hızla kalktı deri koltuktan. Gömleğinin ilk iki düğmesini açmıştı. Kıravatını toplantıdan toplantıya taktığını düşünüyordum. Şu an yoktu. Askılıktan ceketini aldı. Üzerine geçirdiğinde ne kadar yakışıklı olduğunu bir kez daha fark ettim. Elini uzatıp bekledi. Çakıldığım koltuktan kalkıp elini tuttum. Elimin ne kadar terli olduğunu fark edince geri çektim. Sanki ben kalem sallamıştım. Yaptığımı fark edince bu defa göz devirerek elimi tuttu.
"Hâlâ böyle ufacık şeylerden neden utanıyorsun karıcım."
Karıcım...
Eriyip zemine karışacaktım.
"Utanmıyorum ki."
Gözlerime bakıp muzip bir şekilde sırıttı.
"Peki öyle olsun."
Asistanların olduğu masanın önünden geçerken durakladı.
"Mesai bitmiştir arkadaşlar. İyi akşamlar."
Sesi çok resmiydi. Hiçbir duygu barındırmıyordu. Aslında olması gerektiği gibi. İnsanlar ile arasında kalın bir duvar vardı. Aşılması zordu. Ben bile yeni yeni aşıyordum. Asansörün çağırma düğmesine kabaca bastı. Bir an neye sinirlendiğini düşündüm. Ama o hep böyleydi. Asansör gelir gelmez koşuşturmalar başladı. Adımımı içeri atacaktım ki yaşlı bir adam çoktan yolumu kesmişti. Gece bir şey söylemedi. Adama müsade ettim. Ve bunun ardı arkası kesilmedi. Tüm herkes asansöre doluştuğunda biz Gece ile yeni binmiştik. En arka köşeye kimse ilerlememişti. Mecburen oraya geçtik. Asansör yavaşça hareket etmeye başladı. Gece ile gözgöze geldik. Eteğimi tuttuğumu fark ettim. Bu da neydi böyle? Arzudan kıvranmam için ortada hiçbir neden yoktu. Üstelik Gece beni etkilemeye çalışmadı bile.
"Aynı duyguları yaşadığımıza sevindim." Fısıltısı beni uyardı. Kahretsin! Bu hiç normal değildi. Ona gözlerimi kısıp baktım ve gözleri önüne kayarken onu takip ettim. Lanet olsun! Görülen o ki onun durumu daha kötüydü. Kendini ele vermeme konusunda başarılı olsa da bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu. Her şey gözler önündeydi. İçimdeki o çoğu zaman uyduğum şeytana bir kez daha uydum. Elimi kabarıklığın üzerine koyup hissetim. Gece inanamayarak bana baktı. Kalçası istemsizce öne itildi. Avucumun içindeki şişliğe ittim elimi. Dudağının kenarını çok sert bir şekilde ısırdı. Sol gözü seğirdi. Elimi hareket ettirdiğimde bacağı titredi ve benimkine sürtündü.
"Kahretsin! Kes şunu! Yoksa donuma getireceksin beni."
Söylediği karşısında kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım ve tırnaklarımı kumaşa sürtüp elimi çektim. Dudaklarını oynatıp şeytan diye fısıldadı. Asansörün durduğunu herkesin indiğini görünce anladık. Elimi sıkıca tutup asansörden çıkardı bizi. Etrafa baktığımda herkesin mesaisinin gittiğini fark ettim. Kadınlar, adamlar hepsi elinde çantaları ile çıkış kapısına ilerliyordu. İlk geçme kavgası çıkacağı belliydi. Bizim için kolay olmuştu. Sadece yöneticilerin kullandığı kapıdan çıkarken Yalçın'ı fark ettim. Gece görmesin diye hareketlerimi hızlandırdım. Elinden tutup çekiştiriyordum.
"Güzelim sak-"
"İyi akşamlar."
Al işte! Avucumun içindeki eli gerildi. Kanın çekildiğini hissediyordum.
"İyi akşamlar Yalçın Bey," diye cevapladım onu. Gece istifini bozmadı. Yalnızca ters bir bakış attı. Adımlarımı hızlandırıp iki erkeği birbirinden uzaklaştırdım. Otoparka neredeyse koşarak gelmiştik. Uzaktan kumandası ile arabanın kapılarını açtı. Fazla büyük arabaya neredeyse tırmanarak çıkıyordum. O da arabaya bindiğinde Yalçın daha yeni giriyordu otoparka. Gece ne zaman onu görse şalterleri atıyordu. O iki adamın bir araya gelmemesi gerekiyordu.
"Hayatımda bu kadar itici bulduğum biri yok."
Fısıltısı bana da ulaştı. Belki haklı olabilirdi. Dışarıdan bakınca pek de sevimli değildi. Gerçi Gece de değildi. Ah her neyse...
"Boşversene. Bize zararı olmadıktan sonra istediği kadar itici olsun."
Arabayı çalıştırırken gözü bana kaydı. Haklısın der gibi başını salladı ve araba ileri atıldı.
••
Burası çoğunlukla geldiğimiz mekandı. Gösterişli olabilirdi ama samimi bir havası vardı. Her şey mütevaziydi. Biz cam kenarındaki yerimize geçerken garson çoktan tepemize dikilmişti. Gece ona şefin spesiyallerinden getirmesini söyledi. Garson hızla uzaklaştı ve geriye sadece havada asılı kalan bakışlarımız kaldı.
"Annenler ne zaman gelecek?"
Sessizliği bozan taraf oydu.
"Bu hafta sonu."
"Bak annen pek sıcak bakmıyor ama o evi onlara alacağım." Sesi kesin ve netti. Karşı çıkmayacaktım. Çünkü bunu istiyordum.
"Ne kadar güzel bir kalbin olduğunun farkında mısın?"
Gözlerini bana dikti. Ne zaman bu konu açılsa bunu yapıyordu. İyi kalpliydi. Benim gözümde öyleydi en azından. Diğer insanlar ne düşünürse düşünsün.
"Şunu demeyi kes artık."
Omuz silkip etrafa bakındım. Burada hiç tanıdık göremezdik. Bilinmeyen saklı bir cennet gibiydi.
"Annenler gidince yapayalnız kalacağız."
Buruk gibiydi sesi.
"Sabahtan akşama kadar işte olacağız zaten." Bana ters bir bakış attı.
"Artık bebek sahibi olmalı mıyız sence?"
Tükürüğüm boğazıma kaçtı. Neredeyse boğulacaktım. Bunu böyle bir ortamda mı söylüyordu? Ah...
"Ne dediğini biliyor musun sen?"
"Evet. Gayet açık. Geç bile kaldık."
En son bu konu açıldığında kavga etmiştik ve evden gitmişti. Şimdi sakin olup güzel bir cevap vermeliydim.
"Haklı olabilirsin."
"Çalışmalara başlasak diyorum."
İstemsizce dudaklarımda bir tebessüm oluşuverdi. Çalışmalar çoktan başlamıştı ama tek sıkıntı benim aldığım doğum kontrol haplarıyla. Hapları kesersem hamile kalmam olasıydı. Bunu istiyor muydum? Elbette ki istiyordum. Sorusuna açık açık cevap vermek yerine başımı eğip güldüm. Masanın üstündeki elime elini bastırdı.
"Çocuğumuza çok iyi bir baba olacağım."
Şimdiden böyle şeyler söylemesi için çok erkendi. Ortada fol yoktu yumurta yoktu.
"Bundan hiç şüphem yok."
Sözüm biter bitmez yaralı bir ceylan gibi baktı gözlerime. O günkü sözlerimi düşündüğünü anlamak zor değildi. Ah benim birtanem...
"Tek istediğim bana güvenmen."
"Ben sana en başından beri güveniyorum."
Sağ dudağının üst köşesi yukarı kıvrıldı. Garson tam o ara siparişlerimizi getirmiş. Teşekkür edip kibarca başımızdan savdık onu.
"Bu saç modeli çok yakıştı sana."
İltifatı karşısında yanaklarım kızardı. Ergen gibiydim.
"Ah, teşekkürler."
Derin derin gözlerime baktı. Sanki gözlerimin mavisinde bir şey arar gibi.
"Seni seviyorum."
Son zamanlarda dilinden düşünemiyordu bu cümleyi. Eskiyecek diye ödüm kopuyor.
••
Eve geldiğimizde saat onu buluyordu. İkimizde yorgun olduğumuz için direk yatak odasına koşmuştuk. Ben kısa bir duş alırken kocam da günün analizi yapıyordu. Ben çıktıktan sonra o da banyoya girdi. Bu defa ben yarın giyeceğim kıyafetleri hazırladım. Bugün gerçekten yorucu bir gündü. Acaba kocamın yanında çalışsam bu kadar yorulur muyum diye merak ettim. Elbette yorulmazdım. Sol göğüs ucumdaki sızıntıyı umursamadan iç çamaşırımı giydim. Birkaç gündür yanıyordu. Bir doktora görünebilirdim.
"Ne düşünüyorsun öyle?"
O da soru muydu? Sanki bilmiyor.
"Göğsüm acıyor birkaç gündür."
"Ne olabilir ki?"
Sesi panikliydi.
"Bilmem. Doktora gideceğim."
"Yarın hastaneye git. İşini sıkıntı etme."
Islak saçlarından damlalar süzülüyordu.
"Yalç-" Sözümü kesti.
"Onu dert etme sen."
Başımı sallayıp onayladım. Elimden tutup yatağa çekti beni.
"Başlasak mı?"
"Yorgunum sevgilim," deyip dudak büktüm.
"Ah, çok nazlısınız efendim," deyip kulağımın arkasına öpücük bıraktı. Daha sonra başımı göğsüne yaslayıp rahatça uyumamı sağladı.
"İyi geceler meleğim..."
DÜZENLENDİ ✔️
BÖLÜM SONU
Herkes bu bölümde en beğendiği veya etkilendiği sahneyi buraya yazabilir mi?