AŞKIN ÖRTÜSÜ

By gasem2515

162K 10.9K 3.4K

‹ TAMAMLANDI › "Gönlümü bıraksam denize ; taşar mıydı hasret acısından yoksa çeker miydi sularını utancında... More

TANITIM
-1- AŞK
-2- AŞKLA GELEN
- 3 - ARAYIŞ
- 4 - MUCİZE
Darbe girişimine karşı Halkın Darbesi
- 5 - YENİDEN AŞK
- 6 - İLK ADIM
- 7- ÖLÜMDEN BAŞKASI YALAN
- 8 - SUSARAK ÖZLÜYORUM
- 9 - RÜVEYDA
- 10 - EN KÖTÜ DOĞUM GÜNÜ
- 11 - SAKLI GERÇEK
- 12 - YIKILIŞ
- 13 - HİSSİZ BİR ACI
- 14 - KARAR
- 15 - KERİM
- 16 - BİR PARÇA HUZUR
- 17 - MEDRESE
- 18 - BEKLENMEYEN
- 19 - MAVİ
- 20 - VASİYET MEKTUBU
- 21 - ANNE
- 22 - PATRON
- 23 - EN GÜZEL DERT
- 24 - YENİ ORTAK
- 25 - KARMAŞIKLIK
- 26 - KIZ KARDEŞ
- 27 - EVLENMEK?
- 28 - KÖY
- 29 - İTİRAF
- 30 - NİŞAN
- 31 - DÜĞÜN GÖSTERİSİ
- 32 - KARŞILAŞMA
- 33 - DEPO
- 34 - BABA KAZIĞI
- 35 - LÜTFEN UYAN
- 36 - ÖMER BEY
- 37 - EVLENME TEKLİFİ
- 38 - BEKLENEN NİKAH
- 39 - İMKANSIZ
- 40 - İMTİHAN
- 41 - ÇARESIZLIK
- 42 - PAMUK ŞEKERİ
- 43 - VUSLAT
YENİ HİKAYEDEN BİR KISIM
- 44. - PİŞMANLIK?
45. GÜVEN
46. MÜJDE
47. BÜYÜK ŞOK
- 48 - MAPUSHANE / Kısım 1
- 48 - MAPUSHANE / 2.KISIM
- 49 - BİR AİLENİN DRAMI
- FİNAL BİLGİLENDİRMESİ -
- 51 - KAVUŞMA
52. MUTLULUK
53. FİNAL
Özel bölüm
DİKKAT!
Özel bölüm 2
SÜRPRİZ!!!

- 50 - BEKLEYİŞ

1.2K 133 52
By gasem2515

   Bölüm şarkısı : Ölürüm hasretinle..

htckbr800 🌸
law250 🌸
Derinnazber 🌸
safirkelebek 🌸

Rüveyda'dan :

    Gün güneşe doymazdı elbet. Tıpkı gecenin yıldızlara doyamadığı gibi. Hasretle çekerken geceler ve gündüzler birbirini ,günleri saymak bir bulmaca gibi. Neden geçmiyor zaman? Neden biten her gün aynı? Neden her gece sessiz ve soğuk? Ve neden uyanmıyor bebeğimin babası?

     Aylardır ezberlediğim yolu içimden duaları tekrarlaya tekrarlaya kat ettikten sonra yine aynı hastane odasının kapısında nefesimi tuttum kapının kulpuyla beraber. Gözümden akmak için çabalayan yaşı artık gerisin geriye itmeyi öğrenmiştim geçen zaman zarfında. İçime hapsettiğim gözyaşlarımın umudumu sulaması duası ile bekliyordum. Umudum büyüyecek ve Kerim iyileşecekti. Mutlu günlerin gelmesi hayaliyle yüzüme bir gülümseme yerleştirerek açtım kapıyı. Odaya girer girmez burnuma dolan kokuyla cız etti içim yine. Yine savaşmaya başladı gözümdeki yaşlar göz kapaklarımla. Gözlerimi yummama rağmen kaçmıştı aradan birkaç damla. Kapıyı kapatıp gözlerimi açtım tekrar. Bu koku benim hasretimdi. Ağlamak yerine doyasıya çekmeliydim bu kokuyu içime.

     Yatağında uzanan Kerim'e bakmaksızın pencerelerin yanına ulaştım. Perdeleri çekerek içeri gün ışığının girmesine izin verdim. İki pencereden birini de açıp oksijenelere izin verdim.

- Günaydın deniz gözlü. Biz geldik. Bebeğimiz bu sabah yine seni çok sevdiğini fısıldadı bana.

     Pencerenin yanında oyalanmayı bırakıp yatağın baş ucuna ilerledim korkak adımlarla.

- Bir de seni çok özlediğini... Çok özledik seni.

      Sesim titrerken zor da olsa yutkundum. Yatağın başucunda duran koltuğa oturup ezberlediğim yüzü incelemeye başladım yine.

- Dün eve dönmeden önce doktorumuzla konuştum. Sana yeni haberlerim var. Bebeğimiz 3 buçuk aylık olmuş ve... Ve bir oğlumuz olacakmış. Senin gibi bir bebeğim olacak benim. Umarım gözleri seninkiler gibi olur. Seninkiler gibi huzur sunar...

     Ellerini ellerimin arasına alıp öpmeye başladım. Sonra yüzünü gözünü öpmeye başladım her gün yaptığım gibi. Doktor uyandığında bana haber vereceğini, her gün hastaneye gelmeme gerek olmadığını söylüyordu. Ben her gün gelip onu öpmeden, kokusunu içime çekmeden nasıl ayakta durabilirdim ki?

- Dün Esra bebeğimizin ilk hediyesini aldı biliyor musun? Küçücük bir ayakkabı almış ona, mavi. Görsen, çok küçükler. Çok sabırsız bir arkadaşım var, hemen dünyaya gelse de o minik ayaklarını öpebilsem diyor. Ama Sultan Abla'nın yanında çok konuşamıyoruz bu konuları. Üzülmesinden korkuyoruz. Çünkü onların... Yani Bilal Abi'yle Sultan Abla'nın hiç çocuğu olmayacakmış. Doktor öyle söylemiş. Çok üzüldüm Kerim. Bir kadın için bu çok zor bir durum. Eminim bir erkek için de öyledir.

     Ellerini bırakıp kolumdaki saate baktım. Artık gitmem gerekiyordu. Evi geçindiren kimse olmadığı için iki haftadır resmi bir kreşte hocalık yapmaya başlamıştım. Sultan Abla sağolsun ayarlamıştı bana bu işi.

- Gün gece bir rüya gördüm. Önce gerçek sandım. Su içmek için uyanmıştım. Mutfakta biri vardı. Biraz daha yaklaşınca kokusundan sen olduğunu anladım. Işığı açacaktım. ' Açma ' dedin bana. Ben de gelip yanında durdum. Sonra sarıldım sana. Sımsıkı sarıldım. O kadar...

       Ağlamaya başladığımın farkında değildim. Ta ki hıçkırıklarımın arasından kelimeleri seçerken zorlanana kadar...

- O kadar gerçekti ki Kerim... Ben,  ben gerçekten geldin sandım. Çok... Çok güzeldi. Sımsıkı sarmıştın bana kollarını. Saçlarımı okşadın...'Üzülme, geçecek ' dedin. Üzülmedim, inandım ben geçeceğine. Sabaha kadar bunun heyecanıyla uyumadım. Hâlâ da inanmaya devam ediyorum sana. Geçecek hepsi değil mi? Uyanacaksın, toprak gözlü diyeceksin bana. Bakışlarımı... Bakışlarımı kaçırdığımda yine gülümseyerek azarlayacaksın beni. Sana söz, artık kaçırmayacağım bakışlarımı. Yeter ki... Yeter ki sen uyan deniz gözlü.

      Ağlamam şiddetlenirken elimle ağzımı kapatıp kendimi durdurmaya çalıştım. Onun yanında ağlamamalıydım. Onun iyi hissetmesi gerekiyordu uyanmak için. Bunu kendime sürekli hatırlatmam gerekiyordu. Yine öyle yapıp gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. Derin derin nefes alıp tekrar tuttum ellerini.

- Artık gitmem gerekiyor. Ders saatine az kaldı. Benim küçükleri biliyorsun, biraz geç kalsam şımarıklığa vuruyorlar. Anlatmıştım sana.

      Avuç içlerini öperek ayağa kalktım. Ellerimi yüzünde gezdirirken sakallarına karıştırmaya başladım.

- Uzamışlar. Ama üzülme, sakal bırakmak sünnettir. Hem sana da çok yakışmış. Sanırım hemşireleri odaya almasam iyi olacak.

       Göz kapaklarının örttüğü gözlerini öperek geri çekildim.

- Ha bu arada... Gitmeden Erdem'in yanına da uğrayacağım şimdi, merak etme. Umarım o da en kısa zamanda iyileşir. Kardeşin, yanından hiç ayrılmıyor. Aslında aynı odaya alacaktık sizi ama hastalığı ilerlerse sana zarar vermekten korkuyor. O yüzden yanındaki odada kalıyor.

     Ellerini tekrardan sıkıp bıraktım. Ayrılık vakti gelmişti bugün de...

- Görüşürüz deniz gözlü. Yarın tekrar geleceğiz seni ziyarete. Oğlumuza da iyi bakıyorum merak etme.

      Ağır adımlarla çıktım odadan. Kapıyı kapatıp yanındaki odanın kapısına yöneldim. İçeri girip kapıyı açık bıraktım. Erdem, yatağında oturmuş bir şeyler yazıyordu. Günden güne eriyordu. Onun bu hali ayrıca yakıyordu canımı. Kerim görse eminim çok fazla üzülürdü.

- Günaydın Erdem.

- Ooo... Günaydın Rüveyda. Hoş geldin.
 
       Elindeki defteri ve kalemi yanındaki sehpaya bıraktı. Oturmayacağımı bildiği için artık teklif etmiyordu. Bir ay olmuştu hastaneye yatalı. Burada tedavi görmesi onun için daha iyi olacakmış.
- Bugün nasılsın? Daha iyi misin?

- İyiyim elhamdülillah. Yeğenim...

        Cümlesinin devamını getiremeden öksürük krizi tutmuştu yine. Masada duran bardağa su doldurup uzattım ama istemedi.

- İyi misin?

- İyiyim iyiyim. Endişelenme. Yeğenim nasıl?

- İyi çok şükür. Yeğenin, amcası gibi iyi yürekli, kızları üzmeyin biri olacak inşallah. Ama çapkın olmamasını umuyorum.

      Gülerek söylediğim şeye Erdem önce şaşırıp sonra gülmüştü. Aylardır belki de ilk kez gülüyordu.

- Erkek mi olacak yeğenim. Heyt be... Amcası ona çok ders verecek, sen merak etme.

     Gülümseyip elimdeki bardağı tekrar masaya bıraktım.

- Ben gideyim artık. Allah'a emanet ol.

- Tamam yenge. Sen de dikkat et kendine ve yeğenime.

- Tamam, inşallah.

      Açık olan kapıdan çıkıp kapıyı kapattım. Belki de uygun değildi gelip onunla konuşmam ama Kerim olmadığı için arada bir yanına uğrayıp ilgilenme gereği duyuyordum. Onun da durumu günden güne kötüye gidiyordu. O bunu her ne kadar söylemese de doktorunun umutsuz bakışlarından anlıyorduk.

       Hastaneden çıkınca park ettiğim Kerim'in arabasının yanına ilerledim. Kendi kendime süre süre artık takılmadan sürebiliyordum. Arabaya biner binmez telefonum çaldı. Ekranda ' Merve ' yazısını görünce arabayı çalıştırırken cevapladım telefonu.

- Söyle Merveciğim.

- Yenge , size geleceğim evde misin?

- Hastaneden çıktım da kreşe gitmem lazım şimdi canım. Hayırdır, bir sorun yok inşallah?

- Yok yok, öylesine. Yani canım sıkılmıştı da... Abimin yanından mı dönüyorsun?

- Evet.

- Bir gelişme var mı?

- Konuşmadım bugün doktoruyla. Ama gelişme var, ben eminim. Hissediyorum yani. Abin bizi bırakmaz.

- Bırakmaz tabi. Ben de inanıyorum, iyi olacak abim. Uyanacak...

- İnşallah, inşallah canım. Dua edelim.

      Karşı taraftan bir iç çekiş sesi geldiğinde nihayet arabayı park ettiğim yerden çıkarabilmiştim.

- Benim şimdi kapatmam lazım. Trafiğe çıkacağım canım.

- Tamam yengecim. Görüşürüz.

- Görüşürüz.

       Telefonu kapatıp tüm dikkatimi yola verdim. İstanbul trafiği gerçekten çok yoğundu. Derse geç kalmam garantiydi bu gidişle.

*******************

- Günaydın çocuklar.

- Gün çoktan aydı öğretmenim.

      Yine anlaşıp hep bir ağızdan kafa tutuyorlardı bana.

- O zaman hayırlı sabahlar diyelim.

       Buna verecek cevap bulamamış olacaklar ki susup hepsi birbirine bakmaya başladı.

- Hadi oturun bakalım yerlerinize.

- Tamam öğretmenim.

- Evet... Bugün sizinle biraz sohbet edelim bakalım. Sonra etkinliklere geçeriz.

- Sohbet nedir öğretmenim?

      Soruyu soran ön sıralardan birinde oturan Gamzeydi. Gamze, esmer ve çok sıcak kanlı bir çocuktu. Annesine benziyordu.

- Sohbet, iki ya da daha fazla insanın birbirleriyle konuşmasıdır Gamzeciğim. Mesela biz şu an seninle sohbet ediyoruz. Birazdan bu sohbete arkadaşların da dahil olacak.

- O zaman sohbet etmek çok güzel öğretmenim. Ben sohbet etmeyi çok severim.

     Orta sıralardan lafa atlayan Meral'e bakarak gülümsedim. Sonra tekrar Gamze'ye döndüm.

- Bak gördün mü? Sohbetimiz Meral de dâhil oldu.

      Elini çenesine, işaret parmağını da yanağına yerleştirip biraz düşünür gibi yaptı.

- Anladım öğretmenim.

- Aferin sana. O zaman Esma'yla devam edelim. Söyle bakalım Esmacığım, sence kelebeklerin kanatları nasıl böyle harika desenlerle donatılmıştır?

- Ressamlar mi çiziyor acaba öğretmenim?

     Ağzımı açacakken arkadan lafa Dilruba atladı :

- Sanatçı diyeceksin akıllım. Ancak büyük sanatkarlar yapar öyle bir şeyi.
- Evet, Dilruba çok güzel bir noktaya değindi. Bunu ancak büyük bir sanatkar yapar. Peki en büyük sanatkar kimdir Beyza?

- En büyük sanatı yapan kişi, en büyük sanatkar olur öğretmenim.

- Çok doğru. Aferin benim kuzularıma. En büyük sanat da insandır kuzular. Öyleyse insanı yaratan da en büyük sanatkardır.

- İnsanı Allah yarattı öğretmenim.

- Evet, insanı Allah (c.c) yarattı Gamzeciğim. İnsanları da, hayvanları da,  bitkileri de,  dünyayı hepsini Allah yarattı.

- O zaman kelebeğin kanadındaki o desenleri de Allah mı yaptı öğretmenim?

- Aferin benim kızlarıma ya. Ne çabuk öğreniyorsunuz siz bugün.

     Kapının tıklanmasıyla masama oturup girecek olan kişiye baktım.

- Gel.

    İçeri giren küçük bir kız ve muhtemelen yanındaki de annesiydi. Bakışlarımı küçük kızda sabitledim. Çünkü Kerim'e çok benziyordu. Bizim kızımız olursa o da böyle mi olurdu acaba? Hafif sarı ve kıvırcık saçlar, mavi gözler... Gözlerim buğulanırken kendimi toplayıp kızın annesine döndüm.

- Buyrun.

- İyi dersler hocam. Biz kayıt için gelmiştik.

- Kızınızı mı kaydedeceksiniz?

- Evet, Yüsra'yı kaydedeceğim.

      Yüsra'ya dönerek elimi uzattım.

- Tanıştığıma memnun oldum Yüsra.

     Minicik elini uzatıp elimi sıktı fakat cevap vermedi. Bakışlarının yerde olmasından utangaçlığı anlaşılıyordu zaten.

- Kayıt işlemleriyle ben ilgilenmiyorum hanımefendi. Ben sadece ders veriyorum. Yan tarafa geçseniz ,orada ilgilenirler sizinle.

- Peki, teşekkürler hocam. Tekrar iyi dersler.

- Allah razı olsun.

      Kadın, kızının elinden tutup sınıfı terk ederken kıza bir kez daha baktım. Kızımız olsaydı muhtemelen böyle olurdu. Eğer Kerim'e benzeseydi... Peki bir kızımız olur muydu bizim? Oğlumuza ' abi ' diyecek bir kızımız olur muydu? Kerim uyanır mıydı? Allah'ım ne olur onu bize bağışla. İnsan gönülsüz yaşayamaz, gönlümü alma benden Allah'ım...

              - BÖLÜM SONU - 

Continue Reading

You'll Also Like

392K 25.3K 56
Asel; Aslııı Asel;Aslııı Asel;Aslı kız ne dedikodular öğrendim bilemezsin!. Asel; Ömer abiyle karısı boşanıyorlarmış, zaten karısınıda hiç sevmezdim...
484K 36K 35
Antep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hik...
625K 41.9K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
762K 46.3K 90
[11.09.2021 - 09.03.2022] Şüphe #zor 1.sırada (17.10.2021) #boşanma 1.sırada (28.10.2021) #yanlışanlama 1.sırada (03.11.2021) #spiritüel 1. sırada (...