GECENİN IŞIĞI

By buyazarneleryazar

15.3M 402K 134K

Genel Kurgu #1 Bir adam düşünün, hayatının tüm dönemlerini karanlık işlerle geçiren ve geçmişinin izlerini hâ... More

~TANITIM~
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
Sırma-Sarp
Karakterlere Sorular
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
Sırma ve Sarp
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM: GECE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜMDEN KESİT
72. BÖLÜM
SORU-CEVAP
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
Yeni Kitap
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. bölümden kesit
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. Bölümden kesit
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
101. BÖLÜM
102. BÖLÜM
103. BÖLÜM
104. BÖLÜM
105. BÖLÜM
106. BÖLÜM
107. BÖLÜM
108. BÖLÜM
109. BÖLÜM
ÖNEMLİ
110. BÖLÜM
111. BÖLÜM
112. BÖLÜM
113. BÖLÜM
114. BÖLÜM
115. BÖLÜM
116. BÖLÜM
117. BÖLÜM
118. BÖLÜM
119. BÖLÜM
120. BÖLÜM
121. BÖLÜM
8 MİLYONNN!
Kitap Tanıtma Fırsatı
122. BÖLÜM
123. BÖLÜM
124. BÖLÜM
FİNALE DOĞRU •PART-1•
FİNALE DOĞRU •PART-2•
FİNALE DOĞRU •PART-3•
BÜYÜK FİNALDEN UFAK BİR KESİT!!!
•BÜYÜK FİNAL•
•VEDA•
•GECE• Duyurusu

42. BÖLÜM

203K 2.9K 657
By buyazarneleryazar

Keyifli okumalar.

••

Acıda, her zaman tadılmayan muhteşem bir zevk vardır.
-W.Mason

••

Karanlık odadaki tek ışık açık camdan içeri yansıyan bir parça ay ışığıydı. Usulca gözlerimi yumdum. Sanki tüm dünyanın derdi omuzlarıma bütün acımazsızlıkları ile yüklenip, bomboş ıssız bir ormana bırakılmış gibiydim. Gezdiğim yerler tekin değildi. Bir şeylerden kaçmaya çalıştıkça, bir şeyleri düzene sokmaya çalıştıkça başarılı olamamak belki de en büyük pes etme sebebiydi. Geniş yatakta bir kez daha döndüm. Bu defa cam tarafına bakıyordum. Bir nebze olsa da uyku için gözlerimi yumdum. Bir türlü benliğimi hakimiyet altına alamıyordu uyku. Kaç saattir yataktaydım? Belki saat bile dolmamıştı. Öyle geliyordu. İlk kez yelkovan akrebi bu kadar yavaş takip ediyordu. Birkaç saat öncesi, karmaşık... Attığım çığlıkların acısını şimdi çekiyordum. Yutkunmak güç olmuştu. Göz pınarlarımda acıyı hissediyordum. Bedenim ise uyuşmuş gibiydi. Toparlanmalıydım. Bunu yapmamalıydım. Neden yapmıştım? Bu soruya verecek cevabım yoktu. O an öyle geçmişti içimden. Planlayarak yapmamıştım. Sadece korkuyordum. Gece'nin beni elde edip sıkılmasından, beni terk etmesinden.... Böyle bir şey olursa kendime gelemezdim. Tüm kavgalarımız, tartışmalarımız bir yana, ben onsuz olamazdım. Benden aldığı şeyden sonra ondan başkası olmazdı. Olamazdı. Bu değil miydi istediği? Her şeyim ile ona aittim. Beni bırakmazdı değil mi? Tam da bu anda kolunu belime doluyor oluşu... belime sarılan kolu beni göğsüne çekti. İtiraz etmedim. Benim evim oydu. Başımı çıplak göğsüne yasladım. Terliydi. Terli olmasına karşın muhteşem bir kokusu vardı. Beynime şuurunu kaybettirmeye ant içmiş kadar güzeldi. Kolunu belimdeki boşluğa sabitleyip bacağını bacaklarımın üstüne koyup beni hiç bırakmayacak gibi sarıldı. İhtiyacım olan buydu. Oydu...

••

Nihayet kısa olsa da bir uyku çekmiştim. Güneş doğmuş ve etrafa muhteşem bir ısı yaymıştı. Ekstra bir sıcak vardı. Vücudum Gece ile temas halindeydi ve bu kavrulmama yeterliydi. Kolları arasından usulca süzüldüm. Epeydir uyuyordu. Dün onda gördüğüm çaresizlik yüzünden kendime kızıyordum. Ne diye durduk yere olay çıkarmıştım. Kendini nasıl hissettiğini bilmesem de anladığım şeyler vardı. Beni kaybetmekten o da korkuyordu. Belki de benden fazla korkuyordu. Gönlünü almalıydım. Onun kalbine giden yol da nereden geçiyordu. Elbette midesinden değil. Çok kıymetli! erkekliğinden tabii ki. Belki de ilk kez kadınlığımı kullanıp onu tam anlamıyla mutlu edebilirdim.

Sırma'dan

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey bembeyaz bir odada oluşumdu. Etrafa şöyle bir bakındığımda nerede olduğumu anlamak pek de zor değildi. Sarp'ın evindeydim. Resmen bir katilin evindeydim. Korku iliklerime kazınmıştı. Gece abi ne diye onun yanında kalmamı istediyse artık. Yatakta doğrulup kendime gelmeye çalıştım. Oda boştu. Başımı sağa sola esnetip önü açılmış tişörtümü düzelttim. Yataktan kalktığım ilk beş saniyede gözlerim kararıp başım dönse de toparlandım ve kapıya yürüdüm. Kapının kulbunu aşağı indirdiğimde açılmayan kapıya uzaylı görmüş gibi baktım. Kapı mı kilitliydi? Peki ya neden? Kapıya güçsüz birer yumruk attım.

"Hey! Sarp!" Sesimin dudaklarımdan dökülüşüne içip erirken tahta merdivenlerin çıkardığı sese karşılık buraya geldiğini anlıyordum. Az sonra anahtarın deliğin içinde çevrilip çıkardığı tok sesi duydum ve kapı açıldı. Sarp kapıyı usulca kapatıp içeri girdi. Gözleri bir türlü beni bulamazken ben de ona bakmamak için çaba sarfediyordum. Az sonra üzerimde hissettiğim bakışlar ile başımı kaldırıp ona kaçamak bir bakış attım. Gözlerinin benim üzerimde oluşu neden kalbimi binbir parçaya bölüyordu?!

"Ota boka bayılmakta üstüne yok," diye azarladı. Hem suçsuzdum hem de azar işitiyordum. Cidden manyaktı bu adam!

"İsteyerek bayılmıyorum," diye cevap verdiğimde gözlerini belertti. Ne yani susmamı falan mı bekliyordu? Şu yaşıma kadar asla sessiz bir kız olmamıştım. Hak edene hakkını vermiştim. Kabul bu adama karşı sıkıyordu ama kendimden de taviz veremezdim.

"İsteyerek veya istemeyerek her ne ise." Umursamaz tavrını tekrardan konuşturup gözlerime dikti adeta kızıl incilerini.

"Şimdi aşağı in. Konuşacaklarımız var." Ne konuşacaktık ki? Konuşacak bir şey mi vardı? Bir şey mi yapmıştım? Neden paranoya yapıyordum. Yine kendime kızıp odadan çıktım. Merdivenleri inerken içten içe ne konuşacağımızı düşünüyordum. Ya bana 'artık her şeyi biliyorsun. Seni öldüreceğim' derse. Aman yarabbi! Neler düşünüyordum. Salona geçip koltuğa oturdum ve endişemi nasıl belli etmeyeceğimi düşünmeye başladım. Gözlerine bakmazsam bu iş tamamdı. Merdivenlerden gelen tok ayak sesleri şimdiden kalbime sancı girmesine neden oluyordu. Kısa bir süre içinde soluğu yanımda aldı. Koltuğun en köşesine oturmuştum. Elbette bu bir kaçış yöntemiydi ama işe yaramamıştı. Gelip dibime oturmayı akıl edebilmişti tabii ki.

"Sırma." Sert sesi tüm salonda yankılanmakla birlikte kalbimde de yankılanmıştı.

"Hımm?" dedim tamamen kendimden geçmiş bir sesle.

"Şimdi konuşacaklarımızın aramızda kalacağına beni nasıl inandırabilirsin?" Sorduğu soruya karşılık afallamıştım.

"Aramızda kalmaması için bir sebep yok." İstediği cevap buymuş gibi gözlerinde bir ışık parıldadı. Aramızda bıraktığı mesafeyi en aza indirgedi.

"Zevklerimi karşılamanı istiyorum," derken kullandığı ses tonu zevklerinin ne kadar tehlikeli olduğunu adeta ele veriyordu. Zevk dediği neydi ki bu kadar tehlikeli.

"Zevkten kastın nedir?"

"Acı, sana acı çektireceğim." İşittiklerim ile boğazıma dizilen düğümleri çözmek istedim. Bana neden acı çektirecekti?

"Dahası da var. Sen de bunu isteyeceksin," dediğinde delirmişçesine başımı salladım.

"Bunu neden isteyeyim. Mazoşist miyim ben?!" dedim adeta dehşete kapılmış bir sesle.

"Sana mazoşist demedim. Sadece farklı bir zevk boyutundan bahsediyorum. Düşündüğün kadar kötü değil."

"Sen çıldırmış olmalısın. Bunu benden nasıl isteyebilirsin," deyip hiddetle yerimden kalktım. Bu hareketime karşılık o da koltuktan kalktı.

"Benim olmak istemez misin?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilememiştim ve ağzım tam anlamıyla açık kalmıştı.

"Birlikte yapabileceklerimizi düşün." Söyledikleri ben de apayrı duyguların uyanmasını sağlıyordu.

"Bu bana hiçbir şey kazandırmaz. Ben asla senin seks aracın olmam!" Şiddetle reddetmiştim ama Bunu bunu takmıyordu bile.

"Düşünsene bana ait olduğunu. Seni muhteşem bir doyuma ulaştırdığımı, şu ana kadar yaşadığın bütün sekslerim on katını yaşatırım sana," dediğinde kaşlarım derince çatıldı. Şu ana kadar yaşadıkların da ne demek? Beni ne sanıyordu?

"Düzgün konuş benimle." Dişlerimin arasından tıslayarak konuşmuştum.

"Gerçekleri söylüyorum," derken bana yaklaştığını hissettim.

"Bak uzak dur tamam mı? Ne sen ne de bir başkası bana dokunamaz!"

"Nasıl dokunamaz böyle mi?" deyip belimden çekip beni kendine yapıştırdı. 

"Bırak beni!"

"Sırma, teklifimi kabul etmek zorundasın."

Zorunda olduğum şeyi neden teklif ediyordu peki! Cidden problemliydi.

"Hiçbir şeyin zorunda değilim. Benden uzak durmanı istiyorum." Bu söylediklerimi duymamış gibi beni kendine daha da çekti.

"Çok geç." Dudaklarının sert baskısını yumuşak dudaklarımda hissettim. Öyle farklı ve tarifsiz bir duyguydu ki. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissediyordum. Günahsız değildim. Bu yaptığını pislik de bulmuyordum. Masum da değildim. Bana ait olan tek şey bekaretimdi. Onun dışında gerçekten kullanılmış ve pistim. Böyle bir adamın beni istiyor oluşu bile enteresandı. Dudaklarının o sert baskısı benden ayrılınca amansız bir boşluk hissettim.

"Kabul ediyor musun?"

"Bana ne yapacaksın?" Belki de sorması çok basit bir soruydu. Ama alacağım cevap öyle değildi. Benim için hazmedilmesi güç bile olabilirdi.

"Bir çok şey yapabilirim. Farklı boyutlarda acı, zevk ve tarifi imkansız bir haz." Sesindeki tını öyle tanıdık geliyordu ki, sanki o benim çok çok önceleri kaybettiğim biriydi de tekrardan kavuşmuştuk diye hissediyordum. Ahlaksız tarafım onun bu teklifini kabul etmemi istiyordu. Ahlaklı tarafım yoktu zaten. Değişik bir kişiliktim. Sigara kullanıyordum, tehlikeli şeyler denemiştim. Annemin ölümünden sonra ben, ben değildim. Şimdi ise böyle bir teklif. Benden 8 yaş büyük biriyle.

"Beni inciteceksin?" dedim sorar gibi.

"İşin esası bu," dedi çok normal bir şeymiş gibi. Tonla acı çekecektim. Bunun nasıl iyi bir yanı olabilirdi.

"Bundan zevk alacak mısın?"

"Fazlasıyla." Gözlerindeki ifade değişmiş ve kızıl kahve gözleri adeta kömür karası olmuştu.

"Ya ben?" diye sorduğumda afalladığını anlamıştım.

"Sen... sen de bana sahip olacaksın."

"Ben de sana acı çektirecek miyim?" diye sorduğumda isterik bir gülüş attı.

"Sence?" diye sordu alayla. Tabii ki hayır. Ona acı çektirmek de neydi? Bunu istemiyordum ki.

"Anladım."

Aramızda asırlara konu olacak bir sessizlik geçti. Doğru olmadığını biliyordum. Ama bunu istiyordum. Ciddi ciddi istiyordum.

"Kabul ediyorum," dediğimde dudağının sol tarafının havalandığını gördüm. Bu kalbimin dört nala koşturmasına neden olmuştu.

"Yalnız," deyip önüme düşün bir parça saç tutamını kulağımın arkasına itti. "Bana aşık falan olmayacaksın." İşte buna bir söz veremezdim.

--

"Eğer hazırsan?" Sesinin sorar gibi çıkıyor oluşu şaşırtıcıydı. Her şeyi emrederek yapıyordu da bunu mu soruyordu. İşin garip kısmı şuydu ki onu çok feci istiyordum. Edepsiz düşüncelerim vardı. İlk kez bir erkek için böyle şeyler düşünmüştüm. Bana sahip olmasını istiyordum.

"Tamam." Bu odada değişik bir hava vardı. Ne sabah uyandığım oda gibi ne de onun odası gibiydi. Değişikti. Etrafın simsiyah oluşu boğucuydu. 

"Seni becereceğim," deyip elini tişörtümün içine soktu.

"Sertçe," deyip tişörtü tek hamlede üzerimden çıkardı.

"Canını yakacağım bebeğim!" Bebeğim... doğru mu duymuştum?
Sessizce onu izliyordum. İlkim için nazik olmasını isteyebilirdim. Sütyenimi tek hamlede üzerimde yırttı. Ah hayır ama!

"Daha güzellerini de alabiliriz," deyip sütyenimi odanın bir kenarına fırlattı. İri göğüslerime iştahla bakarken dudaklarını yalamıştı.

(Sert bir +18 olacak. Rahatsızlık duyanlar okumasın lütfen)

"Seni ne kadar çok istediğim konusunda bir fikrin var mı acaba?" diye mırıldandı.

"Ben de seni istiyorum," dediğimde gözlerinde şaşkınlık ifadesi yakalamıştım. Bu sıcak vaatim onu harekete geçirdi. Göğüslerimi avuçladı. Ağzını yaklaştırıp göğüs uçlarımdan birini dişlerinin arasına alıp emmeye başladı. Temasıyla inleyip titredim. Sarp dilini buruşuk tepeciğin üzerinde gezdirdi ve başını arkaya attı. Göğüslerimi emiyor, yalıyor, hafifçe dişliyordu. En sonunda göğüs uçlarım iyice sertleşti ve daha fazlası için yanıp tutuşmaya başladım. Sarp göğüslerimin birini bırakıp parmaklarını göğüs kafesimde gezdirdi, yavaş yavaş karnıma ve ayırdığı bacaklarımın arasına indi. Bir parmağı klitorisimin üzerinde dans ederken bütün vücudum kasılarak tepki gösterdi. Parmağı ile kadınlığımın girişinin etrafında daire çizdi. Baş parmağı da usul usul klitorisimi okşuyordu.

"Sarp," diye fısıldadım inler gibi. Başımı eğip yarı kapalı gözlerimle ona baktım. Ağzı göğsümdeydi ve göğüs ucumu emiyordu. Bu heyecan vericiydi. Henüz acı yoktu. Sarp parmağını içime kaydırınca tekrar inledim. Parmağı daha derinlere gittikçe baş parmağının baskısı daha da artıyor, klitorisime daireler çiziyordu. Göğüs ucumun buruşuk tümseğini dişleri ile kavradı. Ellerimi omuzlarına götürdüm. Kıvranıyordum ve giderek yaklaştığımı hissediyordum. Hareketsiz durmam zordu. Bütün vücudum gerilmişti, kasıklarımdaki gerilim daha da artıyordu.

"Benim için gel," dedi Sarp. "Elime geldiğini hissetmek istiyorum."

Parmağı daha derinlerime inmişti ve G noktama baskı yapıyordu. Baş parmağını klitorisime bastırırken göğüs ucumu bir kez daha dişleri arasına alıp emince soluksuz kaldım. Gözlerimi kapattım ve ilk dalga bedenimi hücum ederken adını haykırdım. Baş döndürücüydü.

"Oldu işte. Adımı söyle. Adımı tekrar söyle."

"Sarp," diye soludum. Sarp durmaksızın ileri hareket edip beni daha yükseklere taşırken geriye doğru yay gibi gerildim. Kolları arasında büküldüm, sonra yeniden öne doğru geldim ve omuzlarına tutundum ve nefeslerimi düzenlemeye çalışırken ona sıkı sıkı sarıldım. Ellerini yavaşça çekip kollarını bedenime dolayınca şaşırmıştım. Alnını omzuna dayayıp gözlerimi yumdum. Bitkin düşmüştüm. Sarp ellerini çıplak sırtımda gezdirdi. Daha sonra bir elini saçlarıma doladı ve başımı çekip göz göze gelmemizi sağladı.

"Sarıl bana," dedi. Kollarımı boynuna doladım. Yumuşak tavırları hoşuma gidiyordu.

"Dayanamıyorum Sırma," dedi boğuk bir sesle.

"Şu anda içinde olmayı nefes almaktan çok istiyorum. Sana sahip olacağım. Şimdi."

"Peki," dedim boğuk bir fısıltıyla. Sarp aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı. Erkekliğini kendi sıcaklığımda hissediyordum. Sarp bir an çok kısa bir an durduktan sonra tamamen içime girdi ve bedenimin derinliklerine yerleşti. Soluklarım onunkine karışıyordu. Şok etkisiyle kıyıya doğru sürükleniyordum. Onu içimde hissetmek baş döndürücüydü. Sert bir hareket edeceğini anlayınca ellerini omzuna koydum.

"İlkim için yavaş olur musun?" diye sordum yumuşak bir sesle. Gözlerinde gördüğüm şey şaşkınlıktan başka bir şey değildi.

"Siktir! İlkim mi! Ne bok yemeye şimdi söylüyorsun?" diye tısladı. Bir cevap veremedim.

"Kahretsin! Kadınlığını yararak hareket etmek isterken bu da ne!" İsyan eder gibi konuşuyordu.

"Pekala ilkin için nazik olmaya çalışacağım," deyip bir süre içimde hareketsiz kaldı. Acıyı tüm zerremde hissediyordum. İroni şu ki daha fazlası için yanıp tutuşuyordum. Elleri kalçalarıma baskı yapıyordu. İliklerime toplanan sıvıyı şimdiden hissedebiliyordum.

"Hareket edeceğim," deyip muhteşem bir yavaşlıkla daha derinime inmeye zorladı.

"Kasma kendini." İnleyip kalçalarımdan destek alıp daha da itmeye çalıştı kendini. Nereme sığacaktı? Kasılmış olan bedenimi biraz da olsa gevşetmeye çalıştım.

"Evet böyle," deyip içimde hareketlenmeye başladı. Muhteşem his yine bendeydi. Şu an haykırarak bir şeyler söylemek istiyordum. Ona karşı hissettiğim bu muhteşem çekim baş döndürücüydü. Ona aittim! Elleri arada bir kalçalarımı okşuyordu ve o nazik hareketten hemen sonra bir şaplak indiriyordu. Aman Allah'ım! Bu harikaydı. Sesli inlememi bu defa bastıramadım. Acı çekiyordum. Ama bu acının getirdikleri eşsizdi. Kalçalarımı ona uyarak yukarı ittim. Hırlamasını işitince yanlış bir şey mi yaptım diye düşündüm. Hırsla dudaklarıma abandı. İçime çarpma hızı gittikçe şiddetlendi. Canım hatırı sayılır şekilde yanıyordu. Odada yankılanan çığlığım bana o kadar yabancı geldi ki bir an utançtan boynumun yandığını hissettim. Hareketlerini asla yavaşlatmadı. Aksine daha hızlı ve sertti. Henüz bir ilke şahit olan kadınlığım alev alevdi. Bir eli kalçamdan ayrılıp kadınlığımı buldu. Klitorisime baskı uyguladı.

"Ahh!"

Şiddetli bir inlemeden sonra vücudum paramparça oldu. Sanki bir yapbozdum. Beni kendi elleri ile bin bir parçaya bölmüştü. Ellerim çıplak sırtı boyunca kaydı. Bedenim hâlâ titrerken yavaşça içimde hareket ediyordu. Bedenim bir kez daha sarsıldı.

"Ah, bir kez daha mı?" diye inleyip kendini derinlerimde bir yerde bastırdı. İliklerimdeki bütün sıvılar oluk oluk akıyordu. Dişlerimi sıktım. Her dalgada muhteşem bir hazla kasılıyordum. O hâlâ tazeyken ben çürük bir elma gibiydim. Henüz on dakika olmasına karşın üçüncü orgazmımı yaşıyordum. Bu elime olan bir şey değildi. Onu üzerimde hissetmek bile benim için yeterliydi. Bir süre sabit bir durumda içimde bekledikten sonra tekrar hareket etmeye başladı. Aynı zamanda benim de içim hareketlendi. Kasıklarıma biriken hazla inledim. Bir kez daha geliyordum. Neden bu kadar çabuk?

"Cık cık cık," deyip geri çekildi. Erkekliğinin ucu şu an kadınlığımdaydı.

"Sıra bende," deyip tekrar içime girdi. Gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Elimde değildi ki. Alev alev yanan kadınlığım mahvediyordu beni. Bir sel daha bedenimi esir aldı. Kadınlığım rahatlığa kavuşmak için çırpınmaya başladı. Tekrardan içimden çekildi.

"Hayır! Eğer boşalırsan seni cezalandırırım!" Aman yarabbi! Ne diyordu! İsteyerek mi yapıyordum sanki. Vücudumu olabildiğince kastım. İradeli olacaktım. İçime tekrar kazındığı süre zarfında elleri göğüslerimi buldu ve uçlarını çekip uzattı.

"Büyük ve güzeller," deyip onları usulca okşadı. Söylediğiyle utançla başım boynuna gömüldü. Ve az sonra muhteşem bir his oluştu. Erkekliği kadınlığımın içinde seğirdi. Kendimi dehşet bir zevkle ona ittim. Gelmem yakındı. Ah hayır! Ceza!

"Ah evet, böyle," deyip hızla içime çarpmaya başladı.

"Bana eşlik et!" diye emrettiğinde hızla itaat ettim. Kalçalarım muhteşem bir uyum içinde ona katılıyordu. Bedenimi esir alan haz beynimi allak bullak ediyordu. Gözlerim kayıyordu. Hissediyorum. Gelmek üzereydim. Bir kez daha içime sertçe çarptı ve bu beni uçurumdan iten darbe oldu. Cezaymış, acıymış umursamadım ve tekrardan altında dağıldım. Homurdandığı küfrü işittim. Ne olursa olsun bu harikaydı. Ardımdan öyle sert ve acı verici darbeler ile içime girdi ki kadınlığımın sancısını hissettim. Gözlerim artık tamamen kapalıydı. Ne olanları idrak edebiliyordum ne de bana yapabileceklerini. Hareketlerine ritmik bir hız kazandırdı. Öyle hızlıydı ki inip çıkarken göğsüme çarpan sert gövdesi terli göğsüme yapışmıyordu. Odada yankılanan erotik sesler kulaklarımı işgal ediyordu. İçime girip çıkarken kayganlık hissinin verdiği o değişik ses. Vücutlarımızın birbirine çarpışı, imleyişlerimiz... sayamadığım bir kaç dakikadan sonra gözlerinde bir ateş belirdi. Bir bacağımı omzuna atarak en derinimde yer edindi ve bir kaç sert darbeden sonra içime sızmaya başladı. Sıcak sıvının bütün kadınlığım boyunca kayıp içimi ısıtması öyle farklıydı ki... Açık kalmakta zorlanan gözlerimi açtım. Ağzı açık ve nefes nefeseydi. Gözlerini saniyelik bir hızla yumup tekrar açtığında alev alev olduğunu gördüm.

"Cezanı çekeceksin! Banyoya geç ve beni bekle!" Sert sesi bütün duyularımı harekete geçirirken bacak arama bulaşan kanı görünce dudaklarında tuhaf bir sırıtış belirdi.

"Benim için de ilkti," dediğinde kaşlarım anlamsızca çatıldı.

"Nasıl?'"

"Yok bir şey küçük. Banyoya!"

Dediği şeyin anlamını deli gibi merak ederken ikinci bir ceza daha almamak için yavaşça yataktan kalktım. Sarsak adımlar ile yürüdükten sonra odanın içinde olduğunu düşündüğüm banyo kapısını aradım. Odanın sağ tarafındaki kapının banyo olduğunu düşünerek oraya ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde yanılmadığımı farkettim. Geniş banyo içerinin aksine daha ferah ve açıktı. En azından baymıyordu. Banyonun içine tam olarak girdiğimde kocaman bir küvetin -veya jakuzi?- olduğunu gördüm. Ah biraz keyif yapabilirdim. İçinin dolu olduğunu görünce dudaklarımda bir tebessüm belirdi ve kendimi ılık suya bıraktım. Duyularımı harekete geçirmişti bu su. Rahatlık hissi bedenimi etkisi altına aldı. Başımı küvetin oyuğuna yaslayıp ayaklarımı suda oynattım. Küvetten taşan suyun zemine bıraktığı tok sese lanet ettim. Taşmasa olmaz sanki. Suda olmak zevkliydi. Küvetin hemen yanındaki raflar çeşit çeşit losyonlar ile doluydu.  Koyu mor renkli olanı aldım. Yumak şeklindeki life döktüm. Boynumdan başlayıp bütün vücudumu sabunladım. Bacak aramdaki kanı özenle sildim. Lifi yerine koymaya uzanırken sertçe açılan kapıyla yerimde hopladım. Sanki yasak olan bir şeyi yapıp annesine yakalanan küçük bir kız çocuğuydum. Bedenimi korku esir alırken çıplak vücudunu göstermekten çekinmeksiniz yanıma yaklaşmaya başladı. Gözlerindeki ateş hâlâ yerindeydi. Canımı yakmadan da gitmeyecek gibiydi. Küvete yavaş ve bir o kadar çıldırtıcı bir şekilde yaklaştı ve bir ayağını içeri soktu. Diğer ayağını da içeri sokunca istemsizce köşeye doğru kaydım. Geniş ve büyük küvette sırtını köşeye yaslayıp gözleri ile açtığı bacak arasına girmemi emretti. Emrini çıldırtıcı bir yavaşlıkta gerçekleştirdim. Bacakları arasındaki yerimi alırken kalbim bir kuşun kalbi gibi pır pır çarpıyordu. Tam olarak bacak arasına girip hatırı sayılır uzunluktaki erkekliğini hissettim. Sertçe yutkundum. Duyduğuna eminim. Olduğum konum itibari ile gerekmedikçe kıpırdamadım. Arkama uyguladığı baskı ön tarafımı harekete geçiriyordu. Küvetin kenarlarına koyduğum ellerimi avuçlarının içine aldı. Sol elimi bileğinden tutup karnıma kaydırdı. Karnımı yüzeysel olarak okşayıp aşağılara indi. Kasık tüylerimin olduğu yerde durup onları çekiştirdi. Bu canımı yaksa da ses çıkarmadım. Bu defa elim onun teşvikiyle kadınlığımı buldu. İşaret ve orta parmağımı klitorisimin iki yanına gelecek şekilde ayarladı ve ileri geri oynattı. Damarlarımdaki kanın çekildiğini hissettim. Kalçalarım kendine has ritmi ile sallanmaya başladı. Ah yine çok çabuk. Tüm sinir uçlarım uyarılmıştı. Gelmek üzereydim. Şu an kendi elime muhtaçtım. Gözlerimi yumdum ve ağzımdan bir inleyişin çıkmasına izin verdim. Soluk alışverişlerim hızlanıp orgazma sürüklenirken bileğimden tuttuğu eli hareketi kesti. Parmaklarımı oynatmak istedim ama mümkün değildi. Bileğimi bırakmıyordu ki!

"Cezan bu fıstığım, boşalmana izin vermeyeceğim. Tıpkı senin az önce yaptığın gibi," dediğinde başım omzuna düşmüştü. Adeta kıyıya yanaşan dalganın rüzgarla geri çevrilmesi gibi bir his yaratmıştı bu bende. Titremelerim bitmişti ve vücudum şu an orgazm halinde değildi. Elimi tekrardan hareket ettirmeye başladı. Bu defa daireler çiziyordu etrafımda. Gözlerimin kaydığını hissettim. Ah evet!
Parmağı sürekli bir noktaya baskı uyguluyordu. Dişlerimin tıkırdadığını hissettim. Çok yakındım. Gelmek üzereydim.

"Ah evet," deyip kendimi elime ittim. Zirveyi tırmanışım inişimden kötü olamazdı. Elimi bir kez daha çekip gelmeme mani oldu. Çığlık atmamak için zor tutuyordum kendimi. Çıldırtıcı bir yavaşlıkta tekrardan elimi hareket ettirdi. Kendimi kastım. Bu kadar erken değildi! Tüm vücudum tekrardan uyarılmıştı. Tanrı aşkına! Elinin tekrardan çekileceğini bildiğim için yalvardım.

"Lütfen," dedim boğuk sesimle."İzin ver."

Şu an bana yaptığından zevk alıyordu. Ama ben perişan oluyordum.

"I-ım, izin vermiyorum." Bu yaptığı cidden insafsızcaydı. Ben ona bu kadarını yaşatmış olamazdım.

"Yal-varır-ım." Artık kendimden geçmek üzereydim. Elini henüz çekmemişti.

"Daha kibar olmanı istiyorum," derken hareketlerine muhteşem bir hız kazandırdı.

"İzin ver!" Bu bir yakarıştı. 

"Kibar dedim," derken eğlendiğini biliyordum.

"İzin ve-rir mi-sin?" Kesik kesik çıkan sesime lanet okudum.

"Memnuniyetle." Sesinde aldığı zevki belli eden bir tınıyı işittim. Eli bu defa elimi durdurmadı. Soluk alışlarım hızlandı. Ah evet! İzin vermişti işte. Ağzım büyük bir açlıkla açıldı ve gözlerim bunun aksine kapandı. Muhteşem hissin bedenimi esir aldığını hissediyordum. Dalga dalga gelen orgazma yenik düşünce tüm vücudum elleri altında titremeye başladı.

"Ah! Evet! Daha hızlı lütfen," deyip kendimi daha da bastırıyordum ellerimize.

"Gel bakalım fıstığım! Elime gel," deyip parmağını klitorisime bastırdı ve bedenim zangır zangır titreyip adını haykırarak zirveye ulaştım.

"İşte bu kadar."

(+18 son)

Işık'tan devam

Kendi hazırladığım sofraya iştahla bakarken merdivenlerden gelen sesi duydum.

"Işık!" Ah sesi neden öfkeli çıkmıştı.

"Gece." Onun aksine yumuşak çıkardım sesimi. Az sonra görüş alanıma altında boxerı ile girdi. Üstü çıplaktı.

"Neden kalkıp gidiyorsun?" Sesindeki endişeyi anlamıştım.

"Buradayım Gece. Sadece sana güzel bir kahvaltı sofrası kurmak istedim," deyip yanına gittim ve elini tutup masaya çekiştirdim. Üzerimde onun tişörtü vardı ve bunu fark ettiğinde yüzünde bir tebessüm belirdi. Masanın baş köşesine oturttum onu. Çayını haddinden fazla eğilip doldurdum. Gözlerinin göğüslerimde olduğunu anlamak zor değildi. Çayını doldurduktan hemen sonra diğer sandalyeye oturmak yerine kucağına oturdum.

"Ah!" Dudaklarından kopup çıkan inlemeye sırıttım.

"Afiyet olsun."

"Sen ye ben yemeyeceğim," dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı.

"A-a niye o kadar sofra hazırladım sana," deyip dudak büzdüm.

"Seni yiyeceğim çünkü," deyip tişörtünü başımdan tuttuğu gibi çıkardı. Kucağında sadece külodum ile kalmıştım. Üstüm çıplaktı.

"İsa aşkına! Senin amacın ne kadın," diye inleyip başını göğüslerime gömdü.

"Yemeğini ye lütfen."

"Seni yiyeceğim," deyip göğüs ucumu dişleri ile çekip uzattı.

"Ahh!" Yerimde hoplatmıştı bu yaptığı beni. Altımdaki şişlik git gide büyürken kıpırdamadan duramıyordum. Gece çok az bir süreliğine göğüslerimden ayrılıp masaya uzandı ve bal kasesini kendine çekti.

"Seni biraz ballayalım," deyip parmağını bala batırıp göğüs arama sürdü. Daha sonra dili ile o balı süpürdü. Ah! Bu çok güzeldi.

"Biraz daha?" dedi sorar gibi. Başımı hızla salladım. Bu defa iki parmağını kaseye bastırıp elini kadınlığıma hizaladı. Hınzırca gülüyordu.

"Ah, hayır! Hayır! Olmaz," deyip geri çekildim. Bu kadar da değil canım. Eğlenceli gözükebilir ama bu kadarını istemiyorum.

"Zevk almayı bilmiyorsun sen
cidden."

Ben gayet iyi biliyorum ama sen bazen sınırlarını aşıyorsun Gece.

"Biliyorum ama burada değil," deyip sofrayı işaret ettim ve göz kırptım.

••

Doymak bilmez bir adamı doyurmak... iki gün boyunca seksten başka bir şey yapmamıştık. Artık dönüş vaktiydi. Bu güzel yerden her ne kadar gitmek istemesem de abimden aldığım izin dolmuştu.

"Hazırsan çıkalım." Gece'nin seslenmesi ile odaya son kez bakıp çıktım. Aşağı indiğimde Gece'nin kapıda beklediğini gördüm. Küçük sırt çantamı takıp yanına gittim.

"Çıkabiliriz." Bir laf bu kadar mı istenmeyerek söylenir.

"Tekrar geliriz," derken elimi tutmuştu.

"Sahi gelir miyiz?"

"Elbette, haydi." Evden nihayet çıkabildik. Hava güneşliydi. Normalde bugün okulda olmam gerekiyordu. Bir gün gitmesem bir şey olmazdı herhalde. Mayıs ayının sonlarında okula gitmek de hiç olmuyordu. Haftaya finallere girip bu dönemi bitirecektim. Heyecanlıydım.  Gece arabayı çalıştırınca klimayı açtım. İçeri püfür püfür esen rüzgar bir nebze olsa sıcağı yok ediyordu.

"Sırma'ya haber ver." Çantamdan telefonumu çıkarıp numarasını tuşladım.

"Efendim Işık abla?"

"Biz yola çıktık canım geliyoruz. Sinem'e de söylersin."

"Ben Sinem ablada değilim ki. Gece abi Sarp abiye onda kalmamı söylemiş," dediğinde kaşlarım çatılıp Gece'ye döndüm. Neden böyle bir şey söylemişti?

"A peki öyleyse. Sarpa söyle o seni bizim eve bıraksın."

"Peki görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda Gece bana döndü.

"Sarp ne alaka?" dediğinde şaşırma sırası bendeydi.

"Sen demişsin ya Sarp'a Sırma seninle kalsın diye."

"Ben öyle bir şey demedim," derken sesi hayret dolu çıkmıştı. Neler oluyordu?

"Eee Sarp neden Sırma'yı yanına aldı o zaman," dediğimde inlemesini işittim.

"Kahretsin!"

"Neler oluyor?" derken sesim dehşet içinde çıkmıştı.

"Umarım düşündüğüm şeyi yapmamışsındır Sarp. Umarım!" Sesindeki öfke de neydi? En yakın arkadaşı değil miydi? Ona güvenmiyor mu?

"Ne olduğunu söyler misin?" dedim çekingen bir sesle. Bana da kızmasından korkuyordum.

"Sarp," deyip sustu. Nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.

"O manyağın teki. Nerede çaresiz, masum, 17-18 yaşlarında bir kız görse onlara teklifte bulunuyor." Bunu o kadar rahat söylemişti ki... sanırım onun bu hallerine alışmıştı. Tabi ya aylar önce kaçırılma senenin de oydu. Gece onun bu pisliklerinden birini üstlenmişti.

"Ve dahası kızlar da bundan hoşlanıyor. Onlara acı çektirip tatmin oluyor," dediğinde şok içinde kaldım. Dehşet içinde sordum.

"Peki ya neden?" 

"Ablası, ablasından nefret ediyor." Bu da ne demek?

"Ablası o çok küçük yaşta iken ona zorla sahip olmak istedi. Düşünebiliyor musun öz ablası." Bu kan dondurucuydu.

"Kadınlara karşı öyle pislik ki, beni bile geçiyor." Bu cidden çok büyük psikolojik bir problemdi.

"Aman Allahım. Ya Sırma'ya da bunu yaptıysa," dedim endişeyle.

"Eğer böyle bir şey olduysa çok geç. Onu yolundan döndüremem. Ben onu böyle kabullendim."

"Saçmalama Sırma henüz çok ufak. Böyle bir şeye nasıl izin verirsin?"

"Onunla konuşacağım merak etme. Sarp'ı Sırma'dan uzak tutamam ama Sırma'yı Sarptan uzak tutabilirim."

Bu cidden akıl almaz bir şeydi. Bir an önce eve gidip her şeyi öğrenmek istiyordum.


DÜZENLENDİ ✔️

Herkes bu bölümde en beğendiği veya etkilendiği sahneyi buraya yazabilir mi?

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 69.5K 69
Herkes onun vicdanını yitirmiş, gözü dönmüş bir adam olduğunu söyledi. Beni kullandığını, sırf güç uğruna beni harcayacağını söyledi. Kimseye inanmad...
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
5.4K 2.8K 49
Bazı anlar vardır ki hiç ummadığınız zaman birisi gelir ve sizi sıkıştığınız durumdan kurtarır. Hayatım birden onunla değişmişti. Kim mi o? O, Siyah...
571 98 15
Bir cennet parçasıydı. O gökyüzünün cennetiydi ama onun yerini almak isteyen vardı. Cennet değişmezdi ya cehennem olurdu ya da hiç. Cennetin sahibi d...