AŞKIN ÖRTÜSÜ

By gasem2515

162K 10.9K 3.4K

‹ TAMAMLANDI › "Gönlümü bıraksam denize ; taşar mıydı hasret acısından yoksa çeker miydi sularını utancında... More

TANITIM
-1- AŞK
-2- AŞKLA GELEN
- 3 - ARAYIŞ
- 4 - MUCİZE
Darbe girişimine karşı Halkın Darbesi
- 5 - YENİDEN AŞK
- 6 - İLK ADIM
- 7- ÖLÜMDEN BAŞKASI YALAN
- 8 - SUSARAK ÖZLÜYORUM
- 9 - RÜVEYDA
- 10 - EN KÖTÜ DOĞUM GÜNÜ
- 11 - SAKLI GERÇEK
- 12 - YIKILIŞ
- 13 - HİSSİZ BİR ACI
- 15 - KERİM
- 16 - BİR PARÇA HUZUR
- 17 - MEDRESE
- 18 - BEKLENMEYEN
- 19 - MAVİ
- 20 - VASİYET MEKTUBU
- 21 - ANNE
- 22 - PATRON
- 23 - EN GÜZEL DERT
- 24 - YENİ ORTAK
- 25 - KARMAŞIKLIK
- 26 - KIZ KARDEŞ
- 27 - EVLENMEK?
- 28 - KÖY
- 29 - İTİRAF
- 30 - NİŞAN
- 31 - DÜĞÜN GÖSTERİSİ
- 32 - KARŞILAŞMA
- 33 - DEPO
- 34 - BABA KAZIĞI
- 35 - LÜTFEN UYAN
- 36 - ÖMER BEY
- 37 - EVLENME TEKLİFİ
- 38 - BEKLENEN NİKAH
- 39 - İMKANSIZ
- 40 - İMTİHAN
- 41 - ÇARESIZLIK
- 42 - PAMUK ŞEKERİ
- 43 - VUSLAT
YENİ HİKAYEDEN BİR KISIM
- 44. - PİŞMANLIK?
45. GÜVEN
46. MÜJDE
47. BÜYÜK ŞOK
- 48 - MAPUSHANE / Kısım 1
- 48 - MAPUSHANE / 2.KISIM
- 49 - BİR AİLENİN DRAMI
- 50 - BEKLEYİŞ
- FİNAL BİLGİLENDİRMESİ -
- 51 - KAVUŞMA
52. MUTLULUK
53. FİNAL
Özel bölüm
DİKKAT!
Özel bölüm 2
SÜRPRİZ!!!

- 14 - KARAR

2.5K 189 7
By gasem2515


     
     Sinirden deliye dönerken kalbimdeki tüm hücreler beynime savaş açmıştı resmen. Aklımı yitirip bu adamın alayla söylediği sözleri ağzına geri tıkmamak için hemen ayaklandım.

- Ben gideyim artık abi.

Bilal Abi daha ağzını açamadan tipinden psikopatlık akan kardeşi yine alaylı alaylı konuşmaya başladı :

- Nereye gidiyorsun ? Imm neydi adın? Hah ; Kerim. Ama doğru ya nişanlım bu masaya oturmak isterse eğer sen oturamazsın. Şimdi bir düşünelim ; benimle dini nikahı var, abim desen onun da abisi sayılır artık. Peki sen? Hiçbir şeyisin. Olmaz yani, yakışık kalmaz. Öyle değil mi Rüveyda? Sen ne dersin sevgilim?

    Ne saçmalıyordu bu böyle? Benimle neden böyle konuşuyor ki? Benim Rüveyda'yı sevdiğimi nereden biliyor da bu şekilde konuşuyor ; nispet eder gibi. Yoksa... Yok yok, Bilal Abi yapmaz böyle bir şey. Gururumu ayaklar altına alacak bir insan değil o, o kadar kötü değil. Bir de dini nikah dedi. Bunun anlamı ne ki ? Karısı mı olmuştu yani artık? Nikah dedi çünkü. Bu kadarı haksızlık kalbime. Beynimdeki sorulara cevap arar gibi Bilal Abi'ye baktım. Bakar bakmaz kısa süreli bir şok geçirdim. Onu ilk kez bu kadar sinirli görüyordum çünkü. Öfkeden gözlerinin akı kıpkırmızı olmuştu. Aynı hiddeti sesine de yansıttı sonra :

- Emre, yeter! Kapa çeneni artık. İşiniz bittiyse Rüveyda'yı eve bırak , sen de işinin başına dön. Kerim,sen de gel otur yerine. Daha yeni geldin, nereye?

Huzursuzluk çıkarmamak adına oturdum yerime. Ben otururken Emre denen serseri de sinirle yerinden kalktı. Aklım almıyor, Rüveyda gibi birisinin böyle bir serseriyle ne işi vardı? Belki de Rüveyda sandığım kadar iyi yürekli biri değildi. Onlar bizden uzaklaşırken kalbime yenik düşerek baktım ona. O da arkasını dönmüş gizlice bana bakıyordu. Göz göze geldik. Ağlıyor muydu o? Toprak gözleri sanki çamur olmuştu. Kalbimin içinde çirkefleşmek istediği , bir çocuk gibi oynamak istediği bir çamura dönüşmüştü gözleri. Onu kurtarmamı ister gibi bakıyordu.

    Onlar gözden kaybolurken bakışlarımı Bilal Abi'ye çevirdim. Sanki bir şeyler söylemek istiyordu ama susuyordu. Daha fazla sakinmiş rolü yapmamak için hiçbir şey söylemeden kalkıp yürüdüm ben de. Bilal Abi her ne kadar arkamdan seslense da kulak asmadım artık. Arabama biner binmez arabayı çalıltırıp Erdem'i aradım. İlk arayışımda açmadı. İkinci kez aradığımda hemen açtı :

- Kardeşim, soruyu ben mi sorayım yoksa sen hemen cevaplayacak mısın?

- Bırak lan şimdi sınavı, iyiydi işte. Evde misin?

- Evdeyim de ne oldu yine abi, kötü...

Devamını dinlemeden kapattım. Eve gitmek istemediğim için direkt Erdemler'in evine sürdüm arabayı.

********************************

- Tamam da abicim, çocuk serseri tipli bir dengesiz diyorsun. Seninki niye böyle biriyle nişanlansın ki? Kesin bir şey var bunun altında.

- Erdem, seninki deyip durma. Bilmiyorum işte bence de bir şey var. Yani o da bu durumdan pek memnun gibi durmuyordu. Hatta Bilal Abi bile.

- Bak işte boşuna üzülmüşsün o kadar.

- Lan oğlum ne olursa olsun o kız şu an onunla nişanlı , hatta dini nikahları mı ne varmış. Ne yapabilirim ki bu saatten sonra?

- Bence karşına alıp konuşmalısın.

- Yok yok, öyle bir şey yapamam ben. Yani konuşamam onun karşısında. Karşısına bile çıkamam, bakamam ona artık.

- Off abi ne heyecan yaptın. Daha konuşmadan ellerin titremeye başladı. Ne aşkmış arkadaş, Rüveyda Hanım da gitsin başkalarıyla nişanlansın.

- Doğru konuş lan.

- Tamam ya bir şey demedik. Ben konuşayım istersen abi.

-Ağzını burnunu kırarım senin Erdem. Ne demek ben konuşayım? Ben bile onunla konuşamazken sen asla olmaz.

- Her türlü bir itirazın var abi. Her şeyde bir pürüz buluyorsun. Tamam yardım etmiyorum sana. Git ne halin varsa gör o zaman.

Kendimi ikna edip ayaklanmıştım ki Erdem de panikle yerinden kalkıp konuştu:

- Şaka yaptım abi dur ya, nereye gidiyorsun?

- Tamam haklısın. Gidip konuşacağım. Ne olacaksa olsun artık.

- Heyyt be! Benim kardeşim işte.
Arkamdan Erdem beni gaza getirme işlemine devam ederken ben de arabama binip gaza yüklendim.

********************************

İçimdeki korkuları belli etmemeye çalışarak nereye gideceğimi bilmeden yürüyordum aynı sokakta. Alacağım cevaptandı korkum. Ama öylece durmamalıyım işte, duramazdım. Yanımda top oynayan çocukları fark edince onların bir şey bileceğini umut ederek iyice yaklaştım yanlarına :

- Gençler bir adres sorabilir miyim size?

İçlerinde en uzun boylu olan , tahminimce en büyükleri öne çıktı :

- Sor abi.

- Buralarda bir kurs varmış. Kız yurdu gibi bir şey.

- Kimi arıyorsun abi? Söyle de ona göre söyleyelim. Burada sadece bir kurs yok.

-- Rüveyda'yı arıyorum ben. Tanıyor musunuz?

- Ne için arıyorsun Rüveyda Abla'yı?

Kaşlarını çatarak sorduğu soru güldürmüştü beni.

- Korkma zarar vermeyeceğim ona. Bir konu hakkında konuşmam lazım sadece.

- Tamam o zaman. Bak abi, bu sokağın sonundan sağa dön, sağında kalan ilk bina.

- Tamam koçum, sağol.

     Çocuklar oyunlarına devam ederken ben de tarif edilen yere ilerlemeye başladım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bu artık adımlarımı yavaşlatıp nefes alışımı hızlandırıyordu. Gidip ne diyecektim ben şimdi? Gitsem yanlış anlaşılır mı acaba? Ya zor durumda bırakırsam onu? Bir de nişanlı bir kız... Herkes biliyordur şimdi. Eline de hiç bakmadım, yüzük var mıydı parmağında?

Gözleri varken nasıl eline bakabilirdim ki? Aklıma nereden gelsin?

Sonunda çocukların tarif ettiği yere geldiğimde kalbim binlerde atmaya başladı sanırım. Neden bu kadar hryecanlanıyordum ki? Onu görecepim için olabilir mi? Kalbimde ona beslediğim aşkın üstünü bir hayal kırıklığı örtmüşken hala onu göreceğim için heyecanlanıyor olabilir miyim? Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdikten sonra kapıyı çaldım. İkinci kez çalacakken kapının açılmasıyla elim havada kaldı. Kapıyı açan bayan hemen kapının arkasına gizlenerek konuşmamı bekledi. Evet, şimdi bir açıklama yapmalıydım. Yine ben ve yapmam gerekenler...

- Şeyy.. Ben Rüveyda Hanım için...

Devamını getiremedim. O da anladı zaten. Kapıyı kapatıp içeri geçti. Heyecanla beklediğim birkaç dakika birkaç yıl gibi geldi. Sonunda kapı tekrar açıldı. Toprak gözleriyle karşımdaydı işte. O kadar kibar,o kadar tatlı bir yüzü vardı ki insan bakmaya kıyamıyor,aynı zamanda doyamıyordu. Ben öylece onu izlerlen o beni hızlıca bir yerlere çrkiştirmeye başlamıştı. Sonunda beni çekiştirme işlemini bitirdiğinde sinirli sinirli konuşmaya başladı. Ben ise mala mal ona bakıp sırıtmamı engellemeye çalışıyordum.

- Nasıl gelirsiniz buraya? Burası bir kız yurdu, hiç mi düşünemediniz neler olacağını? Kim bilir ne düşünecekler şimdi Allah'ım.

- Ben, özür dilerim. Ama konuşmamız lazım. Başka çarem yoktu.

- Neymiş bu kadar önemli olan, çabuk söyleyin o zaman.

Al işte , ne diyeceksin şimdi kıza Kerim? ' Biliyorum nişanlınız var ama ben sizi ilk gördüğüm andan beri aşığım' mı diyeceksin? Türk filmlerinde başrol verseler ödül alırdım herhalde. Bu aralar çok türk klişesi sahnesi çektim hayatımda.

Tam ağzımı açacakken yükselen bir sesle ikimiz de o tarafa yöneldik.

- Rüveyda! Rüveyda !

Hay ben böyle işin... Emre denen psikopat bize doğru koşarken içimden Erdem'e saydırıyordum. Niye ona uydum ki ben? Gerçi onun da suçu yok. Suç benim bahtımda. Zenci gibi kara bir bahtım olmasaydı sevdipim kızı önce öldü zannedip sonra nişanlı olduğunu öğrenmezdim herhalde. Rüveyda olduğu yerde tir tir titrerken Emre yanımıza ulaşmıştı. Şimdi Rüveyda'yı bu duruma nasıl koyduysam öyle de kurtarmalıydım. Emre ağzını açamadan ben öne atladım :

- Rüveyda'nın bir suçu yok. Ben geldim buraya. Ben onunla konuşmak istediğimi söyledim.

- Sen istedin, o da hemen kabul etti ha? Dünden razı zaten hanımefendi. Öyle mi sevgili nişanlım?

Rüveyda'nın gözleri dolarken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Neden böyle bir imâda bulundu ki? Rüveyda niye dünden razı olsun? Emre Rüveyda'ya ölüm gibi bir bakış attıktan sonra bana döndü tekrar.

- Ne konuşacaksın sen Rüveyda'yla? Ne konuşabilirsin ki? Ne gibi bir işin olabilir onunla?

- Ben ona bir şey soracaktım aslında.

- Ne soracaktın?

- O kursta kalıyor ya hani. Ben de işte onunla ilgili bir şey soracaktım.

- Kız kardeşin mi var?

- Kardeşim yok benim.

- Kim için peki?

- Benim için.

- Rüveyda kız kursunda kalıyor. Abime söylerim ilgilenir seninle. Şimdi defol git buradan.

- Bana bak Emre misin nesin, doğru konuş.

- Yapma ya, konuşmazsam ne yaparsın?

Bende de sabrın bir sınırı var değil mi ama. Pek de sabırlı olduğum söylenmez zaten. Attığım yumrukla Emre geriye doğru savrulurken Rüveyda'nın çığlığı yankılandı kulağımda. Karşılık vermesini bekleme gereği duymadan arkama dönüp yürümeye başladım. Bu güzel sokakta daha fazla huzursuzluk çıkarmak yakışık kalmaz şimdi. Arkamdan vağırıp ettiği küfürleri kulak ardı ederek telefonumu çıkarıp Erdem'e mesaj attım ;
" Kırmızı alarm! Bizim evin yanındaki parka gel."

*************************

Parka gittiğimde Erdem oradaydı. İçimden gelen Erdem'i yumruklama isteğini bastırarak oturduğu bankta yanına çöktüm. Bana ne oldu dercesine bakıyordu şaşkın şaşkın. Ben ses vermeyince de dile getirdi zaten :

- Ne oldu abi, anlatsana. Bak sabahtandır seninle uğraşıyorum zaten işim gücüm var benim.

- Yemişim lan işini. Kızlardan başka ne işin var sanki senin?

- Kızlardan daha önemli iş mi var ki abi, ne yapayım?

- Var abicim. Ben buldum sana daha önemli iş. Senin yüzünden söylediğim yalanların astarını dik bakayım sen şimdi.

- Ne yalanı? Rüveyda'yla konuşmayacak mıydın sen?

- Konuştum zaten.

- Yalan mı söyledin kıza?

- Evet, yani sayılır.

- Evet mi hayır mı?

- Evet ama ona değil.

- Kime abicim?

- Emre pisliğine.

- Emre ne alaka oğlum. Doğru düzgün anlat dikelim astarları biz de. Yanlış ölçü olmasın sonra.

- Şimdi, ben gittim, Rüveyda'nın kaldığı kursu buldum. Sonra kapıyı çalıp Rüveyda'yı çağırttım. O da geldi kızdı burada ne işin var diye. Ben tam konuşacakken Emre gördü bizi. İşte yanımıza gelince ben de bazı yalanlar uydurmak zorunda kaldım.

- Aferin abicim. Seni tüm içtenliğimle tebrik ediyorum. Çok iyi iş çıkarmışsın.

- Dalga geçme lan, gebert miyim seni burada.

- Abi iyi hoş da kızın kursuna gitmek ne ya, ulu orta konuşmak ne?

- Ne yapsaydım Erdem? Randevu mu isteseydim kızdan?

- Tamam ,sen de haklısın. Ne yalanı söyledin Emre'ye?

- Kendime kalmak için bir kurs aradığımı söyledim.

- Duyamadım, tekrar eder misiniz bayım?

- Erdem !

- Nasıl böyle bir şey söyledin,nereden aklına geldi kardeşim? İyi misin sen?

- Direkt bunu söylemedim tabii. Yani öyle anlaşıldı.

- Aslında fena fikir değil. Rüveyda'ya da daha yakın olma şansın olur belki.

- Yani. Zaten evden de ayrılmayı düşünüyordum bugünlerde.

- Saçmalamayı kes oğlum, dalga geçiyorum.

- Ben ciddiyim ama.

- Oğlum sen hepten oynattın kafayı. Git ne halin varsa gör o zaman.

Erdem inanamaz biraz da atarlı bir şekilde yanımdan ayrılınca ben de rutin hatayatımın devamlı mesleği olan düşünmeye başladım yine kendi kendime. Olur muydu acaba? Kurs dedikleri yer nasıl bir yerdi ki? Yaşayabilir miydim orada? Belki de Erdem'in dediği gibi Rüveyda'yı görme şansım artardı. Artık onu Emre serserisine bırakmaya niyetim yoktu zaten. Rüveyda Emre'yi sevmiyor. Bunu hissedebiliyorum. Onu unutmayı denedim ama başaramadım. Unutmak, alışmaktan daha zor. Hele kş bir çift toprak gözü... Ölürüm de unutamam. Belki de daha iyi şeyler olur o mahalleyr gidersem. Evden de uzak kalmış olurum. Asla huzur kokmayan bir ecden... Her gün iğrenerek girdiğim , asla sahiplenemediğim evden... Peki ya annem? Annem zaten maşası olmuş o adamın çoktan. Özlerim onu ama istediğim zaman da gidip görürüm. Yok yok, annemi o adama bırakamam. Ne yapmam lazım?

Yanı başımda dikilmiş kişiyi fark edince düşüncelerimden sıyrıldım. Kafamı kaldırınca Berna'yı görmeyi beklemiyordum tabi. Ne işi vardı şimdi bunun burada? Çok geçmeden içimden sorduğum soruyu yanıtladı :

- Konuşmamız lazım Kerim.

- Konuşmamız gereken ortak bir konu barındırmıyoruz bence. İşim var zaten benim.

- Önemli. Hem de çok önemli. Dinlemezsen pişman olacaksın emin ol..!

             -  BÖLÜM SONU  -

Continue Reading

You'll Also Like

782K 40.7K 55
~TAMAMLANDI~ Siz; Mevzu derin konu gözlerin harelerine hapsettin sözlerin yakar durur beni duyamadım birileri buna aşkımı dedi*. Siz; İki deli bir ar...
484K 36.1K 35
Antep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hik...
2.8M 203K 53
Kayra: Kuryeniz çok yakışıklıydı vallahi! Çiçek Pastane: Lütfen, kuryemizin aklını çelip iş performansını düşürmeyiniz Çiçek Pastane: Hem kuryelerin...
626K 42K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...