AŞKIN ÖRTÜSÜ

Od gasem2515

162K 10.9K 3.4K

‹ TAMAMLANDI › "Gönlümü bıraksam denize ; taşar mıydı hasret acısından yoksa çeker miydi sularını utancında... Více

TANITIM
-1- AŞK
-2- AŞKLA GELEN
- 3 - ARAYIŞ
- 4 - MUCİZE
Darbe girişimine karşı Halkın Darbesi
- 5 - YENİDEN AŞK
- 6 - İLK ADIM
- 7- ÖLÜMDEN BAŞKASI YALAN
- 8 - SUSARAK ÖZLÜYORUM
- 9 - RÜVEYDA
- 11 - SAKLI GERÇEK
- 12 - YIKILIŞ
- 13 - HİSSİZ BİR ACI
- 14 - KARAR
- 15 - KERİM
- 16 - BİR PARÇA HUZUR
- 17 - MEDRESE
- 18 - BEKLENMEYEN
- 19 - MAVİ
- 20 - VASİYET MEKTUBU
- 21 - ANNE
- 22 - PATRON
- 23 - EN GÜZEL DERT
- 24 - YENİ ORTAK
- 25 - KARMAŞIKLIK
- 26 - KIZ KARDEŞ
- 27 - EVLENMEK?
- 28 - KÖY
- 29 - İTİRAF
- 30 - NİŞAN
- 31 - DÜĞÜN GÖSTERİSİ
- 32 - KARŞILAŞMA
- 33 - DEPO
- 34 - BABA KAZIĞI
- 35 - LÜTFEN UYAN
- 36 - ÖMER BEY
- 37 - EVLENME TEKLİFİ
- 38 - BEKLENEN NİKAH
- 39 - İMKANSIZ
- 40 - İMTİHAN
- 41 - ÇARESIZLIK
- 42 - PAMUK ŞEKERİ
- 43 - VUSLAT
YENİ HİKAYEDEN BİR KISIM
- 44. - PİŞMANLIK?
45. GÜVEN
46. MÜJDE
47. BÜYÜK ŞOK
- 48 - MAPUSHANE / Kısım 1
- 48 - MAPUSHANE / 2.KISIM
- 49 - BİR AİLENİN DRAMI
- 50 - BEKLEYİŞ
- FİNAL BİLGİLENDİRMESİ -
- 51 - KAVUŞMA
52. MUTLULUK
53. FİNAL
Özel bölüm
DİKKAT!
Özel bölüm 2
SÜRPRİZ!!!

- 10 - EN KÖTÜ DOĞUM GÜNÜ

3K 187 16
Od gasem2515



Yol boyunca Erdem' e söylediğim gibi her şeyi anlattım ona. Eve gelip koltuklara yayıldığımızda ise son olarak tokat olayını anlattığımda Erdem karşımda yarım saattir gülüyordu.

- Erdem! Pişman etme abicim. Yeter.

- Tamam abi gülmüyorum.

Ardından bir kahkaha daha attı. Tabi Erdem'in kahkahalarını annem duymasın da kim duysun? Direk daldı o da olaya :

- Ne oluyor burada? Yoksa iki gelinimi de yarın yemeğe mi getiriyorsunuz ?

Annemin hayalperest dünyasından fırlayan bu cümle Erdem'i daha çok güldürürken onları kendine getirmek bana düşmüştü tabi :

- Boş ver sen onu annem. Ben çok acıktım. Gel mutfağa gidelim , yok mu bir şeyler?

- Olmaz mı hiç? Biber dolması yaptım. İkiniz de çok seversiniz. Erdem sen de acıkmadın mı oğlum?

- Evet abicim., yol boyunca açım diye başımın etini yemiştin. Gülmen bittiyse hadi sen de mutfağa gel.

Gülerek ukala ukala cevap verdi :

- Bitmedi ama gelicem.

- Tamam o zaman. Sen onu paket yap , evde gülersin.

Tabi annem merakını içinde tutabilir mi? Tehditlerini kullandı tatlı ve ikna edici olduğunu sandığı bir dille :

- Anlatmazsanız vermem size dolma.

İkimiz de göz devirerek mutfağa doğru yürüyünce annem söylenmeye başladı :

- Kime diyorum ya? Tamam tabi ki de vericem ama n'olur bana da anlatın.

- Tamam Gülşen Teyzecim ben anlatırım.

- Sakın Erdem !..

- Aşk olsun Kerim, hani sen annenden bir şey saklamıyordun oğlum ?

- Offf... Tamam, pes ediyorum. Anlatsın sana bu kardeş bozuntusu ama ben çıktıktan sonra.

- Nereye ? Bu aralar hiç evde durmuyorsun, sınavına az kaldı oğlum.

- Odama çıkacağım anne.

Annem rahatladığını belli eden bir gülümseme sergilerken elindeki dolma tabağını alıp odama çıkmaya başladım. Daha merdivendeyken Erdem dedikoducu karılar gibi heyecanla anneme nasıl tokat yediğimi anlatmaya başlamıştı bile. Annemden işiteceğim azarı düşünerek adımlarımı hızlandırdım ve sonunda odaya giriş yaptım.

Dolmaları sakin sakin yerken aklıma yarın annemin doğum günü olduğu geldi. Yerimden hızlıca doğruldum . Hediye almamıştım daha, nasıl unuttum? Aşağı inip mutfağa uğramadan çıktım dışarı. Tabi hemen arkamdan annem aradı :

- Kerim, ne oldu oğlum? Niye apar topar çıktın evden? Kötü bir şey mi var?

- Yok annem ya korkma. Küçük bir işim vardı unutmuşum. Hemen halledip geleceğim.

- Tamam oğlum.Geç kalma, dikkat et.


- Tamam annem, merak etme.

Telefonu kapatıp arabama bindim. Radyoyu açıp en yakın AVM'ye sürmeye başladım.


********************************


Anneme ilk girdiğim kuyumcudan altın küçük papatya şekilleriyle donatılmış bir kolye aldım. Oyalanmayı sevmediğim için çabuk döndüm eve. İçeri girdiğimde ev sessizdi. Erdem gitmişti, anlaşılan annem de dışarı çıkmıştı. Mutfağa girdiğimde yardımcımız Meliha Teyze bulaşıkları yıkıyordu.

- Kolay gelsin Meliha Teyze.

- Sağol yavrum. Bir şey mi lazımdı?

- Sen işine bak , ben alırım.


- Olur mu hiç yavrum? Söyle ben vereyim hemen.

- Kahve alacaktım zaten , lütfen sen devam et işine.

- Peki yavrum.

Dolaptan aldığım kupa bardağa yaptığım kahveyi doldurup yudumlayarak odama çıktım. Uzun zamandır dökmüyordum içimdekileri kağıda. Defterimi açıp özlemimi bir bir yazmaya başladım.

Özledikçe yazdım


Özledikçe döktüm


Özledikçe sevdim...

" Gönlümü bıraksam denize ; taşar mıydı hasret acısından , yoksa çeker miydi sularını utancından? Sevmenin apaçık yapılmaması gereken bir eylem olduğunu ; gözlerin mi anlattı bana toprağını üzerine serercesine yoksa sevmek zaten bu muydu dünya üzerinde? Aklıma sen gelince gönlüm çamurlar içerisinde çirkefleşiyor birden. Kayıp gecelerden topluyorum gönlümü. Hasret dolu diyarlara kaçıyor vuslatı bulmak için. Mecnun'un Leyla'yı aradığı gibi arıyor diyar diyar vuslatı. Kayıp ülkelerden topluyorum gönlümü. Yorgun ve bezmemiş aramaktan seni. Sevmekten hiç taviz vermiyor. Kayıp sevdalarda buluyorum gönlümü..."


********************************


Annemin saatlerce bıkmadan ettiği ısrarları üzerine şu an akşamki doğum günü partisi için hazırlanmak üzere elbiselerimin karşısına dikilmiştim. Boş gözlerle dolabı incelerken Erdem girdi içeri :

- Kardeşim, akşam için ikna etmiş seni annen.

- İkna demeyelim de zaaflarımı kullandı.

- Anlamıyorum arkadaş, bir insan partilerden nasıl bu kadar nefret edebilir? Üstelik annenin doğum günü partisi.Neden bu kadar isteksizsin?

- Annemin doğum günü partisinde sadece annem olmuyor Erdem. O insanları da gerçekten sevmediğimi biliyorsun. Ayrıca partilerdeki gelenekselleşmiş hareketleri ve sarhoş olup saçmalamaları midemi bulandırıyor.

- Tabi kızların sana sırnaşmasını, yiyecekmiş gibi bakmalarını da atlamamak lazım.

Gözlerimi devirerek tekrar dolaba döndüm.

- Kızlardan niye rahatsız oluyorsun anlamıyorum ki.

- Lan oğlum çık git odadan üstümü değiştiricem. Ne çok konuşuyorsun arkadaş.

- Tamam be , hemen de atarlan.

Erdem kapıyı çarpıp çıkınca dolabın önünde durmaktan sıkıldığımdan elimi dolaba atıp ilk gelen takımı çıkardım. Lacivert takım elbise gözlerimle uyumlu olduğundan çok düşünmeden bunu giymeye karar verdim.

Hızlı bir duş alıp seçtiğim elbiseyi giyerek aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı ellerimle dağıtarak şekil verdikten sonra odadan çıktım. Aşağı indiğimde içeride az insan görünce partinin bahçede havuzbaşı partisi olduğunu anlamam uzun sürmedi. Oflayıp bahçeye yöneldim. Neredeyse tüm gözler üzerime çevrilince gülümseme gereği duyarak kendimi gülümsemeye zorladım. Annemin olduğu masaya doğru ilerledim. Bembeyaz, sarışın tenine çok yakışan uzun bir elbise giymişti. Yine çok güzeldi. Gülümseyerek sarılıp öptüm iki yanağından.

- İyi ki doğdun annem, iyi ki varsın, iyi ki oğlunum.

Tabi annemin gözyaşları içeride durur mu? Gözyaşlarını silmekle meşgul olduğundan cevap veremedi. Tam ağzını açacakken bir çığlık sesiyle hepimiz aynı yöne döndük. Ve işte lanet olası sahneler sezonu açıldı. Aptal sarışının teki sarhoş olup denize atlamıştı. Babası yaşındaki adam da güya onu kurtarmak için atlamıştı arkasından. Ne de güzel çaktırmadan (!) zevk alıyorlar birbirlerinden.

Birkaç tanıdığın yanına uğradıktan sonra bahçenin en sessiz köşesine ilerledim. Gözlerimi kapatıp başımı gökyüzüne kaldırdım. Sonra ellerimi cebime koyup nefes almak istercesine uzun bir soluk alıp verdim sessizce. Kahkaha sesleri kulağımda uğuldarken koluma giren kişiyle irkilip açtım gözlerimi. O da hemen geri çekti ellerini. Sanmıyorum ama utandı sanki ortağımızın kızı Berna Hanım.

- Buyur, bir şey mi diyecektin?

- Yapma lütfen böyle Kerim. Uzun zamandır görüşemiyoruz , özlemedin mi sen de beni?

- Özlemem mi lazımdı?

- Ailelerimiz bizi birbirimize uygun gördü için değil, seni gerçekten sevdiğim için buradayım şu an. Bana böyle kaba davranman canımı yakıyor.

- Sana böyle kaba davranmam için elinden geleni yapıyorsun.

- Ben seni sevmekten başka hiçbir şey yapmıyorum.

Neredeyse gömlek boyunda olan elbisesini çekiştirip kahverengi saçlarını arkaya savurduktan sonra devam etti :

- Bir şans ver bana. Pişman olmayacaksın.

- Ben pişman olmak istiyorum belki.

Bunu söyledikten sonra cevap vermesine fırsat vermeden uzaklaştım yanından. Anneme hediyesini verip odama çıkacaktım, fazla bile durmuştum burada. Gözlerim annemi ararken sahnede görmeyi beklemiyordum tabi ki. Kalbim acıdı. Annem sarhoş olmuş şarkı söylemeye çalışırken yanında babam dışında 3-5 erkek daha ona eşlik ediyordu. Misafirlerin keyfine ise diyecek yoktu. Nasıl eğleniyorlarsa artık resmen kahkaha atıp dalga geçiyorlardı. Ayakta alkışlanacak en rezil sahnelerden biri gözlerimin önündeydi. Baş rolde ise annem vardı. Yerinde mıhlanıp kalmış ayaklarıma zorla emir vererek sinirle sahneye ilerledim. Annemin kolundan tutup indirdim sahneden.

- Hadi dağılın hepiniz. Parti bitmiştir.

Birkaç itiraz sesleri ve herkesin "hadi canım, saçmalama" bakışları arasında annemle ilerlerken babamın tam önümde durup yolumu kesmesi nedense hiç şaşırtmadı beni.

- Anneni bırak, nereye gidiyorsan git.

- Bu hayatta en değerli varlığımı sizin eğlencenize maşa olarak bırakmamı mı istiyorsun benden? Onsuz hiç bir yere gitmeyeceğim.

Bu kez ayakta zor duran annemden geldi itiraz :

- Keriiimm...Biraz daha kalalım lütfen.

Böyle bir durumda ne yapmalı insan? Annemin bilerek bunu yapmadığını, bu insanların oyununa geldiğini biliyordum tabi ki. Ama ne yapabilirdim ki şu an?


Gözlerim dolarak uzaklaştım oradan.
Tam içeri girecekken bir yumrukla yalpaladım. Kanayan dudağımı tutup kafamı kaldırdığımda karşımda duran sarhoş herifle ne kadar uğraşmak istemesem de o üzerime doğru yürümeye başladı. İkinci kez yumruk atacakken kolundan tutup çevirdim. Niye kavga ediyorduk ki biz şimdi? Kolunu bırakmadan kulağına doğru konuştum :

- Ne istiyorsun Emir? Derdin ne benimle?

Acıdan inlerken konuşamadığını için bıraktım kolunu. Yerinde zor doğrularak sarhoş sarhoş konuşmaya başladı :

- Berna'dan uzak duracaksın MERTOĞLU. Onu bir daha senin yanında görmeyeceğim.

Aptal herife bak. Bir de soy ismimle hitap edilmesinden nefret ettiğimi bile bile soy ismimi kullanmıştı. Ne sanıyordu bu kendini?

- Bana bak Emir, muhatabın ben değilim. Derdin her ne ise git peşimde dolaşan Berna'yla hallet. Oynadığınız tiyatro oyununda yer almadığıma göre kıskançlık krizkerinizi çekmek zorunda değilim.

- Gidip Berna'yı dövmemi mi bekliyorsun benden? Sen sevdiğin kadının yanında bir erkek görürsen gidip sevdiğin kadını mı döversin?

Sanırım haklıydı. O yüzden hiçbir şey demeden arkamı dönüp içeri girdim. Merdivenlerin yanına gelince durdum. Çıkmaktan vazgeçip dış kapıya yöneldim .

Dışarı çıkınca içimde biriktirdiğim tüm kötü havayı derin bir nefesle özgür bıraktım. Arabama binip bir sigara yaktım. Sigaramı yavaş yavaş, sindire sindire içtim. Çok içmezdim, yani müptelası değildim. Kafam çok bozulunca içerdim. Alkol de kullanırdım fakat asla sarhoş olacak kadar değil. O rezil seviyeye düşecek kadar aptal değilim. Sigaram bitince arabayı çalıştırıp radyoyu açtım. Radyoda çalan şarkı bana parkı temizleyen amcayı hatırlattı. Gülümsedim...



" Geri döndüren gördün mü geçmişi?


Boşa soldurdun o nazlı gençliği.


Bir avuç toprak için yor kendini ;


Dünyada ölümden başkası yalan.


Yalan, başkası yalan. Dünyada ölümden başkası yalan.


Zaman kendine benzetmez herkesi


Hesapsız açar baharlar pembeyi


Açmadığın dalda sözün geçer mi?


Dünyada ölümden başkası yalan.


Yalan, başkası yalan. Dünyada ölümden başkası yalan.


Sitem etme haberi yok dağların.


Gözlerini ellerinle bağladın.


Faydası yok geç kalınmış figanın


Dünyada ölümden başkası yalan.


Yalan, başkası yalan. Dünyada ölümden başkası yalan..."


- BÖLÜM SONU -

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

Kar Tanem Od Tardela

Spirituální

126K 8.6K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...
529K 39.4K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
626K 41.9K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
leylâ Od 📚

Spirituální

19.8K 1.8K 35
Yüreğine kazıdığı bir sızıydı o adam. Her geçen gün canı bir öncekinden daha çok yansa da, her gece başını yastığa koyduğunda gece karası gözlerinden...