Aldatılıyoruz

By fakirim_bosver

800K 45.3K 8.4K

Daha tamamlanmadı. Maalesef gençler, cringe ifadeler içerebilir: Dikkat! 0535***: Yani anlayacağınız Hazar B... More

♾ 1. Bölüm
♾ 2. Bölüm
♾ 3. Bölüm
♾ 4. Bölüm
♾ 5. Bölüm
♾ 6. Bölüm
♾ 7. Bölüm
♾ 8. Bölüm
♾ 9. Bölüm
♾ 10.Bölüm
♾ 11. Bölüm
♾ 12.Bölüm
♾ 13. Bölüm
♾ 14. Bölüm "Müzayede I. Kısım"
♾ 15. Bölüm "Müzayede II. Kısım"
♾ 16. Bölüm
♾ 17. Bölüm
♾ 18. Bölüm
♾ 19. Bölüm
♾ 20. Bölüm
♾ 21. Bölüm
♾ 22. Bölüm
♾ 23. Bölüm
♾ 24. Bölüm
♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"
♾ 26. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım II"
♾ 27. Bölüm "Ayıcık'ı Kim Aldı?"
♾ 28. Bölüm
♾ 29. Bölüm
♾ 30. Bölüm "Yendik Mi, Yenildik Mi?"
♾ 31. Bölüm
♾ 32. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Kaplumbağa"
Bugün Doğum Günüüğğmm:"(
♾ 33. Bölüm "Dalin Mi? Kısım I"
♾ 34. Bölüm "Dalin mi? Kısım II"
♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"
♾ 36. Bölüm "Neredesiniz?"
♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"
BÖLÜM DEĞİL, NEIN!
♾ 39. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Tarsiyer"
♾ 40. Bölüm
♾ 41. Bölüm
♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "
♾ 43. Bölüm
♾ 44. Bölüm "Kadersel Problemler"
Bölüm Değil Nein!
♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"
♾ 46. Bölüm
47. Bölüm'den Kısa Bir Alıntı
♾ 47. Bölüm "Günlük"
♾ 48. Bölüm "Müphem"
♾ 49. Bölüm "Girye"
♾ 50. Bölüm ♾ "Gidişler ve Gidemeyişler"
♾️ 51. Bölüm "Giz Perdesi"

🍷 38. Bölüm 🍷Sıfır Artı Sıfır

5.4K 410 186
By fakirim_bosver

Bilgilendirme: Bu bölüm argo - küfür içerebilir!

+13 olumsuz ögeler içerir!

"Son pişmanlık neye yarar?
Her şeyin bir bedeli var.
Buraya kadar..."


°Selin Bulut°

🍷♾🍷

Kolumdaki iğnelikten bir iğne daha alıp iğneyle kumaşın arka kısmını tutturdum. Boşta kalan saks mavisi kumaşın köşesini elimle kavrayarak arka kısmı birleştirdim. Son iğneyi de kumaşa batırdım.

O sırada masanın üzerinde duran telefonumdan gelen bildirim sesi yükseldi. Hazar olmasını umuyordum. Aramalarıma ve mesajlarıma kaç gündür cevap vermiyor, eve gelmiyordu. Son zamanlarda onu boşladığımı fark ederek benden uzaklaşmıştı muhtemelen. Ya da anlamıştı her şeyi, emin değildim.

Bildirim sesi butiği doldururken, masaya yaklaşıp ekranı açtım.

Hakan'dı.

Ah, bir de o vardı, değil mi? Zafer'in karısı Ilgaz'ı sevdiğini söylerken oldukça rahattı. Kullanmıştı beni. Ya da kendimi kullandırtmıştım.

Hakan'la birlikteliğimiz altı ay önce bu butikte başlamıştı aslında. Ben siparişler için çizimleri tazelerken müşteri olarak gelmişti. Elbise istediğini söyledi. Hayalindeki elbiseyi anlatırken ben resmetmiştim. Hayalindeki elbise mi güzeldi yoksa ben mi çok iyi çizmiştim tartışılırdı. Çünkü çok güzel olmuştu.

Ölçüleri neye göre yapacağımı sorunca kendi beden ölçülerime göre yapmamı söyledi. Normalde müşteriler, birine hediye vesaire için özel tasarım parçalar isteyince, beden örneği için kıyafet getirirler ya da ölçüleri bir yere yazar, bana verirlerdi.

Benim beden ölçülerime göre istemesi hoşuma gitmişti. Etkileyici bir aurası vardı, tüm kadınları etkisi altına alabilecek kadar iyi bir dış görünüşe sahipti.

Ben de kapıldım ona.

Bir hafta sonra elbise hazır olunca hazırladığım paketi uzattım. Eline aldı paketi, gözlerimin içine bakarak paketin fermuarını açıp elbiseyi eline aldı. Bana uzattı.

"Üzerinde görmek istiyorum." dedi. Uzun bir bakışmanın ardından elinden elbiseyi alıp kabine girip kırmızı elbiseyi giydim. Tam oturmuştu.

O günden sonra başladı her şey. Sevgiliydik. Evli olduğumu söyledim. Sorun olmadığını söyledi. Üç ay kadar geçti.

Zafer'le birlikte olmamı istemesi iddia üzerineydi. Kim daha fazla shot bitirirse, o kazanacaktı ve istediğini yaptıracaktı. Yedinci shottan sonra sarhoş olmuştum. Hakan Zafer'le sevgili olmamı istiyordu. Sarhoş olduğum için yanlış duyduğumu sandım ama gerçekti.

Gerekçe olarak, hayat memat meselesi olduğunu söyledi. Aşık olduğum adam için her şeyi yapardım. Her şeyi...

Zafer'in benden etkilenmesi kısa sürmedi. Sevgili oldum, korunmama rağmen hamile kaldım. Hakan'a söylediğimde aldırmam gerektiğini söyledi.

Zaten istemiyordum lanet şeyi. Aldırmam en doğrusuydu. Aldırdığım gün Ilgaz'la canlı canlı ilk kez karşılaşmıştım. Güzeldi ama benim kadar olamazdı.

Zaten Zafer sayemde tutuklu yargılanıyordu, cebine koyduğum uyuşturucu işe yaramıştı. Hakan, Zafer'in yok olmasını istiyordu ki bence Hakan istediğine ulaşmıştı. Hakan'ın anlattığına göre, Zafer'le birlikte madde satıyorlar, malların ülkeye girişini çıkışını kontrol ediyorlarmış, bu yüzden yakın arkadaşlarmış. Zafer, silah işine girmek isteyince ikisi arasında bir rekabet başlamış. Kazanan Hakan olacak gibi duruyordu. Zafer'in hapise girmesi için iki duruşma olacaktı. Boşanma davası da açılmıştı.

Zafer kaybetmişti.

Benimse Hakan'dan başka kaybedecek bir şeyim yoktu. Ta ki Hakan Ilgaz'dan hoşlandığını, onu sevdiğini söylediği güne kadar...

Hakan'la ayrıldım. Numarasını engelledim. Şimdi gördüğüm üç mesajın ondan geldiğini görmek nedensizce heyecanlandırdı.

0547*******: Selin?

0547*******: Seninle konuşmam gerekiyor.

0547*******: Lütfen!

Görüldü atıp çıktım. Ardından mesajlar gelmeye devam etti.

0547*******: Güzelim, bak sana söylediğim doğru değildi.

0547*******: Hem sen varken neden o yobaza bakayım ki?

0547*******: Dudaklarını özledim.

0547*******: Seni özledim.
Ben de özlemiştim ama Ilgaz'ı sevdiğini söylediği aklımdan çıkmıyordu. Tekrar görüldü atacaktım ki, attığı mesaja baktım.

0547*******: Sana ihtiyacım var.

Cevabı beklemeden yazdım.

Selin: Başkasını severken mi Hakan?

0547*******:| Yazıyor...

0547*******: Öyle söylemem gerekiyordu Selin

0547*******: Senin benden uzak durman gerekiyordu

Selin: Neden?

0547*******: Çünkü benim yüzünden sana zarar vereceklerdi

Selin: Şifreli şifreli konuşacağına direkt söylesene!

0547*******: Yüz yüze konuşmamız daha iyi olacak güzelim.

0547*******: *Konum Bilgisi*

0547*******: Evimin nerede olduğunu unutmuş olabilirsin. Evimde görüşelim.
(Görüldü)

Görüldü atıp uygulamadan çıktım. Onunla son kez görüşecek ve Hazar'la eski hayatıma geri dönecektim.

🍷♾🍷

(Şarkıyı burada açalım lütfen. )

Önümde duran bomboş arazideki heybetli gri tonlardaki villaya baktım. Gece tüm karanlığını sadece bu villanın etrafına yansıtmış gibi kapkaranlıktı etraf. Buraya kaç defa geldiğimi hatırlamasam da o günleri unutmayacaktım. Güzeldi geçirdiğim zamanlar.

Kırmızı BMW arabamı, siyah sürgülü kapının önünde bırakıp korumaların içeri bir yere park etmesi için anahtarı üzerinde bıraktım.

Üzerimdeki siyah, belden oturtmalı mini straplez elbiseyi hafifçe çekiştirip düzgün durmasını sağladım.

Evin kapısı gözümün aşina olduğu koruma tarafından açıldı. Her şey önceki sefer gibiydi, korumalar bile aynıydı. Koruma eliyle salonu gösterince adımlarım salona yönlendirdim.

Konuşmadan salona yürürken topuklularımın çıkardığı tok sesten başka ses yoktu. Sessizliğin huzursuz edici yanlarından biriyidi bu, istemsizce geriliyordum.

Hakan, beni görünce oturduğu yerden kalktı. Tüm endamımla karşısına geçip ayakta durdum. Beni baştan aşağı süzüp bana doğru bir adım atıp dudaklarıma yaklaşınca bir adım geriledim.

Bu yaptığıma alayla güldü. Elini uzattı, tutmadım. Bir anda belimden tutup yemek masasının olduğu alana yönlendirdi.

Bu hareketleri içimi gıdıklıyordu. Ama ona karşı gardımı indirmeyecektim.

Altı kişilik yemek masasındaki uzun kenarlarından karşılıklı romantik bir masa hazırlanmıştı. Çatık kaşlarımı sorgular ifadede Hakan'a sundum.

"Senin için." deyip gülümsemekle yetindi.

Buraya yemek yemek için gelmemiştim. Hakan'ın anlatacaklarını dinleyip bir daha gelmemek üzere gidecek, Hakan'ı hayatımdan silip atacak, Hazar'la olan evliliğime yönelecektim.

Hakan nazik bir şekilde sandalyemi oturmam için çekince oturdum. Hakan karşıma oturup dirseklerini masaya koyunca ellerini yukarıda birleştirdi.

O karşımda böyle yakışıklı ve çekici dururken gardımı indirmeyecektim.

Konuşmaya başlamasıyla yerimde dikleştim.

"Selin, biliyorum. Söylediklerimi asla geri alamam ama telafi edebilirim."

Söylediği cümleye karşılık alayla güldüm. Bu muydu yani? Yüzümü ciddi tutup masaya doğru eğildim.

"Buraya senin söylediklerinin telafisini dinlemeye gelmedim Hakan."

Masayı elimle işaret edip devam ettim.

"Ya da seninle karşılıklı romantik bir yemek yemek için de gelmedim."

Sertçe yutkundu. Doğru yolda ilerliyordum. Biraz daha eğilip fısıldadım.

"Mesajda bahsettiğin konuya dönelim bence. Kim bana neden zarar vermek istesin? En büyük darbeyi senden aldığımı hatırlayınca, çevremde benden nefret eden kimler olduğunu sorgulamaya gerek görmüyorum."

Sandalyeye iyice yaslandım.

"Dinliyorum." dedim.

Masadan uzakta duran korumalara işaret etti. İki adam, masayı yemeklerle donattıktan sonra biri beyaz ve kırmızı şarabı getirdi. Benim kırmızı sevdiğimi bilecek kadar iyi tanıyordu beni. Bana kırmızı şarap, Hakan'a beyaz şarap doldurulduktan sonra Hakan, bir yandan tabağını doldururken, kaşlarıyla beni işaret etti.

"Yesene." dedi.

Tabağıma birkaç şey koydum. Hakan yemeye başlayınca ben de başladım.

"Anlatacağım." dedi. Şarabımdan bir yudum aldım. Ağzıma dolan tatla gülümseyip mat rujlu dolgun dudaklarımı yaladım. Hakan'ın gözü birkaç saniye dudaklarıma takılınca silkelenip yemeğine devam etti. Bir anda gözlerime bakıp büyük yudum içti şarabından. Ben de kadehi elimde nazikçe tutup gözlerinin en içine bakarak kadehi bitirdim.

"Hazar, seni takip ettiriyor." Bir anda söylediği şeyle öksürmeye başladım. Suyumu bitirip ne dediğini algılamak için kendime zaman tanıdım. Hazar beni mi takip ettirmişti?

"Sadece takip ettirmekle de kalmamış, bütün banka hesabını bugün bloke ettirmiş."

Hazar neden böyle bir şey yapsın? Öğrendi mi yani her şeyi?

"Seni takip ettirerek aslında sana zarar verebilecek doğru zamanı ayarlıyor."

Dediklerini aklımda tarttım. Hazar'la son birkaç haftadır görüşmüyorduk. Sanki evli değildik onunla. Benim Zafer'le ilişkimi öğrenmiş, bana kin beslemiş olma ihtimali yüksekti.

"Yani, benden intikam mı almak istediğini söylüyorsun?"

Ağzını peçeteyle sildi. Keskin bakışlarını bana dikti. Düşünceli duruyor, aklında bir şeyleri tartmaya çalışıyor gibiydi.

"Eğer seninle olan ilişkimi öğrendiyse, evet."

Sonra bana doğru eğilip bir anda, "Çok güzelsin." dedi. Dumura uğradım bir an. Bu beklenmedik iltifat karşısında gözlerimi kaçırıp dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ama bu güzelliğe..." deyip elini aşağıdan yukarıya doğru bedenimi gösterdi. Heyecanlandım. Sırtımdan terler boşalmaya başladı. Birkaç saniye bekleyip doğru kelimeleri bulmaya çalıştı sanırım.

Yüzünde daha önce görmediğim bir ifadeyle bana baktı.

"Yazık olacak..." dediği şeyden sonra bir anda öksürdüm. Elimi ağzıma götürdüm. Öksürüğüm şiddetlendi. Her yer bir anda hareketlendi sanki. Su içme ihtiyacıyla titremeye başlayan elimi kadehe götürdüm. Ama içinde su yoktu. Hakan'ın önündeki suya uzanıyorum ki, Hakan'ın eli su dolu kadehe çarpıp devrildi.

"Tüh, suya da yazık oldu, sana da."

Hakan karşımda gülerken, sırtımdan soğuk terler akıyor, beynimin içi karıncalanıyordu. Şiddetlenen öksürüğümü bastırmak için elimi boğazıma götürdüm. Gözlerimin kararmasıyla gözlerimi kapatıp sandalyeye yasladım başımı. Ama başıma balyozla vuruluyor gibi zonklama artıyordu. Öksürüğüm devam ediyordu. Bütün bedenim tir tir titremeye başlayınca oturduğum sandalyeden yere düştüm. Hakan düştüğüm yere doğru gelip yanıma eğildi.

"Harika kocan varken bana geldin. Benimle yattın da ne oldu? Bak, ölüyorsun işte. Sıfır artı sıfır, elde var sıfır...."

Ölüm?

Hayır! Ölemezdim. Ölmek için daha vardı! Şimdi olamazdı!

Daha Hazar'a her şeyi anlatacaktım! Aldattığımı söyleyecektim.

Titremem arttı. Dudağımın kenarından akan sıvının ne olduğunu kestiremiyordum. Akan şeyin ne olduğuna bakmak istemiştim ki, Hakan omzuma dokundu.

"Şşh, geçecek güzelim."

Elini saçlarıma götürüp yüzüme düşenleri kulağımın arkasına koydu.

"Yüksek doz verdiğim için böyle oldu sanırım. Ama yakışıyor bu renk sana."

Hakan'a güvendiğim için kendimden iğreniyordum. Sattığı uyuşturuculardan en kötüsünü vermiş olmalıydı. Ben... ben ölmemeliydim. Böyle olmamalıydı.

Ölmek istesen, nasıl ölmek istersin, diye bir soru sorsalar; kesinlikle bu şekilde ölmek istemezdim. Yerde kıvranıyor, nefes almaya çalışıyordum ama çok zordu.

"Bunu sana neden yaptığımı sorguluyorsun muhtemelen. Ilgaz'ı Zafer'den uzaklaştırdın ama bir yerde hata yaptın güzelim."

Öksürüğüm azalmıştı, derin derin nefes alıyor bir yandan da dinlemeye çalışıyordum.

"Ilgaz'ı Zafer'den uzaklaştırdın ama Hazar'a yakınlaştırdın."

Ilgaz ve Hazar mı? Hazar beni mi aldatmıştı?

"Ilgaz ve Hazar diye bir şey olmaması için Hazar'ı oradan kaldırmam gerek. Hmm, sonra Ilgaz'a da soracaklarım var. Onlara ne yapacağıma sonra karar veririm. Sen mutlu mutlu ölmene bak."

Bir an da bağırdı. "Olması gerektiğinden ne kadar fazla koydunuz lan!?"

Korumalardan biri "Üç kat daha fazla dozdu abi."

"Keşke daha fazla verseymişsiniz. Ölmüyor bir türlü."

Hayır, hayır! Ilgaz'dan bana attığı tokadın hesabını soracaktım! Hazar'a bunların hesabını soracaktım. Neden bana sahip çıkmadığını soracaktım.

Soracağım çok şey vardı. Çok susamıştım ama su yoktu.Ama önüme gelen karartıyla dilim tutuldu. Elinde bir bardak su vardı. Suyu uzattı.

"Ver imanını, al suyu." Aldım içmeye başladım.

Hazar ile evlendiğimiz ilk zamanlarda bahsettiği şey geldi aklıma.

"İnsana ölüm anındayken susama ihtiyacı olması gerektiğinden fazladır. Mesela, ölüm döşeğinde olan birine pamuk ıslatılıp dudağındaki kuruluk alınarak susuzluğu azaltılır. Ölüm anındayken, biri gelir ve bir bardak berrak, tertemiz su getirir. Suyu getiren Şeytandır. Elindeki bir bardak su da su değildir. İğrenç iğrenç sıvıların karışımını tertemiz su olarak gösterir. Şeytan ölmek üzere olan kişiye şöyle der, 'Ver imanını, al suyu.' Eğer suyu alırsan imansız ölmüş olursun. Ayy Allah herkese imanla ölmeyi nasip eder inşallah. Amin amin amin. Amin demeyi sakın unutma."

Amin dememiştim ve o içimi parçalayan iğrenç manevi sıvıyı içtikten sonra zorla bir nefes aldım. Aldığım nefesi vermek istedim ama tıkanmıştım. Her şey burada bitiyordu. Pişmanlığım gün yüzüne çıkmıştı. Keşke dedim, keşke böyle olmasaydı...

Son pişmanlık neye yaradı? Her şeyin bir bedeli varmış, buraya kadar...

Gözlerim kapandı.

Ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarınızı bekliyorum.

*-*

Continue Reading

You'll Also Like

25.4M 904K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
649K 34.7K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
254K 16.4K 21
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
654K 29.3K 18
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...