Aldatılıyoruz

De fakirim_bosver

800K 45.3K 8.4K

Daha tamamlanmadı. Maalesef gençler, cringe ifadeler içerebilir: Dikkat! 0535***: Yani anlayacağınız Hazar B... Mai multe

♾ 1. Bölüm
♾ 2. Bölüm
♾ 3. Bölüm
♾ 4. Bölüm
♾ 5. Bölüm
♾ 6. Bölüm
♾ 7. Bölüm
♾ 8. Bölüm
♾ 9. Bölüm
♾ 10.Bölüm
♾ 11. Bölüm
♾ 12.Bölüm
♾ 13. Bölüm
♾ 14. Bölüm "Müzayede I. Kısım"
♾ 15. Bölüm "Müzayede II. Kısım"
♾ 16. Bölüm
♾ 17. Bölüm
♾ 18. Bölüm
♾ 19. Bölüm
♾ 20. Bölüm
♾ 21. Bölüm
♾ 22. Bölüm
♾ 23. Bölüm
♾ 24. Bölüm
♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"
♾ 26. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım II"
♾ 27. Bölüm "Ayıcık'ı Kim Aldı?"
♾ 28. Bölüm
♾ 30. Bölüm "Yendik Mi, Yenildik Mi?"
♾ 31. Bölüm
♾ 32. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Kaplumbağa"
Bugün Doğum Günüüğğmm:"(
♾ 33. Bölüm "Dalin Mi? Kısım I"
♾ 34. Bölüm "Dalin mi? Kısım II"
♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"
♾ 36. Bölüm "Neredesiniz?"
♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"
🍷 38. Bölüm 🍷Sıfır Artı Sıfır
BÖLÜM DEĞİL, NEIN!
♾ 39. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Tarsiyer"
♾ 40. Bölüm
♾ 41. Bölüm
♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "
♾ 43. Bölüm
♾ 44. Bölüm "Kadersel Problemler"
Bölüm Değil Nein!
♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"
♾ 46. Bölüm
47. Bölüm'den Kısa Bir Alıntı
♾ 47. Bölüm "Günlük"
♾ 48. Bölüm "Müphem"
♾ 49. Bölüm "Girye"
♾ 50. Bölüm ♾ "Gidişler ve Gidemeyişler"
♾️ 51. Bölüm "Giz Perdesi"

♾ 29. Bölüm

9.1K 686 119
De fakirim_bosver

°Sema Çakır°

Bir karşımda oturan Yüce Dağ'ıma, bir de Yunan Heykelleri gibi yahuşuhlu doktora bakıyordum.

Pedagogmuş bir de.

Bu demek oluyordu ki, Yekta da çocukları seviyor, aynı ben.

Özel bir ilkokulda öğretmenlik yapabilirdim. Ama devlet okullarında öğretmene ihtiyaç varken neden özel bir yerde öğretmenlik yapayım ki?

Devlet okullarına tercihlerimi yazmıştım. Ama hiçbiri çıkmadı.

Atamadılar beniiiğ...

Kendime kendimi anlatmayı bırakıp ikisinden de bakışlarımı çevirdim. Ilgaz, Yekta Bey'in Hazar'ın kuzeni çıkmasına şaşırırken ben de odaya göz gezdirdim.

Fark edilemeyecek gibi de değildi ki...

Koltuklar, mavi...

Halı, petrol mavisi...

Kalemler, mürekkep mavisi...

Kitaplar da resmiyet mavisi. Böyle bir mavi var mıydı hatırlamıyorum. Kendim uydurdum.

Perdeler, gökyüzü mavisi.

Yekta Bey'e baktım.

Gözler de maviş maviş..

Göz rengini boş verin de ben çok büyük bir şey fark ettim. Heyecanla konuşmaya başladım.

"Yekta Bey!!!"

O da bunu dememi bekliyormuş gibi gözleri cam cam cam gibi bir şekilde hafif tebessümle hemencecik konuştu.

"Efendim Sema?"

İçimdeki Sema 'Düşmedim, hala ayaktayım ama bir ayağım çukurda her an düşebilirim yani!' diye bağırırken Yekta'nın ismimi telaffuz etmesini ne kadar da çok sevdiğimi belli etmemeye çalıştım.

Tüm erkekler alınmasın üzerine ama erkek milletine yüz vermeye gelmezdi.

Doğruya doğru...

"Ben çok büyük bir şey fark ettim."

Ilgaz da merak etmiş emojili bakışlarını bana çevirdi. Bana bakıyorlardı ikisi de.

Canım ben!

"Şimdi şöyle ki Yekta Bey b-"

"Resmiyete gerek yok. Hastalarımla aramızdaki mesafe resmiyet adı altında sizli bizli konuşmalar değil. Yani Sema, Yekta demen yeterli olacaktır. "

O güler yüzle edebiyatı çok güzel yaparken ben de bana Sema demesine takıldım yine.

Bu adamın da her şeyi çoktu yaw! Çok yahuşuhlu biri... Çok güzel biri... Çok iyi biri... Çok iyi ses tonu... Her şeyi çoktu valla!

El kol hareketlerimle mimik desen var, jest desen var ki, tahminimi yürütmeye başladım.

"Şimdi şöyle ki Yektaa.. Bu oda bana bir diziden tanıdık geliyor."

Yekta cevabı yapıştırdı hemen.

"Kırmızı Oda."

"A-aa nereden bildin? Sen de mi izliyorsun yoksa? "

Sıkıntılı bir şekilde başını kaşıdı.

"Yok izlemiyorum ama biliyorum."

Hiçbir şey anlamamıştım.

"Nasıl yani? İzlemediysen nereden biliyorsun? "

Ellerini masanın üzerinde birbirine kenetleyip uzun uzadıya anlatmaya koyuldu.

"Şimdi şöyle ki, buraya sizin gibi yetişkin biri gelmişti. Yönetmenmiş. Bu odanın rengini, düzenini, her şeyini çok beğenmişmiş de dizisinde kullanabilir miymiş? Yok dedim ben de. Neden dedi. Ben de odamın bir kopyası olsun asla istemem dedi. O da tamam dedi, gitti. Aradan iki hafta geçmeden dizi fragmanını gördüm. O kişi... odamın düzenini çal- pardon yani almış. Kopyala yapıştır yapmış sanki. Tek fark rengi... Onu yani yönetmeni aradım. Niye yaptın böyle diye. O da dedi ki, senin için çok iyi bir reklam olur, ün kazanırsın, dedi. Hakkını da helal et dedi. Ettim. Gerçekten de öyle oldu. Daha çok hasta talebi alıyorum. Öyle işte..."

"Ne yani, eğer ki izin verseydin adama, dizinin adı Mavi Oda mı olacaktı? "

Başını salladı. Hazar'ın saçlarından bir tık açık kumral saçları ahenkle halay çekt- yani dans etti.

"Evet, rızam olsaydı Mavi Oda olacaktı. Bu arada Sema..."

Saçlarına bakıp iç çektim. Boşluğuma denk geldi.

"Hı? Iıı, Yani efendim... Yekta?"

Tepkime güldü, herhalde.

"Adama değil, kadına izin verseydim, dizinin adı Mavi Oda olurdu. Yani, adam dedin ya, düzelteyim dedim."

Ne yapmaya çalışıyorsun yahuşuhlu? Ooo haa! Başımı bağlamaya çalışıyordu bu. Hem de kendisiyle.

Vay be... Bak sen şuna.

"N'olmuş yani kadınsa?"

Bozulduğunu belli etmemeye çalışıyordu ama ben anladım.

"Öylesine düzeltmek istedim."

"Hömm, anladım seni."

"Beni mi?"

Tepkileri çok safçaydı. Tam yemelik.

Tövbesteyşın!

"Evet, anladım seni."

"Ne anladın peki? Beni de bir aydınlatır mısın?"

Yahu Ilgaz, ben seni unuttum ya...

"Şimdi şöyle ki Yüce Dağ'ım, faylama sobesi sobesi dobebe, femmiya sobesi dobesi dobebe, taki taki, taki taki rumpa!"

"Ne?"

O kadar da karışık değildi ki Yüce Dağ'ım... Gözlerimi tatlış tatlış kırpıştırmaya çalıştım.

"Taki Taki şarkı sözlerini kendimce tasvir ettim. Olmuş mu Yüce Dağ'ım?"

"Çevir kazı yanmasın Semo'ş. Yemedim."

Yekta'ya döndü bu sefer.

"Sen yedin mi?"

Gülerek başını aşağı yukarı salladı.

Anaaa, hanımcı çıhhtıı ya la! Beni koruduuu... Omen Tonrem! İnanamıyoreem!

Kendi kendime kuruntularımı bir yana bırakıp lafa daldım.

"Şimdi siz ne yapıyorsunuz?"

"Sen âlemlere akın ederken ben Yekta'yla olan seansımı bitirdim Semo'şum."

Kaşlarımı çattım.

"Ne ara konuştunuz?"

Ilgaz sorumu cevaplamak yerine elindeki telefonuna döndü.

Tipsiz, gıcık, huysuz güzel seni!

Ilgaz'dan bir işaret bekliyordum kalkmak için. Çünkü soğuk soğuk terlemeye başladım.

Çok sıcak, çok sıcak, çok sıcaktı.

Çantamdan ses geldi. Bildirim sesimdi bu. Çantamdan çıkarıp ekranı aydınlattım.

Bir mesajınız var. Yüce Dağ'ım'dan...

Yekta'ya bir bakış atıp mesajı açtım.

Yüce Dağ'ım: Semo'şum, bir tanem, ilk ve son can kardeşim benim... Kimse anlamaz zannetme, çünkü ben anladım. İnkâr da etme. Sen ve Yekta'yı oldu bil. İkinizin de başı bu saatten sonra bağlı;)

Telefondan başımı kaldırıp dolu gözlerle Ilgaz'a baktım. Danışmanımdı Ilgaz, arkadaşım değildi, yandaşımdı. Hep fikirlerimi önemserdi. Benim için neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünüyorsa pat diye söylerdi. Dobraydı, inatçıydı, kırılgandı, sinirliydi, naifti, o...

Bir taneydi...

Melahat: İyi ki varsın be Yüce Dağ'ım...

Mesajımı gönderip telefonu çantama koydum. Ilgaz da mesajdan sonra tebessüm edip ayaklandı.

"Biz artık gidelim. Ayrıca normalde seanslar tek kişiyle yapılıyor dedin. Ama sen de fark ettin ki Sema olunca da her şeyi konuşup anlatabiliyorum. Sıkıntı olmaz yanii..."

Son cümleyi bana bakarak söylemesi, çöp çatanlığa ilk adım olduğunu gösteriyordu.

Sen ne fenasın Ilgaz...

Biz Mavi Oda'yı ve Yekta'yı arkamızda bırakarak yürümeye başladık. Ilgaz'da daha önce görmediğim bir aydınlanma vardı.

"Yüce Dağ'ım? "

Hafif tebessümle başını omzuna doğru eğdi.

"Semo'şum?"

"İyi misin? Yani bu seans işi iyi geldi mi sana?"

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Ya, ne bileyim, böyle sanki yüklerim azalmış gibi. Bir sürü yükü sırtımdan atıp öyle yola devam ediyorum gibi... Ve bu... güzel bir his."

Gözlerimi kısıp sessizce güldüm.

"Asansör varken merdivenden inmeye başlamamızı da buna borçluyuz o zaman?"

Sorarak söylediğimi ve merdivenlerden bir kat indiğimizi yeni fark etmişti. Kendi kendine gülüp omuzlarını silkti.

Biz merdivenlerden inerken birinci kattaki bir şey dikkatimi çekti. Ilgaz'ın da dikkatini çekmiş olmalı ki durdu, ben de durdum.

Tekerlekli sandalyedeki kişiyi doğru mu görüyorum?

"Benim... gördüğümü sen de görüyor musun Semo'ş"

Bu kız içimi okuyordu ya...

"Selin mi bu?"

Başını iki yana salladı. Sesini ürkütücü ve gizemli bir hale getirip sessizce fısıldadı.

"Hayır Semo'şum hayır... Bu... Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı..."

Söylediği hayvanı biliyordum. Gerçekten de çok benziyordu. Hastane kıyafetleriyle bile kırmızı rujunu eksik bırakmamıştı.

Güldüm sessizce.

"Sen de Pembe Peri Armadillosu ha?"

O da biraz düşündü.

"Hmm, olabilir. Ama konumuz bu değil. Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı bebeği aldırmış... Baksana, aldırdığı yüz renginden bile belli. Serum bile takılmış, yaşayan ölü gibi."

Yutkundum.

"Bebek... öldü mü yani?"

Başını salladı.

"Maalesef Sema..."

Bakışlarımı Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı'na çevirdim tekrar. Başım dikti.

"O zaman Yüce Dağ'ım, Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı VS Pembe Peri Armadillosu karşılaşmasına çıkamaya hazır mısın? "

Omuzlarını dikleştirip gözlerini kıstı.

"Hazırım!"

O zaman sayın seyirciler, hazırlanın! Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı ve Pembe Peri Armadillosu müsabakasına hepiniz davetlisiniz! Müsabaka diğer bölüm başlayacaktır. Biletler sol köşedeki yıldızı parlatmakla alınır. Bilginize...

Mavi oda vs Kırmızı oda?

Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı (Selin)

Pembe Peri Armadillosu (Ilgaz)

Continuă lectura

O să-ți placă și

Acımasız Ağa De alanur

Ficțiune adolescenți

95.8K 3.1K 15
Sırf kuzeni için 18 yaşında Mardin'in acımasız ağasına gelin giden Larin... Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
372K 30K 46
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...
Peyda De Herkes Yalan

Ficțiune adolescenți

832K 57.8K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
YUVA De _twclr

Ficțiune adolescenți

645K 32.3K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...