Aldatılıyoruz

By fakirim_bosver

800K 45.3K 8.4K

Daha tamamlanmadı. Maalesef gençler, cringe ifadeler içerebilir: Dikkat! 0535***: Yani anlayacağınız Hazar B... More

♾ 1. Bölüm
♾ 2. Bölüm
♾ 3. Bölüm
♾ 4. Bölüm
♾ 5. Bölüm
♾ 6. Bölüm
♾ 7. Bölüm
♾ 8. Bölüm
♾ 9. Bölüm
♾ 10.Bölüm
♾ 11. Bölüm
♾ 12.Bölüm
♾ 13. Bölüm
♾ 14. Bölüm "Müzayede I. Kısım"
♾ 15. Bölüm "Müzayede II. Kısım"
♾ 16. Bölüm
♾ 17. Bölüm
♾ 18. Bölüm
♾ 19. Bölüm
♾ 20. Bölüm
♾ 21. Bölüm
♾ 22. Bölüm
♾ 23. Bölüm
♾ 24. Bölüm
♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"
♾ 26. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım II"
♾ 27. Bölüm "Ayıcık'ı Kim Aldı?"
♾ 29. Bölüm
♾ 30. Bölüm "Yendik Mi, Yenildik Mi?"
♾ 31. Bölüm
♾ 32. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Kaplumbağa"
Bugün Doğum Günüüğğmm:"(
♾ 33. Bölüm "Dalin Mi? Kısım I"
♾ 34. Bölüm "Dalin mi? Kısım II"
♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"
♾ 36. Bölüm "Neredesiniz?"
♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"
🍷 38. Bölüm 🍷Sıfır Artı Sıfır
BÖLÜM DEĞİL, NEIN!
♾ 39. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Tarsiyer"
♾ 40. Bölüm
♾ 41. Bölüm
♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "
♾ 43. Bölüm
♾ 44. Bölüm "Kadersel Problemler"
Bölüm Değil Nein!
♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"
♾ 46. Bölüm
47. Bölüm'den Kısa Bir Alıntı
♾ 47. Bölüm "Günlük"
♾ 48. Bölüm "Müphem"
♾ 49. Bölüm "Girye"
♾ 50. Bölüm ♾ "Gidişler ve Gidemeyişler"
♾️ 51. Bölüm "Giz Perdesi"

♾ 28. Bölüm

10.2K 696 155
By fakirim_bosver


Ben: Kapının önündeyim Semo'ş.

Melahat: Beş dakkkaya oradayım Yüce Dağ'ım.

Görüldü atıp telefonu yanıma koydum. Bir elim direksiyonda ritim tutarken, bir elim stresten kasılan karnımın üzerindeydi. Endişeliydim, çünkü...

Çünkü birazdan Sema'yla birlikte psikoloğa gidecektik.

Evet psikolog...

İster istemez biraz heyecan ve stres vardı şu an.

Hayatımda olan biteni yabancı birine anlatıp ne yapacaktım, bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey vardı. O da bir haftadır ruh gibi dolaşmamın en büyük nedeni,

Ayıcık'ın kaçırılmasıydı.

Hakan (-ç)almamıştı. Çünkü adamlarının yaptığı oyuncağın benim Ayıcık'ım olmadığını dahi bilmiyordu.

O zaman kim almıştı?

Benden veya derttaşımdan ne istiyorlardı?

Kafamı, çözülmesi gereken onca sorular talan ederken Sema giriş kapısından süzüldü.

Çok güzeldi süt kardeşim vesselam...

Ama gözleri biraz...farklıydı. Hafif çekik gözleri baya baya koyulaşmış gibiydi.

Ne sürmüştü o?

Hızlı adımlarını arabaya doğru yöneltti. Ben karşıma bakıyorken, Sema yanıma oturdu. Nefes nefese kalmış, başını eğmişti.

Nasılsınız

"Ee, Yüce Dağ'ım. Nasılsın? Heyecan var dimii? Bende de var çünkü. Sen gideceksin ama ben senden daha heyecanlıyım. Çünkü bir hafta kadar yanımda Cin Ali dolaştırıyorum sanki."

Kaşlarımı çattım.

"Burada Cin Ali ben mi oluyorum yani?"

Başını bana doğru yavaş yavaş çevirdi. Gözlerinde mi ne kayboldum sanki.

"Eveeeet... Sen oluyorsun."

Gözlerini görmemle çığlık atmam bir oldu. Sema'nın gözlerine ne olmuştu? Allah'ım bu ne?

"N'oluyor be Ilgaz? Niye bağırıyorsun? "

Elimi gözlerine doğru yavaş yavaş uzattım. İşaret parmağımı gözlerine, daha doğrusu kirpiklerine doğru...

"Semo'şum... Beni korkutuyorsun. Bu kirpiklerine ne oldu böyle? "

Sema, dediklerimle elini gözlerine götürüp konuşmaya başladı.

"N'olmuş? Bir şey mi var?"

"Bir şey olmuş be Sema. Kirpiklerin kaşlarınla birleşmiş."

"Ne?"

"Kirpiklerine çoook fazla rimel sürmüşsün. Çok şey duruyor... ımm, şey...korkunç. Evet korkunç. Samara gibi... Imm, Çaki bebek gibi vee.. Halka'daki korkunç şeylere benzemişsin."

Ben böyle söyleyince dikiz aynasını kendine çevirdi. Çantasından bir kutu ve peçete çıkardı. Kutudan makyaj temizleme suyunu peçeteye boca edip kirpiklerine sürdü.

Ben onun kirpiklerini temizlemesini izlerken aklıma bir anda gelmemesi gereken biri geldi.

Hazar...

Onun da kirpikleri çok güzeldi ya. Ahhh ah...

Tövbesteyşın!

Ne düşündüğümü düşününce afalladım. Hazar'ın kirpiklerinden, bana ne?

Sema'nın işi bitince bana döndü.

"Şimdi oldu mu?"

Güzeldi...

Başımı gülerek salladım. Aslında gülmem stresimi maskeleme yöntemi gibi bir şeydi. Ama Sema bunu anlamadı.

Arabayı çalıştırıp yarım saat süren hastane yolunu aştım. Sema'yla birlikte hastaneden içeri girdik. Burası özel bir hastaneydi. Psikoloğu da hastaneyi de Sema ayarlamıştı.

Bir aksilik olmaz inşallah...

Danışma bölümüne doğru adımladık. Görevli kız, bizi görünce resmi gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Hoş geldiniz."

Hoş mu geldik? Kim hastaneye hoş gelirdi ki...

Sema ehehehe deyip kıza gülümsedi.

"Çok çok hoş geldik, eheheh..."

"Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Bizim randevumuz vardı da."

"Randevunuz hangi doktordandı acaba?"

Sema adını düşünmeye çalıştı. Bana da söylememişti ki... Söyleseydi bilirdim çünkü.

"Şey, biz bayan bir psikologtan almıştık randevuyu. Adı uzundu. Hatırlayamadım."

Danışmadaki kız, sanki komik bir şey varmış da gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Psikolok Doktor, Çiçek Buket Demet Böcek'ti, değil mi?"

Ne?

"Ne?"

"Maalesef, Psikolok Doktor Çiçek Buket Demet Böcek Hanım artık yok."

"Ne demek yok?"

"Çünkü bugün istifa etti kendisi."

Sema ve kızın konuşmasını böldüm.

"Özel değilse nedenini öğrenebilir miyiz?"

Kız anlatmaya başladı.

"Çiçek Buket Hanım beş yıldır bu hastanede çalışıyordu. Bu yıl evlenince soyadına Böcek eklendi. Demet soyadını sevdiği için o soyadını da kaldırmak istememiş. Kimse adı çok uzun olduğu için randevu almamaya başladı. Hatta iki haftadır ilk hastaları siz olacaktınız. Ama ne yazık ki istifa etti bugün."

Başka doktor yok muydu?

"Peki, biz ne yapacağız şimdi? Hayır yani, hasta memnuniyeti denen şey var. Başka doktor varsa bizi ona yönlendirin. Çünkü bir daha asla gelemeyebiliriz."

Son cümlesini bana bakarak söyledi. Ne yani, psikoloğa ihtiyacım olduğunu düşünen oydu. Ben miydim?

"Psikolok doktorumuz yok ama bir pedagog var."

Sema hayacanla atıldı.

"Valla mı kız?"

Kız, Sema'nın tepkisine gülerek cevap verdi.

"Iıı, valla hanımefendi. Pedagog Yek-"

"Kız acele et! Zamanımız az zaten. Randevumuzu ayarla da gidelim çabucak."

Sema'nın yönlendirmesiyle kız isimlerimizi sordu. Kimlik bilgileri falan. Sonra danışmadaki kız doktorun odasının katını söyledi. Adını söylemeye fırsat bile olmadan Sema kolumu çekiştirdi.

İkinci kata çıktık.

Sema doktorun ismini sormadı ki! Çatık kaşlarla Sema'ya döndüm.

"Sema?"

Sema da ne yapacağını şaşırmış gibi etrafa bakıyordu.

"Hı?"

"Doktorun adı neydi?"

"Telaştan sormayı unuttum. Bak, şuradaki insanlara soralım. Belki biliyorlardır."

Bu kat, insanlarla doluydu. Çiçek Buket Demet Böcek istifa edince mi oluştu bu yoğunluk?

Sandalyede tek başına oturan bir kız çocuğuna yaklaştım. Sema da benimle beraber adımladı. Küçük kız, bizim ona yaklaştığımızı görünce tabiri caizse yerinden fırladı.

"Haaaa-aa-ll-aa-laa-laa-aaa!"

Çocuğun ne dediğini buraya doğru koşturan bir kadından anladım.

Hala demişti...

Ama neden kekeliyordu ki bu çocuk? Ama kekeme gibi de değildi. Sanki... konuşmayı unutmuş gibi...

O sırada kız çocuğu, halası olduğunu düşündüğüm kadına sarılmış, ağlamaya başlayan çocuğu sarılarak teselli ediyordu.

"Ben buradayım halacım! Bak, ben buradayım artık!"

Kadın bizim de burada olduğumuzu fark edince eğildiği yerden kalktı.

"Özür dilerim. Ben doktor Bey'in yanındaydım. Konuşuyorduk, bir an Hayal'in ağlama sesini duyunca korktum. Bir şey oldu sandım. "

"Özür dilenecek bir durum yok ortada. Çocuk, yani Hayal ne yaşadıysa çok korkuyor belli ki. Kendini yalnız hissediyordur. Onun yanında olduğunuzu hissetirmeniz onun için önemli olsa gerek."

Ben konuştuktan sonra kadının yüzünde buruk bir tebessüm yer aldı.

Sema da konuşma gereği duymuş olmalı ki,

"Şey, özel değilse ne yaşadığınızı anlatır mısınız? "

Kadın başını iki yana salladı.

"Anlatamam."

Kaşlarım çatıldı.

"Neden?"

"Çünkü anlatılmaz okunur. Hayal'in babası ve babasının sevdiği kadının hikâyesi sadece okunur."

"Ne yani? Kitap mı yazılmış? "

"Evet."

"Anladım."

"Bu arada ben Ayşegül. Resmiyete gerek yok bence."

Kadın gülünce ben de gülerek cevap verdim.

"Ben Ilgaz. Ve bu da benim süt kardeşim Sema. Tanıştığımıza memnun olduk."

"Ben de memnun oldum. Şey, siz ne için geldiniz bu kata? Çocuğunuz mu var?"

Çocuğumuz ne alâka? Benim mi? Yok ya, kadın Sema'ya dedi kesin.

Ben içimdeki düşüncelerle boğuşurken Sema,

"Biz bir pedagog doktor arıyoruz. Adını da bilmiyoruz."

Danışmadaki kızın dediğini hatırladım.

"İsmi Ye- diye başlıyor."

Kadın tanıyor olmalıydı ki, elini kolunu heyecanlanla hareket ettirdi.

"Evet evet. Yekta Bey... Hayal'in de doktorudur kendisi. Şu tarafta üçüncü oda."

Eliyle gösterdiği tarafa doğru döndük. Kadına, daha doğrusu Ayşegül'e teşekkür edip odanın bulunduğu yere doğru yürüdük.

Ben üçüncü odayı bulduktan sonra kapıyı tıklattım. İçeriden komut gelmesini beklerken Sema'nın kapının yukarısna bakarak, "Vay anasını! Bu kadar da olmaz. Bak Ilga-" dediğini duymamla içeriden bir adam sesinin 'Buyrun' demesini aynı anda duydum.

Kapıyı açtım.

Doktoru incelemeden önce odaya göz gezdirdim. Çok güzel bir odaydı. Her şey mavinin en güzel tonlarıydı. Doktor masasının arka duvarı boydan boya ahşap kitaplıktı.

Koltuklar, maviydi...

Halı, petrol mavisiydi...

Kalemler, mürekkep mavisiydi...

Perdeler, gökyüzü mavisiydi.

Adama baktım. Daha doğrusu doktor beye baktım.

Gözleri de maviydi.

Gözler tanıdık geldi bir an. Sonra doktorun karşısındaki tekli koltuklardan birine doğru adımladım. Sema da anlam veremediğim bir şaşkınlıkla Yekta Bey'e bakıyordu.

Yekta Bey'den bakışlarını ayırıp kaş göz işareti yaptığı yere baktım. Masanın üzerindeki isimliği gösteriyordu.

AY BEN ŞOK! ŞOK ŞOK ŞOK!!!

Sorun bu muydu peki?

Hayır sorun bu değildi. Sorun, benim salaklığımdı. İsimliğe baktıktan sonra bir bana bir Sema'ya bakan Yekta Bey'e baktım.

Sema, ağzı açık karşımızdaki adama, yani Yekta Bey'e bakıyordu.

Ağzının suyu mu akıyordu? Ben mi yanlış görüyorum...

"Sema!"

"Hı?"

"SEMA!"

Yerinden sıçrayıp doktordan bakışlarını çekip bana baktı. Bana doğru eğilip fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Adam taş Ilgaz."

Kaşlarımı çatıp Sema gibi sessizce konuştum.

"Yok meteor Sema! Saçmalama Allah aşkına! Sorunumuz var."

"Üff ne var yani, altı üstü adamı azıcık inceledim."

"Soyadını gördün mü peki?"

"Kapıda gördüm. Tabi senin aklın bir karış havada."

Sema gibi eğildiğimi fark ettim. Şu an Sema'yla konuşmaya dalmış, doktoru unutmuştum. Sorumu sormalıydım şimdi.

İsimlikteki isme bir bakış attım.

"Yekta Bulut?"

Yekta Bey, gülerek onayladı.

"Evet. Siz de Ilgaz Koçak olmalısınız."

"Siz nereden tanıyorsunuz beni?"

Başını omzuna doğru eğip,

"Birileri tarafından çok bahsedildiniz."

"Bu... birileri kim?"

"Hazar Bulut..."

*Pedagog: Çocuk psikoloğu

Continue Reading

You'll Also Like

352K 29.7K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
25.4M 904K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
372K 30.1K 46
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...
1.6M 52.6K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...