Aldatılıyoruz

fakirim_bosver által

800K 45.3K 8.4K

Daha tamamlanmadı. Maalesef gençler, cringe ifadeler içerebilir: Dikkat! 0535***: Yani anlayacağınız Hazar B... Több

♾ 1. Bölüm
♾ 2. Bölüm
♾ 3. Bölüm
♾ 4. Bölüm
♾ 5. Bölüm
♾ 6. Bölüm
♾ 7. Bölüm
♾ 8. Bölüm
♾ 9. Bölüm
♾ 10.Bölüm
♾ 11. Bölüm
♾ 12.Bölüm
♾ 13. Bölüm
♾ 14. Bölüm "Müzayede I. Kısım"
♾ 15. Bölüm "Müzayede II. Kısım"
♾ 16. Bölüm
♾ 17. Bölüm
♾ 19. Bölüm
♾ 20. Bölüm
♾ 21. Bölüm
♾ 22. Bölüm
♾ 23. Bölüm
♾ 24. Bölüm
♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"
♾ 26. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım II"
♾ 27. Bölüm "Ayıcık'ı Kim Aldı?"
♾ 28. Bölüm
♾ 29. Bölüm
♾ 30. Bölüm "Yendik Mi, Yenildik Mi?"
♾ 31. Bölüm
♾ 32. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Kaplumbağa"
Bugün Doğum Günüüğğmm:"(
♾ 33. Bölüm "Dalin Mi? Kısım I"
♾ 34. Bölüm "Dalin mi? Kısım II"
♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"
♾ 36. Bölüm "Neredesiniz?"
♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"
🍷 38. Bölüm 🍷Sıfır Artı Sıfır
BÖLÜM DEĞİL, NEIN!
♾ 39. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Tarsiyer"
♾ 40. Bölüm
♾ 41. Bölüm
♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "
♾ 43. Bölüm
♾ 44. Bölüm "Kadersel Problemler"
Bölüm Değil Nein!
♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"
♾ 46. Bölüm
47. Bölüm'den Kısa Bir Alıntı
♾ 47. Bölüm "Günlük"
♾ 48. Bölüm "Müphem"
♾ 49. Bölüm "Girye"
♾ 50. Bölüm ♾ "Gidişler ve Gidemeyişler"
♾️ 51. Bölüm "Giz Perdesi"

♾ 18. Bölüm

18.8K 1.1K 122
fakirim_bosver által

Bölüm Ilgaz'ın ağzından... Zafer'i, polis memurları götürdükten sonra

Zafer'in arkasını toplamak, karısı olarak bana düşüyordu maalesef. Polisler, Zafer'in cebinden uyuşturucuyu bulmasıyla göz altına aldıktan sonra benim de ifade vermem için karakola gitmem gerekiyordu.

Polisler Zafer'i götürünce Zafer'in babası Orhan Amca'yı aradım. Olayı özet geçip karakola gelmesini söyledim.

Zafer gidince, korumalar burada kalmıştı. Ben bu kadar korumayla ne yapacaktım? Ali abi de burada değildi.

Demek ki Zafer, Ali abiye güvenmiyor. Ya da başka görev mörev verdi ona, bilemiyorum...

"Buraya toplanın hepiniz!" Korumaları, herkes gittikten sonra otelin arka tarafına çağırdım.

Selin ve Zafer'in fan fini fon yaptıkları ve silah taşıdıkları yere...

Korumaların hepsi tek sıra önümde dizildiler.

Egom, okşanmadı değil yani...

"Sen!" Beni duvarın arkasında gören korumaya seslendim. Bana bakıp bir adım öne çıktı.

"Şimdi bekle. Seninle işim sonra."Korktuğunu gözlerinden anlıyordum.

Zafer, bu adamları nasıl korkuttuysa artık.

"Şimdi! Hepiniz beni iyi dinleyin. Zafer şimdilik göz altında olduğu için benim sözüm geçecek. Anladınız mı? "

"Anladık Efendim! " Ayy, komutan olsaydım bu kadar çok ses çıkmazdı.

Komutan vaya binbaşı falan mı olsaydım?

"Birkaçınız, Zafer'in olduğu karakolda nöbet tutacak. Selin'in o karakola Zafer'i ziyaret etmesine izin vermeyeceksiniz. Eğer ki Selin sorarsa, Orhan Bey, hiçbir ziyaretçi almamamızı söyledi diyeceksiniz."

Hepsi, organize olmuş gibi başlarını bir kez salladılar.

"Vee... Kaç kişi olsuuun? Altı kişi. Evet, aranızdan Zafer'in en çok güvendiği altı kişi Zafer'in az önceki yaptığı silah teslimatını kimin için yaptığı, kime çalıştığı, o silahların hangi şehir veya ülkelere gittiği, kimlere gittiği,kimlerin yardım ettiği ile ilgili ne zırvalıklar varsa hepsini bana getireceksiniz. Bir nevi, Zafer'i hapse tıkmak için bütün bulduğunuz kanıtları bana getireceksiniz. Aranızdan bir kişi bile bu söylediklerimi Zafer'e veya bir başkasına söylemeyecek!"

Kimseden çıt çıkmıyordu. Zafer'den bu kadar mı korkuyorlardı?

"Anlaşıldı mı?" Bağırmamla herkes başını salladı.

"Söyleyeceklerim bitmedi. Zafer belki iki üç gün, belki birkaç hafta, belki de birkaç ay, tutuklu kalır. Hiçbiriniz yeni teslimat falan yapmayacaksınız. Geri kalanlarınız da Selin'i gözetlesin. Tuhaf bulduğunuz her şeyi bana gün içinde rapor edin. Umarım bu dediğim de anlaşılmıştır."

Yine herkes başını salladı.

Bir adım öne çıkan, beni o duvarın ardında her şeyi gördüğümü görüp, Zafer'e söylemeyen adama seslendim.

"Ve sen!"

Adam titredi titreyecekti. Bayıldı bayılacaktı.

Zafer, Allah senin belanı versin!

"Adın ne?"

"Fuat efendim."

"Şimdi Fuat. Senin görevin daha kutsal bir görev."

Korumaların hepsi pür dikkat beni dinliyorlardı.

"Selin ve Zafer'in beraber gezdiği tozduğu, el ele bile dolaştığı her fotoğraf, mobese kameraları, otel ve restorant rezervasyonları, ses kaydı... Hepsini bulup bana getirirsin."

"Peki Ilgaz Hanım."

"Güzel. Ne ben sizinle konuştum. Ne de siz benim dediklerimi yaptınız. Hiç kimse tek kelime bile konuşmayacak. Zafer de yarın öbür gün emirlerini aldığınız bir patron olmaz. "

Tekrar başlarını salladılar.

"Hayırlı geceler hepinize. Iban numaralarını numarama gönderirsiniz."

Şimdi Zafer'i ziyaret etme vaktiydi.

"Araba anahtarı?"

Önünde durduğum arabanın anahtarlarını verdi adamlardan biri. Bindim arbaya, anahtarı takıp çevirdim, vitesi değiştirdim. Gaza bastım.

İstikametim karakol...

Arbayı sürerken, babamı aramayı düşündüm. Ama Orhan Amca'nın çoktan haber verdiğini tahmin edebiliyorum.

Geldim karakolun önüne. Park ettim arabayı. Yavaş yavaş hareket ettim. Uyuşuk davranabildiğim kadar uyuşuk davrandım. Sonra girdim şu karakol dedikleri yere. İlk kez giriyordum. Telsiz sesleri, ağlama sesleri, konuşma sesleri, ben yapmadım nidâları...

Gözüme bir polisi kestirip masasına yaklaştım.

"Hayırlı akşamlar. " Polisin ne kadar yorgun olduğu kıyafetinin kırışıklığından,göz altlarından bile belli oluyordu. Burada olduğuna göre nöbeti vardı.

Allah yardımcın olsun be...

"Buyrun?"

"Yaklaşık bir saat önce buraya uyuşturucu ticareti suçundan biri getirildi. Zafer Koçak..."

"Evet, babası da şu an onunla görüşme yapıyor. Sizin yakınlığınız nedir?"

"Eşim..." Bunu söylerken bıkkın ifademi yüzümden silemedim. Her yerde onun eşi diye anılmak kadar kötü bir şey yoktu.

Hayır var Ilgaz! Aldatmak ve silah ticareti...

Doğruu...

Polis işlemlerimi halletti. İfademi aldı. Selin'le ilgili hiçbir şey söylemedim. Zafer'in asla(!) böyle bir işe belaya bulamadığını söyledim. Belki biri cebine koydu, dedim.

Sonra, Zafer'in tutulduğu nezarethaneye girdim bir polisle. Orhan Amca ve avukat olduğunu tahmin ettiğim adam duruyordu. Orhan Amca, Zafer'le olan hararetli konuşmasını kapı sesiyle kesti. Beni görünce sımsıkı sarıldı.

"Ilgaz kızım..."

Zafer, hiç babana çekmemişsin. Ama azıcık çekseydin be...

"Orhan Amca..." Sarılma faslı nasılsın iyi misin faslıyla sonlandı. Demir parmaklıklar arasında Zafer'in o çaresiz yüzünü görmemin beni mutlu edeceğini hiç tahmin etmemiştim.

O, hâla senin kocan Ilgaz!

Bu bana ve ülkesine yaptığı ihanet gerçeğini değiştirmez!

Bu sefer sen haklısın Ilgaz...

Tşk tşk.

Övünme Ilgaz!

Çatışmamı içimde bitirdikten sonra Zafer'e yaklaştım. Ellerini mahkum gibi demir parmaklıklara sarmıştı.

"Ilgaz..."

"Zafer..."

"Ben yapmadım Ilgaz! Gerçekten ben yapmadım!" Çaresizdi sesi...

"Biliyorum Zafer."

Orhan Amca köşede bizi pür dikkat izliyor ve dinliyordu.

"Nasıl? Kimse bana inanmadı Ilgaz. Sen neden bana inanıyorsun?"

"Ben inanıyorum Zafer. Çünkü..."

Ne diyeceğimi merak ediyordu.

Biraz daha meraklandırmalı ve pat diye söylemeli her şeyi...

"Çünkü, hem sen benim kocamsın, hem de..." Şimdilik kocamsın Zafeeer...

"Hem dee?"

"Hem de o uyuşturucu paketini birinin cebine koyduğunu gördüm Zafer."

Gözleri o kadar parladı ki, ışıklar olmasaydı bile, gözlerinin sevinçten parladığını anlayabilirdim.

Erken seviniyorsun Zafer'cik...

"Hangi şerefsiz koydu Ilgaz? Söyle de kurtulayım şuradan!"

"Kocacıım, bence sen parmaklıklar arkasından daha güzel görünüyorsun. Bence söylememiliyim."

Yüzünün aldığı şekli görmek zevk verdi yeminle. Acaba günah sayılır mı?

Ne günahı Ilgaz! Doğru yapıyorsun. Yürü be...

Şok şok şok!

"N-ne d-diyorsun sen Ilgaz? Beni burada görmek güzel mi? Ne saçmalıyorsun Allah aşkına?"

"Bana numara yapma Zafer!"

O kadar bağırdım ki, köşede duran Orhan Amca ve iki polisin irkildiğini yan bakışla başımı çevirmeden bile görebiliyordum.

Zafer'in bir zamanlar severek baktığım o kahvelerine diktim gözlerimi. Polislere seslendim.

"Çıkın lütfen memur beyler!"

İkisi de çıktı. Zafer'e yüzümü daha da yaklaştırdım.

"Cebine kimin koyduğunu öğrenmek istediğine emin misin sevgili kocacım?"

"N-neden böyle konuşuyorsun Ilgaz? N'oluyor?" Sesi titriyordu. Bu kadar mı korkuyordu dört duvar arasından? Korksun!

Kork Zafer!

"Sadece soruma cevap ver kocacım. Öğrenmek istediğine emin misin?"

Sertçe ve sesli bir şekilde yutkundu.

"Eminim."

Sesimin net ve yıkılmaz bir şekilde çıkması için kendime birkaç saniye verdim.

"Imm, söyleyeyim o zaman. Beni... Aldattığın kadın, çocuğun annesi... Hazar Bulut'un karısı... Selin koydu cebine... SEVGİLİ kocacım!"

Bunu o kadar rahat bir şeklide söyledim ki oh dedim içimden.

"Ne?" Zafer...

"Ne?" Orhan Amca...

"Orhan Amca'nın şaşırmasını anlarım da... Sen niye bu kadar şaşırdın ki Zafer? Yoksa... inanmıyor musun bana?"

Selin, gözünü öyle bir kör etmişti ki, inanmadığı belliydi.

"Sen... ne zaman... öğrendin Selin'i?"

"Bir önemi var mı? Sana cebine uyuşturucuyu cebine koyanın kim olduğunu söyledim. Şimdi... buradan Selin itiraf etmezse asla kurtulamazsın. Ha, yok! Ben montajla kamera görüntüsü yaptırır, suçu başka biri yapmış gibi gösterebilirsin. Selin değil de... Başka biri gibi."

Uyuşturucu suçundan değil, silah ticaretinden girmesini istiyorum...

"Selin'in yaptığına dair bir kanıtın var mı peki?"

"Gözlerim en büyük kanıt değil mi zaten?"

"Somut bir kanıttan bahsediyorum."

"A-aa! Bana bana! Karına! Güvenmiyor musun Zafeeer? Üzüldüm şimdi..."

Dudaklarımı sahteden büzdüm.

"Cevap ver Ilgaz!" Dişlerinin arasından söyledi bunu. Pislik herif.

"Tabi ki yok! Nasıl olsun ki? Siz otelin arkasında hem silah kaçakçılığı yaparken... hem Selin'le öpüşüp koklaşırken Selin'in cebine koyduğunu düşünemedin mi? O çok sevdiğin metresinin yani..."

Şok... Çok güzel bir şey. Şok üstüne şok daha güzel...

İşte bu Orhan Amca için son noktaydı. Zafer'in yakasını bir eliyle tutarken, diğer eliyle burnuna doğru sert bir yumruk attı.

"Adi herif! Ben seni böyle mi yetiştirdim, -bir yumruk daha- aldatmak ne lan! -bir yumruk daha- silah kaçakçılığı ne oğlum! "

Yumruklar ardı arkası kesilmiyordu. Orhan amca Zafer'in yakasını öyle bir tutmuş ki vurduğu her yumrukta yere düşmüyor, aksine kafası demir parmaklıklara çarpıyordu.

Fazla abartmadan polis çağır Ilgaz!

Polisleri çağırdım. Orhan amcayı zor ayırdılar ama ayırdılar. Polisler de nezarethanenin kapısını açıp içeri girdiler. Ben de girdim. Zafer, perişan bir halde yere yapışıktı. Gözleri az açıktı. Yüzünün her yerinden kan akıyor gibi görünüyordu.

Burnuna çok kötü vurdun be Orhan amca...

Polislere bir dakika dedim ve yüzümü Zafer'e yaklaştırıp gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Kulağına fısıldadım.

"Eğer. Benden. Anlaşmalı. Boşanmazsan. Zafer'cim(!)Yaptıklarını sadece ben ve Hazar değil... Herkes öğrenir. Anladın, değil mi KOCACIM?"

Gözlerime nefretle baktı. Ama 'Anladım' demek zorundaydı. Dedirtecektim.

Başını salladı. Ama bu yetmezdi.

"Anladın mı? Duyamadım."

Ağzını zorla birazcık açabildi.

"Anladım..."

Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Polislere döndüm.

"Buraya doktor çağırın bence. Hastaneye falan göndermeyin. Sonra kaçarsa falan mazallah! Bir firarinin peşinde koşturursunuz. Uyarayım. Hadi size kolay gelsiiin. Allah size zorluk çıkartmasıın. Hayırlı geceler size."

Öfkeden kızarmış Orhan amcaya döndüm.

"Orhan amca..." Ona seslenince bana döndü.

"Kızım.. Ben.. Onun adına sende-"

"Hayır Orhan amca, sen bir şey yapmadın. Sen onu adam etmek istedin ama edemedin. Şirket diye diye devrettiğin yeri -polisleri göz ucuyla kontrol edip sesimi alçalttım- silah ticareti için kullanıyor olabilir. Bu senin hatan Orhan amca. Sen benim onu adam edeceğimi düşündün. Bana güvendin. Ama ben sana gelip de Zafer için seni umutlandıracak hiçbir şey demedim. O ne yaptıysa kendi istediği için... Doyumsuz olduğu için... Bencil olduğu için... İhanet ettiği için, beni de lütfen suçlama. Burada suçlu varsa Zafer'den başka kimse yok. Ha, Selin'i saymazsak tabi..."

Bir müddet sessiz kaldı.

"Selin'in amacı ne olabilir Ilgaz? Neden seviyorum gibi gösterip kalleşlik yapar ki?"

"Ben de çok düşündüm. Ama aklıma sadece bir ihtimal geliyor. Selin'in birine çalıştığı ve bu çalıştığı kişinin Zafer'in düşmanı olduğu..."

"Off, offf. Kızım sen bu kadar şeye nasıl dayandın? Ben bile duyunca dayanamadım. Vurdum. "

"Meslek sırrı Orhan amca. Ben gideyim artık. Artık görüşmeyiz seninle de... Allah'a emanet ol. Babama da sen anlatırsın her şeyi. "

Ağzını açıp itiraz edecekti ki, saçma olduğunu düşünüp dudaklarını birbirine bastırdı. Başını salladı.

Arkamı döndüm. Gittim eve. Sema'nın aramalarına, mesajlarına cevap vermedim. Babama da birkaç bir şey zırvalayıp, Orhan amca anlatacak yazdım.

Uyudum. Hem de öyle bir uyudum ki uzun zamandır hiç bu kadar huzurlu uyumamıştım.

Uyudum uyumasına da neden uyurken en saçma kişi girdi rüyama...

**

Sabah uyandım. Uykumu güzel almıştım ama içim daralıyordu. Hani böyle heyecanlandığınızda veya stres olduğunuzda içinizde tarifi olmayan bir his oluşur.

Öyle işte...

Bir şeyler atıştırdım. Normalde atıştırmam, ayı gibi yerim ama bu sefer iştahım yoktu. Koltuğa uzandım. Kocaman evde tek başıma ne yapabilirdim?

En iyisi sahile gitmekti.

Üzerime mavi çiçekli bir elbise başıma da siyah şalımı taktım. Spor beyaz ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Bahçede her zamanki kadar korumanvardı. Zafer, evi korumaları için bunları koymuştu demek ki. Bir baş selamı verip arbanın kilidini açıp bindim arabaya. Sürdüm sahile.

Yaklaşık yarım saat sonra sahile vardım. Kayalıklara oturdum. Gözlerimi kapatıp denizin iyot kokusunu içime çektim.

Ne kadardır burada olduğumu bilmiyordum ama çalan telefonum sessizliğimi bozdu. Sema arıyordu. Akşam evine gelip her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlayacağıma söz verip telefonu kapattım. Bir şeyler eksikti sanki.

Ama ne...

Aklıma aldatıldığımı öğrendiğim gün geldi. Güzel kadın, sohbet eder dertleşiriz demişti. Görüşürsek iyi olurdu. Elimdeki telefonun rehberine girdim.

Ne diye kaydetmiştim?

G harfine girdim. Tam da tahmin ettiğim gibi. Güzel Kadın....

Aradım ama açmıyordu, tam telefonu kulağımdan çekecektim ki karşı taraftan istediğim kadın sesi yükseldi.

"Efendim?"

"Selamün aleyküm."

"Aleyküm selam."

"Beni hatırladınız mı Güzel kadın? "

"Haa, hatırlamaz olur muyum hiç? "

"Ben sizinle konuşmak için aramıştım. Eğer müsaitseniz sahilde, kayalıklarda buluşsak?"

"Tamam, tamam. Ben gelirim oraya."

"Allah'a emanet olun."

"Sen de Allah'a emanet ol. Görüşürüz. "

Bir on dakika sonra yanımda bir hareketlilik hissetmemle başımı sağa çevirdim. Gelmişti. Yanıma oturup kollarını bana dolayınca bir an şaşırdım. Sarılıyordu.

Keşke annem de bana böyle sarılsa...

"Nasılsın Ilgaz? "

"İyi diyelim iyi olalım da, ben sizin adınızı bilmiyorum."

"Melek."

"Melek... Güzel isim."

Bir müddet sustuk ikimiz de. Benim konuşmamı bekliyormuş gibiyidi.

"Sizinle konuşmak istedim. Çünkü başka konuşabileceğim kimse yok."

"Neden? Annen veya baban?"

"Babama anlatırsam her şey sarpa sarar. Annem... Anlatmak istesem de dinlemez."

"Neden öyle konuşuyorsun kızım? Hangi anne evladının sıkıntılarını paylaşmaz ki?"

"Alzehimer hastası bir anne evladını hatırlamıyorsa... Onunla konuşmaz bile."

Gerçekten üzülmüşe benziyordu.

"Ah kuzum! Sen nelerle başa çıkıyorsun? Anlat da dinleyeyim. Benim de bir oğlum var. O da başı sıkışınca bana gelir anlatır her şeyini. Sen de anlatırsan dinlerim."

Anlatmaya hazırlanıyordum ki, o sırada Melek Hanım'ın arkasından gelen kişiyle dudaklarım aralandı.

Hazar?

"Anne?"

Anne mi?

"Hazar?" Bunu ben dedim.

"Ilgaz?" Hazar.

"Ilgaz?" Melek Hanım.

"Melek Hanım?"

"Oğlum?"

"Oğlum mu?"

"Ilgaz?" Hazar dedi.

"Hazar?" Ben.

"Yeter! Bana biri burada ne olduğunu anlatacak mı? "

Anlatırız anlatmasına da biz bile kaldıramıyorken sen nasıl kaldıracaksın?

Bu ayet her şeyi açık açık anlatmış, soranlar için°•°

Olvasás folytatása

You'll Also Like

Çilek Kız Lara által

Ifjúsági irodalom

1M 71.3K 55
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
250K 16.2K 21
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.6M 57.8K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
94.7K 4.2K 17
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?