Aldatılıyoruz

By fakirim_bosver

800K 45.3K 8.4K

Daha tamamlanmadı. Maalesef gençler, cringe ifadeler içerebilir: Dikkat! 0535***: Yani anlayacağınız Hazar B... More

♾ 1. Bölüm
♾ 2. Bölüm
♾ 3. Bölüm
♾ 4. Bölüm
♾ 5. Bölüm
♾ 6. Bölüm
♾ 7. Bölüm
♾ 8. Bölüm
♾ 9. Bölüm
♾ 10.Bölüm
♾ 11. Bölüm
♾ 12.Bölüm
♾ 13. Bölüm
♾ 14. Bölüm "Müzayede I. Kısım"
♾ 16. Bölüm
♾ 17. Bölüm
♾ 18. Bölüm
♾ 19. Bölüm
♾ 20. Bölüm
♾ 21. Bölüm
♾ 22. Bölüm
♾ 23. Bölüm
♾ 24. Bölüm
♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"
♾ 26. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım II"
♾ 27. Bölüm "Ayıcık'ı Kim Aldı?"
♾ 28. Bölüm
♾ 29. Bölüm
♾ 30. Bölüm "Yendik Mi, Yenildik Mi?"
♾ 31. Bölüm
♾ 32. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Kaplumbağa"
Bugün Doğum Günüüğğmm:"(
♾ 33. Bölüm "Dalin Mi? Kısım I"
♾ 34. Bölüm "Dalin mi? Kısım II"
♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"
♾ 36. Bölüm "Neredesiniz?"
♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"
🍷 38. Bölüm 🍷Sıfır Artı Sıfır
BÖLÜM DEĞİL, NEIN!
♾ 39. Bölüm "Kaniş Güvesi ve Tarsiyer"
♾ 40. Bölüm
♾ 41. Bölüm
♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "
♾ 43. Bölüm
♾ 44. Bölüm "Kadersel Problemler"
Bölüm Değil Nein!
♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"
♾ 46. Bölüm
47. Bölüm'den Kısa Bir Alıntı
♾ 47. Bölüm "Günlük"
♾ 48. Bölüm "Müphem"
♾ 49. Bölüm "Girye"
♾ 50. Bölüm ♾ "Gidişler ve Gidemeyişler"
♾️ 51. Bölüm "Giz Perdesi"

♾ 15. Bölüm "Müzayede II. Kısım"

21.5K 1.2K 101
By fakirim_bosver

Zafer'in vereceği cevapla olduğum yere mıhlandım. Donakaldım.

" Birkaç ay sonra her şey isteğimiz gibi olacak. Ben boşanacağım Ilgaz'dan. Bu sattığımız silahlardan gelen miktarla da yurt dışında çocuğumuzla beraber yaşarız. "

Donakaldım sadece...

Ne diyordu bu adam? Yok, yok! Ben yanlış duydum kesin. Zafer'in benimle boşanma planları yapmasını geçtim. Bu adam...

Silah mı satıyordu? Yok ya, geçen yıl Babil diye bir dizi izlemiştim. Oradan aklımda kalmış olmalı. Süleyman çok ünlü bir iş adamıydı. Bir gece siyah arabalarından tahta kutular çıkarmışlardı. Silahlar vardı orada. Kaçakçılık yapıyorlardı. Ya da Arka Sokaklar'da böyle bir şey var mıydı?

Zafer, silah kaçakçılığı mı yapıyordu yani?

Büyük tahta kutularda ne saklanırdı ki başka? Silah, başka... Silah... Ve yine silah. Sadece silah mı taşınıyordu...

İç savaşımdan çıkıp olduğum yere daha da sindim. Başımı ileri uzattım. O sırada tahta kutuyu taşıyan iki koruma kutuyu düşürdü. Aha! Vallahi silah. Billahi de silah. Tallahi de silah...

"İşinizi dikkatli yapsanıza lan! "

Zafer, korumalara sessizce bağırırken, o sırada gözüm Selin'e kaydı. Çantasından hızlıca bir şey çıkardı. Ve arkası dönük olan Zafer'in ceketinin cebine koydu o şeyi. Öyle bir ustalıkla koydu ki ne olduğunu göremedim.

Bu kadın ne yapıyordu böyle?

Zafer, Selin'e dönünce Selin'in yüzünde kaktüsler pardon, güller açtı. En iyi oyuncunun ben olduğunu sanıyordum oysaki...

Tekrardan sarıldılar, yakınlaştılar,koklaştılar. Bunların hepsini gözlerim yaşlı izledim. Evet, izledim çünkü Selin'in Oscarlık oyununa hayretler içinde baktım. Harika oynuyor vallahi...Sonra Selin bir şey dedi. Yüksek ihtimalle birini arayacağını söyledi. Çünkü zincirli çantasından telefonunu çıkardı. O sırada bulunduğum yere doğru ilerlediğini fark ettim.

Geri geri adımlamayı bırakıp hızlıca arkama döndüm. Tam o sırada öyle bir şeye çarptım ki burnumun yamulduğunu düşünüyordum.

Arkamda hafif yumuşak sert duvar mı vardı?

Ağzımdan sessiz bir inilti sokağa karıştı. Burnum acıdan sızlıyor, gözlerimden yaş akıyordu.

Şu an Selin'in buraya gelmesi an meselesiyken burada neden öylece durduğumu bilmiyordum. Kolum sert bir şekilde güçlü bir el tarafından çekilince tam bağıracaktım ki, bu sefer ağzıma bastırılan elle susturuldum. Kimdi bu? Sokağın aydınlatmaları o kadar azdı ki adamın yüz hatları bile belli olmuyordu.

Beni tutan adam,lacivert takım giymiş,bu sefer bir yere doğru çekiştiriyordu beni. Hırsız olabilir miydi? Şu an aklım neredeydi, bilmiyorum ama adama uydurdum adımlarımı. Zaten bir eli ağzımı diğer eli de iki bileğimi tek kelepçe gibi tutmuştu. Kurtuluş yoktu. Allah'ım günah sayılır mıydı bu adamın bana bu kadar yakın olması...

Hızlı adımlarla geldiğim yere göz gezdirdim. Zafer'i takip ederken çıktığım kapının basamaklarına gelmiştik. Bu adam kimse, Zafer'den kaçıyor olmalıydı. Çünkü beni buraya kendisiyle beraber sürüklemesinin başka nedeni olamazdı. Hem Zafer'den kaçıyordu, hem de beni kaçırmaya çalışıyordu.

Adamla arama biraz mesafe koydum. Zaten arkamda durduğu için yüzünü göremiyordum.

Adam ağzımdaki gözyaşlarımla ıslanmış elini gevşetip 'Şşhh' dedi. Bu demek oluyor ki gerçekten beni kaçırıyordu. Zafer'den bu yüzden kaçıyordu. Elini ağzımdan tamamen çekince sessizce konuşmaya başladım. Ağlamaklı ses tonum da cabası...

" Valla beyefendi, beni kaçırmayın. Ben masumum. Valla masumum. Hem siz de görmediniz mi kocam dediğim adamı? Başka kadınla fan fini fon işleri yapıyor. Hem de silah kaçakçılığı... Allah'ım ben nasıl işlere bulaştım. Ah Zafer ah! O silahlar kadar başına taş düşsün emi! Selin kadar başına kadın yağsın. Yok ya, bu söylediğim Zafer için dua olur. Valla ben suçsuzum beyefendi. Beni kaçırmayın. N'olur? Valla ben zengin değilim. Zafer zengin. Hem beni-"

Beni taramalı tüfek moodundan arkamdaki adamın kısık gülüşü durdurdu. Beni kaçıran adam gülüyordu ya...

Bir yerden tanıdık gelmesi de normal miydi peki?

"Kimsin sen?" Adam bu soruyu sormamı mı da tuhaf bulmuş olmalı ki yine güldü. Adama yüzümü dönüyordum ki adımı söylemesiyle kim olduğunu anladım.

"Ilgaz..." A harfini uzatıp söylüyor bir de. Bunun burada ne işi vardı?

"Hazar?"

Ben de a harfini uzattım ama onunki sitemliyken benimki soru işaretleri belirtiyordu.

Bir harften kaç anlam çıkıyordu, siz görün...

"Sessiz ol. Biliyorum her şeyi, ben de gördüm seninle beraber."

"Nasıl ya? Nasıl gördün? "

"Olanlara kendini o kadar kaptırmıştın ki geldiğimi görmedin bile."

"Ne yani, şimdi sen de gördüysen her şeyi, şimdi inanıyor musun bana?"

" Ben en başından beri Selin'in hareketlerinden tut, nerelere gittiğini biliyorum. Sen mesaj atınca da bir şey fark etmedi yani."

İşte şimdi beni sinirlendirmeyi başarmıştı.

"O zaman neden bana inanmadığını söyledin? " Yüzündeki muzip sırıtışı alıp koparmak istedim. Niye gülüyor ya?

"Sana inanmadığımı söylemedim. Selin'e güvendiğimi söyledim. "

"Yalan söyledin yani?"

" Yani...Öyle de denebilir."

"Basbaya yalan söyledin. Ben de sana kendimi inandırayım diye müzayedeye davet ettim. Ama sen bak şu işee... Neymiş, Hazar Bey'ciğimiz(!) ayakta uyutuyormuş beni. Ah Ilgaz ah!"

"Neden kendini ispatlama çabasına girdiğini, neden bana kendini inandırma çabasına girdiğini bilmiyorum. Ama çabaların hoşuma gitti doğrusu..."

"Hoşomo gotto doğroso! Sen var ya, sen! Meymenetsi-"

Elini ağzıma bir anda kapanmasıyla korktum. Tam ellerimi kullanacaktım ki ellerimi yine o kelepçe şeysinden yaptı.

" Selin buraya yaklaşıyor! Sus. Elimi çekeceğim ama yeter ki sus."

Başımı sallayarak onayladım onu. Elini çekmesiyle ondan uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım.

Selin'in topuklularının sesi yaklaşıyordu. Hazar duvara, ben kapıya yaslanmıştım. Selin eğer daha fazla yaklaşırsa görecekti bizi.

Aslında görse iyi olurdu. Ben de onun saçını başını yolar, eline veriridim. Bacaklarını kırar, çarpık bacaklı olmasını sağlarım. Aslında bu düşüncelerim psikolojimden mi kaynaklı, yoksa kıskançlık zirve mi yapmıştı, anlamış değilim.

Psikoloğa gidecektim. Yine hatırladım.

Selin, bulunduğumuz yere yaklaşınca olduğum yere daha çok sindim.

"Peki, iyi günler."

Selin konuşmasını biriktirmiş, adım sesleri uzaklaşıyordu.

Şimdi ben anlamadım, neden kapının önünde duruyorduk ki? İçeri de girebilirdik. Kafa bir milyon...

"Hadi girelim içeri."

"Peki Ilgaz Hanım!"

"Neyi anlamadınız tam olarak Ilgaz Hanım!?"

"Şimdi neden böyle konuşuyorsun ki? Tamam, mesaj yazarken sinirliydim. Özür diliyorum. "

"Özrün kabul edilmedi. Başka bir zaman kullanacağım bu özrü."

"Hadi ya!"

"Dikkat çekmeye başladık. Bence tamam de, çıkalım şuradan."

Etrafıma baktım. Geçen bazı personeller bize bakıyordu gerçekten.

"Aff, tamam tamam. Gidyorum ben."

"Allah'a emanet ol. "

"Sen de."

İçeri girmemle etrafın ne kadar kalabalık olduğunu gördüm. Müzayede, silah kaçakçılığı üzerine kurulan bir çarşaf mıydı, yoksa Zafer gerçekten tasarımcı mıydı?

Mesleğinden bile şüphe duyuyordum. Oturmadım sandalyelere falan. Hazar en önde sandalyeye yerleşmişti. En arkada kollarımı göğsümde bağladım. Bekledim öylece. Mücevherler satılmıştı. Yani alkışladılar bir şeyleri. Ben öyle anladım. Bedenim burada olsa da aklım silahlarda, Zafer'de, Selin'de, boşamada, Hazar'da. Aklım tüm olayları karıştırmış gibi karmakarışıktı.

Tam o anda girişte bir hareketlilik hissetmemle girişe döndüm yüzümü.

Polis?

Hızlı adımlarım girişeyöneldi. Korumalarla konuşuyorlardı.

"Pardon? "

Polisler bana döndü.

"Ne için gelmiştiniz?"

"Zafer Koçak adına bir ihbar aldık. Arama yapılması gerekiyor."

"Ne ihbarı? "

"Uyuşturucu ticareti."

E yok artık! Zafer bir de uyuşturucu mu satıyordu?

Yoksa...

Yoksa Selin'in Zafer'in cebine koyduğu şey uyuşturucu muydu?

Selin, bir işler çeviriyordu.

Hem de çok büyük işler...

Ne gibi işler?

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 57.3K 55
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
834K 57.9K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.6M 52.6K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
91.7K 4K 17
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?