"Ellerimi yıkadım bu sefer."

"Aferin."

"Big Boss gelmiş. Merhabalar haşmetlim." Chan arkadaşına göz devirip telefonu eline aldı.

"Yeter kafa şişirdiğin Lix, sana mutluluklar."

"Dur lan, şey diyecektim, bir an önce sevişin de Seungmin''i utandıralım."

"İşin gücün yok mu senin?" Felix hınzırca gülerken Chan telefonu kapattı. Seungmin'e tekrar sarıldığında Seungmin ona yaslanmıştı.

"Şirkete niye gitmedin?"

"Dün gece çok güzel gülüyordun, gülüşünden öpememek içimde kaldı." Seungmin sırıtarak elindeki tepsiyi fırına bırakıp sevgilisine dönerek dudaklarını yamuk gülüşüne bastırdı.

"Bakıyorum yine ultra romantiksiniz."

"Fakir edebiyatına geçiş yapıyorum öyleyse."

"Aman aman, böylesi iyi." ikisi de gülerken Chan elini yavaşça Seungmin'in arka cebine sıkıştırdığında Seungmin kahkaha atarak sevgilisini itti.

"Ya, unut bir şeyi de unut."

"Senle alakalı, nasıl unutayım." Seungmin üzerine doğru yürüyen gençten mutfağın içinde geri geri yürüyerek kaşıyordu. Köşeye sıkışıp Chan'ın kolları arasında kaldığında Felix ve Jeongin'den öğrendiği çemkirmelerden birini kullanma kararı aldı.

"Kafa atarım bak."

"Atsana bi'." Chan yüzüne yanaşırken mutfağa Minho girdiğinde ikisini görüp geri çıktı.

"Hayırlı işler beyler, ben çıkayım siz devam edin."

"Bakın, bu sabah herkes sevgilimi utandırmaya programlanmış hepiniz elimde kalırsınız." Chan genel tehdidini gerçekleştirdikten sonra sevgilisine son bir öpücük verip kafeden şirkete geçmişti.

"Bu adam sabahın köründe ne yapıyordu burada?"

"Beni öpmeye gelmiş." Seungmin çok normal bir şeymiş gibi söylediğinde Minho durup ona ters bir bakış attı.

"Bildiğim kadarıyla evi buraya çok ters. Evden şirkete beş dakikada gidiyor ama buraya iki yerden de kır dakikada falan geliyor ki tam iş saati. Sırf seni öpmek için sabahın köründe yola mı çıktı?" Seungmin elindeki kremayla donup kalırken Minho'ya baktı.

"Ben, bunu hiç düşünmemiştim."

"Günaydınlar matmazel, adamın senin için bir dağı delmediği kalmış." Seungmin aptal sırıtışıyla işine dönerken Minho da başını ili yana sallayarak yoğurmalı hamuru olan işlere başlamıştı.

~~~

Sıradan bir günün ardından kafe yine boşalmıştı. Seungmin bu kez Chan'ın arabasına binerken Jeongin arka koltuğa başını koymuş, uyumaya başlamıştı. Hyunjin sevgilisini öptükten sonra eve Minho'yla dönmüştü.

Oldukça sessiz arabada trafiğe takıldıklarında Chan derin bir nefes aldı. Seungmin hafifçe ona döndüğünde başını ona çevirip göz kırptı. Yorgun görünüyordu.

"Nasıldı günün?"

"Bugün kafede bize ihtiyacınız olmadığını söylediniz ama yorulduk yine de. Kafede daha az yoruluyordum." Seungmin koltuğunda Chan'a doğru yanaşıp parmaklarını kenetledi.

"Stres ve yorgunluğunu almamı ister misin?"

Chan yavaşça gülüp sevgilisinin elini öptü. "Nereden duydun bu yaramaz cümleyi."

"22 yaşımdayım, yarışmaya Busan'dan katılıyorum teşekkürler." Seungmin göz devirirken Chan gülümsemişti.

"Çok Jisung'lık cümleler bunlar, o mu dürttü seni diye düşündüm."

"Chan, sabah sadece beni öpmek için kırk dakikalık yol mu geldin?" Chan başıyla onaylayıp avucundaki eli yavaşça okşarken hareketlenen trafikle Seungmin'in elini bırakmadan frene basmayı bırakıp, tel eliyle direksiyonu tutarak ilerlemeye başladı.

"Gerçekten sadece öpmek için mi?"

"Evet, güzelim de nereye bağlayacaksın bunu?" Seungmin aptal bir gülümsemeyle ona bakarken Chan elini öptükten sonra yavaşça ellerini ayırmış, vitesi değiştirerek çevreyolundan çıkıp yan yola girmişti.

"Hiç, merak sadece."

"Var sende bir şeyler."

"Var bende bir şeyler." İkisi de gülerken Chan arabayı sokağa soktuktan sonra bir şey demeden gülerek sevgilisine bakmış, ardından arabadan inip kardeşini kucağına almıştı. Seungmin, evin kapı şifresini girip yolu Chan'a açtıktan sonra içeri girip kapıyı kilitlemişti.

Chan kardeşini yatağa bırakıp üzerindekileri çıkardıktan sonra pijamalarını giydirirken uyandığında bebek gibi ilgilenmiş, yanına uzanıp onu severek kısa sürede tekrar uyuttuktan sonra birkaç öpücüğün ardından odasından çıkıp kapıyı kapatmıştı.

Seungmin üzerini değiştirmiş, aslında üzerine sadece beyaz ve bol bir tişört giymiş, Chan kardeşinin yanından gelene kadar zamanı değerlendirip test çözmüştü. Bu, alışkanlığa dönmüştü artık. Her fırsatta test çözmeye alıştırmıştı kendini ve Chan ona bunu huy edindiği için kızıyordu. Seungmin kendine ayıracak vakit bırakmıyordu böyle yaparak, Chan da robota dönüşmeye mi çalışıyorsun diyerek azalıyordu sevgilisini.

Chan odaya geldiği gibi yatağa uzanmış, sevgilisine bakmıştı ki üzerinde sadece tişört olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti. Seungmin fark edildiğini anlayınca masum bir gülümsemeyle sandalyeden kalkıp yatağın üzerinde emekleyerek sevgilisinin kucağına çıktı.

"Chan, ilk bizim evde kalışını hatırlıyor musun?"

"Hm, sevgili olmuştuk." Seungmin ellerini sevgilisinin ensesinde oynattı yavaşça.

"Evet, büyük bir adımdı. Şimdi ikinci büyük adımı atabilir miyiz?" Chan, hiç şakası olmayan sevgilisine baktı dikkatlice.

"Baskı mı hissediyorsun, kendi isteğinle mi?"

"Ne fark ediyor?" Seungmin omuz silkerken Chan sevgilisinin saçlarını geriye itti.

"Çok fark eder güzelim. Jisung veya Felix aklına girmiş olabilir ya da sen gerçekten içinden geldiği için yapıyor olabilirsin. Aradaki farkı anlatamam ama anlamalısın." Seungmin uzanıp sevgilisinin dudaklarını yavaşça öptü.

"İstiyorum. Sen?" Chan sevgilisini belinden tutup kendine çekerek dudaklarını öptü.

"Kapıyı kilitleyeyim ben en iyisi." Seungmin sırtı yatakla buluşurken Chan kapıyı kilitlediğinse gülerek ona bakmıştı.

"Sen de az değilsin."

"Arka cebe el koymak yetmiyormuş demek ki." Chan gülerek sevgilisinin üzerine çıkıp boynunu öpmeye başladı.

Jeongin'e yakalanmamaları gerektiği için iki kat heyecanlı olan bir beraberlikti bu.

kaçak damatlarWhere stories live. Discover now