34

91 3 4
                                    

İlk buluşma nasıl geçer? Her zaman her şeyin en mükemmel olması mı gerekiyor? Ya da birbirinize olan aşkınızdan mı bahsedersiniz?

Eğer bu mükemmel buluşmaya bizimki en yakın arkadaşların yaşadığı normal bir günden farksız.

Calum ile restorana gelmiştik. Bu daha önce geldiğimizdi. Burayı çok seviyordum. Manzarası çok güzeldi. Cam kenarında bir masada oturuyorduk. Her şey harika gidiyordu. Hatta ilk buluşmamız için çok özenmiştim. Üzerimde kırmızı, ip askılı, saten bulüz, altımda siyah, yandan bağlamalı etek vardı. Deri ceketimi de yanıma almıştım.

Masaya oturduğumuz andan itibaren çok heyecanlıydım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ama rahat davranmaya çalışıyordum. Calum bunu fark etmişti. "Beverly?"

Kafamı kaldırıp ona baktım. "Efendim?"

Calum derin bir nefes aldı. "Çok şükür konuşmayı unutmamış."

Gözlerimi devirdim. "Komiksin."

Sahte bir gülüş yaptı. "Biliyorum."

Tanrım, hiç rahat değildim ve onun da olmadığına emindim. Bir an önce garsonun gelmesi gerekiyordu.

Calum rahatça sandalyede geriye yaslandı ve bana bakmaya başladı. "Çok sessizsin."

"Çünkü çok gerginim."

Calum kocaman bir kahkaha attı. Sessizce konuşmaya çalıştı. "Tanrı aşkına Beverly. Biz seviştik. Gergin olmana gerek yok."

İçimdeki gülme isteğini bastırıp konuştum. "Doğru, cesaretin var mı oynuyorduk. Oyun nerelere kadar gelmiş."

Calum masaya yaklaştı ve elini çenesinin altına alıp bana baktı. "Oyunun bittiğini düşünmüyorum."

Güldüm. "Bu oyun başımıza bela olacak."

Calum ciddileşti. "Bu oyun olmasa bile biz kendimizi belanın kucağına atıyoruz zaten."

Yaşadıklarımız gözümün önüne geldiğinde gülümsedim. "Las Vegas'ta güvenliklerden kaçarken çok eğlenmiştim."

Calum kafasını salladı. "Oraya tekrar gitmeliyiz."

Garson yanımıza geldiğinde konuşmamızı bölmüştü. Menüleri bize verdiğinde Calum ikimiz için rastgele bir yemek seçti ve garson gitti. Calum tekrar bana döndü. "Oyun konusunda ciddiyim. Bana bir görev ver."

"Bu oyunun geri dönüşü olmayacak."

Omzunu silkti. "Olmasın."

İddialı bir şekilde Calum'a baktım. "Üzerimize beton dökülene dek durmayalım."

Calum şaşırarak bana baktı. "O filmi izlemişsin."

Gülümsedim. "Tabii ki. En sevdiğim filmlerden biri. Ayrıca çok romantik. Sonsuza dek birlikte kalacaklar."

Garson yemeklerimizi getirdiğinde Calum çatalıyla yemeği karıştırdı. "Aşklarını yaşarken diri olsalardı daha romantik olurdu. Sonuçta birbirlerini sevdiklerini söyleyemediler bile."

Yemekten bir çatal alıp çiğnedim. "Doğru ama bu şekilde devam ederlerse birbirlerine söylemeye cesaretleri olmayacaktı. Hep birbirleriyle oynuyorlardı. Onlar için en iyisi bu."

Calum gülümsedi. "Neyse ki biz onlar kadar ileri gitmedik. Ne hissettiğimizi biliyoruz. Ne hissettiğimizi söyleyebiliyoruz."

Ona baktım. "Bizim için en iyisi bu. Biz ayrı kalamayız."

Calum uzanıp elimi tuttu. Bu, kalbimin tüm restorandakilerin duyabileceği kadar sesli çarpmasına sebep oldu. Elimi tutması bile beni heyecanlandırmaya yetiyorsa ben çok aşığım demektir.

Next DoorWhere stories live. Discover now