30

97 4 0
                                    

Çatal bıçak sesleri, ardı kesilmeyen kahkahalar ve ağız şapırtıları.

Evet, delirmek için doğru yerdesiniz.

Benim gibi birçok şeye takıntınız varsa insanların olmadığı bir yer sizin rahat etmeniz için şiddetle önerilir.

Ama karşımdaki şahesere baktıkça kendimi çok daha iyi hissediyordum. Hiçbir şeyi duymuyordum. Bir terapi gibi beni uyuşturuyordu. Her noktası sanat eseri olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Bu başyapıtın kimin eseri olduğunu çok merak ediyordum.

"Calum, kafanı çek. Tablonun yarısını koca kafanla kaplıyorsun!" diye sitem ettiğimde arkasına baktı.

Evet, bahsettiğim şey tabloydu. Ama Calum, kafasını gömdüğü tabaktan çıkardığı için artık göremiyordum.

"Yemek için geldik, tatlım. Tablo istiyorsan karşında var." Göz kırpıp yemeğine devam etti.

Doğru, harika bir sanat eseri.

Kollarımı kenetleyip yemek tabağına baktım. Evde yapmaya çalıştığım ama yaktığım yemeği yiyecektik. Bunu bilerek sipariş ettiğine emindim.

Omzumu silktim. "İştahım yok."

Gözlerini kısarak bana baktı. "Buraya senin için geldik."

Biraz durduktan sonra tekrar konuştu. "Ayrıca ilk defa bir kızı yemeğe çıkarıyorum."

Ne?

Şu an çok şaşırmıştım. Bir o kadar da mutlu olmuştum. Demek ilk defa biriyle yemeğe çıkmıştı ve o kişi bendim.

Gülümseyerek konuştum. "O zaman yiyeyim."

Yemeğimizi yerken Calum bana eski ilişkilerinden bahsediyordu. Pek fazla olmamıştı ama bir şeyler anlatıyordu.

"Benimle bir yerlere gitmiyorsun. Sürekli evdeyiz deyip benden ayrılmıştı."

Anlattığı şeye kahkaha attığında ben de güldüm. Dünyanın en saçma ayrılık sebebi olabilirdi.

"Ne kadar bencilce." deyip yemeğimi yemeye devam ettim.

Kafasını salladı. "Asıl saçma olan şey sürekli kendisi hakkında konuşması. Ne kadar garip ki benim yanımdayken parası aniden kayboluyor."

Gözlerimi kocaman açtım. "Para avcısı pis sürtük!"

Tekrar kahkaha attı. "Bunu çok sonra fark ettim. Aslında gözümü açan kişi Phoebe'ydi. Kız olduğu için o beni daha iyi anlıyordu. 'Senin aşkını ve paranı kullanıyor' demişti. Çok haklıymış."

Kendi ilişkilerimi düşündüm. Hiçbir zaman onların parasını kullanmazdım. Kibarlık yapıp bazen hesabı ben öderdim. Aşklarını kullanmazdım. Beni terk ettiklerinde sinirimden kudurup başkalarıyla takılmazdım. Her zaman çizgimi bildim ve ona göre yaşadım. Sonunda mutlu olan bendim.

"Sende neler var?" diye sordu su içtikten sonra.

"Birbirine benzeyen aşklar, aşk bile denemez aslında. Aynı rutin. Ayrıldıktan sonra onu unutma evresi var. Ondan sonra yavaş yavaş hayatına devam ediyorsun. Sırada yeni kişilerle tanışma evresi var. Her şey böyle ilerliyor. Bu gerçekten sıkıcı."

Bana baktı. "Aslında gerçekten haklısın. Ben de böyle düşünüyorum. Bu yüzden uzun zamandır aşktan uzağım."

Tabağımdan bir çatal aldım ve yedim. "Lisede bir sevgilim vardı."

Birden kahkaha atmaya başladı. Ona bakıp kaşlarımı çattım. "Ne gülüyorsun?"

Gözlerini bana çevirdi. "Senin lisedeki arızalıklarına dayanacak biri bulmana şaşırdım."

Next DoorWhere stories live. Discover now