6

283 29 74
                                    

Luke ve Ocean tam karşımda çılgınlarcasına şarkı söylüyorlardı. Etrafımda delirmiş insanlar onlara eşlik edip dans ediyordu.

Michael, Calum, Phoebe ve Ashton ile bir bara gelmiştik. Luke ve Ocean'ın burada çaldığını öğrenince Ashton, hepimizi buraya toplamıştı. Beni onlarla tanıştırmak için can atıyordu.

Ashton ile eskisi gibi arkadaş olmamıza seviniyordum. Ama yanındaki ateş bombası için aynı şeyleri söyleyemeyecektim. Bir bakışı bile ölümdü, deri kaplama.

Ocean, parlak mavi saçlarını savurarak deli gibi bateri çalıyordu. Alnından akan ter damlaları onu seksi gösteriyordu. İtiraf edin, gerçekten çekiciydi.

Luke, kısa saçlarını alnının bir tarafında toplamış sevimli bir şekilde gitar çalıyordu. Bazen susuyor, şarkıyı bize söylettiriyordu.

Biz bir yandan bir şeyler içiyor bir yandan da şarkıya eşlik ediyorduk. Özellikle Michael delirmiş gibiydi. Grubu ona ben tanıtmıştım ve şimdi benden çok seviyor gibi duruyordu.

Çok sakin biri olduğum için herkes bana deliymişim gibi bakıyordu. Umurumda bile olmadan grubu dinliyordum.

Ashton boynundan terler akarken yerine oturdu. Phoebe onu izliyordu. Yanına gitti ve yanağına bir öpücük koydu.

"Burası fazla sıcak oldu." Phoebe kıkırdadığında Ashton kolunu Phoebe'nin omzuna attı.

Daha sonra Calum geldi. Koyu kahverengi saçları ıslanmış ve alnına dökülmüştü. Yanıma geldi ve oturdu. Masadaki bardaklardan birini alıp kafasına dikti.

Gülerek bana baktı. "Ne bu sakinlik? Ortalığı yıkarsın diye düşünüyordum."

Ona döndüm. "Berbat dansımı görmek ister misin?"

Duraksadı. "Aslında hayır."

"Bundan bahsediyordum." deyip güldüm.

Calum dans pistindekilere baktı. Herkes çıldırmışçasına dans ediyordu. "Nasıl zengin olacağını biliyor musun?"

"Zengin birini soymazsan zengin olamazsın." dedim.

Bana döndü. "Evet, yakalanma riskini düşünmeyip tek isteği alacağı paralar olan biri için güzel fikir."

"O zaman hack yaparak banka hesabı soy. Daha az riskli?"

Göz ucuyla Phoebe'ye baktı. "Şu kız hack yapabilme yeteneğine sahip gelmiş geçmiş en zeki motorcu. Yani tam adresindeyiz."

Şaırarak Phoebe'ye baktım. Ashton ve Phoebe kendi aralarında konuşup şakalaşıyorlardı. Phoebe hiç öyle biri gibi görünmüyordu. Bu da dış görünüşle zekanın alakasının olmadığını gösteriyordu.

"Vay canına. O zaman ne duruyorsun?"

Gözlerimizi Phoebe'den çektik. Calum konuştu. "Bu kadar kolay değil, Beverly. Önce nereyi soyacağını bulman gerekiyor."

"Bul o zaman. Fırınımın parasını ödemen gerekiyor." dedim.

Gözlerini devirdi. "Ben de konu ne zaman buna gelecek diyordum."

İçkilerden birini alıp içtim. "Tabii ki gelecek. Beyaz mutfağımda kara bir leke olarak duruyor. Çok çirkin."

"Tamam, bundan kaçışım yok. En yakın zamanda banka soyacağım."

Memnuniyetle gülümsedim. "Aferin."

Phoebe ve Ashton'a baktım. Hala sarmaş dolaş oturuyorlardı. Onlara bir süre bakıp ayağa kalktım. "Ben lavaboya gidiyorum."

Next DoorWhere stories live. Discover now