33

102 4 0
                                    

Güne en güzel başlangıç kesinlikle seni düşüncelerinden arındıracak şeylerle uğraşmandır. Ben bunun için boks yapıyorum. Eldivenleri elinizde hissetmeye başladığınız an her şeyi unutuyorsunuz.

Calum'u unutmaya çalıştığımı düşündürtecek cümleler kurduğumun farkındayım. Ama çalışmıyorum. Aksine ona olan sevgimin gün geçtikçe artışından bahsedeceğim.

Calum birkaç gün önce eve döndü. Onu görünce ona sıkıca sarıldım, birden hızlanan kalbimin çarpışlarını umursamadan. O da bunun farkındaydı, onunki de hızlanmıştı. Geri çekildiğinde yüzüme yaklaştı ama kendimi geri çektim. Yüzüme bakıp kaşlarını çattı. Bunu neden yaptığımı soruyordu şu an. Hemen cevap verdim. "Ne yaptığının farkında mısın?"

Gülmeye çalıştı ama yapamadı. "Ne?"

Histerik bir gülüşle tüm dengesini alt üst ettim. Kollarımı göğsümde kenetledim ve onu inceledim. Sakallarını yeni kesmişti. Saçları çok bakımlıydı. Üzerindeki giysileri daha önce hiç görmemiştim. Kendine özenip buraya geri dönmüştü. 

Dudaklarımı araladığımda Calum gerilmişti. "Kaç gündür sen neredesin? Sadece mesajlaştık! İnanabiliyor musun? Ne yapmaya çalışıyorsun gerçekten anlamıyorum."

Calum elindeki, varlığından yeni haberimin olduğu çantaları merdivene fırlattı. Yüzü duygusal bir hal almıştı. Ellerimi tutarken konuştu. "Her şeyi açıklayacağım. Gerçekten üzgünüm."

Ellerimi çekip sinirle konuştum. "Seninle bir süre görüşmesek iyi olur, Calum. O aptal suratını görmek, aptal açıklamalarını da dinlemek istemiyorum."

O arkamda öylece dururken bir hışım evime girdim. Kendimi yatağıma atıp örtüyü üzerime çektim. Düşünmeye başladım. Neden böyle davranıyordu? Neden benden uzaklaşmıştı? Ne açıklama yapacaktı? Tüm düşünceleri bir kenara atıp uyumaya çalıştım, becerebildiğim kadar.

O günden beri evden çıkmıyordum. Calum defalarca bana ulaşmaya çalışmıştı ama hiçbirine cevap vermemiştim. O burada yokken ben onu nasıl özlediysem o da beni özleyecekti.

O günün üzerinden bir hafta geçmişti. Sabah erkenden kendimi spor salonuna atmıştım. Saatlerdir aç bir şekilde kendime eziyet ediyordum. Eğer şimdi bir şeyler yemezsem açlıktan bayılabilirdim. Ama kahvaltı yapmaya bile gitmek istemiyordum.

Eldivenlerin bantlarını dişlerimle açıp bir kenara attım. Bandajın ucunu açıp onu da çıkardım ve eldivenin yanına bıraktım. Kenarda duran çantamın içinden su şişemi çıkarıp bitene kadar içtim. Rahatladığımı hissettiğimde şişeyi çantama koydum ve telefonumu aldım. Yine bir sürü cevapsız arama ve mesajlar vardı. Hepsi de Calum'dandı. 

Ona neden bu kadar sinirlendiğimi anlatmaya çalışıyordum. Gerçeklerden kaçıyordu ve bunu yaparken beni çıldırtıyordu. Benim hoşuma gitmediğinin farkında olduğunu da biliyordum. Bu yüzden Calum'un yaptığı saçmalıkları fark edebileceği kadar ona zaman veriyordum. Hazır olduğunda konuşacaktık.

Phoebe, Ocean ve Lessie ile olan konuşma grubumuza girdiğimde bir sürü mesajın da oradan geldiğini gördüm. 

Phoebe: Bizimkiler normale döndü. Sizden n'aber?

Ocean: Luke artık doğal yaşamında ne yapıyorsa onu yapıyor. Onu tehdit edebilecek bir tehlike yok.

Lessie: Michael ağzından bir şeyler kaçırdı.

Lessie: Yeni planları hakkında JDVBJFDKGBNFN

Phoebe: NE AGDFSHAGDFUYSAF

Phoebe: Ne hakkında??

Next DoorWhere stories live. Discover now