Bölüm 60

2.5K 437 584
                                    


Selam gençlik. Okul ve dersler nasıl gidiyor. Kimler okula başlıyor. Yine uzun ve bomba gibi bir bölümle geldim sizlere. Polisiyenin anasını ağlatıyoruz. Yorumlara ve beğenilere çökün bakalım. İyi seyirler.

Küçükken annemin izlediği pembe dizilere bende mecburiyetten bakarken aklıma hep şey gelirdi mesela, acaba ben büyüyünce bir dizide başrol olur muyum? Yada şöyle derdim, keşke bende büyüyünce bir filmde oynasam. Demez olaydım. Hayır niye demişim onu da anlamıyorum. Rahat rahat takılmak varken neden bir dizi, bir film başrolü olmak istedim ki? Al işte bak. Eşref saatine denk gelmiş ki, dizi tadında, film gibi bir hayatın ortasına düştük dan diye. Bari figüran olmak isteseydim. Gidip başrolü seçtim kendime.

Çünkü şu anda herkes gözümün içine bakıyor. Ne yapacağız? Daha fazla insan lazım, bize kitle lazım. Hadi Ezgi diyorlar bakışlarıyla, şahane fikirler bul.

"Yarın sabah hepimiz gelir, tekrar ifade veririz Fatih abi," dedim diyecek bir şey bulamayınca.

"Siz kesinsiniz zaten..."

Ben böyle insan içinde, kalabalıkta dan diye fikir üretemem. Benim sakin kalmam lazım. Şu anda herkes beni beklenti içinde beklerken heyecan yaptım. Kameralar sadece beni çekiyordu. Başrol olmuştum.

Aklıma o her zamanki cin fikirlerin gelmediğini anlayan topluluk 12 dakika 46 saniye sonra kalkma kararı aldı.

"Ben sizi bırakırım Defne hanım." dedi Fatih abi kapıdayken. Tabi Dilara anlamasın diye, Defne hanım diyor. Siz Dilara'yı tanımıyorsunuz anam. O sizi çoktan trolledi. Arkanızdan başını sallıyor, o bir ressamlık kızı ayaklı gazetecisi, köşe yazarı Dilara. Kaçar mı amk?

Kutay, Murat'a dirsek atınca olayı anladı, o yüzden o diğerleriyle giderken Fatih abi Defne hanımcığını ve fiskoslar kraliçesini eve götürmeye başladı.

"Hayret," dedi Kutay kapıyı kapatıp salona geçtiğimizde, "Nasılsa pat diye fikir üretemedin..."

Güneşlik olan kalın perdeyi açıp ışığı kapattım. Hatta ışığı kapattıktan sonra tül perdeyi de kenara çekip gökyüzünde dolunayı aramaya başladım.

"Neye bakıyorsun hayatım?" diye sordu sessizce.

"Ayşenur'a." Cevabıma şaşırıp karşılık vermezken koltuğa, yanıma oturup benim gibi gökyüzünü izlemeye başladı.

"Bende çok seyrederim yalnızken." Şimdi yalnız değiliz ama ben her gece seyredip Ayşenur için amacımı unutmadan fikirler ürettim. Yine onu yapmaya çalışıyordum.

"Ne zaman baksam orada Ayşenur'u görüyorum Kutay. Onu gördükçe bugüne kadar uğraştığımız, yaşadığımız hiçbir zorluk ağır gelmiyor. Amacımı biliyorum. Onun için, Ayşenur için sürekli bir şeyler düşünüyorum."

Koltukta yan oturup bir kolumu koltuğun sırt kısmına koymuştum. Kutay arkama geçip sessiz sedasız düşünmem için bir daha konuşmadı. Başını kolumun arkasına koyduğunu anladım. Ben gökyüzünü izliyordum, o beni izliyordu.

"Ozan'ı ara," dedim 4 dakika 51 saniye sonra, "Yarın muhakkak o da gelsin. Onun da ifadesine ihtiyacımız olacak. Telefonunu unutmasın. Bütün mesajlarının olması lazım..."

"Sen iste," deyip mutfağa gittiği gibi Ozan'la konuşmalarını duymaya başladım. Ama onları dinlemeyip Ayşenur'un ailesine bu durumu nasıl açıklayacağımızı düşünüyordum. İnsanlar yıkılacaktı.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin