Bölüm 1

8K 717 1.9K
                                    

Tanıtım bölümünde matematik terimiyle alakalı yorum çok geldi. Bilerek kullanıyorum. İleriki bölümlerde neden kullandığımı anlayacaksınız. O yüzden sıkılmadan okumaya devam edin ve böyle devam etmeyecek. Bir süre sadece.

Cuma günü bayrak töreni sırasında tekstil sınıfında bir kargaşa vardı. Bizden yaklaşık olarak 7 yetişkin adımı uzaklıktaki sınıf kendi aralarında hararetli konuşmalar yapıyorlardı.

"Ne olmuş bunlara ya?" diye soran Gülcan'a döndüm.

"Kimileri ağlıyor baksana..." diyordu yanımdaki Dilara. Önümden yeşil gözleriyle Ayşenur bize baktı. "Var aga bu işte bir şey."

Biz olayı anlamaya çalışıp anlamazken yeni müdür yardımcımız sahneye çıkıp mikrofonu eline aldı. Geçen sene tarih öğretmenimizdi, bu sene terfi oldu kel kafasıyla beraber.

"Çocuklar bir susun bakalım." Susmadık. Daha doğrusu tekstil susmadı.

"Çocuklar sakin olun ve beni bir dinleyin." Yüksek sesle konuşunca ister istemez herkes Nuri hocaya döndü.

"Tüm öğrenciler beni dikkatle dinlesin, özellikle tekstil." Bütün okul 11. sınıf tekstil sınıfına baktı. Çünkü biz koyunduk. Bir tek 'Me' demiyorduk. Niye sürekli oraya buraya bakıyoruz bilmem.

"Dünden beri haber alamadığınız arkadaşınızın haberi geldi çocuklar. Buse, dün okuldan çıktıktan sonra eve gitmemiş. Özellikle herkes dinlesin diye diyorum ki, böyle bir şeyi asla duymak istemiyoruz."

"Ne olmuş hocam?" diye bağırdı kavak ağacı Kutay reis. Reis diye her halta atlamak zorunda sanki.

"Arkadaşınız Buse, dün eve gitmemiş. Bir saat önce haber geldi, cesedini bulmuşlar..." Sesi titremeye başlayınca iki saniye sustu. "Arkadaşınız intihar etmiş çocuklar."

Cümlesi biter bitmez saniyesine çığlıklar kopmaya başladı. Tekstil sınıfıyla eskiden kavgamız varmış. Ama artık kavgalı değildik. Buse dediğimiz kızın en yakın arkadaşı bayılırken koşarak hepimiz o sınıfın sırasına gittik. Tam üç saniye sürdü. Üç saniye içerisinde herkes Beyza'nın başına toplandı. Herkesi dağıtmam on beş saniyemi aldı.

"Dağılın, üzerine toplanmayın. Hocam Beyza bayıldı, revirden doktoru çağırın, acele edin." Duraksız bir şekilde bağırıp insanları uzaklaştırmaya çalışırken, "Ayaklarını yüksekte tutun." dedim. Bu ilk yardım eğitimlerini babamdan dolayı biliyorum. Çantamın kenarına astığım ince hırkayı başının altına yastık yapıp bıraktım. Tüm tekstil ağlıyordu, hatta 500 kızın 5'te 3'ü şu an bu bahçedeydi ve onların 3'te 2'si ağlıyordu. İçinde bulunduğumuz bahçe yaklaşık olarak 2 dönümdü.

Doktorun gelmesi 2 dakika 20 saniye sürdü. Geldiği gibi tansiyonunu ölçtü, düşmüştü. 4500 erkeğin 10'da 8'i iki dönümlük bahçedeydi. Aralarından bir tanesi kucaklayıp revire götürmeye başladı. Müdür yardımcımızın bağırmasıyla tekrar yerlerimize geçmemiz 1 dakika 22 saniyemizi aldı.

"Çok üzgünüm." dedi ağlayarak. Bu adam öğrencilerini çok sever. Geçen sene bizleri de çok severdi. Erkek öğrenci şerefsizlerin en ufak yanlışında disipline verdiğine şahit olmuştuk. Çok kafa, çok iyi bir adamdır.

"Sizlerden rica ediyorum, hatta yalvarıyorum, ne olur bir daha böyle bir şeyle karşılaştırmayın bizi."

Buse denilen kızı çok az tanıyorum. Sessiz sakin bir kızdı. Neden böyle bir şey yaptığını kimse bilmiyordu bence. Nuri hoca konuşmaya devam ederken çok kız ağlamaya devam ediyordu. Sayamıyorum. Çok öğrenci ağlıyordu etrafımda.

Bayrak törenini sular seller eşliğinde bitirip tekstil sınıfına baş sağlığı diledik. Allah kimsenin aklını başından almasın. Saniyelik bir durum. Belki sevgilisinden ayrılmıştı. Belki ailesiyle arası bozuktu. Belki hap falan kullanıyordu. Belkileri dizmeye kalksam 100 çarpı 2 bölü 5 tane falan çıkar ortaya ama şu an onlarla ilgilenemeyeceğim.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin