Bölüm 22

3K 475 263
                                    


Mesleklisesi123 piremses404 begum0269 bölümü ithaf etmek istediğim arkadaşlar. Güle güle okuyun ve bol bol yorum yapın.

Bu arada size ne diyeceğim. Beni bir haftada ne kadar özlediniz anlatın bakalım. Ben çok özlediğimi fark ettim ama kitap okumak daha cazip geldi. En azından uzun zamandır okumadığım iki kitabı tekrar okudum. Hem ağladım hem güldüm falan. Zaten havuz başında bangır bangır müzikle bölüm yazacak kafa olmuyor insanda. Geceleri de yorgun olduğum için erkenden yatıp uyudum. Cihangir'in hepinize selamı var. Kara çocuk oldum ben diyor.

Korkunun ecele faydasının olmadığını Ayşenur ve Buse'de görüp onaylamıştık. İkisi de 16 yaşında ölmek istemezlerdi. Tecavüze uğramak, hiçbir insan evladı istemezdi. Ama yapıyorlardı. Bazı kansız namussuzlar uçkurlarının derdine düşüp bu iğrençlikleri yapıyorlardı. Şimdi ne yapacaktık? Susup sineye çekmeyecektik. Hele bir çekseydik. Altlarından girip üstlerinden çıkarken hepsini çarpanlarına bölecektim. Atomlarına ayırıp, asla üşenmeden oturup tek tek atomlarını sayacaktım.

"Sülalelerini sikeceğim hepsinin," dedi reislerin efendisi ayağa kalkarak, "Okulu ateşe vereceğim en sonunda." Sinirle söylenip çikolata sosları yanarken dişlerinin gıcırtısını duyduğumu söyleyebilirim.

"Sen değil reis," dedi Murat kağıda bakıp başını sallarken. Aklından pek çok düşünce geçiyor gibiydi. "Ben sikeceğim hepsinin sülalesini. Geçmişlerini geçmişlerini, ecdatlarını, yedi sülalelerini." Ömrü yetmez ama neyse.

"Kimse kimseyi sikmiyor," dedim kafamdaki tilkilerin kuyruklarını birbirine değirmezken, "Kalkın okula gidiyoruz. Bilgisayar bölümünden nöbetçi kız bugün yalnız kalmayacak. Kimse kimseye bir şey söylemeyecek. O kağıdı bana verin, gerekirse okuldaki herkesin yazısına bakıp kimin yazdığını öğreneceğiz. Uzun boylu, sigara içen göbeklileri takibe alıyoruz." Çantamı kaptığım gibi çorba falan beklemeden lokantadan dışarıya çıktım.

Diğerleri de arkamdan gelirken Çiğdem'in sinirden ağladığının sesini duydum. Dönüp baktım, hakikaten ağlıyordu dişlerini sıkarak.

"Sakin ol Çiğdem. Bir kişiye daha zarar gelmesine izin vermeyeceğiz. Kaç tane insanız, kaç kişi sapık arayışındayız. Elbette ki bulacağız."

Zippo çakmağıyla sigarasını yakan Kutay havalı reis gözümün içine bakıyordu. Dilara'nın beti benzi atıktı, Murat sigarayı içmiyor, köklüyordu. Herkes farklı bir alemdeyken okula yürümeye devam ettiğim sırada Kutay yanıma geldi.

"Kağıdı Fatih abiye verecek miyiz Ezgi?" Anlamamış gibi yüzüne baktım. "Gece ona bile güvenmediğini söyleyen sendin Kutay, bana şimdi ona güvenelim deme. Kimseye güvenmiyorum." Yüzümü yola çevirdiğimde bakışlarının yüzümde olduğunu hissederken inadıma dönüp bakmadım.

Okula geldiğimizde sınıf defterlerimizi alırken nöbetçi kıza bakayım dedim, 'ne bakıyorsun?' der gibi elini salladı. Ah bir bilse, neden baktığımı, acaba yine böyle işaret çakar mıydı? Yada odadan formüla 1 arabası gibi çekip gider miydi?

"Söylesek mi acaba kızlara? En azından kendilerini korusunlar. Bizim çocuklar çok dikkat çekmeye başladılar," dedi kavak ağacı yanımda yürürken.

"Saçmalama. Bilgisayar bölümünün haberi olması demek, tekstilin haberi olması demek Kutay. O kızlar fazla samimi. Sonra bütün okul çalkalanır, bizde mal gibi kalırız ortada bir bok yiyemeden."

"Orası da öyle. Amk niye sanki bu kadar dedikoducu olur ki bu kızlar?" dediğinde merdivenleri çıkmayı bırakıp ona doğru ters ters baktım.

"Genelleme yapmayalım he reis? Sana bile söylemedim ki, dedikoducu kategorisine bizi eklemen hoş değil."

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin