Bölüm 29

2.9K 466 720
                                    

Sevgili irem, Elif ve Esma şu tubadiebiriq olan arkadaşı bir açın bir kendine gelsin karşimler. Morali biraz bozuk gibi. Yükseltin şu kızı. Güveniyorum size. İyi seyirler ve paragraf yorumlarını unutmayalım. Böm bol yorum atalım.

Arkadaşlarımıza tavsiye edelim.

Profillerimizde paylaşalım.

Herkese hikayeyi tanıtalım gençler.

Büyük bir kitleye ihtiyacımız var. Buda pamuk eller klavyeye.

Tenimde hissettiğim 100 çarpı 100 büyüklüğünde bir sıcaklık vardı. En son Kutay kavağı ateşimin yükseldiğinden bahsediliyordu. Anlaşılan hala vardı. Umarım 38'i geçmemiştir. Şu anda 37.2 diye tahmin ediyorum. Biraz olsun kendime geldim ancak, başım felaket derecesinde ağrıyordu. Sırtımda acayip bir yük vardı. Ağrıyordu resmen. Çok titremiştim ama. Gözlerimin içi de hala yanıyordu.

Kolumu kaldırmayı denerken gözümü açmaya çalışınca sağ gözüm 10'da 1 kadar anca açılırken karnımın üzerinde bir şeyler vardı. Neydi bunlar amk? Yoksa hala ateşli miyim, diye düşünmeden edemedim. Gözümü 10'da 4 kadar açıp bakışlarımı karnıma indirdim. Ahtapot vardı üzerimde. Ne ara denize düştüm aga ben? Ne ara ahtapot beni sardı?

Sonra anladım ki bu ahtapot değildi. Bu resmen iki tane koldan ibaretti. "Lan!" dedim sesim çıktığı kadar. Yorgunluktan sesim bile zor çıkıyordu.

"Kutay!" diye çığırmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Sesim güçsüzlükten çığırmakla fısıldamak arasında mekik dokuyordu.

Dirseğime verdiğim tüm gücümle ahtapot misali sarılan kolların üzerimden çekilmesi için sırtımdaki yükün denk gelen yerine dirseğimi geçirdim. Başka çarem yoktu. Piç oğlu it ateşli halimden istifade edip sarılmıştı resmen. Göt herif. Bok herif.

Kollar karnımdan bir hışımla çekildiğinde güçlükle arkama dönüp ona bakmak istedim ana üzerimde sadece iç çamaşırım vardı. Yüzüne bakamayacağım için ona doğru dönmeyip kollarımla önümü kapatmaya çalıştım.

"Senin ağzına sıçarım fırsatçı pezevenk! Ne demek ben uyurken bana sarılmak? Seni değil elektrik, şeytan çarpmışa döndürürüm yemin ederim!"

"Sana da günaydın Ezgi," dedi uykulu sesiyle. Ne kadar süredir böyle yatıyoruz acaba? Ateşliyken kendimde olmadığım için sayamadım. En son Fidan'ın yanından çıktığımızda saate bakmıştım. 1'e çeyrek vardı.

"Ölümlerden ölüm beğen kendine elektrik erkeği," deyip yüzümü kendimi kapatmaya çalıştığım kollarıma indirdim.

"Ezgi, bir sus kendime geleyim. Yeni uyandım."

"Pişkin piç! Kaç derece fırında piştin ulan? Bu ne yavşaklık."

Yataktan kalktığını hareketlerinden anladım. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. Saat kaç olmuştu? İşe gitmem gerekiyordu.

Bana doğru bakmadan yatağın yan tarafında duran dolabın kapağını açıp tişört aldı. Yine bana doğru bakmadan yanıma gelip elini alnına koydu ama elleri buz gibiydi. Geriye doğru istemsizce çektim kendimi.

"Ellerim soğuk, ateşini anlayamadım." Daha ne olduğunu anlayamadan saçlarımı geriye doğru çekip dudaklarını alnıma getirdi.

"Hala biraz ateşlisin." O kadar ciddi bir iş yapıyordu ki, sanırsın beyin ameliyatı gerçekleştiriyor.

"Tişörtü giydireyim," dedi elini uzatarak.

"Ver bana ben giyerim." Sadece parmaklarımı açıp tişörtü elime bırakmasını istedim ama öyle yapmadı. Şu an olmaması gereken şeyler yapıyordu.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin