Bölüm 3

4.4K 613 1.5K
                                    

Aslında bugün başka bölüm paylaşmayacaktım ama size müjdeyle geldim. Henüz eşimin bile haberi yok. Bir saat önce öğrendim ve dedim ki,

Ressamlık kızları bunu öğrenmeyi hak ediyor.

O zaman söylüyorum.

Cihangir abi oluyor. Siz teyze oluyorsunuz. —-Hamileyim.— Mısraya doğum yaptırırken kendimde bilmeden hamile kalmışım haberim yok 😂😂😂😂

"Muratgilin damından atlayamadım..." diyerek kültür dersleri işlediğimiz ana bina sınıfımızdaydık bugün. Öğretmen masasına oturup ellerimle masada darbuka çalarak Murat'ı sinir, Dilara'yı ayar etmek için uyanmıştım bu sabah. Sebep yok. Can sıkıntısı aga.

"Döküldü liralarım, toplayamadım. Döküldü liralarım, toplayamadım..." Kızların hepsi sıraların üstünde hem oynuyor, hem eşlik ediyorlardı. Günlerden Çarşamba olmakla beraber çıkışta Gökhan bey abi ile görüşmeye gidecektim. Stresi üzerimden atmak amaçlı bağıra bağıra elektrik sınıfına bakarak eğlenmeye çalışıyordum.

Onu bırakıp Dilara'ya yürüme kararı aldım. "Dilara karlar yağdı dağlara, Dilara ayaz çöktü bağlara, Dilara. Neredesin benim güzel sevgilim. Akşamlar, sensiz geçmez Dilara, sabahlar, sensiz olmaz Dilara." Sebasfidan ceketini beline bağlayıp, ellerini havaya kaldırarak şaklatıyordu. Amk ben beceremiyorum o şaklatma işini. O basıl yapıyor acaba?

Elektrik erkekleri kapımızın karşısında bulunan, arada dört adımlık mesafe olan kendi sınıflarının kapısının önünde bize bakıyorlardı. Tuğrul dingili ellerini şaklatmaya başlayınca reis kavak ağacı ensesine şaplağı attı. Daha çok gülüp türküyü söylemeye devam ettim. Hatta yetmedi. Ayağa kalkıp oynamaya başladım. Dünde bölümün 32 adımlık koridorunda damat halayı çekmiştik. Çok iyiydi be. Valla bak. Rahatladım resmen.

Ders zilinin çalmasıyla herkes yerine geçti. Tekstil kızlarını kantinde görüp selam verdiğimde olayı üzerlerinden çoktan attığını fark ettim. Ne çabuk amk? Ne ara bu kadar çabuk atlattılar? Daha haftası dolmadı kız öleli, Cuma günü ayılıp bayıldılar buralarda. Ama onların arasında bizim aramızdaki karşimlik muhabbeti yoktu. Onlar genelde çıkar amaçlı kızlardı. Biz öyle miydik? Asla değildik. Canımız 11/Ş ressamlık sınıfıydı. Kanımız ressamlık dercesine akardı. Kalbimiz ressamlıkla iyiydi.

Zaten kalbiniz iyiyse sizde iyi olursunuz. O yüzden kalbinizi iyi tutun. Kalbinizi iyi tutan insanlarla beraber olun. Kalbiniz iyi olursa, hayatınızda ona göre olur. İyilikten iyilik doğar. Bakmayın kazık yediğinize. O kazıklar elbet döner dolaşır, kazık atan kişinin böbrek yatağına kadar girer. Üzülmeyin. Siz kalbinizin atışına şükür edin ki, yaradan sizi yarattığı için sizden razı olsun. Ressamlıkla aramızda en güzel şey buydu işte. Şükür etmeyi bilirdik. Mesela Dilara, Murat'ın onu çok sevdiğine emin olduğu için şükrediyordu. Sebasfidan, kendi karakterinin kızlara yakın olduğunun farkında olduğu halde şükrediyor, hiç doğmamış olabilirdim diyor. Aynı şekilde Ayşenur, ailesinin ilk çocuğu. Senelerce beklemişler o olsun diye. Çok sevildiğini bildiği için şükrediyor. Ozan'ım diyor, çok seviyoruz aga. Gülcan kendini erkek gibi görüyor, babası o küçük yaşta öldükten sonra evin erkeği gibi davranmış, yaşadıklarının farkında. Çiğdem çekingen gibi görünse bile konuşturmayı bilen kişilere, bizlere sahip olduğu için şükrediyordu. He bir de, doğal kızıl saçları ve ela gözleri olduğu için. Ben de. Bakmayın anneme şerefsiz falan diyorum ama iyi ki bırakıp gitmiş. Onunla zaten mutlu değildim. Anne kız gibi değildik. Benim kalbime iyi gelmiyordu, giderek bunu tescilledi.

Zil çalıp herkes yerlerine geçerken kapıya doğru baktım. Kavak ağacı her zamanki gibi sağ kaşına mandal takmıştı. Elimi göğsüme koyup 75 derece açıyla bedenimi eğdim. "Saygılar reisim..."

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin