"Annene nasıl diyeceğim Ayşenur? Ayfer teyze, Ayşenur'a tecavüz ettiler ve öldürdüler. Senin kızın kendini öldürmedi diye nasıl söyleyeceğim?" Ayşenur gülümsüyordu sanki. Ayşenur gözümün içine bakıyordu sanki.

"Yarın gitmemiz lazım annenlere. Söylememiz gerekiyor. Onların da ifadesi gerekiyor. O gece ne olduğunu söylemeleri lazım."

"Ezgi yapma," dedi buraya ne ara geldiğini anlamadığım Kutay. Gözümden akan yaşları silip önüme oturdu. "Yapma ama böyle, ağlama." O ağlama dedikçe daha çok ağlayasım geliyordu. Sessiz sessiz ağlamam yüksek sesle ağlamaya dönünce başımı göğsüne çekip orada ağlamam için izin verdi.

"Sen ağladıkça benim içime ateş parçaları gibi düşüyor senin gözyaşların Ezgi."

"Ne olur sus," dedim hıçkırarak, "Onca şeyden sonra ağlamazsam rahat edemem."

Fidan'ın okula dönüşü beni ne kadar mutlu ettiyse bir o kadar da yerle bir etti aslında. O anlattığı şeylerden sonra bu adamla hala nasıl aynı çatı altında okuduğumu düşünüp delirmeye başlamıştım. Tam iki kez dinledim o ses kaydını. İki seferinde de duyduklarıma inanmakta zorluk çektim. Hadi bir kız, ki onun bile olmaması gerekir, bir kızdan etkilenir, bunu anlamaya çalışıyorum. Her ne kadar kızı olacak yaşta bir kız bile olsa, kız derim, etkilenmiştir. Ama bir insan bir erkekten nasıl etkilenir? Bunu aklım almıyor. İkisini de almıyor. Kızı yaşındaki gencecik bir kıza bunu nasıl yaptı, nasıl etkilendi, nasıl öldürdü aklım almıyor... Bazen kendimi öldürüp her şeyden kurtulmak istiyorum. Ölmek çok kolay geliyor çünkü. Arkamda kalanlar ne yaparlarsa yapsınlar, ben kurtuldum derim diyorum. Ama yapmam. Yapamam. Bana bu yakışmaz. Bana pes etmeler yakışmaz. Bana baş etmeler yakışır. Ben Bursa'nın ressamlık kızıyım. Sonuna kadar baş etmeler yakışır bana.

Ağlamam fikirlerimden dolayı kısa sürüp 7 dakika 31 saniye sonra başımı kollarının arasından çıkartıp yüzüne baktım. "Hadi yatalım, yarın yine işimiz var..."

"Söylemeyeceksin değil mi?" dediğinde kalkıp odama gitmeye başladım. "Büyüsü kaçar Kutay reis. Ne zaman her şeyi sana vakti gelmeden söyledim?"

"Hiçbir zaman." Artık evimin daimi müşterisi olduğu için yanında eşofman, tişört falanda getirmiş. Yakında bavulunu sürüyüp gelirse şaşırmayacağım.

Mercan halayı arayıp annesini sordu, bizim içinde olduğumuz durumdan üstü kapalı bir şekilde bahsedip yanıma uzandı. Konuşmayacağımı bildiği için bir şey demeden ikimizde uyumaya başladık. Aslında sürekli burada kalmasını istemiyorum. Annesinin yanında olması gerekiyor. Ben başımın çaresine zaten bakıyorum.

Sabaha kadar uyur uyanık, tilki uykumdan sonra alarmın çalmasına 3 saniye kala elimi telefona attım. Çalmaya başladığı an kapatıp yataktan kalkarken Kutay da uyandı. Kahvaltımızı yapıp giyindiğimiz gibi evden çıktık. İlk işimiz bizimkileri alıp karakola gitmekti. Yolda Ozan arayıp nerede olduğumuzu sorduğunda, gelmesi gereken karakolu söyledi Kutay.

Olayı baştan sonra, en yakından takip eden Kutay ve bendim. Çünkü Ayşenur'u gören bizdik, kurtarmaya çalışan bizdik. Kamera görüntüleri saniyesi saniyesine aklımdaydı. İkimizin dışında, diğerlerinin ifadesi 5 dakikayı aşmazken bizimkiler 12 dakikadan fazla sürmüştü. Polis memurları bile benim her şeyi saniyelerle anlatmama çok şaşırdılar.

Karakoldan çıktığımızda bahçedeki kamelyaya oturup herkesi karşıma aldım. "Şimdi öncelik olarak Ayşenur'un ailesine gitmemiz gerekiyor. Ama hepimiz birden gitmeyelim. İnsanlara tuhaf gelecek."

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin