Bölüm 44

2.5K 458 1K
                                    


Ve yine Tuğrul gereksizini sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Bulabilirsem ve aynı kareye sığarlarsa Gülcan'la ikisini bir araya atarım. Geç oldu bu karakter resimleri ama aramaya fırsatım yoktu maalesef. İyi seyirler. Bol beğeniler ve bol yorumlar bize gelsin. Görüşmek üzere.

Elfffff_-- ve elif_nur3838 hatırladığım Elif ler bu bölüm size ve ismi Elif olan tüm okurlarıma gelsin. Sebebini okuyunca anlarsınız.

"Ezgito," dedi babam içeriye girdiğimde. "Geldim babam..." Salon koltuğuna kavuşan Ercito her zamanki pozisyonunda uzanıyordu. Telefonunu kilitleyip kenara koyarak uzanışını düzeltti.

"Naber fıstık?"

"İyi baba, senden naber?" Yere oturduğumda, "Standart," dedi benim gibi, "Teker yuvar gidiyoruz işte. Dilara nasıl oldu?" Elimi aşağıya sakladım, şimdilik.

"Daha iyi. İyi olmak zorundayız baba. Başka bir seçenek aklıma gelmiyor."

"Ee, ressamlık kızı olmak kolay mı?" dedi gülümseyerek, "Şu camın önünde seninle az mı kavga izledik be kızım. Hatırlıyor musun? 8 sene önceydi galiba. Bir grup sizin gibi kız karşıda, Okçubaba'da erkek kavgasına karışmıştı. Ne heyecanla izlemiştik o kavgayı. Ben de böyle olacağım dediğinde annen kızıyordu, ben senin kulağına ol diyordum. Polisler gelmişti sonra ama düz liseliler az dayak yememişti o kızlardan."

"10 kişiye 50 kişi gelindiği nerede görülmüş baba? Kavga dediğin eşit olur." Unutmam o kavgaları.

"Valla doğru. O kızların yerinde bende olsaydım bende girerdim o kavgaya." Gülüşüyorduk iyi güzel de, içim almıyordu. Dünden beri gördüğüm görüntüler, yaşadıklarım, 50 gündür gördüğüm o saçma sapan rüyalar yüzünden bu işin sonunda hepimiz koşarak Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gidecekmişiz gibi hissediyordum.

"Keşke derdimiz o kavga kadar eğlenceli olsaydı baba," dedim yüzüm düşerken.

"Olsun be kızım. Hayat nelere kadir. Bakarsın bir anda her şey bitmiş, herkes hak ettiğini bulmuş ve sizde çok mutlu olmuşsunuz. Olmaz? Bence olur."

Olur muydu? Dayanılmaz noktaya geldiğim zaman pes etmeyecektim, orası benim kaderimin değiştiği yer olacaktı. Ben 50 gündür dayanılmaz bir yerdeydim ama pes etmeme sebebim vardı. Sebeplerim. Kızlarla birlik oluşumuz kaçınılmazdı. Fatih abinin yardım çabaları göz ardı edilmezdi. Kutay'ın yanımda duruşu bile zaten +yanyatmışsekiz kadar ayakta kalma sebebimdi. Eksikliğim sadece Ayşenur'un olmayışıydı. Bazen ölmediğini bile düşünüyordum. Acaba diyordum, bir ihtimal yok mudur? Ama sanmıyorum. Biz onun üzerine ellerimiz titreye titreye toprak atmadan 13 dakika 39 saniye önce yüzünü evin önünde açmıştık. Sonra cenaze arabasına tabutu konmuştu. Sonra mezarlığa gelmişti. Sonra onu sonsuz yatağına yatırmıştık.

Kafayı yememe bir adım kala gökyüzüne baka baka uyumaya çalıştım. Babam elimi sorduğunda dikişten bahsetmedim bile. Küçük bir sıyrık dedim sadece. Benim saçımın teli kopsa canı acır bu adamın, parmağımda dikiş var diyemezdim ki.

Ayşenur'suz geçmeyen gecemde sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başlamıştım. Kutay geldiğini haber vermek için mesaj atmış. Mesajı okuyunca hareketlerimi hızlandırıp 3 dakika 12 saniye içinde evden çıktım. Babama da demedim he. Sonra diyecek, gelip istesinler. Olacak iş değil anam.

"Günaydın ressamlık güzeli," dedi arabaya bindiğimde.

"Günaydın elektrik erkeği..."

"Bende bekliyorum," dedi trip atarak, "Karizmatik elektrik erkeği falan dersin diye ama..."

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Where stories live. Discover now