Bölüm 39

2.4K 459 680
                                    

natalidagli sen neredesin arkadaşım? Seni göremiyorum. Hadi iyi seyirler. Bakalım bu bölüm hakkında ne düşüneceksiniz.

Sıramın altında küçücük bir böcek vardı. Böcek dediğime bakmayın, bu bildiğiniz filmlerdeki ses dinleme cihazlarındandı. Şimdi sorduğumuz tüm soruların cevapları bir bir açığa kavuşuyordu işte. Asıl şimdiden sonra hodri meydandı.

Çıt demeden sınavımı yapmaya koyuldum. Aslında bir yandan mutlu olmuştum. Bizi nasıl dinledikleri merak konusuydu. Onu düşünüp duruyordum sürekli ve sonunda buldum. Dün burada kızlarla bu konuyu konuşmuştuk. Hadi bakalım Ezgi Türkoğlu, yeni planını uygulamaya koymak için hazır ol da bekle. Sınavını bitir, ve onlara hadlerini bildirmek için başla bakalım.

Herkesten önce sınavımı bitirip sessiz bir yere gitmek istedim. Okulun en sessiz yeri genelde kütüphane olur. Müdürün binasının alt katında olan kütüphaneye geldiğimde görevliden başka kimse yoktu. Kitapların arasında gezip, rafları incelemeye başladım. Ama şunu çok yaparım mesela, saate bakıp yazan rakamlara göre raflardan kitabı seçmek. Kütüphanedeki saate baktım.

09:42. Saat tam olarak buydu. 9. sırada, alttan 4. rafta, 2. kitap. Elime gelen kitap, Suç ve ceza kitabıydı. Suçlular cezasını çekecek miydi? Evet çekecekti.

Kitabı alıp en dip köşede rastgele bir sayfasını açtım. Orayı okurken içeride atılan sessiz adımlar dikkatimi çekti ama okumaya devam ettim. Herkes girebilirdi sonuçta. Burası bana ait değildi.

"Naber Ezgi?" dedi ilk kez gördüğüm bir çocuk.

"Sen kimsin?"

Esmer tenli, siyah saçları olan, koyu kahve gözlü bir çocuktu. Kirli sakalları vardı. Okulda kirli sakala izin yoktu. Bu çocuğu Ahmet abi içeriye nasıl sokmuştu?

"Okul arkadaşın Ezgi. Görmüyor musun?" dedi gülümseyerek okul kıyafetlerini gösterirken. Evet görüyorum ama eğer 11. sınıfsan seni tanırım. Ama tanımıyorum.

"Adımı nereden biliyorsun?" diye sorduğumda elimdeki kitaba baktı. "Vay canına. Suç ve ceza okuyorsun demek?" Eline alıp sayfayı okumaya başladığında ayağa kalktım. Kimdi bu şimdi?

"Nereye küçük hanım?" Yüzünde samimiyetsiz bir gülüş vardı, yetmiyormuş gibi bileğime yapıştı gitmemem için. Kolumu çekmeye çalışırken o beni bileğimden çekip rafların arasına soktu.

"Sana soru sordum, neden cevap vermeden gidiyorsun?"

"Ben de sana adımı nereden bildiğini sordum. Sen neden bana cevap vermiyorsun? Kimsin sen?" Yüzündeki alaycı tebessüm eksilmiyordu. Sesimi yükseltince elini ağzıma kapatıp, "Bağırma," dedi dişlerini sıkarak, "Hala akıllanmadın mı sen?"

Tanırım bu eli. Akşam ağzımı kapatan ellere benziyor. İşaret parmağı uzunluğu 4 cm, genişliği 6 milim. Orta parmağı dudağımın kenarından başlıyor ve tam olarak 48 milim. Uzun ve ince parmaklar. Bayan eline benziyor ve hiç bir koku yok yine üzerinde. Burnu saçlarımın üzerine geliyordu dün akşam. Her nefes verişinde saçlarım hafiften uçuşmuştu. Şimdide ön saçlarım uçuşuyordu. Burnu tam olarak alnımın üzerindeydi.

Elini ağzımdan yavaşça çekerken tebessümü gülmeye döndü benim kocaman olan gözlerime karşılık. "Ne o, korktun mu?" Ekmeğime yağ sürmekte üzerine yoktu şu anda.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Where stories live. Discover now