Bölüm 49

14.9K 749 80
                                    


Tık - Tık - Tık

''Simge Hanım Babanız kahvaltıya bekliyor.''

Dün geceki partiden sonra neredeyse güneş doğarken uykuya dalmıştı Simge. Sabah dokuzda uyandırılması yüzünden sinirlenirken bir an önce yeniden uykuya dalmak için yorganı kafasına kadar çekmeden hemen önce, dışardan kapıyı vuran hizmetlilerine seslendi.

''Ben kahvaltı yapmayacağım. Söylersin babama.''

''Babanız herkesin kahvaltıda olmasını istiyorum dedi. Özellikle sizin adını telaffuz etti Simge hanım. ''

Yorganın kafasının üzerinden indirerek; ''Beni uyandıramadığı söyle Ayşecim. Çok yorgunmuş, gözünü bile açamadı dersin.''

''Ama Simge hanım..''

Simge yeniden yorganına sarılarak cenin pozisyonu alarak gözlerini sıkıca kapadı. Yorganın altından cevap alamayınca uzaklaşan Ayşe'nin ayak seslerini duyabiliyordu.

Başı çatlayacak derecede ağrıyordu. Gecenin finalini pek de iyi yapmamıştı. Yamanla olanlardan sonra hıncını içkilerden çıkarmış, yüzleşmek zorunda kalacağı gerçekleri unutabilmek için kadehleri ardı ardına boşaltmıştı.

Babasının onu niye kahvaltıda görmek istediğini tahmin edebiliyordu. Dün gece yüzünde gördüğü ifade, Yamanın yakınında olmasından dolayı hoşnut olduğunu ifade eder nitelikteydi.

Babasının iş dünyasında lakabı çakal Salih'ti. İş dünyasında yükselmek için insanları kullanmaktan, üzerlerine basıp çıkmaktan keyif aldığını için böyle anıldığını biliyordu.

Yıllar önce öğrenmişti babasının bu lakabını. Arkadaşlarıyla okul çıkışı dışarda yemek yerken yanına yaklaşan birinin ''Sen çakal Salih'in kızı mısın ? diye gülerek sorduğunda anlamamıştı nedenini. Şaka yapıyor herhalde diye düşünmüştü. Zaman içerisinde kulağına gelen her fısıltıda yavaş yavaş oturmuştu o adamın babasına neden çakal dediğini.

Aile içi ilişkilerde de tıpkı işte olduğu gibiydi. En son abisini hiç istememesine rağmen, ortak yapma umuduyla, Cemal Aksal'ın kızıyla evlendirmiş ve umduğu gibi gücüne güç katmıştı.

Şimdi sıra kendisindeydi. Şirketine güç kazandırmak için bu kez Simgeyi iş dünyasının birilerine gelin vermeyi planlıyordu. Hem de kendisinden 15 belki 20 yaş büyük birine. İlk duyduğunda şiddetle karşı çıkmıştı Simge. Kendinden geçene kadar karşı koymuş en sonunda fenalaşarak bayıldıktan sonra hastane odasında kolunda serum şişesiyle babasından söz almıştı.

''Simge, Güzel kızım benim. Şirkette görev alacak kadar başarılı olmadığını anladığımda seni iyi bir eş olabilmen için yetiştirmedim mi ben. Şimdi tutmuş, senin için o kadar şey yapmama rağmen ben evlenmem diyorsun. Bana ihanet etmeyeceksin, emekleri boşa çıkarmayacaksın öyle değil mi? ''

''Hayır baba. Ben iyi bir eş olabilirim ama izin ver kendim bulayım. O adam çok yaşlı. Neredeyse senin yaşında. Yapamam ben onunla baba. Lütfen beni o adamla evlendirme. ''

''Ben o adama söz verdim kızım. Sözümden mi döneyim şimdi?''

''Ama baba.. ''

''Tek bir şartla sana bir şans verebilirim. ''

''Gerçekten mi? ''

''Evet. Benim karşıma çok daha iyi biri getirdiğin taktirde sözümü bozabilirim. Ne dersin? Yapabilir misin bunu? Mesela Aslan Saruhan çok iyi bir damat olabilir''

''Ben.. Bilmiyorum.. Aslan imkansız sanırım. ''

''Pekala.. Madem kendine güvenmiyorsun. Neyse, o zaman iyileştiğinde seni istemeye gelecekler. Bir an önce toparlan.''

Tutkunun BedeliWhere stories live. Discover now