Bölüm 24

22.5K 981 99
                                    




Bölüm 24       

Simge...

Karşısındaki görüntü karşısında kayıtsız kalabilmeyi çok isterdi.

İstanbul'a döneceğim diyen Yaman'ın birkaç saat sonra kapısını çalacağı ve Kıvanç'a oyuncak araba getirerek, onunla neredeyse bir saattir bıkmadan, sıkılmadan oynayacağını düşünememişti. Eğer düşünseydi belki de karşısındaki şu görüntüye kendisini hazırlayabilir ve kontrol etmekte zorlandığı gözyaşlarının ortaya hiç çıkmamasını sağlayabilirdi.

Küçük oğlu, babasına amca diye seslenirken içinde yükselen hıçkırıkları, boğazındaki yumruyu ve göz pınarlarındaki yaşları yok edebilmek, yıllar önce kendisin hamile kaldığı için hakaretler yağdıran ve eviyle ofisinin güvenliğine yukarı çıkmaması için emir veren adamı aynı onun yaptığı gibi duygusuzca evinden kovabilmeyi isterdi.

Ancak Kıvanç'ın ona olan ilgisi çok açıktı. Babasına ilk gördüğü andan itibaren onun gözlerinin içine hayranlık ve belki de baba sahibi olmaya duyduğu hasretle bakmış, onunla olduğu anlarda dikkatini hep ona yöneltmişti. Birlikte arabalarla oynarken, arkadaşı Batuhan'a bile vermediği oyuncak arabalarını onun önüne dizmiş ve birlikte oynamışlardı.

Simge biliyordu ki oğlu Kıvanç, Yaman onu sevsin diye ona karşı çok özel davranıyor, dikkatini üzerinde tutmak için türlü türlü oyunlar yapıyordu. İnsanla arası hep iyi olmasına rağmen ona herkese davrandığından daha farklı davranıyordu ve sürekli gözlerinin içine bakıyor, dokunuyor ve en tatlı gülümsemesini takınıyordu. En sonunda kucağına çıkarak uyumak için başını onun göğsüne yasladığında söylediği son şey ''Yarın yine gel amca.'' olmuştu.

Yaman'ın tepkilerinden ne yapacağını bilemediği çok açıktı. Kucağında uyuklayan çocuğa olan bakışları hayret doluydu. Onu sarıp sarmamasına emin olamayan kollarını nereye koyacağını bilemezken arada Simge'ye yardım et dercesine bakıyor, ondan karşılık göremediğinde yeniden Kıvanç'a dönüyordu.

***

Yaman...

Yaman, çaresizce yardım etmesi için Simgeye baktı bir süre. En sonunda sırtına destek olarak onu kollarıyla sardığında Kıvanç bir elinde ona yeni aldığı oyuncak arabası, diğer Yaman'ın gömleğine sarılmış uyurken onu bir süre izledi.

Duyguyu anlatmak için kelimeler yetersizdi. Karşısında onu dikkatle izleyen Simge'nin varlığı olmasaydı eğer uzanıp onu öpebilirdi ancak utanıyordu. Kucağında uyuyan ve geldiğinden beri gözlerini kendisine dikerek izleyişi, gülüşü, konuşması ve neşeli kahkahası ile bu çocuk kendi oğluydu. Onu istemediği ana dönüp her şeyi değiştirebilmeyi diledi onu izlemeye devam ederken. Eğer değiştirebilseydi, Kıvanç ona sürekli amca demek yerine baba derdi ve o her amca deyişinde Yaman'ın yüreği sızlamazdı.

Duygular, düşünceler ve kendi içinde devam eden hesaplaşmalar esnasında Simge'nin varlığını unutmuş, Kıvanç ile bundan sonrasında geçireceği zamanlar ona nasıl babası olduğunu söyleyebileceğinin hesaplarını yapıyordu.

Simgenin sesiyle düşüncelerinden gerçek ana dönerek önünde duruyor olmasına rağmen yanına kadar geldiğini fark etmediği kadına kaldırdı bakışlarını. Gözleri kızarmış ve şişmişti. Dudakları ısırılmaktan her zamankinden daha kırmızı ve yüzü ise her zamankinden daha asık ve mutsuzdu. Hafif çatık kaşlarıyla karşısında durmuş cevap bekliyordu.

''Efendim?'' dedi Yaman. Çünkü ne söylediğini düşüncelerinin karmaşasından onun söylediği şeyi kavrayamamıştı.

''Kıvanç'ı yatağına götüreyim dedim.''

Tutkunun BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin