Bölüm 48

16.2K 784 83
                                    



''Tatlım sakın çaktırma ama havuzunun oradaki adamlardan biri seni fena halde kesiyor.''

Simge, arkadaşının kendisine söylediği şeye mutsuz bir ses tonuyla cevap verdi;

''Evet, biliyorum. Çok önemli değil..''

Duyduğu cevaba inanamayan Arzu kendilerinin olduğu tarafa bakmaya devam adamı incelemeye devam ederek ;

''Nasıl önemli değil. Sen ona pek dikkatlice bakmadın sanırım? Adam yakıyor. Alev alev hem de''

Simge kokteyl masasında duran tabaktan bir kanepe daha seçip ağzına attı ve onu iyice yutana kadar arkadaşına cevap vermedi.

''Ne kadar yakarsa yaksın, benim için doğru adam değil.''

''Nerden biliyorsun ki doğru adam olup olmadığını? Şuna bir baksana. İnsan bununla hiç yaşlanmaz.''

''Doğru söylüyorsun. Çünkü seninle üç seferde fazla görüşmeyecek bir adamın seninle yaşlanması mümkün değil.''

''Bu ne ön yargı böyle! Belki de iyi bir adamdır. Nasıl bilebilirsinki?''

''Tatlım bu bir ön yargı değil. O sadece eğlenmek istiyormuş. Kendisi söyledi.''

Arzu şok olmuş bir ifadeyle adama bakmayı bırakıp Simgeye döndü. Kaşları çatılı, ses tonu sertti;

''Yok artık Simge. Sen o adamı tanıyorsun ve bunu bana şimdi mi söylüyorsun!''

''Üzgünüm. Çok kaptırmıştın kendini. Birden bozmak istemedim.''

''Ben kaptırmadım ki! Senin için diyorum. Of ya.. Adam bana bakıyor sanki.Ne kaptıracağım kendimi.''

''Yaa.. Canım benim özür dilerim.. Darılma hemen.. Gerçekten kötü bir niyetim yoktu. Hem sen o hovardayı boş ver. Tadımızı kaçırmaya değmez. Benim daha ciddi birine ihtiyacım var biliyorsun. Babamın bana verdiği süreyi eğlenmek için harcayamam..''

''Bu da duyduğum en saçma şey zaten. Evlenmek için süre vermekte nedir. Hangi çağda yaşıyoruz?''

''Çağ babamın çağı. Abimi kendi istediği kızla evlendirdi biliyorsun. Hoş onların evliliğine iki insanın değil iki şirketin evliliği denmeli. Birbirlerini şirkette görüyorlar, sonra akşam evde yemek masasında buluşuyorlar, sonra da herkes kendi dünyasına, kendi hayatına dönüyor. bir kez olsun birbirlerinin gözlerinin içine tutkuyla, aşkla baktıklarını görmedim. Ben aşkı istiyorum, tutkuyu istiyorum. Kendimi o tutkuya bırakmak ve o tutkuyu yaşadığım adamdan başka bir dünyam olmasın, tüm dünyam o olsun istiyorum. ''

Arzu bir süre sessizce Simge'ye bakmaya devam etti. Bakışları keskindi. Zihninden geçirdiği fikirleri süzdüğü ve bir karara varmak üzere olduğu dudağının yukarı kıvrılışından belliydi. Bu kez bakışlarını onların olduğu tarafa bakmayı sürdüren adama çevirerek ;

''Sana istediğin bu tutkuyu verebilecek adam seni gözlerini ayırmadan izlemeye devam ederken ona bir şans vermezden aptalsın derim ben. Hemen hemen her erkek ben evlilik düşünmüyorum der ve sonunda mutlaka evlenir. Onu evliliğe sen yönlendirmelisin. Sahip olmak istediğin şeyin peşine düşmeli ve onu elde etmek için ne gerekiyorsa yapmalısın. Burada böyle dikilerek hayal ettiğin hiç bir şeye sahip olamazsın canım arkadaşım. Hadi şimdi çevir kafanı ve şu ateş parçasıyla göz göze gel ki senin yanına gelebilmek için gereken işarete kavuşsun..''

Simge, ''Keşke o kadar kolay olsa..'' derken adama bakmamak için direniyor, onun olduğu taraf haricinde her yere bakıyordu.

Arkadaşı koluna sarılıp ''Hadi ama.. Ne kaybedersin ki?'' dediğinde parmağına doladığı saçının buklesi ile oynama devam ederek içinden geçen, ama yapmamak için direndiği duyguyu kontrol altında tutmaya çalışıyordu.

Tutkunun BedeliWhere stories live. Discover now