Bölüm 34

16.1K 870 84
                                    

"Anne bana bak. Anne.. anne ben yüzdüm.."

"Aferin benim oğluma.."

Kıvanç, altında hafif kaymış mavi şortu, kollarında can simitleri ve başında şapkasıyla  çocuk havuzunda oynuyordu. Birazdan bekledikleri misafirler gelecek ve Kıvanç halalarıyla da tanışmış olacaktı. Onu görmek için Los Angeles'da ki işlerini bırakıp gelmişlerdi. Babasına baba diyemediği gibi, halalarına da hala diyemeyecekti çünkü bir türlü bunu ona nasıl söylemeleri gerektiğine karar verememişlerdi.

Yaman İstanbul'a döndüğünde her gün onu aramış, Kıvançla konuşmuştu. Onun bu tavrından oğlu ile yakın olma isteğine inanan Simge, kız kardeşlerimle tanıştırmak istiyorum dediğinde onun Kıvanç konusundaki ciddiyetine ve kararlılığına inanmaya başlamıştı. O kadar yolu bir heves uğruma kız kardeşlerine kat ettirmez herhalde diye düşünmüş ve hafta sonu iki günü Kıvançla vakit geçirebilmeleri için şehirden uzak, Çıralıda, sakin bir yerde pansiyon tutmuş, onların gelmesini bekliyordu.

Tabiki bu hafta sonu planında destek kuvvet olarak Merve'yi yanına almış ve dükkanı iki günlüğüne kapatmışlardı.

Pansiyona gelirken, bir gece önce Merveyi sıkıştırarak hazırlattığı yiyecekleri bagaja doldurmuş ve birlikte geçirdikleri vakit süresince yemeleri için hazırlık yapmıştı. Hiç bir eksik olmaması için gece doğru düzgün uyumadan hazırlık yaparak geçmişti.

Az evvel Yaman arayarak çok az yollarının kaldığını haber verdiğinde, içindeki telaş sürekli saatine bakmasına neden oluyor, saatine baktıktan sonra etrafı kontrol etmesine yol açıyordu.

Yanında oturan Merve onun bu heyecanının farkındaydı.

"Sakin ol biraz. Sen Yamanla karşılaştığında bile böyle heyecan yapmamıştın."

Simge üzerindeki elbisenin kırışıklarını düzeltirken gözünün ucuyla oğluna baktı.

"O başkaydı. Benim onu göreceğimden haberim yokken çıktı karşıma biliyorsun. Oysa şimdi onu ve kardeşlerini bekliyorum ve bu beni inanılmaz geriyor."

"Gerilecek bir şey yok ki ama. En zorunu yani Yamanın Kıvançın babası olduğu gerçeğini konuştunuz, üstüne onun nüfus işlerini bile hallettiniz siz. Ve dahası teyzesi bile kabul etmişken sizi niye geriliyorsun ki?"

"Kız kardeşleri yabana atıyorsun. Onların nasıl davranacağı önemli değil mi? Kim bilir nasıl anlattı olanları?"

" Sen de kendine göre anlatırsın olur biter. Rahatla biraz yahu. Çocuğu görüp gidecekler, sürekli kalacak değiller ya? Amerikada bir hayatları yok mu onların?"

"Çok fazla bilgi sahibi değilim. Kalırlar mı giderleri hiç bir fikrim yok. Umarım bir tatsızlık olmaz aramızda. Son zamanlarda olanlar çok yordu beni biliyorsun."

"Biliyorum canım, bunu da atlatınca bitecek. Biraz daha sabret."

"Ah ah.. Nasıl bitecek. Daha Kıvança babasının aslında Yaman olduğumu söylemem gerekiyor.  Belkide en zoru bu? Şok olacak çocuğum.."

"Şok olur ama atlatır bence kısa sürede.  Hem Yamanı sevdiğini biliyoruz öyle değil mi? Yani ona herkesten farklı davranıyor. Sen de farkındasındır."

"Evet, onu benimsediğini görebiliyorum. Belkide sadece bu yüzden kabullenişi daha kolay olur gibi geliyor. En azından buna inanmak istiyorum."

"Endişelenme. Bu iki günde daha da yakınlaşırlar ve sonrasında söylersiniz. Ama bak birlikte söyleyin. Bence birlikte olmanız gerek. Kıvança babasının kim olduğunu söylerken yan yana olmalısınız. Bir parça sorumluluğu Yamanın da alması seni rahatlatacaktır. Ben böyle düşünüyorum ama annesi sensin sonuçta."

"Olur mu canım arkadaşım, sen de onun annesi sayılırsın. Elinde büyüdü. Benim yetişemediğim anda sen yetiştin onun ihtiyaçlarına. Haklısın birlikte söylemek çok daha iyi bir fikir. Hafta sonunu birlikte geçirsinler fazla uzatmadan açıklayalım. Her şey netleşsin artık."

"Oh be! sonunda bitecek bu sır. Bir şey sorucam ama umarım kızmazsın. Hiç aklına geliyor mu? Acaba bebeği ondan saklamasaydın, yani tek başına büyütmeye hiç kalkmasaydın her şey nasıl olurdu?"

Defalarca kez düşünmüştü. Aklından geçen senaryoların hepsi ama hepsi Yamanın onları istemeyişi ile son bulmuştu.
Onun bu konu hakkında bu kadar net davranacağını düşünmesinin nedeni yine Yamandı. İlişkileri süresince ona kendisini harika hissetmiş, gerçek bir şeyler yaşadıklarını, paylaştıklarını düşünmüştü. Onunla ilgili hayaller kurmasına yol açmış sonra tüm o hayalleri paramparça etmişti.

O zamanlar Ailesinden bir an önce kurtulabilmek için evlenmesi tek çare gibi geliyordu. Tek başına çocuk doğurup büyütecek kadar güçlü olduğundan bihaberdi. Eğer onu seven bir kocası olursa babasının onu evlendirmeye çalıştığı zengin varis Hikmetten kurtulmuş olacaktı. Ne demişti adam ona; " Şimdi kiminle ne yaşarsan yaşa, sonunda benim karım olacaksın Simge. Kendini buna alıştırsan iyi olur. Çünkü baban bana bir söz verdi. Tabi benim de ona bir sözüm var ancak onun sözü gerçekleşmediği sürece benim sözüm geçersiz ki o bunu çok iyi biliyor. Bu yüzden fazla uzatmadan olman gereken yere yani benim yanıma gelmek için hazırlan. Çok yakında seni kesin bir şekilde ailenden isteyeceğim."

Bunu Yamana söyleyememişti. Onun yerine evlenmelerini garantilemek için kullandığı doğum kontrol haplarını kesmiş ve bunu ondan saklamıştı. Verdiği karar ve yaptığı şey alçakçaydı ama yapmıştı bir kez. Geri dönemeyeceğini anladığındaysa artık çok geçti. Seçim yapması gerektiğinde karnındaki bebeği seçmiş ve yanında hiç kimse olmadan yeni bir hayata doğru ilerlemişti.

Merveye cevap vermeden aklından geçen düşüncelerin rahatsızlığı ile derin bir nefes aldı.

"Çok düşündüm ama bundan yani oğlumu tek başıma yetiştirme kararımdan daha iyi bir senaryo kuramadım. Çünkü o bana defol derken, evine ve işyerine girmemem için güvenliğe yasak koyarken onunla ilgili tüm umutlarıma da yasak koymuş oldu ve ben bir daha onunla ilgili hiç güzel bir hayal kuramadım."

"Ah canım arkadaşım. Keşke bütün bunları hiç yaşamasaydın."

Simge yüzünde buruk bir tebessümle," Eğer yaşamasaydım Kıvanç olmazdı Merve. O yüzden iyi ki yaşadım."

İki arkadaş kendi aralarında dertleşerek konuşurken biraz öteden kendilerine doğru ilerleyen üç kişinin varlığıyla dikkat kesildiler. Yaman yanında iki genç kadınla birlikte, ellerinde küçük valizlerle kendilerine doğru yaklaşıyorlardı. Simge oturduğu koltuktan kalktı ve kendini iyi hissetmek için giydiği nar çiçeği rengi elbisesini eteklerini düzeltti. Çimenlere basmak için ayağından çıkardığı terlikleri yeniden giyip giymemekte tereddüt ederken, olduğu gibi kalmanın daha iyi olacağına karar verdi ve eliyle saçını son bir kez düzelterek kendilerine yaklaşanlara döndü.

İki kadın tüm ciddiyetiyle kendisine bakıyordu. Kalbi endişeyle daha yüksek atmaya başladı. Biraz ötedeki havuzda oynayan oğluna çevirdi bakışını. Yanında kendi yaşlarında bir kız çoçuğuyla oynuyor etrafa kahkahalar atıyordu.
İçi rahatlayarak yeniden gelenlere çevirdi bakışlarını. Ben iyi bir anneyim. Kimse aksini idda edemez. Diyerek kendi motivasyonu yükseltti. Yada öyle olmasını umdu sadece.

Tutkunun BedeliWhere stories live. Discover now