76

2.7K 145 69
                                    

"Hazır mısın?" Ezo'nun içi parlayan gözlerine derin bir nefes alıp baktım. Baş onayı verirken kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

Neden bu denli heyecanlandığımı bilmiyordum ama Rohat'ın aniden böyle bir sürpriz hazırlama gereğini neden duyduğunu da bilmediğim için böyle olduğumu düşünüyordum.

"Yeter he, ben de çatlayacağım meraktan! Nerede bu romantik kılıbık?" Baha, önündeki tabaktan kekleri yürütürken tek kaşımı kaldırıp baktım yüzüne.

"Bir gecesini bana ve ailesine ayırdı, sizinle maça gelmedi diye kılıbık mı oluyor canım?"

"Evet?" Ezo'ya döndüm.

"İyi, ileride senin de kılıbık olacağının haberini vereyim şimdiden." Sırıttı yayvan bir şekilde.

"Yo, benim sevgilim öyle şeyler yapmaz. İzin verir her şeye." Ezo'nun omzuna kolunu attı ve yanağından öptü.

"Asıl sana yo. Sevgilinken verebilirim, ama ileride işler değişebilir."

"Ya anasını satayım, bir maçımız var onu da alıyorsunuz elimizden. Ne yapmışız sanki, sahaya dansöz atıp alem mi yapmışız? Alt tarafı yirmi iki dangalak bir topun peşine vermiş, ana baba saydırıyoruz. Hayır yani, sonunda eve geldiğimizde hem vücudumuz ağrıyor hem de sizin dırdırınızı çekiyoruz. Ben anlamıyorum bu maçımıza olan kininizi, vallahi gına geldi ha!"

Baha derin bir nefes verip rahatladığında Yekta ve Kaya'dan destek sesi geldi. Lezan atak yapacaktı ki, bizden başka kimsenin olmadığı otel salonunda ışıklar kapandı. Aynı anda kalbim hızlanırken müzik sesi ilişti kulağıma.

Duvara projeksiyon yansıtıldı, üzerinde karaoke şeklinde şarkı sözü göründü. Bunlar aynı anda olurken Rohat'ın geldiğini fark edememiştim. Kollarıma dokunan elleri ve omzuma konan, tüylerimi ürperten öpücüğü ile gözlerimi kapattım ve arkamı dönüp sımsıkı sarıldım.

"Bu ne için?" Kulağına fısıldadığımda omzuma birkaç öpücük daha kondurmaya devam ediyordu.

"Bugün annemin doğum günü." Elini belime koyup gözlerimin içine baktı.

"Ve, bu dünyada olmadan kutladığım ilk doğum günü." diyerek buruk bir şekilde gülümsedi. Sanki o an kalbime bir ağırlık çöktü, hüzünlendiğini hissettim ve gülümsemem yüzümde soldu. Belki böyle yapmamı istemiyordu ama kendimi tuhaf hissetmiştim. Annesi ve babası hakkında hiç konuşmamıştık ama annesinin öldüğünü bilmek kendi annemin acısını hatırlatmıştı. Öyle ağır bir duyguydu ki...

"Üzülme, benim kendime verdiğim bir söz vardı. Bu gece onu kutluyoruz." Kendimi tekrar geceye adapte ettiğim zaman fark ettim dans ettiğimizi. Ve bizimle birlikte diğer arkadaşlarımızın da ettiğini.

"Ne sözü?" Gülümsedi ve projeksiyonun yansıtıldığı duvarı işaret etti kafasıyla.

"Şarkımız başlıyor." Müziğe kulağımı verdiğimde bildiğim bir şarkı olduğunu fark ettim.

"Denizin ortasında kalabilirdim
Mavisini yüzünden çalabilirdim
Durmadan sana karışır, dağılırdım
Yaptım, öyle güzel yaptım ki."

Son cümlesinde bana dönüp göz kırptı.

"Şikayetim mi var sanıyorsun?
Aşık olmak mı sanıyorsun?
Ne olduğunu bulabiliyor musun?
Ben bulamadım, öyle güzel ki."

Dikkat etmem gereken nokta sözleriydi. Bizim olayımız şarkı sözleriydi ve burada da yine öyle anlaşıyorduk.

"Işığın üstüne senin karanlığın mı?
Avucumun içine senin kokun mu?
Hücrelerin böyle bir adama mı?
Korkuların sevdama mı yakışır?"

dünden kalma - textingWhere stories live. Discover now