61

2.9K 212 91
                                    

Oy veren herkesten ufak bir ricam var, lütfen buraya, sıkıldıysanız 1, sıkılmadıysanız 2 yazar mısınız? Çok büyük bir şey değil, lütfen biraz olsun içimi rahatlatın, ne durumda olduğunuzu bileyim. ❤️

Keyifli Okumalar!

*

-1 Gün Önce (Ortadan kaybolduğu gün)-

-Reyhan Canaslan-

"Adem abi, gözünü seveyim bir iki gün müsaade et, kaç yıldır kalıyor bu kız burada. Öyle hemen atılır mı evden?" Sinirden ağlamamak için direnirken Lezan'ın ev sahibine yalvarması beni daha da sinirlendiriyordu. Yine de tek kelime edemiyordum.

Elim ayağım titriyordu, hareket edemiyordum. Aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu. Nerede kalacaktım, bu eşyaları ne yapacaktım, beni evden kovan ev sahibine borcumu nasıl ödeyecektim?

"Lezan, yeter." Sonunda ağzımı açıp birkaç kelam etmeye çalıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum ama ayakta durmak zorundaydım. Şimdi yıkılamazdım. Elbet bir çözüm yolu bulacaktım, hem de arkadaşlarımdan yardım almadan.

"Reyhan, kuzum sen hiç dert etme. Bende kalırsın, eşyaları da alırız depoya. Tamam mı?" Elimi tutunca ondan destek alarak yarım saattir oturduğum kaldırımdan kalktım.

"Hayır Lezan, gerek yok. Sen sadece eşyaları depoya aldır. Gerisini ben halledeceğim."

Nasıl? Nasıl halledecektim? Cebimdeki telefonun kılıfında sakladığım yüz lira ile mi halledecektim? Yoksa cebimdeki bozukluklarla mı? Bilmiyordum. Çaresiz olduğumu düşünüyordum. Ama böyle düşündükçe bu durumdan kurtulamadığımı fark edip ayakta durmak için kendimde güç arıyordum.

"Reyhan bir kere olsun ya, bir kere olsun bu gururunu bırak kızım ya. Neyinim ben senin? Birkaç aylık arkadaşın mı? Yıllardır beraberiz, unuttun mu? Lütfen, hatrım için?" Gözlerimi devirirken çantamı koluma taktım ve Lezan'a döndüm.

"Hayır, dedim Lezan. Bitti. Şimdi sen eşyaları hallet ben haber vereceğim sana." Tekrar konuşacaktı ki arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece biraz yürüyecektim ve belki henüz yeni başladığım iş yerime gidip büyük miktarda avans isteyecektim. Vermeyeceklerini bile bile, deneyecektim belki de.

Ellerimi saçlarım arasından geçirirken sıcaktan terleyen ensemi havalandırdım biraz ve evden uzaklaştığımı fark ettiğim sırada bir banka oturdum.

O sırada çalan telefonum ile Lezan olmamasını diledim. Yoksa kalbini kırabilirdim.

Yabancı bir numaraydı, oldukça tanıdıktı fakat bir türlü çıkaramamıştım.

"Alo?"

"Alo? Reyhan, kızım?" Duyduğum tanıdık ses ile numarayı neden çıkaramadığımı anladım. Kalbim korkuyla atmaya başlamış ve vücudumun titrediğini hissetmiştim.

Yıllar sonra, tam unuttum dediğim anlarda, aklıma hiç gelmezken hangi yüz ile arıyordu beni?

"Reyhan, kızım kapatmadan önce bir dinle lütfen, olur mu?" Neden kapatamıyordum? Neydi beni bundan alıkoyan? Bilmiyordum. Tüm vücudum taş kesilmişken söyleyeceklerini bekledim sadece.

"Ben, çok zor durumdayım Reyhan. Sana çok ihtiyacım var. Lütfen kızım, lütfen yardım et bana." Gözlerim doluyordu. Sesi öylesine iğrenç ama bir o kadar da inandırıcı geliyordu ki sonsuz bir çelişkiye düşmüştüm. Ne yapacağımı kestiremiyorum.

Yıllar önce canımı yakan bir adamdı o. Anne sevgisinden mahrum kalmamı sağlayan, berbat bir insan. Şimdi ona yardım etmem, hangi gözyaşımın haksızlığa uğramasına neden olacaktı? Döktüğüm hangi yaş bu yardımı kabul ederdi?

"Ne istiyorsan çabuk söyle."

Anne-baba şefkati diye bir şey vardı ya hani, evlat şefkati de vardı. Ve en az onlarınki kadar kuvvetliydi. Canı yandı mı, canı yanardı, üzüldü mü üzülürdü ve bir ihtiyacı oldu mu görmezden gelemezdi. Ben de, o adamın öz olmasa da evladı  olarak ona, içimde bir yerlerde hâlâ kıvılcımı bulunan sevgisini burada, belki de son kez, son kırıntısına harcamıştım.

"Tefeciler tarafından kaçırıldım kızım. Ne ettiysem bırakmıyorlar, evde bir miktar para var fakat izin vermiyorlar gitmeme. Telefonu zor kullanmama izin verdiler. Nolur yavrum, azıcık hatırım varsa yardım et. Öldürecek bunlar beni, yalvarırım?"

Keşke o gün, orada ölseydin.

Bir gün, başın zora geldi diye arayacağını bilseydim, orada ben öldürürdüm seni.

"Hangi şehirdesin? Ev nerede? Parayı nereye getireceğim? Söyle!"

Telefon kılıfının arasındaki yüz lirayı çıkarırken telefondaki üvey babam adresleri bir bir söylemişti ve telefonu kulağımdan çekip not almıştım. Ardından tek kelime etmeden telefonu kapatırken otogara giden bir otobüse binmek için durağa ilerledim.

Bir çıkış yolu istemiştim, kendi başıma borcumu ödemek, kimseden yardım almadan başımın çaresine bakmak istemiştim. Kendine bile hayrı olmayan, leş bir üvey babanın zor durumda arayacağı biri olmak, değil.

*
*

Gittiği zamanı da yazacaktım da uzar diye yazmadım. O kısımlar diğer bölüme kaldı artık.

Finale de çok kalmadı zaten :')

Ama öyle güzel yükseliyoruz ki, her ne kadar hâlâ hayalet okuyucular olsa da çok minnettarım 66K için :') ❤️

dünden kalma - textingWhere stories live. Discover now