38

5.3K 319 116
                                    

-Reyhan Canaslan-

"Ne içersin?"

Çantamı koltuğun kenarına bırakıp oturduğumda Yekta'ya cevap verebilmiştim. "Fark etmez, çok kalmayacağım zaten." dedikten sonra ne söyleyeceğimi düşünmeye başladım.

En azından o bir şeyler hazırlayana dek düşünebilirdim ama bilmiyordum. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Kalbini kırmak, istediğim son şeydi. Ama o umudu söndürmem gerekiyordu. Geçen sefer bunu yaptığımı düşünmüştüm, yapamamışım.

"Şeftali ve vişne suyunun karışımı." Uzattığı bardağı alıp gülümsedim. Gerçekten sevdiğim hiçbir şeyi unutmuyordu, bu işimi zorlaştırıyordu.

"Bunu ben bile unutmuşum, sen nasıl unutmadın ki?" Kendi sevdiğim bir şeyi nasıl unutabilirdim ki? Ah, yalan söylerken bir bilse içim nasıl gidiyor... Ama sende biraz yardım et, sen de bir vazgeç.

"Bu şehrin sokaklarını unuttum ama senin sevdiğin hiçbir şeyi unutamadım." Cümleye başlarken içten bir şekilde gülümsemişti ama son kısımlara doğru acı bir gülümseme yerini aldı. Gözlerimin içine bakıyordu ve canını yakmam için fırsat tanıyordu bana.

"Unutman gerektiğini biliyorsun ama, değil mi Yekta?" Yutkundu.

"Bir buçuk yıl oldu, ben değiştim, sen değiştin ama değişmesi gereken duyguların değişmemiş." Gözlerinden başka bir yere çevirdim bakışlarımı.

"Neden gittiğini unutmuş gibisin, Yekta. Lütfen artık öyle bakma." Ufacık bir anlığına gözlerine baktığımda ıslaklığını fark ettim.

"Artık öyle gülümseme, öyle güzel konuşma. Şu an ağlamana sebep olduğum için kendimden nefret ediyorum ama buna mecburum. Sana senin bana baktığın gibi bakamam ben Yekta. Arkadaşlığımızın bitmesini istemiyorum, lütfen biraz zorla kendini. En azından birbirimizden kopmamamız için." Birkaç dakika önce uzattığı bardağı masanın üzerine bıraktım ve çantamı alıp kalktım koltuktan.

"O çocuğu mu seviyorsun?" Çatallı sesiyle kurduğu cümle beni durdurdu. Arkamı dönemedim ama karşıma geçip gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Seviyorsan söyle Reyhan. Beni seni sevmekten vazgeçirecek tek bir neden yok bu dünyada ama çabalamam için bu neden yeterli. Söyle şimdi, o çocuğu seviyor musun?" Kollarımı tuttuğunda gözlerinin içine baktım.

Rohat'tan bahsediyordu.

Ve bana cevabını benim bile bilmediğim bir soru sormuştu. Rohat'ı sevmek. Onun beklentisine karşılık vermek. Bunları yapabilmek için çabalayacağıma dair söz vermiştim kendime, dün gece. Fakat bu sevmek kadar büyük bir duyguya sığmayacak ufak bir histi. Henüz kendim bile emin olmadığım bir his.

"Evet." Tepkisini beklemeden çıktım evden.

Derin bir nefes çekerken ciğerlerime, telefonu çıkardım cebimden ve Rohat'a mesaj atmak için çırpınan kalbimi aldığım nefeslerle sakinleştirmeye çalıştım.

Ardımda bıraktığım enkaz, bir süre sonra yeniden yapılanacaktı. Ama şu an asıl olmak istediğim, solmuş çiçeklerin de saklandığı bahçeye gitmek istiyordum. O bahçeyi sulamak, sevmek.

Reyhan: İşim bitti. Evinin adresini atsana, geleyim hemen?

*
*

bir sonraki bölüm Reyhan ile Rohat'ın buluşması. Sonra da text'lere geçerim inşallah dnwkdledowpdpw özledim yahu

dünden kalma - textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin