36

5.7K 349 321
                                    

Uzun bir bölüm ama umarım sıkılmazsınız, ki sıkılmazsınız çünkü Rohat hakkında şaşıracağınız bir şey öğreniyorsunuz bu bölüm :(

Ve kısa bir kitap yayımladım, ona da bakarsanız sevinirim. :')

*

-Rohat Karaöz-

"Baha çabuk ol, kız yoldadır şimdi lan, hadi hadi hadi!" Kolumdaki serumu çıkaran hemşireye de aynı şekilde acele etmesini söylerken Baha dolaptan topladığı kıyafetleri aldığı gibi küçük valizin içine attı ve fermuarı çekmeye çalıştı.

Arasına kaçan kıyafetten dolayı kapanmayan çantayı görünce gözlerimi devirdim ve her yerim ağrımasın rağmen ayağa kalkıp üstüme ceketimi giydim.

"Abi sen niye hastanede olduğunu söylüyorsun ki? Hayır yani evdeyim de, ya da söyleme ki en doğalı bu."

"Hadi Baha, hadi çok konuşuyorsun." Yarım yamalak kapattığı çantayı elinde sabitledi ve kolumun altına girip beni tutmaya çalıştı.

"Aslında şeytan diyor ki bırak, kız gelsin, şu halini görsün bir sorgulasın, sonra ağzına sıçsın ama işte gönlüm el vermiyor." Kafasına vurduğumda sesini çıkarmadı ve hastanenin çıkışına kadar ondan destek alarak yürüdüm.

"Sen bi taksi çevir, ben şurada oturacağım." deyip hastanenin kapı önündeki bankını gösterdim. Reyhan'ın beni fark etmemesi için bankın köşesine oturdum ve önündeki ağaç ile kendimi gizledim.

Baha koşar adımlarla yanımda ayrıldı. Görüş açımdayken birden olduğu yerde durdu ve bir bana birde karşısındaki Reyhan'a bakmaya başladı. Allah'ım bu çocuk tam bir geri zekalı...

Reyhan onun baktığı yöne yani bana bakınca elimle saçımı çekiştirip Baha'ya ölümcül bakışlar atmaya başladım.

İkisi de yanıma gelince ilk işim Baha olmuştu.

"Ulan geri zekalı, kız seni tanımıyordu. Ne diye duruyorsun aptal!" Dişlerimin arasından tısladığımda Reyhan çoktan yanıma oturmuş ve hesap soran bakışlarla bana bakmaya başlamıştı.

"Olum ben onu tanıyorum ya o da beni tanıyor sandım, kusura bakma be." Kafamla gitmesi için işaret verdiğimde özür dileyen bakışlarını yolladı ve arkasını dönüp gitti.

Hava güneşli olmasına rağmen içimi titreten rüzgar ile derin bir nefes alıp sırtımı yasladım banka. Reyhan birkaç dakika daha sessizliğini sürdürdü.

"Nasıl buldun beni?"

"Bana borcu olan bir arkadaşıma numarandan yerini bulmasını istedim. Hızlıydı." Kafamla onayladım.

Beni merak etmesi hoşuma gitmişti ama onu hayatımdan yavaş yavaş silmem gerekirken beni zor duruma sokuyordu.

"Sırtın ağrıyor mu?" Kaşlarımı çatıp ne dediğini anlamaya çalıştığımda birkaç dakika sonra jetonum düşmüştü. O gece yüzünden burada olduğumu sanıyordu. Gerçeği söyleseydim yanımda durmazdı zaten.

"Yok ya, geçti." Bu kez o kafasını salladı ve bir süre yine sessizlik oluştu.

Ve üstün inadım sayesinde konuşmamayı sürdürürken o bozdu yine sessizliği.

"Rohat, şunu bilmeni istiyorum," Hızlıca bana döndü ve gözlerime bakmaya çalıştı. Başka yere bakmadan duramıyordu ama.

"Yekta benim arkadaşım ve onun duyguları için onunla birlikte olamam çünkü ben onu hiçbir zaman öyle bir kalıba sokmadım, bunu yapamam da zaten. Benden bu yüzden uzak durmanı istemiyorum, saçma sapan şeyler yapma ve eskiye dönelim, lütfen." Onu ilk defa böylesine içten konuşurken görüyordum.

dünden kalma - textingWhere stories live. Discover now