4-Hogwarts Treni

13.7K 820 207
                                    

Draco cam kenarındaki koltuğa oturup bakışlarını dışarıya çevirdiğinde üzerine çoktan Gryffindor cüppesini giyinmiş olan sevgilisini gördü. Daha doğrusu eski sevgilisini. Nedense ayrıldıkları gerçeği aklından çok kolay çıkıyordu.

Fiona yüzündeki tatlı gülümsemesiyle yanındaki kızıl saçlı cadıya hevesli hevesli bir şeyler anlatıyordu. Belki de çoktan ayrılmış oluşlarını atlatmıştı.

"Gizli saklı ilişkimiz bitti Draco." dedi zihninde Fiona'nın sesi. "Sen bitirdin."

Aslında ilişkilerinin bitmesini hiç istememişti ama bitirmek zorunda kalmıştı. Ve şimdi onunla yeniden sevgili olmayı ne kadar çok istese de bunu yapamayacağını biliyordu. İlişkileri yeterince imkansız değilmiş gibi şimdi bir de Ölüm Yiyen olduğu gerçeği vardı çünkü.

Oflayarak alnını ovuşturduğunda, "Başın mı ağrıyor?" diye soran Pansy'nin sesini duydu.

"Hayır." dedi ona bakmadan. "Biraz uzak dur Pansy." diye homurdandı sonra da. "Kişisel alanımı işgal ediyorsun."

Fiona'nın kendisine nazik olmakla ilgili söylediklerini hatırlıyordu ama ailesi haricinde duygularını önemsediği tek kişi Fiona olduğu için diğerlerine karşı nazik olmak gibi bir çabası yoktu.

Pansy sözlerine karşılık kendisinden biraz uzaklaştığında bakışları yeniden Fiona'yı buldu. Bu kez Potter'ın en yakın arkadaşı olan Weasley'yle hararetli bir tartışma yapıyor gibi görünüyordu.

Kendisiyle de çok kez bu şekilde tartıştığını hatırlıyordu. Her tartışmaları da sonunda onu öpmesiyle son bulurdu.

Aklına gelen anılarla birlikte gözlerini kapayıp başını pencereye yasladı. Fiona onu en son öpüşünde bunun son olduğunu söylemişti. Ama gerçekten son muydu? Onu yeniden öpse karşılık vermez miydi?

Kompartımana diğer sınıf başkanlarının girmesiyle birlikte daldığı düşüncelerden sıyrıldığında bakışları Weasley'yi buldu. Fiona'yla ne hakkında tartıştıklarını merak ediyordu ama bunu ona soramazdı.

Eskiden olsa bulduğu ilk fırsatta Fiona'ya sorardı ama şimdi ona da soramazdı. Ya da sorabilirdi. Sonuçta eski sevgililer konuşamaz diye bir kural yoktu değil mi?

***
"Tanrı aşkına Draco, beni aniden köşelere çekmeyi bırak artık!" dedi Fiona nefes nefese. Atıştırmalık bir şeyler almak için koridora çıkmıştı ve kompartımanına geri dönemeden Draco onu yakalayıp trende kimsenin olmadığı bir köşeye çekmişti.

"Fiona gözüne ne oldu senin?"

Draco kaşlarını çatarak Fiona'nın çenesini nazikçe kavradığında gözündeki makyajla gizlemeye çalıştığı morluğa baktı. Onu trenden izlerken fark edememişti.

"Neden soruyorsun? Benim gözümü morartana da mı çiçek göndereceksin?"

Draco sorusuna karşılık gözlerini devirirken, "Fiona." dedi elini yanağında gezdirerek. Ses tonunun aksine dokunuşu oldukça yumuşaktı. "Granger'la senin bir olmadığını biliyorsun."

"Yine de söylediğin şey hoş değildi."

"Evet bunun için bana tokat attın zaten."

"Çok acıdı mı?" diye sordu Fiona mahcup bir ses tonuyla ve elini tokat attığı yanağına götürdüğünde Draco yanağını avucuna yasladı.

"Hayır, hem seni terk ettiğim için o tokatı hak etmiştim. Bana tokat atmanın asıl sebebi de buydu değil mi?"

Fiona sorusuna cevap vermek yerine gözlerini kaçırdığında, "Gözün nasıl bu hâle geldi?" diye sordu Draco. Bir elini alışkanlıkla Fiona'nın beline yerleştirip okşamaya başlamıştı bile.

"İkizlerin oyuncağı yaptı." diye mırıldandı Fiona. "Şimdi bir oyuncağı öldürmen gerekecek."

"Evet aynen öyle." dedi Draco. "Oyuncağı bana getir, icabına bakarım."

Dediği şeyle birlikte Fiona kendisine engel olamayarak güldüğünde Draco ortaya çıkan gamzesini öptü. Sonra da bir eli hâlâ belinde daireler çizmeye devam ederken, "Canın acıyor mu?" diye sordu.

"Birazcık." diye mırıldandı Fiona ve aynı anda Draco yüzüne doğru eğildiğinde gözlerini açık tutmakta güçlük çekti. "Draco biz-"

"Weasley'yle ne hakkında tartışıyordunuz?" diye sordu Draco boştaki eliyle de Fiona'nın saçlarıyla oynamaya başlarken.

"Hatırlamıyorum." diye mırıldandı Fiona.

"Bu aklını başından aldığım anlamına mı geliyor?"

Fiona sorusuna karşılık bir şey söylemediğinde Draco belindeki elini kalçasına kaydırdı. "Biliyor musun?" diye fısıldadı sonra da dudaklarına doğru. "Ben de artık cevabı hiç merak etmiyorum."

"Draco yapma." dedi Fiona, Draco onu öpmek üzereyken güçlükle. "Bu şekilde devam edemeyiz."

"Bu son." dedi Draco. "Daha sonra peşini bırakacağım."

"Bu dediğine kendin inanıyor musun?" diye sordu Fiona ve peşi sıra Draco'yu göğsünden itip kendisinden uzaklaştırdı.

"Fiona-"

"Yapamam Draco. Gerçekten yapamam. Beni yeniden terk edeceğini bile bile sana daha fazla bağlanamam. Lütfen uzak dur benden."

Cümlesinin peşi sıra yanından hızla uzaklaştığında Draco onun peşinden gitmek istese de bunu yapmadı. Bu konuda haklı olmasından nefret ediyordu ama haklıydı.

İMPOSSİBLE 【HP】Where stories live. Discover now