11-Eski Sevgili

7.4K 600 109
                                    

Fiona ortak salonda şöminenin yanındaki koltukta oturmuş şömineyi izlerken yaşaran gözlerini silip içini çekti.

Herkesin aksine Hogsmeade gezilerinden nefret ediyordu çünkü oraya gitmek için anne ve babasından izin almayı hiçbir zaman başaramamıştı. Hogwarts'a gitmesine izin vermeleri için uyguladığı açlık grevi bile Hogsmeade için işe yaramamıştı. Gerçi Hogwarts'a gitmek için uyguladığı açlık grevi de bir işe yaramamıştı. Dumbledore, anne ve babasıyla konuşmamış olsaydı şimdi Hogwarts'ta olamazdı.

Onlar için ne kadar süre aç kaldığının ya da Hogwarts'a gitmeyi ne kadar çok istediğinin bir önemi yoktu. Aslında onlar için kendisinin hiçbir önemi yoktu.

Başını karnına doğru çektiği dizlerine dayayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken ciddi anlamda üvey evlat olup olmadığını düşündü. Ama üvey olmadığını biliyordu. Sarı saçları haricinde teyzesinin bir kopyasıydı çünkü.

Annesinin nefret ettiği teyzesinin.

Belki de annesi teyzesine bu kadar çok benzediği için onu sevmiyordu. Ya da küçüklüğünden beri tuhaf olduğu için.

Eğer Muggle olsaydım beni de Dudley'i sevdikleri kadar severler miydi diye düşündü. Ama cadı olduğu ortaya çıkmadan önce de Dudley'i ondan daha çok seviyorlardı.

Duyduğu ayak sesleriyle başını dizlerinden kaldırdığında elinde iki bardak Kaymakbirası tutan Harry'yi gördü. Sonra da Harry elindeki Kaymakbiralarından birini kendisine uzatıp yanına oturdu.

"Her Hogsmeade gezisi zamanı ağlamandan nefret ediyorum." dedi Harry. "Aslında genel olarak ağlamandan nefret ediyorum. Elimde olsa her zaman mutlu olmanı sağlardım."

Fiona, Harry'nin dediği şeyle birlikte hafifçe tebessüm ettiğinde, "Biliyorsun Hogsmeade'e istediğin zaman gidebiliriz." dedi Harry. "Görünmezlik Pelerinim ve Hogwarts'taki tüm gizli geçitler hakkında bilgim var."

"Biliyorum." dedi Fiona fazlasıyla kısık bir ses tonuyla. "Sadece... Hogsmeade gezilerinin günü geldiği zaman ailemin beni ne kadar az sevdiğini hatırlıyorum. Daha doğrusu hiç sevmediklerini." Gözyaşları yanaklarını ıslatmaya devam ederken içini çekti. "Biz Hogwarts'a başlayalı altı yıl oldu Harry. Ve ben bu altı yılda ailemden tek bir mektup bile almadım."

"Yanında olduğum için mektup yazma gereği duymamıştım ama bundan sonra yazarım."

Fiona, Harry'nin dediği şeyle birlikte gözyaşları içinde gülümsediğinde, "Sen benim kız kardeşimsin." dedi Harry. "Bu dünyada senden daha çok sevdiğim kimse yok. Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." dedi Fiona. "Benim de bu dünyada senden daha çok sevdiğim kimse yok."

Cümlesinin peşi sıra aralarında ikisinin de Kaymakbiralarını içtikleri bir sessizlik oluştu.

"Küçükken teyzem beni ceza olarak eve almamıştı bir keresinde hatırlıyor musun?" diye sordu Harry bitirdiği Kaymakbirasını yere bırakırken. "Sen de üşümemem için bir battaniyeyle yanıma gelmiştin. Sonra da bana sarılıp battaniyeyi de etrafımıza sarmıştın. Teyzem o zaman hasta olmaman için beni de içeri almıştı çünkü beni bırakıp içeri girmiyordun."

Fiona da bitirdiği Kaymakbirasını yere bıraktıktan sonra kollarını Harry'nin beline dolayıp başını göğsüne yasladı. "Cidden çok uzadın." diye mırıldandı sonra da. "Böyle olunca ben senin ablan değilmişim de sen benim abimmişsin gibi oldu."

"Ron'un yaptığı tılsım işe yarıyor mu?"

Harry, Fiona'nın bileğindeki kırmızı ipe bakarak konuştuğunda, "Evet yarıyor." dedi Fiona. "Bunu yapmasını ona sen mi söyledin?"

"Hayır onun fikriydi." dedi Harry ve yeniden konuştuğunda sesi huysuz bir hâl aldı. "Ondan sana göz kulak olmasını ben istedim ama yanından hiç ayrılmıyor oluşu canımı sıkmaya başladı."

"Yapma Harry, şimdi de beni Ron'dan mı kıskanıyorsun?"

"En yakın arkadaşlar her zaman en tehlikelileridir." dedi Harry. "Bu arada Ron bana eski sevgilinin kim olduğunu bildiğini ama sana söz verdiği için bana kim olduğunu söyleyemeyeceğini söyledi. Sana onu lanetlemeyeceğime dair söz versem yine bana kim olduğunu söylemez misin?"

"Söyleyemem." dedi Fiona boğuk bir ses tonuyla. "Söylersem bana çok kızarsın."

"Kızmayacağım, söz veriyorum. Hadi söyle artık."

Fiona yeniden konuşmadan önce derin bir nefes alıp, "Draco." dedi kısık ama Harry'nin duyabileceği bir ses tonuyla. "Draco'ydu."

İMPOSSİBLE 【DEVAM ETMEYECEK】Where stories live. Discover now