3-Gizli Saklı

6.4K 565 98
                                    

Fiona kitapların arasında gezinirken aniden kolundan çekilmesiyle birlikte kendini kitaplıklardan birine yaslı hâlde bulduğunda çığlık atmak istedi ama bir el ağzına kapanarak bunu yapmasına engel oldu.

"Sakin ol, benim."

Tanıdık fısıltı korkudan hızlanan kalbini sakinleştirirken Draco'nun elini ısırdı. Draco da elini hızla geri çekerken, "Ne yapıyorsun Fiona?" diye homurdandı.

"Asıl sen ne yapıyorsun? Bir Ölüm Yiyen tarafından yakalandım sandım."

Sözleri Draco'nun yüzünde anlamlandıramadığı bir ifadenin oluşmasına sebep olurken, "Konuşmamız gerekiyor." dedi Draco sıkkın bir ses tonuyla.

"Hayır gerekmiyor. Söylenecek her şeyi söyledin sen." dedi Fiona. "İlişkimizin bir yere varamayacağını söyledin. Ailenin benimle olan ilişkini asla kabul etmeyeceğini söyledin. Senin de ailene karşı gelemeyeceğini bu yüzden ilişkimizi daha fazla uzatmanın bir anlamı olmadığını söyledin. Şimdi ne diye konuşmamız gerekiyor diye beni kitapçıda bir köşeye sıkıştırıyorsun? Daha ne konuşacağız biz?"

"Potter benimle olan ilişkini kabul edecek miydi Fiona?" diye sordu Draco. "Ya da sen kabul etmese bile ona karşı gelebilecek miydin? Onun yerine beni seçebilecek miydin?"

Fiona sorusuna karşılık bir şey söylemediğinde, "Ben de aynı şeyi düşünmüştüm." dedi Draco. "Ben senin ilk tercihin değilken benim ilk tercihim olmadığın için bana kızamazsın."

"Ben en azından denerdim." dedi Fiona. "Harry'ye ilişkimizi kabul ettirmenin bir yolunu bulmak için çabalardım."

"Böyle bir şeyin imkansız olduğunu bile bile mi?"

"Evet imkansız olduğunu bile bile. Ama artık bunun bir önemi kalmadı. Gizli saklı ilişkimiz bitti Draco. Sen bitirdin. Bundan sonra aniden ortaya çıkıp eskisi gibi gizli köşelerde beni sıkıştıramazsın."

"Haklısın." dedi Draco bir adım geri giderek. "İlişkimiz bitti. Ben bitirdim." Bakışları bir an için sol koluna kaydığında gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. "Çünkü bitmesi gerekiyordu. Doğru olan bu."

Fiona da onun gibi gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. "Evet." dedi sonra da. "Doğru olan bu."

"Ama ben her zaman doğru olan şeyleri yapmıyorum."

Draco'nun cümlesini yüzünde hissettiği eller takip ettiğinde Draco aniden dudaklarını dudaklarına bastırdı. Fiona da onu itmesi gerektiğini bilmesine rağmen kendisini onun öpüşüne karşılık verirken buldu.

Bu son, diye geçirdi içinden. Tekrarı olmayacak.

İkisi de aynı şeyi düşünüyormuş gibi nefesleri tükenene kadar öpüştükten sonra, "Draco." dedi Fiona nefes nefese. "Biz ne yapıyoruz?"

"Bilmiyorum ben... bitmesini istemiyorum... ama-"

"Bitmek zorunda." dedi Fiona cümlesini onun yerine tamamlayarak.

"Fiona-"

"Biteceği kesin olan bir ilişkiyi sürdüremem Draco. Bu sondu. Beni tekrar öpmeye kalkışma."

Cümlesinin peşi sıra dağılmış hâlde kitapçının dışına yöneldiğinde, "Tanrı aşkına neredesin sen?" diyen Ginny'nin sesini duydu. "Başına bir şey geldi sandım."

"Kitaplara bakarken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım." dedi Fiona. "Hadi diğerlerinin yanına geri dönelim."

"Fiona içeride bir şey mi oldu?" diye sordu Ginny kaşlarını çatarak. "Her an ağlayabilecekmiş gibi görünüyorsun."

"Hayır." dedi Fiona bakışlarını kaçırarak. "Sadece içeride sonu kötü biten bir hikayeye denk geldim."

***
"Evet, ben çoktan bunun şüpheli olduğunu kabul etmiştim, Harry." dedi Fiona sıkkın bir ses tonuyla. Draco'yu daha fazla düşünmek istemese de Harry onunla ilgili konuşmayı kesmiyordu. "Fakat bunun birçok açıklaması olabileceğini kabul etmemiş miydik?"

"Belki de Şanlı El'ini kırmıştır." dedi Ron belirsizce, süpürgesinin kıvrılmış kuyruk çalılarını düzeltmeye çalışırken. "Şu Malfoy'un sahip olduğu kurumuş eli hatırlıyor musun?"

"Peki, onun 'Bunu güvende tutmayı unutma' demesine ne diyorsun?" diye sordu Harry belki de bininci kere. "Bana öyle geldi ki Borgin'de bu kırılmış şeyden bir tane daha var ve Malfoy ikisini birden istiyor."

"Öyle mi diyorsun?" dedi şimdi de süpürgesinin sapına yapışmış kirleri kazımaya çalışan Ron.

"Evet öyle." dedi Harry. Ne Ron ne Fiona ne de Hermione cevap vermeyince de devam etti. "Malfoy'un babası Azkaban'da. Malfoy'un intikam almak isteyeceğini düşünmüyor musunuz?"

Ron gözlerini kırpıştırarak kafasını kaldırdı. "Malfoy ve intikam almak? Bunun hakkında ne yapabilir ki?"

"Benim takıldığım nokta da bu. Bilmiyorum!" dedi Harry. "Fakat bir şeylerin peşinde ve bence biz bunu ciddiye almalıyız. Babası bir Ölüm Yiyen ve..." Harry gözleri Hermione'nin arkasındaki pencerede kilitlenmiş ve ağzı açık kalmış şekilde sustu.

"Harry?" dedi Hermione tedirgin bir sesle. "Sorun ne?"

"Yara izin tekrar acımıyor değil mi?" dedi Ron ürkek bir şekilde.

"O bir Ölüm Yiyen." dedi Harry yavaşça. "Babasının yerine bir Ölüm Yiyen olarak getirildi."

Bir sessizlik oldu; ardından Fiona elindeki kitabı pat diye yere düşürdü. "Hayır." dedi sonra da yüzündeki dehşet ifadesini gizlemekte güçlük çekerek. "O sadece on altı yaşında. Ölüm Yiyen olmuş olamaz."

"Borgin'e bizim göremediğimiz bir şey gösterdi." dedi Harry. Besbelli Fiona'nın yüzündeki dehşet ifadesini fark etmemişti. "Öyle bir şey ki Borgin'i cidden korkuttu. O İşaret'ti biliyorum... Borgin'e kiminle iş yaptığını gösteriyordu."

Fiona başka bir şey söylemek yerine yere düşürdüğü kitabı alıp ayağa kalktı. Sonra da, "Benim eşyalarımı toparlamam gerekiyor." diyerek çabucak odadan çıktı.

Draco'nun Ölüm Yiyen olduğunu düşünmek istemiyordu ama Harry'nin söyledikleri içine şüphe düşürmüştü.

Draco gerçekten de Ölüm Yiyen olmuş olabilir miydi? Olmuşsa kendi isteğiyle mi olmuştu? Yoksa onu zorlamışlar mıydı?

Düşünmeye devam ederek boştaki elini saçlarından geçirirken, "Fiona." diyen Sirius'un sesini duydu. "Bir şey mi oldu? Yüzün bembeyaz olmuş."

"Hayır yok bir şey. Sen ne zaman geldin?"

"Az önce ama bir şey olmadığından emin misin?"

"Eminim." dedi Fiona gülümsemeye çalışarak. "Harry, Ron'un odasında. Eşyalarımı toparlamam gerekiyor. Sonra yanınıza gelirim."

İMPOSSİBLE 【DEVAM ETMEYECEK】Where stories live. Discover now