🍂 '30

8.9K 424 101
                                    

'Gül devrini bilseydim
Onun bülbülü olurdum.'

Şu hayatta hiç yapmam dediğim şeyleri yapmak mecburiyetinde kalışımı hiç unutamayacaktım. Kucağımda ağlayan bir bebekle, gece vakti, evin arkasındaki zeytin bahçesinde beklerken kara kara düşünüyordum. Eymen'i susturmaya çalışmaktan vazgeçmiştim çünkü susmuyordu. Ağlıyordu hep. Huysuzluğunu uykusuzluğuna veriyordum. Çocuğu uykusundan uyandırıp gece vakti dışarı çıkarmıştım. Korkması, ağlaması çok normaldi.

Bekleyişim fazla uzun sürmedi ama bana yıl gibi geldi. Aklımda dönen senaryolar bana acı veriyordu. Gözümün önünde kocamla eski eşini yan yana görüyordum hep. Ben mi fazla abartıyordum bilmiyorum ama bu durumu kendime yedirememiştim. Ben Ömer'in istediğini yapıp babamlara gitseydim, belki de Elif'in geldiğini hiçbir zaman öğrenemeyecektim. Ömer bana yalan söyleyecekti. Bana yanlış yapacaktı.

Yaklaşık bir saatlik bekleyişimin ardından kırmızı renkli bir araba tam zeytin bahçesinin önündeki yolda durdu. Araba farlarından çıkan güçlü ışığı görünce Eymen ağlamayı kesti. Ben de tedirgin adımlarla arabaya doğru yürümeye başladım. Kucağımdaki oğluma sıkı sıkı sarılmıştım.

Arabadan inen kişinin Yusuf abi olduğunu görünce derin bir nefes aldım. Göz göze geldik. Beni görünce gülümsedi ve yanıma geldi. "Zeynep!" dedi telaşla. "Çok bekletmedim değil mi seni?"

"Yok. Gidelim hadi." dedim bakışlarım etrafı tararken. Bir gören olursa çok kötü olurdu. Yanlış anlarlardı ve iyice hayatım altüst olurdu kesinlikle.

Yusuf abi ön yolcu koltuğunun kapısını açtı binmem için. İçimdeki binlerce duyguyla bindim arabaya. Korku, pişmanlık, acı, özlem... Hepsi birbirine girmişti. Ömer'e bunu yapmaya hakkım yoktu ama onun da bana yanlış yapmaması gerekiyordu. Kafam karmakarışıktı. Yaptığım şeyin geri dönüşü olmayacağını biliyordum.

Yusuf abi sürücü koltuğuna biner binmez çalıştırdı arabayı. "Mesajını görür görmez koştum, geldim." dedi, titreyen elleri direksiyona yön verirken. "Aklım çıktı başına bir şey geldi diye. Ne oldu Zeynep? Kötü bir şey yoktur umarım."

"Soru sorma Yusuf abi. Şu köyden çıkalım da anlatırım."

"Çatlatacak mısın beni meraktan?"

"Sorma işte abi, sorma. Şehre gidince indir beni."

"Ne indirmesi Zeynep? Benim eve gidelim. Gece gece koca şehirde kucağında bebeyle ne yapacaksın?"

"Olmaz!" dedim panikle. "Beni şehre götür yeter."

Yusuf abinin kahverengi gözleri beni buldu. "Korkma benden." dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Sana zarar vermem. Gözümden bile sakınırım seni. Sen benim evde kal bu gece, ben başka bir yerde kalırım. Olur mu?"

"Yuuf abi olmaz diyorum sana." dedim sesim titremeye başlarken. "Yakışık almaz. Ben evli bir kadınım. Şimdi diyeceksin ki, neden beni çağırdın? Haklısın. Başka çarem yoktu. Kimsem yok Yusuf abi. Çok çaresizim ben."

"Ah be Zeynep. Bahtı kara güzelim benim. Sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun. Ağlama. Sen ne istersen o olsun. Seni bir otele yerleştireyim o halde."

"Olur." dedim gözümden damlalar akarken. "Kocamın eski eşi gelmiş." diyerek konuya girdim. Anlatınca belki biraz olsun içim rahatlardı. "Onu kocamla yan yana görünce gözüm döndü. Kötü hissettim. Değersiz hissettim Yusuf abi. Bir hiç gibi."

"Anladım Zeynep. Anladım."

"O evden kaçmak, yok olmak istedim. Ama şimdi pişmanım. Keşke Ömer'i bir dinleseydim."

Yedi Köyün ZeynebiWhere stories live. Discover now